2010-2020 EuroLeague: Hak Ettiği Değeri Görememiş 11 Oyuncu

28/Tem/20 14:21 Temmuz 28, 2020

Utkan Sahin

28/Tem/20 14:21

Eurohoops.net

Turkish Airlines EuroLeague’de son 10 yılda hak ettiği değeri görememiş olan oyunculara bakmak ister misiniz?

by Utkan Şahin / info@eurohoops.net

Sadece Avrupa basketbolu değil, tüm dünyada bazı oyuncular takımlarının başarıya ulaştığı yolda büyük yüklerin altına girer, sahada zaman zaman görünmeyen işleri yapar ve en az bir yıldız oyuncu kadar etkili olurlar.

Gel gelelim, o kadar etkili olmalarına rağmen yıldızlar kadar değer görmez, onlar kadar spektaküler bir nitelik taşımazlar.

EuroLeague’in tarihi boyunca da her daim bu tip oyuncular basketbolseverlerin unutulmaz anlar yaşamasına olanak sağladılar.

Bu isimlerin kıymetleri de elbette o takımlardan ayrıldıkları zaman bilinir genellikle.

Eurohoops Fırın olarak son 10 yılda hakkı yeterince verilmemiş, bu bağlamda en baskın örnekleri oluşturan 11 ismi sizler için derledik.

Not: Liste, EuroLeague’de A lisansı bulunan her bir takımdan sadece bir oyuncu alarak oluşturulmuştur. 

Anadolu Efes: Dario Saric

Dario Saric’in Anadolu Efes kariyeri bana kalırsa biraz yanlış değerlendiriliyor.

Hırvat forvet, İstanbul’a geldiğinde elbette beklentiler ondan çok büyüktü. Sonuçta alt yaş milli takımlarında ortalığı birbirine katan bir yetenekti ve önemli bir yıldız olmasına kesin gözüyle bakılıyordu. Bütün bunların yanına Dusan Ivkovic gibi büyük bir koçla çalışacak olması beklentileri daha da büyüttü.

Fakat Lacivert-Beyazlılar’da Ivkovic’in dönemi beklendiği kadar parlak geçmeyince sanki Saric de hayal kırıklığı yaratmış gibi bir algı oluştu. Bana kalırsa bu doğru değil.

20 yaşında Efes‘e gelen Saric, İstanbul macerasında iyi bir performans sergiledi. Üstelik takımının yapısı ona çok uymamasına rağmen bunu yaptı.

İlk yılında hücumda daha çok bir bitirici gibi kullanıldı ve pota altında Krstic gibi dominant bir uzun olması sebebiyle hep üç sayı çizgisinin arkasında gezmek zorunda kaldı. İkinci sezonunda ise Efes, onun yanına Derrick Brown gibi benzer özelliklerinin çok fazla olduğu bir 4 numara getirdi.

Bütün bunlara rağmen Saric, Efes‘in çarpık düzeni içerisinde genç bir oyuncu olmasına rağmen ayakta kaldı. Mesela ilk sezonunda Real Madrid‘e karşı oynadığı playoff serisinde ribaundlara verdiği katkı çok değerliydi. Keza 2. sezonunda da TOP 16’de takımının en iyisi o’ydu.

Efes, Saric gibi önemli bir yetenekten daha fazlasını alabilir miydi? Evet, alabilirdi ama alamaması Saric’ten daha çok Efes’ten kaynaklandı. Bu sebeple de Hırvat forvet, burada gösterdiği performansla daha değer görmeyi kesinlikle hak ediyor.

Diğer isimler: Tyler Honeycutt, Krunoslav Simon, Rodrigue Beaubois, Stephane Lasme

CSKA Moskova: Viktor Khryapa

Viktor Khryapa sizlere biraz iddialı bir seçim gibi gelebilir. Sonuçta yıllarca CSKA Moskova’nın kaptanlığını yaptı ve bu takımın en önemli isimlerinden biriydi.

Fakat ben hala Khryapa’nın hak ettiği kadar takdir edildiğini düşünmüyorum.

Rus uzun forvet, bana kalırsa kendi pozisyonunda modern EuroLeague’in en iyi 10 oyuncusu arasında yer alıyor. Onun kadar akıllı, oyun bilgisi yüksek ve çok yönlü kaç tane oyuncu var bilmiyorum.

Üstelik Khryapa, bütün CSKA Moskova kariyeri boyunca rolünü hiç sorgulamadan takımı için ne eksikse onu sahaya koydu. Özellikle de büyük maçlarda… 2016’daki meşhur ribaund zaten Rus ekibine bir kupa getirdi ama mesela 2009’daki finalde de Khryapa, hücum ribaundlarıyla takımını maçta tutan isimdi.

Bütün bunlara rağmen Rus yıldızı en iyi 10 oyuncu listelerinde pek göremiyoruz.

Sanırım bu oyunun çok gösterişli olmaması ve istatistiklerinin çok yüksek olmamasıyla alakalı ama CSKA Moskova yıllarca zirvede kaldıysa bunda onun emeği çok büyük. Onun saha içerisinde yapabildikleri olmasaydı, CSKA için işler çok daha zor olurdu.

Buna rağmen Khryapa övgüleri her zaman düşük seviyede olmuştur.

Diğer isimler: Nikita Kurbanov, Daniel Hackett

Barcelona: Boniface Ndong

Entretien exclusif avec Boniface Ndong : « Les Nuggets m'ont ...

Boniface Ndong’un bu listede yer almamasının sebebi geç yaşta EuroLeague’e gelmesinden kaynaklanıyor.

Senegalli uzun, EuroLeague’de ilk kez 30 yaşında oynadı. Buna rağmen o yaşında ligde iyi bir iz bırakmayı başardı. Eğer daha erken yaşta bu seviyede onu görebilseydik bence ondan bugün çok daha övgüyle bahsedebilirdik.

Ndong, Barcelona’nın şampiyon olan kadrosunun gizli kahramanlarından biriydi.

O takımı hatırlarsınız, Juan Carlos Navarro gibi büyük bir liderin yanında yer alan düzen oyuncularından kurulmuş – biraz Lorbek farklıydı – bir kadroydu. Xavi Pascual’in ekibi, savunmasıyla öne çıkıyordu. Ndong ise o savunmanın temel taşlarındandı.

Bir kere gerçekten zeki bir uzundu. Özellikle Barcelona’yla birlikte doğru pozisyon alma konusunda oldukça elit bir hale gelmişti ve iyi bir çember savunucusuydu. Onun potaltında olması Barcelona’ya gerçekten büyük bir sertlik avantajı getiriyordu.

İşin hücum tarafında ise belki birebir oynaması için alan açacağınız bir uzun değildi ama yüzü dönük hücumu sayesinde değerli katkılar verebiliyordu. Özellikle orta mesafe şutu çok değerliydi.

Bütün bunlara rağmen Barcelona’nın şampiyon kadrosu denilince Ndong, hep arka planda sayılır. Bence o takımın temel taşlarındandı. Bu sebeple de Barcelona’da hak ettiği değeri yeterince görmemiş bir isim denilince aklıma hep o gelir.

Üstelik sadece Barcelona için de değil, eğer daha genç yaşta onu bu seviyede görseydik çok daha görkemli bir kariyeri olabilirdi. Ndong’da bu özellikler kesinlikle vardı.

Diğer isimler: Fran Vazquez, Victor Claver

Olimpia Milano: Kaleb Tarczewski

Olimpia Milano, A Lisansı’na sahip takımlar arasında bu konuda en çok zorlandığımız takım.

Biliyorsunuz, İtalyan devinin modern EuroLeague geçmişi, hayal kırıklıklarla dolu. Yüksek bütçelere rağmen yıllardır elle tutulur tek başarıları, 2014’teki playoff başarıları… Bana sorarsanız, orada da playoffta elenmeleri yine bir hayal kırıklığıydı.

Sahadaki başarısız sonuçlar bir yana Milano‘ya gelen birçok önemli isim, bireysel performans olarak da büyük hayal kırıklıkları yarattı. Bu sebeple Milano’nun geçmişinden bu tarz hak ettiği değeri göremeyen bir isim bulmak pek kolay değil.

Hatta sanırım Kaleb Tarczewski bu sıfatla listeye koyabileceğimiz tek oyuncu!

Milano’da 3. yılını geride bırakan Amerikalı pivot, ligde çok fazla konuşulmasa da ligin sert uzunlarından biri. Milano’nun çarpık kadro planlamalarına rağmen Kaleb, 3. yılında da bunu ortaya koymayı başardı. Fiziğiyle hem pota altındaki sertlik hem de ribaundlar konusunda hep takımını yukarıya çekmeyi çalıştı.

Buna rağmen EuroLeague’de genel olarak onun pivot pozisyondaki partneri Arturas Gudaitis’in övüldüğünü gördük.

Gudaitis’in işin hücum tarafında çok daha özel bir oyuncu olduğunu ben de kabul ediyorum fakat Kaleb de değerli bir uzun ve bunu özellikle yarıda kalan bu sezonda gösterdi. Hatta Messina’nın takım planlaması içerisinde çok daha öne çıkan isim oldu.

Bu sebeple de Milano, bana kalırsa sözleşmesi sona eren Kaleb’i kadroda tutmayı başararak önemli bir iş başardı. Evet, artık ellerinde Kyle Hines gibi bir pivot var ama Kaleb de Hines’ın fiziksel problemlerine yardımcı olabilecek en iyi isimlerden biri.

Umarım gelecekte Kaleb, Milano’da hak ettiği değeri daha fazla görebilir.

Fenerbahçe Beko: Nicolo Melli

Olimpia Milano‘nun aksine Fenerbahçe‘de ise bu listede yer almayı hak eden çok fazla isim var.

Açıkçası bana sorarsanız, Nicolo Melli‘nin yanında hem Marko Tomas hem de Brad Wanamaker da bu listeye girmeyi hak ediyor fakat kendimize koyduğumuz bir kural var. Her takımdan sadece bir kişiyi listeye alabiliyoruz. Bu üç isim arasında ise İtalyan oyuncu çok daha ağır basıyor.

Hayat garip bir döngü!

Bazen işler yolundayken eleştirilirsiniz ama gittiğiniz zaman ne kadar önemli olduğunuz anlaşılır. Nicolo Melli‘nin Fenerbahçe kariyeri de tam olarak böyle!

Hatırlarsınız, Brose’de gösterdiği performanstan sonra İtalyan oyuncunun Fenerbahçe’ye transfer olması büyük bir heyecan uyandırmıştı. Kendi pozisyonun en iyi isimlerinden biri olarak buraya geldi Melli…

Fakat bu heyecan, Melli’nin İstanbul’da geçirdiği iki yıllık süreçte zaman zaman homurdanmalara döndü. Taraftarın ondan görmek istediği, Brose’deki Melli’ydi ama bir sorun vardı: Obradovic‘in Melli’den istediği bu değildi.

Sırp koç, Melli’yi Brose’deki gibi hücumu organize eden bir 4 numara gibi kullanmaktansa oyun aklı ve bilgisiyle eksikleri kapatan bir joker gibi kullanmayı tercih etti. Bu da haliyle beklentilerle sahadaki Melli arasındaki bir farklılığın ortaya çıkmasına sebep oldu.

Geçen yaz dönemini hatırlayın. Melli, NBA’e gitmeye karar verince bazı taraftar yorumlarında çok daha agresif bir oyuncu olan Derrick Williams’ın çok daha iyi olduğu yazıyordu ama gerçeğin böyle olmadığı sezon içerisinde gözüktü.

Fenerbahçe, Obradovic döneminin en kötü sezonunu geçirirken Melli’nin bu takımda neredeyse her gediği kapattığı ve takım için ne kadar değerli olduğu ortaya çıktı. Yani Melli’nin değeri gittikten sonra anlaşıldı.

Diğer isimler: Marko Tomas, Brad Wanamaker

Baskonia: Fabien Causeur

Μπουρούση

Sanırım Fabien Causeur’yü bu konuda EuroLeague’de oynadığı her takımda sayabilirim çünkü Fransız guardın oyuncu özellikleri buna çok uyumlu…

Causeur bir yıldız değil ama siz de biliyorsunuz ki EuroLeague’de bir takımın başarılı olmasını sadece yıldızlar belirlemiyor. Hatta NBA’in aksine bu kıtada çoğu zaman iyi rol oyuncuları başarıya giden yolu açıyor. Fransız oyuncu ise bana sorarsanız son yıllarda rol oyuncusu görevini en iyi başaran isimlerden.

Brose macerasını bir kenara koyarsak; Causeur ne Baskonia‘da ne de Real Madrid‘de hücumun sürükleyici oyuncusuydu ama Fransız ismin, oyun aklı, yaratıcılığı hep saha içerisinde işleri değiştirmesini sağladı. Bunun herhalde en iyi örneği, 2018’deki finaldir. Finalde bütün herkesin ilgisi Doncic’in üzerindeyken Causeur, harika bir x faktör olarak şampiyonluğun İspanyol devine kaymasını sağladı.

Causeur’nün Baskonia macerası da böyleydi.

Yanında her zaman hücumu sürükleyen isimler oldu. Darius Adams, Thomas Heurtel, Mike James gibi… Causeur ise bu dominant kısaların yanında oyunu dengeleyen, kritik anlarda işleri değiştiren oyuncuydu hep. Hatta hep söylerim; 2016’daki yarı final maçında sakatlığı olmasa ve maçta daha fazla oynayabilse Fenerbahçe için işler çok daha zorlaşabilirdi.

O sezondan sonra bence çok ilginç bir şey oldu. Herkes Causeur’nün EuroLeague’de iddialı bir takıma gitmesini beklerken Fransız guard, kariyerini Brose’ye taşıdı. Bence Avrupa’nın dev takımları Brose’nin böylesine önemli bir oyuncuyu kadrosuna katmasına izin vererek yanlış yaptı.

İyi ki Real Madrid bu hatanın çok daha fazla sürmesine izin vermedi ve 1 yıllık Brose macerasından sonra Causeur’yü kaptı.

Diğer isimler: Davis Bertans

Maccabi Tel Aviv: Elijah Bryant

Evet, biliyorum muhtemelen burada benden bir Devin Smith seçimi bekliyordunuz.

Haksız da değilsiniz, Smith gerçekten ligin verimlilik konusunda hakkı yeterince verilmeyen isimlerinden biriydi ama onu o kadar çok yazıda öne çıkardık ki, bence artık hafiften hakkını vermeye başladık. Bu yüzden yepyeni bir isme gitmeyi tercih ettim.

Hal böyle olunca da benim aklıma hemen Elijah Bryant geldi.

İsrail devinin parlak geçen sezonunda Scottie Wilbekin, Othello Hunter ve hatta genç yetenek Deni Avdija’nın katkıları çok konuşuldu ama bana sorarsanız, Bryant da takımın kahramanlarından biriydi.

Amerikalı kanat oyuncusunun belki çok gösterişli hücum silahları yok ama agresifliği ve temposuyla Maccabi’nin kanat rotasyonunda tam aranan şeyleri sundu. Onun kanatlardaki bu agresifliği başta Wilbekin olmak üzere birçok oyuncunun performansını artırırken takım savunmasını da çok daha yukarı çekti.

Üstelik Bryant, istediği zaman dikkat çekici bir skorer olabileceğini de bize birçok kez gösterdi. Özellikle Wilbekin’in oynamadığı Khimki maçında adeta tek başına takımını zafere taşıdı. Zaten İsrail’deki ilk sezonunda da skorerliğiyle dikkatleri çekmişti ama o, çaylak sezonunda bunu zorlamaktansa takımına yararlı olabilecek diğer şeyleri sundu.

Bu yüzden de benim şu anda ligin hakkı yeterince verilmeyen oyuncusu denilince aklıma ilk gelen isimlerinden biri o!

Olympiakos: Zach LeDay

İşin doğası gereği basketbolda her zaman yanlış transferler, hamleler oldu, olmaya da devam edecek.

Olympiakos’un geçen yaz Zach LeDay’in gitmesine izin vermesi ve onun yerine Augustine Rubit’i kadroya katması sıradan bir “yanlış hamle” olarak adlandırılamaz. Bana sorarsanız, son yıllarda gördüğümüz en büyük akıl tutulmalarından biriydi.

İsrail’de geçirdiği dikkat çekici sezonun ardından Olympiakos’a transfer olan LeDay, EuroLeague’de ilk kez oynayan bir Amerikalı uzuna göre gayet iyi bir sezon geçirdi.

Belki çok istikrarlı değildi ama kenardan gelerek pota altında dikkate değer hücum yetenekleri olduğunu ve EuroLeague’de önemli bir pota altı oyuncusu olabileceğini gösterdi. Özellikle de 42 verimlilik puanıyla kulüp rekorunu kırdığı Buducnost maçında…

Fakat Olympiakos için sezon hayal kırıklığıyla sonuçlanınca LeDay de biraz günah keçisi ilan edildi ve Pire ekibi, yaz döneminde kontratı olmasına rağmen ondan vazgeçti. LeDay de gitti ve Kaunas’ta gösterdiği performansla bunun ne kadar yanlış bir karar olduğunu gösterdi.

Bu yaz Milano‘ya geçen Amerikalı uzun, muhtemelen gelecek yıllarda EuroLeague’in önde gelen uzunlarından biri olacak ve Olympiakos, böylesine bir yetenekten, Augustine Rubit gibi ortalama bir oyuncu için vazgeçti.

Büyük bir akıl tutulması!

Diğer isimler: Janis Strelnieks