Bogdanovic, Sacramento’da Kalpleri Nasıl Çaldı?

18/Şub/18 20:05 Şubat 24, 2018

Mehmet Bahadır Akgün

18/Şub/18 20:05

Eurohoops.net
Bogdan Bogdanovic

Bogdan Bogdanovic’in yetenekleri, ikonik koçların yıldız oyuncuları genç yaşta işlediği Sırbistan’da dövüldü. Ardından yolu Türkiye’de yine bir Sırp efsanenin takımından geçti ve şimdi de NBA… Bogi, kendini nasıl sevdirdi?

By Ailene Voisin / Çeviri: M. Bahadır Akgün

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı ilk olarak 15 Şubat 2018 tarihinde The Sacramento Bee’de yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

Bogdan Bogdanovic henüz 10 yaşındaydı ve Belgrad’da yaşıyordu. Hayatta onun için bazı şeyler çok hızlı gerçekleşiyordu. Kendi deyimiyle “gerçek futbol” ve Vlade Divac ile Peja Stojakovic’e okyanusları aştıran, dünyayı dolaştıran ve neticede giderek daha da evrenselleşen NBA’in kollarına bırakan güzel oyun basketbol arasında kalmıştı.

16 yıl sonra, artık “Bogi” olarak bilinen Kings çaylağı, o gün bulunduğu noktayı, neler yaptığı, neler düşündüğünü ve onda şimşeğin ne zaman çaktığını anımsıyor.

“2002’de Indianapolis’teki Dünya Şampiyonası finalini izliyordum,” diyor Bogdanovic. “Vlade ve Peja ile şampiyonluğu kazanınca dedim ki ‘Kararımı verdim, basketbol oynayacağım.’ Ülkem için inanılmaz bir andı o.”

Basketbol küresi dönmeye ve değişmeye devam ediyor ama genellikle büyüyor. Divac ile dört başka geleceği parlak oyuncuya daha 1989-1990 sezonunda kucak açan lig, bu sezonun başında 42 ayrı ülkeden rekor sayıda 108 oyuncuya ev sahipliği yaptı. 30 NBA takımında oynayan 450 oyuncunun neredeyse dörtte birini uluslararası oyuncular oluşturuyordu.

Geride bıraktığımız yıllarda siyasi ve ekonomik nedenlerin yanı sıra felaketlerin de rol oynamasıyla bazı güç dengeleri değişti. Sovyetler Birliği ve Yugoslavya’nın 1990’ların başında dağılmasından önce iki ülke basketbolda başı çekiyordu. Bu ülkeler, Celtics ile Lakers‘ın Avrupa versiyonları gibiydi. Heybetli Arvydas Sabonis, güçlü Rusları taşırken 2,16’lık endamıyla Divac da geleceğin NBA yıldızları Toni Kukoc, Zarko Paspalj, Dino Radja ve sonraları gelecek olan Drazen Petrovic’in takımının senfonik dansında baş aktördü.

2000’lerin başında ligdeki tek Kanadalı olan Steve Nash, 2004 Olimpiyatları’na katılma hakkı alamayan mütevazı Kanada takımında çağının ötesinde işler yapan bir oyun kurucuydu. Ancak bugün ABD dışında en çok oyuncusu bulunan ülke 11 oyuncu ile Kanada. Onları 10 oyunculu Fransa, 8 isimle Avustralya ve 7 oyuncuyla İspanya izliyor. Almanya, Brezilya, Hırvatistan ve Sırbistan’dan ise beşer oyuncu NBA’de boy gösteriyor.

“Tek ülke olarak kalsaydık,” diyor Divac, “ABD gibi bir süper güç olurduk.”

Eski Yugoslav cumhuriyetlerinden toplamda 14 oyuncu bulunuyor ve bu sayı, eğer böyle şeyler mümkün olsa Balkanları tekrar zirveye taşırdı.

Ancak Sırbistan’ın zengin basketbol geleneği daha küçük artışlarda ısrarcı. Bu artış Denver’ın muazzam genç pivotu Nikola Jokic ve Los Angeles Staples Center’daki Rising Stars maçında MVP seçilen çok yönlü guard Bogdanovic ile de desteklendi.

Her ne kadar Bogdanovic’in daha hızlı, daha atletik NBA basketboluna geçiş süreci şaşırtıcı derecede yumuşak olsa da onun macerası, bir sprintten çok maratonu andırıyor. Sırbistan’da genç yaşta başlıyorlar ve küçük yaşlardan itibaren daha iyi olmaya zorlanıyorlar.

10 yaşındaki bir çocuk kariyerine karar verdiği zaman gençliğini, yazın haftada 4-5 gün sekiz saatlik sıkı antrenmanlardan oluşan basketbol programına adamış oluyor.

“1970’lere bakıldığı zaman basketbola yönelik üç farklı yaklaşım vardı,” diyor Utah Jazz yardımcı antrenörü Igor Kokoskov. Belgrad doğumlu Kokoskov, NBA’de ABD dışından gelip yardımcı koçluk yapan ilk isim. Dahası, başarılı koç son iki yazını da Sloven milli takımına koçluk yaparak geçirdi. Kokoskov, sözlerine şu şekilde devam ediyor:

“Amerikan düşünce okulu, yetenekli oyuncuları, hızlı oynayan atletik oyuncuları kabul eder. Ruslarda ise sistem mutlak bir hakimiyet kuran bir pivotun etrafına şutör dizmek üzerinedir. Yugoslav basketbolu ise pozisyondan bağımsız olarak yetenek üzerine kurulu bir sistemdi. Oyun kurabilen, iyi pas verebilen, doğru kararlar alabilen, topu yere vurabilen, birlikte oynayabilen oyuncuları alıyorlardı. Günde iki antrenmandan bahsediyoruz. Başka kimse yapmaz bunu. Ne NBA’de, ne Amerikan kolejlerinde, ne de Rusya’da. Hiçbir yerde yapılmaz bu. Ayrıca biz çok uzun insanların bulunduğu bir bölgeyiz. O bölgenin yazılı olmayan kurallarından biri de uzun değilseniz basketbol oynayamayacağınızdır.”

Ancak Kokoskov ve aynı endüstrideki diğer öznelerin de koruduğu ve bölgenin birincil değeri ise daha iyi koçluk yeteneği. Eski Yugoslavya’dan çıkan koçlar yalnızca Avrupa’da değil, dünyanın her yerinde efsanevi isimler. Bazı isimlerden bahsetmek gerekirse Gregg Popovich, Don Nelson, Quin Snyder ve George Karl; hepsi bir şekilde Dusan Ivkovic, Alexander Nikolic, Svetislav Pesic ve Dusko Vujosevic gibi koçlardan ilham almış isimler.

Divac ise bir başka isimden daha bashediyor: BYU forması giyen ve Los Angeles Lakers tarafından draft edilen ancak NBA’de hiç oynamayan Hırvat pivot Kresimir Cosic.

“Benim dönemimde kilit koç Cosic idi,” diyor Kings genel menajeri. “O emekli olunca milli takımın başına getirdiler. Ben 17 yaşındayken beni takıma aldı. Toni Kukoc ile Dino Radja da o dönemde milli takıma girdi. Maalesef genç yaşta kaybettik. Sonra Ivkovic göreve geldi ve durum aşağı yukarı aynıydı. Bugünlerde de Zeljko Obradovic ve Sasha Djordjevic var. Ancak her ne kadar artık daha küçük bir ülke olsak da Sırbistan, çoğu turnuvada finale ulaşıyor. Sistemimiz güçlü ve koçlarımız harika.”