Michael Jordan’ın Yıktığı En İyi 8 Takım

27/May/20 07:08 Mayıs 27, 2020

admin69

27/May/20 07:08

Eurohoops.net

Büyük sporcuların en büyük izlerini gölgelerinde bıraktığı rakiplerinde görürüz…

by Michael Schapiro, Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı 2 Mayıs 2020 tarihinde SportsIllustrated’da yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

Bill Russell ve Boston Celtics, 1960’lı yıllar boyunca Jerry West ile Los Angeles Lakers’ı her zaman bir adım geride bıraktı. LeBron James, 2010’lı yıllar boyunca doğu konferansı takımlarının başarılı olmakla aralarındaki en büyük engeldi. Ancak basketbol tarihindeki hiçbir yıldız, Michael Jordan’ın 1990’lı yıllarda yaptığı gibi bir jenerasyon dolusu takımı gölgesinde bırakamadı…

Jordan’ın 1990’lı yıllarda gazabına uğrayan takımların listesi hayli uzun. Bad Boys Pistons’ın hanedanlığını sona erdiren Jordan, daha sonra Clyde Drexler’ın ve Charles Barkley’in şampiyonluk umutlarını bitirdi. Majesteleri, ilk emekliliğinden döndükten sonra ise Gary Payton ve John Stockton ile Karl Malone ikilisi diğer kurbanları oldu. Bu bahsettiğimiz isimler sadece NBA finallerinde Jordan’ın mağlup ettiği takımlar. Jordan kariyeri boyunca New York Knicks’i tam beş kez elerken son senesinde Indiana Pacers tarihinin en güçlü takımlarından birisini evine yolladı. 1990’lı yıllarda Michael Jordan’ın olmadığı bir finali hayal etmek bile çok zordu.

Peki 1990’lı yıllarda Jordan’ın mağlup ettiği en güçlü takımlar kimlerdi? Bu yazımızda Jordan’ın şampiyonluktan ettiği en güçlü huzurlarınıza taşıyoruz…

1996-97 Utah Jazz

Utah Jazz’in 1990’lı yıllarda final oynayan iki takımının da burada olmayı hak ettiğini düşünüyor olabilirsiniz. İki Jazz ekibi de Jordan’a finallerde çok zor anlar yaşattı. Ancak 1996-97 Jazz ekibi, bir sonraki seneki takımdan daha fazla maç kazanmış ve savunma ile hücum ratinglerinde daha iyi değerler elde etmişti.

1990’lı yılların sonundaki Jazz takımları yıldız isimleriyle hatırlanıyor ancak çok derin bir kadroya sahiplerdi. 1996-97 yılında Utah ekibinin kadrosunda ortalama 10 dakikadan fazla süre alan tam 12 oyuncu vardı. Jeff Hornacek, kariyerinin en iyi dönemini geçiriyordu. Karl Malone, MVP ödülünü kazanmıştı. Utah, play-off’ların ilk iki turunda Clippers’ı süpürmüş ve Lakers’ı beş maçta geçmeyi başarmıştı. Jerry Sloan’un ekibi, iki yıl önce elendikleri Rockets’tan intikamını alarak adını finallere yazdırdı. Jazz, kulüp tarihindeki ilk şampiyonluğu kazanmaya çok yakındı ancak Michael Jordan’ın farklı planları vardı…

1992-93 Phoenix Suns

Barkley: 'Michael Jordan'ı özlüyorum' - NBA

1993 play-off’larının ilk turunda beş maçta Los Angeles Lakers’ı eledikten sonra konferans finallerinde Seattle Supersonics ile yedi maça uzayan bir seri oynayan Charles Barkley ve arkadaşları, finalde Michael Jordan’lı Chicago Bulls’un karşısına çıkıyordu. Play-off’larda zorlanmış olmaları aklınızda soru işaretleri oluşturmasın. Phoenix Suns, sezon boyunca gayet dominant bir performans sergilemişti. Normal sezonda 62 maç kazanan Suns, 113.3 hücum rating’i ile lig lideriydi. Barkley, Phialdelphia formasıyla geçirdiği 8 sezondan sonra Phoenix’e gelmiş ve MVP ödülünü kazanmıştı. Bazıları Barkley’nin bu ödülü kazanmasının sebebi olarak Jordan’ın kendi standartlarında çok iyi bir performans göstermemesine bağlasa da Chuck , Phoenix’te geçirdiği ilk sezonda harika bir performans göstermişti.

Ayrıca Barkley, Phoenix’in tek yıldızı da değildi. Kevin Johnsoni finallerde zorlansa da sezon boyunca harika oynamıştı. Suns’ın keskin şutörü Dan Majerle, ligin üç sayı lideriydi. Phoenix’in finallere çıkmayı başaran kadrosunu savunmak fazlasıyla zordu ve modern dönemdeki basketbola benzer bir oyun oynuyorlardı. Ancak Jordan’ın tüm zamanların en iyi basketbolcusu olarak adlandırılmasının da bir sebebi var. Finaller boyunca maç başına 41 sayı ortalamayla oynayan Jordan, üçlük çizgisinin gerisinden de %40 ile şut attı. Jordan, muhteşem performansını final serisinin dördüncü maçında attığı 55 sayıyla süslerken Barkley de elinden geleni yapıyordu. Ancak zirve performansını gösteren Jordan’ı durdurmak kolay değildi ve Chicago Bulls, bu serinin sonunda üst üste üçüncü şampiyonluğunu kazanmayı başardı.