By Ramona Shelburne/ Çeviri: Yılmazcem Özardıç
Bu yazı ilk olarak 15 Şubat 2018 tarihinde ESPN’de yayınlanmıştır.
12 Aralık’ta onunla eşdeğer koltuklarda oturacak basketbolseverlere oranla çok daha erken salona geldi. O gece Lakers, Madison Square Garden’da Knicks‘e konuk oluyordu. Genelde o kadar iyi koltuklarda oturan seyirciler ısınmaları Chase Lounge adlı kendilerine ayrılan yerde kokteyl içer ve bir şeyler atıştırırlar. Ancak LaVar Ball erken oturmak istedi. Oğlu Lonzo bu efsane binada ilk maçını oynuyordu ve her zamanki gibi LaVar’ın bir mesajı vardı.
Lonzo takımın şimdiki başkanı Magic Johnson’dan sonra Lakers‘a gelen en heyecan verici çaylak olsa da ilk sezonu ilginç bir başlangıca sahne olmuştu. Yaratıcılığını herkese gösteren Ball, %32 ile saha içi isabeti buluyordu (maç başına 10 şut deneyen oyuncular arasında açık ara en kötü yüzde). Şutu girmeyince kendine güveni de aşağılara düşmüştü. Bu yüzden LaVar oğluna yakın kalıyor, maç önceleri ve sonraları onunla konuşuyordu. Beklentiler ve baskıların üstüne çok fazla gelmesini engellemeye çalışıyordu.
Lakers için ise Ball kulübün son kurtarıcısıydı. Eğer Johnson ve GM Rob Pelinka’nın dönüşeceği oyuncuya dönüşürse Ball’un Kobe ve gelecek arasındaki köprü olacağı söylenebilir. Eğer başarısız olursa Lakers’ın yeni yönetimi onu neden 2.sırada seçtiğini açıklamak zorunda kalacak ve kulübü başarıya götürmesi için başkasını arayacak.
LaVar Ball için ise Lonzo, basketbol dünyasındaki Kardashianvari krallık rüyasının ilk adımı anlamına geliyor. Eğer Lonzo yıldız olmazsa kim Big Baller olmak ve ayakkabılarını almak ister?
Ancak ‘başarısızlık’ LaVar Ball’un kitabında pek fazla gördüğümüz bir kelime değil. Eğer bir şey istediği gibi gitmezse Big Baller ortalığı kasıp kavurmaya başlıyor. Lonzo şutu, agresifliği ve kendine güveni konusunda sıkıntı yaşıyordu ve LaVar Ball’un kafasında bunun nedeni Lakers koçu Walton’ın Lonzo’ya doğru koçluk yapmamasıydı. LaVar, Walton’la direkt iletişime geçemiyordu, perde arkasında Johnson ve Pelinka’ya lobi çabaları da sonuç vermeyince Walton’ı ekranlar önünde ve radyolarda eleştirmeye başladı.
Birkaç manşetlere çıkan sözden sonra Johnson ve Pelinka baba Ball’u Kasım sonunda bir görüşmeye davet etti. Görüşmede istekler belliydi: eleştirileri azalt, ya da en azından ilk bize gelip bunu söyle.
Ball görüşmeden “biraz daha diğer tarafa yakın” düşüneceğini söyleyerek ayrıldı ancak “Ne istersem onu söyleyeceğim” demeyi de ihmal etmedi. Tabii Lonzo’nun Garden’daki ilk maçından 6 gün önce ve görüşmeden birkaç gün sonra radyoda Walton’ı Lonzo’yu (hafif sakatlığı da vardı) son çeyreklerde oynatmadığı için eleştirdi.
Lakers çok kızgındı. Lonzo Ball’a babasının yorumlarına katılıp katılmadığı soruldu. Aynı sorular Lakers’taki takım arkadaşlarına da yöneltildi.
LaVar Ball ise kararlıydı. Big Baller olmak öyle kolay değil. İnsanlar sürekli söylediklerine katılmayacak. Ancak daha önceki deneyimlerinden de aldığı sonuçlarla eğer devam ederse istediğini kendi yoluyla alabileceğini görmüştü.
Zaman bir görüşme-anlaşma zamanı değildi. Zaman o yolda devam etme zamanıydı. O gece Garden’da ona yaklaştığımda hemen savaş çizgilerini çizdi.
“Hangi tarafta olacağını düşünüyorsun” dedi LaVar. Bu cümle bir cevaptan çok bir soruya benziyordu.
Lonzo Ball’un başarısının Lakers‘ın başarısı anlamına geleceği bir dönem vardı. Johnson, Lonzo Ball’u ikinci sırada seçerek Hall of Fame saygınlığını tehlikeye attı. Lonzo Lakers tarafından tanıtıldığı gün, Johnson gönderdeki emekli edilmiş formaları gösterdi ve bir gün Ball’un formasının da orada olacağını beklediğini söyledi.
Lakers’ın diğer draft seçimleri Kyle Kuzma, Josh Hart ve Thomas Bryant da o gün basına tanıtılmıştı ancak Lonzo ana odağın tabii ki de tek sahibiydi. O gece Dodger Stadyumu’nda ilk atışı yapması için davet edilen de oydu. Johnson’ın kendi sahip olduğu Lakers rekorlarını kırmasını hedef koyduğu oyuncu da oydu. Lakers’ın sahipleriyle basın toplantısından önce görüşmek için tesislere davet edilen kişi ise babasından başkası değildi.
Lakers camiasında yaşanacak her şey Lonzo Ball’a ve onun üzerinden babasının söyledikleri ve yaptıklarına belli bir noktaya kadar bağlı gibi duruyordu. Ancak LaVar Ball, ESPN’e koç Walton’ın ‘takımı kaybettiği’ iddiasında bulunduktan sonra ilginç bir şey yaşandı: Lakers kendini buldu.
Takım 7 Ocak-8 Şubat arası oynadığı 16 maçın 12 tanesini kazandı ve 2013’ten bu yana en iyi dönemini geçirdi. Bu serinin çoğu da maçların 12’sini diz sakatlığı nedeniyle kaçıran Lonzo Ball olmadan geldi. Takımın dirilişi Kuzma, Hart, Brandon Ingram ve Julius Randle’ın önderliğinde yaşandı ve takım Ball geldiğinde beklenen oyunu oynamaya başladı: bencil olmayan ve yüksek tempo oynayan bir takım. Walton takıma savunma yaptırmayı da başardı (16 maçlık dönemde Lakers NBA’in en iyi 3.savunmasıydı) ve bunu takımın yıldızlarını dahi savunmada efor sarfetmezse kenarda tutarak yaptı. 8 Şubat’ta ise Lakers Jordan Clarkson ve Larry Nance Jr.’ı Cleveland’a gönderip iki maksimum kontratlık boşluğu maaş bütçesinde açma şansını yakaladı.
Bir anda Lakers kazanma kültürünü yakalamıştı. Pelinka New York’ta takımın boş olduğu bir Şubat gecesi takıma “Hamilton” izlemek için 20 bilet buldu. Bu şekilde takımın birlikte kültürel bir faaliyet yapması amaçlanıyordu. Muhtemelen Lin-Manuel Miranda’nın müzikalini tamamen anlamak için çok gençlerdi ama Pelinka en azından bu genç ve idealist oyuncu grubunun Hamilton’ı izleyerek ‘daha iyi bir ülke’ yaratma konusunda bilgilenmesini istedi.
“Çok fazla genç oyuncumuz var ve iyi bir çekirdek ile iyi bir organizasyon kurmaya çalışıyoruz” diyor Hart ve ekliyor, “Bazen kendi dünyamızda o kadar çok kayboluyoruz ki diğer şeyleri göremiyoruz. Bu yüzden diğer insanları kendi dünyalarında görmek Hamilton’dan bir şeyler kapmak, sonrasında kaptığımız detayları kendi dünyamıza getirmek çok güzel bir tecrübe diye düşünüyorum.”
Hart için müzikalin mesajı iyi alınmış gibiydi. Sonraki gece Brooklyn’de ilk beş başladı ve üst üste 3 maçta double-double yaptı.
“En büyük şarkılardan biri ‘Şutumu (Şansımı) harcamayacağım’ şarkısıydı” diyor Hart, “Bu fırsatları kaçırmak istemiyorsunuz.”
Lonzo Ball, Hamilton’ı ilk kez izlediğini söylerken bu kadar kadar beğendiği için kendisi dahi şaşkınlığını gizlemedi. “Herkese dedim ki, eğer tarih dersimiz böyle olsaydı birçok kişi çok daha bilgili olurdu.”
Peki şovun ana fikrini anladı mı?
“Yani, çoğunlukla anladım” diyor Ball, “Fırsatını kullan.”
Bunların hiçbiri Lonzo Ball’un fırsatını harcadığı ve Lakers’ın geleceği için çok önemli bir oyuncu olmadığı anlamına gelmiyor. Çünkü öyle. Ancak bir aylık süreçte evrenin merkezinden Güneş sistemindeki gezegenlerden birine dönüştü denilebilir. Babası ise başka bir galakside, diğer oğulları LiAngelo ve LaMelo’nun yanında Litvanya’da bulunuyor. Ball’lar orada profesyonel basketbol oynuyor, ödül törenleri düzenliyor, Big Baller suyu çıkarıyor ve eğer diğer iki kardeşini almazlarsa Lonzo’nun Lakers’la yeni bir kontrat imzalamayacağı konusunda Lakers’ı komikçe tehdit ediyorlar.
“Sıfır reaksiyon” diyor Lonzo babasının tehditine yönelik olarak, “Ben sadece oynuyorum. O hep konuşuyor. Hep bu şekilde oldu.”
Lakers da bu sözlere karşı omuzlarını silkti. Ingram’ın oyun kurucu rolünü alması ve kadroya yeni katılan Isaiah Thomas’ın kenardan gelmesiyle iyi bir basketbol oynuyorlar. Lonzo Ball hala şimdinin ve geleceğin oyun kurucusu. Thomas’ın kontratı sene sonunda bitiyor ve Lakers’ın planlarına uymayan uzun vadeli bir kontrat istiyor. Ancak ışıklar eskisi kadar parlak değil. Lonzo’nun ‘kurtarıcı’ rolünü oynaması artık o kadar da kaçınılmaz gözükmüyor.
“Endişeleneceğim nokta bu 15 oyuncu ve gittiğimiz yön” diyor Johnson ve devam ediyor, “İlk günden bu yana odaklandığım ve endişelendiğim nokta bu, bu şekilde de devam edeceğim.”

Şu dönemde LaVar dünyanın bir tarafında konuşmaya devam ederken hatırlamak zor olabilir ancak Lakers her zaman Ball’un aile şirketine destekçi olmak istedi. Hatta yönetimdeki bazı isimler LaVar’ın yaratmaya çalıştığı şeyi sevmişti bile. Sonuçta burası Hollywood.
“LaVar’la özel bir ilişkim var” diyor Johnson ve devam ediyor, “Bence onun için en iyisini istediğimi anlıyor. Oğlu için de. Ona ‘Oğlunun başında olduğu yolu ben daha önce geçtim, bu yüzden karşında oturan kişi bu konuda yardımcı olabileceklerin arasında en iyisi. Bu yüzden sen sadece işin piyasa kısmı ile ilgilen istiyorum. Basketbol tarafını bana bırak.’ dedim.”
Orijinal plan LaVar’ın LaVar olmasına izin vermekti. Ne isterse söylesin. Ne kadar röportaj yaparsa yapsın. Ayakkabıları satsın. Oğullarını pazarlasın. Sıkıntı yok. Büyük karakterler Lakers yönetimini ve takım sahibi Jeanie Buss’ı korkutmadı. Tenis kariyerine başladığında partnerlerinin ebeveynleri Richard Williams ve Stefano Capriati gibi kişiliklerle de uğraşmıştı.
Ancak nerede çizgiyi çekmek istediklerini de biliyorlardı. Lakers Ball’ların Facebook’taki dizisi ‘Ball In The Family’ setinin diğer NBA takımları gibi bedavaya maçları kaydetmesine izin vermeyecekti. Kaynaklara göre (Lakers’ın küçük sahibi ve Steples Center’ın sahibi) AEG, dizi şirketine maçlardan görüntü aldığında cezaya tabii bırakacak şekilde prosedürü uyguladı.
Ve Lonzo Ball, Lakers’ın her iç saha maçı için büyük ailesi adına 20 üst düzey bilet almak istediğinde normal fiyattan ücretlendirildi ve 150 bin dolarlık bir fatura ile karşı karşıya kaldı.
NBA kuralları Lakers markası ile Big Baller markası arasında her daim bir ayrılık olması gerektiğini ifade ediyor. Herhangi bir kayırma Lonzo Ball’a ödenen ekstra bir ücret olarak görülebilir. Bu yüzden LaVar’a LaVar olması için izin vermek birçok NBA kulübünün tolere edebileceğinden fazlası anlamına geliyordu.
Ancak taraftarlar Lakers’a mail atıp arayarak Big Baller Brand’in müşterilerine sağladığı hizmet nedeniyle şikayet etmeye başlayınca kulüp içinde bir takım kaygılar oluşmaya başladı. Ocak’ta saygın bir değerlendirme kurumu olan Better Business Bürosu yayınladığı raporda dağıtım, eksikleri tamamlama ve müşteri hizmetlerindeki yetersizlikler nedeniyle şikayetlerin fazlalığını da göz önünde bulundurarak Big Baller Brand’e F notu verdi.
Aynı hafta içinde LaVar Litvanya’da çıldırıp Walton’a eleştirilerde bulundu.
Kaynaklara göre Johnson LaVar’ın temsilcilerinden birini arayıp çok sert bir uyarıda bulunmuş. Ancak resmi olarak Lakers hiçbir açıklama yapmadı.
“Bakın, üst üste 9 maç kaybettik ve benden hiçbir şey duymadınız, değil mi? Luke’u o 9 maçın tamamında da destekledim” diyor Johnson ve ekliyor, “Şimdi LaVar gelip bir şey söylüyor ve herkes bana ‘Neden hiçbir şey söylemedin?’ diye soruyor.”
“İnsanların söylediği farklı şeylere cevap vermeyeceğim. Walton çoktan benim güven oyumu almıştı. İş güvenliğine dair hiçbir soru işareti olmadı. Ancak herkes bu olaydan büyük bir olay çıkarmaya çalıştı. Luke ve Jeanie’yle hiçbir problemim yoktu. Bu yüzden hiçbir şey yapmaya ihtiyacımız olmadığını söyledim çünkü o anda bir reaksiyon verseydik herhangi biri herhangi bir şey söylediğinde de hep reaksiyon vermek durumunda kalacaktık.”
“Elimizde ne olduğunu, kim olduğumuzu biliyoruz. Ve takım cevap verdi, şu anda daha iyiyiz. Hemen bir cevap vermediğimiz için mutluyum.”
Tabii dilini tutmak herkes için zordu. Kaynaklara göre Lakers LaVar Ball’un yorumları nedeniyle sinirli ve hayal kırıklığına uğramıştı. NBA’deki hiçbir kulübün onlar kadar destekçi ve uyumlu olabileceğini düşünmüyorlardı ancak ödülleri sürekli devam eden saygısızlık ve dramaydı. Bir yetkili durumu şöyle özetlemişti: “Bir elini bize uzatıyor, diğeriyle de tokat atıyor.”
Ancak genel olarak Lakers yaşananların Lonzo üzerindeki etkisi nedeniyle endişeliydi çünkü genç adam babası ve koçu arasında bir seçim yapmak zorunda kalıyordu. Lonzo LaVar’ın yorumları hakkında sorulara maruz kaldığında ara yolu bulmaya çalıştı ve ‘koç kim olursa olsun onun için oynarım’ dedi.
İyi bir açıklama değildi. Ancak kaç tane 19 yaşındaki delikanlı daha iyi bir şey söyleyebilirdi ki? Bundan daha sert bir açıklama yapsa onu büyüten, eğiten ve Nike, Adidas ile Under Armour’dan gelen 10-15 milyon dolar arasındaki teklifleri reddetmesine neden olan Big Baller Brand’in başındaki kişiye, babasına karşı çıkmış olacaktı.
Lonzo su götürmez bir şekilde babası ve ailesine bağlı. Aynı şekilde sürekli bağlılığın ne kadar önemli olduğu kendisine hatırlatılıyor.
Örnek olarak Chino Hills’te ailenin aldığı ve ‘Ball Konağı’ olarak nitelendirilen 5.2 milyon dolarlık evi örnek alabiliriz. Resmi kayıtlar evin Ağutos’ta bir LLC tarafından (LLC, bir şirketin aldığı bir mülkün detaylarını gizleyerek alımı ‘gizli’ şekilde gerçekleştirmesini sağlıyor) alındığını ve Aralık sonunda Lonzo Ball’un üstüne geçirildiğini gösteriyor. Bu LLC’nin ismi? Aile her zaman önemlidir.
Evin kime ait olduğuna dair gelen soruya Lonzo Ball, ‘babamın’ diyerek cevap vermişti.
Ancak resmi kayıtlar senin üstüne olduğunu gösteriyor?
“Kim bilir? Tek bildiğim ailemin orada yaşadığı” diyor Lonzo.

Böyle alımların çoğu Lonzo’nun çaylak kontratı sayesinde mümkün oluyor ancak Ball ailesinin ürettiği bazı içerikler büyük başarı sağlıyor. Bunun en karlısı ise ailenin Facebook’taki dizisi Ball In The Family. Dizide birçok konu işleniyor: LaVar’ın kurduğu ayakkabı markası, LiAngelo’nun Çin’deki tutuklanması ve UCLA’den ayrılığı, Tina Ball’un geçirdiği inmeden iyileşmesi, LiAngelo ve LaMelo’nun Litvanya’daki günleri.. ve LaVar’ın LaVar gibi davranması.
Ball in the Family şu anda ikinci sezonunda ve 1.2 milyonun üstünde izlenme yakalıyor. İlk sezonun ilk bölümü 26.8, ikinci sezonun başlangıcı 10.2, Lonzo’nun doğum günü partisi bölümü de 14.9 milyon kişi tarafından izlendi. Aynı şekilde 29 bin kişilik bir Facebook grubu da var. Şu anda üçüncü sezon için resmi bir açıklama yapılmasa da ikinci sezon 24 bölüme uzatıldı ve ilk sezona göre bölüm süresi 15’ten 25 dakikaya uzatıldı. Kısacası, fanlar daha çok Ball ailesi görmek istiyor.
Bunun gibi bir marka değeri online olarak çok daha fazla ilgi görüyor. Facebook Ağustos’ta yeni izleme platformunu başlattı ve şu ana kadar bu platformdaki en başarılı şovlardan biri de bu dizi oldu. Hızlı geçen, eğlenceli ve bazen kalbe dokunan dizinin yapımcısı Keeping Up with the Kardashians’ın da yapımcılığını üstlenen Bunim/Murray.
Bu dizi Ball ailesi için bol sıfırlı bir ücret anlamına geliyor. Birçok kaynağa göre aileye bu şov için ‘milyon dolarlar’ ödenmiş.
Ball ailesi LiAngelo ve LaMelo’nun Litvanya’daki kulübü Vytautas’a da büyük bir gelir kapısı oldu. LiAngelo ve LaMelo ayda 500 euro alıyor ve markanın değeri kulüp için paha biçilemez hale geldi.
Takımın maçlarının resmi yayınları Ballislife sitesinde milyonlarca kişi tarafından izleniyor. Bu canlı yayınlardan gelen gelirler, Big Baller Brand’in 5 haneli sponsorluğu ve artan bilet gelirleri kulübün eski borçlarını ödemesini, yeni oyuncular için para kazanmasını ve şimdiki maaşlarını istikrarlı şekilde ödemesini sağlamış.
“Big Baller Markası kulübümüze bir bağışta bulundu” diyor GM Adomas Kubilius ve ekliyor, “Bu bağış oyunculara ödenen maaş problemini çözmeye yardımcı oldu.” Kubilius aynı zamanda kulübün çoktan markaya paranın nasıl geri döneceğine dair görüşmelerde bulunduklarını söylüyor.
Big Baller bir ayakkabı markası olarak başlasa da markanın ayakkabılardan ne kadar para kazandığı tam olarak belli değil. ESPN’den Nick DePaule Big Baller Markası’nın resmi sitesinden yapılan ZO2 ayakkabıları için ön siparişleri incelediğinde 495 dolarlık ürünlerin 1000’den az ön sipariş aldığını ortaya koydu. Eylül’de ise ayakkabının Brandblack dizayncısı David Raysse tarafından ‘remix’ versiyonu çıktı. Şirket Çin ve Birleşik Devletler’deki imza günlerinde Ball Biraderler tarafından imza almak için ayakkabı alan fanlardan iyi para kazandı.
Ayakkabının yapımı için harcanan parayı kestirmek zor çünkü LaVar Ball Mayıs ayında ayakkabıları siparişle satmasının nedenini ‘5000 tane çift birikmesin’ olarak açıkladı. Genelde bir ayakkabı seri üretimi için gelen talebin 3 ile 5 milyon dolar arasında olması gerekiyormuş. Bunu söyleyen kişi, daha önce markanın bir yetkilisiyle ayakkabıların üretimine dair görüşen Kenny Carroll. Carroll markanın ne kadar üretim gideri olduğunu bilmenin zor olduğunu ve fabrikaların genelde minimum siparişe oranla daha çok para isteyeceğini söylüyor.
Bundan bağımsız olarak Better Business Bürosu raporunun ortaya koyduğu problemlerden biri de markanın müşterilerine siparişlerini gereken zamanda teslim edemediği yönündeydi. Aynı şekilde yerel bir üretici olan Closet Connection da Big Baller Markası’nın onlarla çalıştığını ancak yapması gereken ödemeyi hala yapmadığını iddia ediyor.
“Olay son derece basit. Biz Big Baller Markası’na servis verdik ancak onlar paramızı vermedi” diyor Closet Connection’dan Michael Sayer.
Ancak Big Baller Markası da Ocak’ta Closet Connection’ın yapması gereken dağıtımları zamanında yapmadığını ve 50.000 dolar zarara uğrattığını iddia eden bir gerekçeyle dava açtı. Davada tabii ki Better Business Bürosu’nun F getiren raporu da yer alacaktır. Sayer bu iddiaların ‘saçma’ olduğunu söylüyor. Mayıs’ta ilk görüşme gerçekleştirilecek.
Facebook dizisinde markanın bazı dağıtım sıkıntılarından da kesintiler yer alıyor. Bunun bir örneği Los Angeles’taki BBB tesislerinde ayakkabılarını imzalamak için saatlerce beklemesi. Müşteri hizmetleri direktörü sorunun ‘küçük bir tökezleme’ olduğunu ifade ediyor ve sorumlu olarak FedEx’i gösteriyordu.
“Müşterilere bugün ayakkabıların dağıtım için yola çıkacağını söylemiştik, bu yüzden umarım ayakkabılar gelir” diyor Lonzo. Ayakkabılar sonunda eline geçtiğinde Ball hemen imzaları atıp Lakers‘la bir deplasman turnesine yetişiyor ve şu sözleri kullanıyor: “Buna her şeyimi verdim. Nike’a, Adidas’a imza atabilirdim. Ancak kendime ve şova güvendiği için tüm teklifleri reddettim, kendi yolumu kendim çizebilmek için.”
Big Baller Markası’nın dünya görüşü bu. Kendi yolundan yap, bir sorunla karşılaşırsan yaptığını artarak devam ettir, geleneksel düşünceleri savuştur. Müzik yıldızlarının şarkılarını kendileri çıkardığı, aktörlerin kendi yapımcılık şirketlerini kurduğu ve sporcuların kendi filmleri ile belgesellerini çektikleri bir dönemde kurulan bir markadan bahsediyoruz.
Böyle çok sesi çıkan markalar Facebook gibi medya şirketleri için çok değerli. Tabii LaVar Ball gibi sesi çok çıkan karakterler de.
Peki bunların üst üste 4 yıldır lotaryada yer alan tarihi bir kulüple ne alakası var?
Ball’ların etrafında dönüp duranlar takımı sahada etkiliyor mu?
Babasının getireceklerini bile bile Lonzo Ball’u seçmeye değer miydi?
Johnson pişmanlığı olmadığını söylüyor.
“Hayır, bir dakika bile olmadı” diyor Johnson, “Olabileceğinden fazlası olmuş durumda şu anda bizim için. Ve tabii Lonzo hakkında konuşuyorum.”
Peki ya LaVar?
LLC isminin de ifade ettiği gibi, Aile her zaman önemlidir.
“Şu anda piyasayı pazarlıyor, bu yüzden ona şapka çıkarıyorum. Devam etsin” diyor Johnson ve son kez ekliyor, “Yapması gereken iniş çıkışlarla birlikte çocuğunun bizimle birlikte büyümesine izin vermesi ve işlerin rayına gireceğini bilmesi. İşler Lonzo ve Lakers için rayına girecek.”
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!