Lonzo Ball Lakers’ı Kurtarabilir mi?

19/Eki/17 11:56 Ekim 19, 2017

Semih Tuna

19/Eki/17 11:56

Eurohoops.net

Lonzo Ball doğduğu ilk günden bu yana basketbolla yetiştirilmiş genç bir adam. Peki bu genç adam hayallerinin takımını eski şaşaalı günlerine döndürebilir mi?

By Jason Concepcion / Çeviri: Yılmazcem Özardıç

Bu yazı ilk olarak 12 Ekim 2017’de The Ringer’da yayınlanmıştır.

LaVar Ball ailesini sanki bir basketbolcu fabrikasının başındaymış gibi yönetiyor. İlk oğlu Lonzo Ball da bu fabrikanın ilk ve en ilginç ürünü. Kardeşleri LiAngelo ve LaMelo gibi, Lonzo’nun da yapacağı iş kendisi adına çok önceden seçilmişti. Ancak işini yapma şeklini o belirliyor. Eğer o inanılmaz sükseyi, LaVar ile maçtan önce fotoğraf çektirmek isteyenlerin oluşturduğu kuyrukları, küçük kardeşlerinin potaları ağlatan patlamalarını, yeniden dirilme umudu olan Lakers Camiasını, Magic Johnson’ın kendisine bahşettiği “en” ile başlayan sıfatları, Rob Pelinka’nın saniyesinde yanlış olduğu anlaşılan Kutsal Kitap’tan alıntılarını bir kenara bırakıp daha yakından bakarsak Lonzo’nun bakış açısının kendi başına kurduğu bir ayaklanmaya benzediğini görebiliriz.

LaVar’ın çocuklarının bazılarını tanrılaştırıp bir tanesini adeta konuşarak bitirdiği düşünüldüğünde bu süksenin adeta Cronus’u (Yunan Mitolojisinde Titanların Lideri) olduğu söylenebilir. “Çocuklarıma bir tanesinin NBA’e gidemeyeceğini söyledim” dedikten sonra LiAngelo’nun başaramayacağını düşündüğünü ifade ediyor LaVar. LaVar, Lonzo’nun Lakers‘a gideceğini daha olmadan söylemişti. LaVar teke tekte kariyerinin zirvesindeki Jordan’ı yeneceğini söylüyor. LaVar, LeBron James’in çocuğunun “o kadar da iyi basketbol oynamadığını” iddia ediyor. LaVar daha önce Nike veya Adidas’ın eğer Ball Biraderlerin herhangi birini bünyesine katmak istemesi durumunda Big Baller Markası’na (nereden, nasıl kurulduğu bilinmeyen, pek fazla kişinin giyip test etmediği, son derece pahalı aile markası) 1 milyar dolar ödemesi gerektiğini söylemişti.

Yani eğer LaVarology (eşi Tina Ball’un bulduğu bir isim) efsanesine inanıyorsak, LaVar’ın kendi başına büyütüp besleyip kalıplarına oturttuğu Lonzo’nun çok farklı bir oyuncu olmasını beklemeliyiz. LaVar herkesin dikkatini çekecek sözlerin gücünü çok iyi bilen, kendine güveni inanılmaz yukarılarda olan ve bu sözleriyle kendini gündemde tutan, ama bunu tamamen doğal yapısıyla yapan bir adam. Onun çocukları normalde Monta Ellisvari olmalı. Ancak Lonzo sanki Hoosiers yeniden çekiliyor da denemesine girmiş gibi oynuyor.

Küçük kardeşleri ise soy ağacına daha yakın gibi duruyor. En küçük oğul LaMelo çok atılgan, çok uzaklardan umarsızca şut atan, hızlı hücumlar için savunmayı ikinci plana atan bir oyuncu. Bir keresinde bir lise maçında 92 sayı attı, şu anda babası tarafından evde eğitiliyor ve telli ağzından durmadan rakipleriyle ters konuşuyor. Ortanca kardeş LiAngelo ise şu anda UCLA’de ve lisedeyken bir maçta 72 sayı atmıştı.

Lonzo ise onlara göre sessiz. Oyunu kendisi için oynamıyor. Sayı atmaktansa asist yapmayı tercih ediyor. Chino Hills Lisesi’nde birlikte oynadıkları tek senede Lonzo orta sahadan attığı paslarla kardeşlerinin sayı rekorlarına yardımcı oldu. Zo’nun kendisini en çok anlatan maçı ise 2016 McDonald’s All American maçında asist rekorunu egale ettiği 0 sayı 13 asistlik performansıydı.

LaVar, LaMelo ve LiAngelo’nun konuşup durduğu bir ortamda Lonzo kendisine yöneltilen sorulara elinden geldiğince nazik şekilde cevap veriyor. Big Baller Markası’nın kendisine özel çıkardığı 495 dolar değerindeki imza ayakkabısı ZO2’ye rağmen NBA’e adım attığından beri Nike, Adidas ve Under Armour da giydi. Las Vegas Yaz Ligi’nde ayakkabı tercihi hakkındaki soruya “Eğer büyük bir topçuysanız (Big Baller), istediğinizi giyebilirsiniz” demişti. Ne laf ama.

Lonzo Ball her şeye rağmen kendi özelinde bir başkaldırı.

Lonzo’nun stili hem geleneksel hem de bir garip. Aslında onun hakkındaki hiçbir şey istisnai değil. İnanılmaz atletlerin, pozisyonsuz manyakların, unicornların çok olduğu bir dönemde normal nir oyun kurucu gibi oynuyor. Oyun görüşü paha biçilemez. Sanki bir Honda Accord’un kaportasına bağlanmış da her şeyi görüyormuş gibi. Çok da özel özelliklerden oluşmayan, özel bir oyuncu. Lonzo 1.98’lik boyuyla savunmanın üstünden bakma şansına sahip ama öyle etkileyici paslar attığı falan da pek yok. Koşmayı seviyor ama öyle yakalanması zor bir hızı yok. Topla samimiyeti fena değil ancak NBA savunmacılarını darmadağın edecek hali yok. Eğer bir boşluk görürse potaya gider, ama boşluk yoksa içeri zorlamaz, muhtemelen zorlayamaz da. Bir numaralı skor opsiyonu ilginç bir crossover’dan sonra vücudunun acayip bir yerine getirip kaldırdığı geri çekilerek atılan üçlük.

Ama o pas yeteneği… Ne zaman enstrümanın gireceğini bilen bir müzisyen gibi Lonzo paslarını bir ya da iki an öncesinden ayarlıyor. En güzel örneklerden biri, ironik olarak Lonzo’nun yaptığı en bencil şey, ikiye bir hızlı hücumlarda hemen kanattaki takım arkadaşına topu atıp kendisinin smaç için topu geri almasını kolaylaştırması.

Chino Hills’teki imza pası ribaundu aldığında omzunun üstünden doğru düzgün ileri bakmadan takım arkadaşına attığı inanılmaz tam saha pastı. Bu kısa profesyonel kariyerinde bunları şimdiden yapıyor.

Yaz Ligi’ne girerken yukarıdaki nedenlerden dolayı “Lonzo bir fiyasko” diyenlerin yanındaydım. 15’te 2 atıp (11’de 1 üçlük) 5 sayı 5 asist 4 ribaunt 3 top kaybıyla tamamladığı ilk Yaz Ligi maçından sonra tüm spor izleyenler gibi bıçağımı çıkarıp bilemeye başlamıştım. “Hayatındaki en kötü maçını oynadı” diyordu LaVar, ve bombayı patlatıyordu “Ama Lakers‘ın kültürünü değiştirdi!” Hatırlatalım: Lakers‘ın 16 şampiyonluğu var.

O sıralar Lonzo her zaman olduğu gibi ölçülü konuşuyordu. “Zor bir maçtı. İstediklerimizi yapamadık. Daha iyi olmam gerekiyor.”

İkinci maçında 11 sayı 11 ribaunt 11 asistle triple double yaptı. Etkilenmiştim.

Vegas’taki 3.maçında takımı Sixers‘ı 103-102 yenerken, o kendi başkaldırıcı haline geri dönmüştü. LaVar yoktu. James kenardan izliyordu. Lonzo da BBB yerine Nike Kobe AD giymişti ve şov yaptı. 36 sayı (22’de 12 saha içi, 10’da 3 üçlük) 11 asist 8 ribaunt. O anda yüzünü göğsüme dövmeletmeye hazırdım. Maçtan sonra Lonzo aldırışsız bir biçimde Tim Duncan’mış gibi şut performansı hakkında konuşuyordu. “Potaya gidip kolay basketler çıkarmak yardımcı oluyor… Oyunun akışı içinde kaldım. Kendi oyunumu oynadım.”

Lonzo’ya şu güne kadar gelen eleştirilerden biri Kings çaylağı ve eski Kentucky oyuncusu De’Aaron Fox’un karşısına çıkmak istememesi üzerinden yapılıyor. Ancak bu Lonzo’nun tarafından bakıldığında gerçekten komik bir durum. Hatırlayacağınız üzere Fox, NCAA Turnuvası’nda Ball ve UCLA’e karşı 39 sayı atarak UCLA’i elemişti. Ball sonrasında Las Vegas’ta Kings‘le oynayacakları maçı sakatlığı nedeniyle kaçırdı. İnternet çıldırdı. Fox yüzünü tutan bir emoji twitleyip hemen sildi. Bir klişe doğmuştu: Lonzo De’Aaron’dan korkuyor. Sonra, geçen hafta Lonzo Kings’e karşı oynayacakları hazırlık maçını sakatlığı nedeniyle yeniden kenarda kaldı.

Ortaya çıkan nefret tahmin edebileceğiniz gibi nefisti. LONZO KORKUYOR! Eski Kentucky, ve Kings oyuncusu, kariyeri boyunca kaybetmekten başka bir şey yapmamış Boogie Cousins da Instagram’dan yaptığı yorumla tartışmalara katılmıştı. “Kısa çocuk, (Lonzo’dan bahsediyor) bundan kaçmayı kesmelisin.” Umarım Lonzo bunu bir klasik haline getirir ve Fox’la bir daha oynamamayı sonsuza kadar reddeder.

Lonzo’nun bir Lakers oyuncusu olarak yaptığı ilk hareket ise Thomas & Mack Center’daki çılgın kalabalığın önünde Brandon Ingram’a attığı alley-oop pasıydı. Lakers, Clippers‘a karşı oynuyor, salon Lakers renkleri formalarla dolu, (bazıları beyaz Lakers forması da giyiyordu), her cinsten Kobe forması görebileceğiniz bir ortam, 19.000’den fazla Lakers taraftarı Lonzo o pası attığında çıldırıyordu. Sanki normal bir şeymiş gibi döndü ve savunmaya gitti.

Lonzo’nun bilek sakatlığı onu hazırlık maçlarının kalanında formasından uzak tuttu. Babası, etrafındakiler ve kardeşleriyle Big Baller Markası’nın oluşturduğu sükse ona bakış açımızı saptırabilir. Ancak onun kendisi olduğu çok açık.

Lonzo ne olacak? Pas yeteneği bir takımın kültürünü değiştirebilecek kadar değerli olan bir yeni Jason Kidd olabilir mi? Ya da ortalama top sürme kabiliyeti, atletizm ve garip bir şuttan oluşan kombinasyonuyla bir fiyasko mu olacak? Cevap ne olursa olsun, bunu görmek heyecan verici olacak.