Modern EuroLeague Tarihinin En İyi Amerikalı Yıldızlar Karması

04/Ağu/20 10:12 Ağustos 4, 2020

Utkan Sahin

04/Ağu/20 10:12

Eurohoops.net

Eurohoops Fırın yeni yazı dizisinde ülkelerin EuroLeague karmalarını oluşturuyor. Sıradaki durağımız Amerika!

by Utkan Şahin & Semih Tuna / info@eurohoops.net

Avrupa basketbolunun o zengin çeşitliliğini yansıtan en önemli unsur farklı farklı ülkelerden çıkan isimlerin en üst düzeydeki mücadeleleriyle uzunca bir zaman diliminde basketbolseverlerle buluşması olsa gerek…

Zaten “kıta basketbolu” dediğimiz olgunun getirisi olarak düşünebileceğimiz ilk şeyler bu uçsuz bucaksız, kalabalık gelenekler ve onların bünyesinden çıkan sporcu jenerasyonlarıdır.

Eurohoops Fırın olarak yeni başladığımız bu yazı dizisinde bu geleneklerin Eski Kıta’daki en üst düzey basketbol organizasyonu olan EuroLeague’deki yansımalarını huzurlarınıza taşıyacağız.

Bu yola Slovenya’yla çıkmıştık, arkasından da İtalya ve İspanya geldi. Şimdi ise Avrupa kıtasından çıkarak Amerika’ya geçiyoruz.

Amerikalı oyuncular her zaman bu ligin gözde yıldızları olmuştur. Öyle ki bir zamanlar kıta içerisinde yabancı oyuncu sınırı Amerikalı yıldızlara göre belirleniyordu.

Eski kıta basketbol anlayışlarından farklı olsalar da yetenekleriyle ligin en değerli takımlarına hep etki ettiler. Dolayısıyla da hafızalarımızda birçok unutulmaz Amerikalı yıldız var.

İşte karşınızda modern EuroLeague tarihindeki en iyi Amerikalı oyunculardan kurulu 12 kişilik yıldızlar karması kadromuz!

Not: Modern EuroLeague dönemi, 2000’den bu yana gelen süreci kapsamaktadır.

Not 2: Liste hazırlanırken oyuncuların milli takımlarda forma giymek için aldığı pasaportlar değil, kökenleri göz önünde bulundurulmuştur.

Modern EuroLeague Tarihinin En İyi Sloven Yıldızlar Karması

Modern EuroLeague Tarihinin En İyi İtalyan Yıldızlar Karması

Modern EuroLeague Tarihinin En İyi İspanyol Yıldızlar Karması

Oyun Kurucular

#10 JR Holden

Kariyer: AEK Atina, CSKA Moskova
İstatistikleri: 10 sezon 209 maç 11.4 sayı, 2.9 asist, 2.1 ribaund

Biliyorsunuz, Amerikalı guardlar ne kadar yetenekli olursa olsun Avrupa’nın büyük takımları genellikle ilk oyun kurucularını Avrupalı yıldızlardan seçer.

JR Holden ise Avrupa basketboluna uyum sağlayan Amerikalı guard denilince akla ilk gelen isimlerden biri!

EuroLeague kariyerine Yunanistan’da AEK Atina’yla başlayan Holden, 17.2 sayı ortalamasıyla hemen dikkatleri üstüne çekti. 2002 yazında Dusan Ivkovic yönetiminde yeni bir yapılanmaya giden CSKA da hemen onu kaptı.

O yaz CSKA’ın kadrosuna kattığı tek elit guard Holden değildi. Pire’den de Theo Papaloukas’ı getiren Rus ekibi, modern EuroLeague’in unutulmaz guard ikililerinden birini kurmuş oldu.

Papaloukas daha çok işin organizasyon tarafındaydı, AEK’da skorerliğiyle dikkat çeken Holden ise işin skor üretme tarafından sorumluydu. Holden 9 yıllık Moskova macerasında bunu eksiksiz bir şekilde de  yaptı ama sadece skorerliğiyle hafızalara kazınmadı.

Birçok Amerikalı guardın aksine Avrupa basketboluna harika bir şekilde adapte olan Holden, özellikle Messina dönemiyle birlikte oyunu sürekli zorlamaktansa ne zaman nerede ipleri eline alacağını çok iyi bilen bir oyuncu oldu.

Bu kritikti çünkü onun Papaloukas’la yakaladığı uyum, CSKA Moskova’yı başarılara taşıdı. Holden, Rusya’da geçirdiği 9 sezonun 8’inde Final Four gördü.

Messina öncesinde Final Four’larda hayal kırıklığı yaşayan CSKA, 2006-2009 yılları arasında üst üste final oynadı ve bu 4 finalin 2’sini kazandı. Eğer karşılarında Obradovic olmasa belki de 4’te 4 yapacaklardı.

Yıldız oyuncu, Amerikalı olsa da Rusya tarihine de geçmeyi başardı. Rusya, 2007’de sürpriz bir şekilde Avrupa şampiyonu olurken maçı kazandıran basket ondan geldi.

#0 Shane Larkin

Kariyer: Baskonia, Anadolu Efes
İstatistikleri: 3 sezon 93 maç 15.3 sayı, 4.3 asist, 2.6 ribaund

JR Holden yeteneklerini buraya adapte etti, Shane Larkin ise ligi yeteneklerine adapte ediyor! Özellikle de son 1.5 yıldır…

EuroLeague’e ilk kez Baskonia‘yla adımını atan yıldız isim, o zaman da dikkate değer bir performans sergilemişti. Hatta NBA’e geri dönme kararı olmasa muhtemelen onu EuroLeague’in dev takımlarından birinde görecektik ama bu iyi ki olmadı çünkü onu doya doya İstanbul’da izleme şansı bulduk.

İstanbul kariyeri biraz sallantıda başlasa da Barcelona’yla maçıyla birlikte uyuyan devi uyandıran yıldız isim, EuroLeague tarihinde belki de eşini benzerini görmediğimiz bir bireysel performans ortaya koydu.

Belki de diyerek işin içine biraz muğlaklık koyuyorum ama bana sorarsanız, tek sezonluk bireysel performans olarak böylesini kimse yapamadı. En azından modern dönemde!

2019’daki Final Four’dan itibaren EuroLeague’deki bütün rekorları kırmaya kendine görev biçen Larkin, kırılmaz denilen rekorları adeta parçaladı.

Final Four yarı finalinde yaptığı 43 verimlilik puanıyla Final Four tarihinin zirvesine çıkan yıldız isim, bu sezon da Bayern Münih’e karşı 49 sayı atarak EuroLeague tarihinin rekorunu kırmayı başardı.

Kendisinin kırdığı daha birçok rekor var ama bütün bunlardan önemlisi bence Larkin’in lige verdiği mesaj oldu.

EuroLeague gün geçtikçe koç merkezli bir ligden oyuncu merkezli bir lige doğru dönüşürken yıldız isim de gösterdiği performansla bu dönüşümün baş figürü haline geldi.

Henüz kariyerinde EuroLeague şampiyonluğu olmadığı için onu pek Anthony Parker ya da Kyle Hines’la kıyaslayamıyoruz ama Larkin, CV’sinde bu boşluğu doldurursa bu dominant performansıyla kesinlikle en iyi Amerikalı oyuncu tartışmalarına girer.

Bunun adına da Anadolu Efes‘te kalması herkes için harika bir haber!

#5 Tyus Edney

Kariyer: Benetton, Olympiakos, Bologna
İstatistikleri: 5 sezon 90 maç 15.2 sayı, 2.9 ribaund, 4.3 asist

Malum, 2000’i milat olarak kabul ettiğimiz için, bu kadroya David Rivers’ı alamıyoruz. Efsane ismin modern dönemdeki EuroLeague macerası yok denilecek kadar az.

Fakat ben istiyorum ki; onun gibi lider karakterli bir Amerikalı oyun kurucuyu kadroya dahil edelim. O zaman da ya Tyus Edney ya da Terrell McIntyre’a gidecektim. Açıkçası bu eşleşmede Edney bence bir adım önde!

Aslında Edney de en unutulmaz başarısını 2000 öncesinde yaşadı. Avrupa’ya Zalgiris‘le adım atan Amerikalı guard, efsane bir performansla 1999’da Litvanya ekibine tarihindeki tek EuroLeague zaferini getirdi.

Amerikalı yıldızın en özel başarısı buydu ama 2000 sonrası Benetton dönemi de hiç fena değildi.

İtalyan ekibine liderlik yapan Edney, Benetton’ın üst üste 2 defa Final Four oynamasını sağladı. İlkinde yarı finalde ev sahibi Virtus Bologna’ya takıldı, ikincisinde ise finalde Barcelona’ya boyun eğdi.

Belki ikisinde de kupayı getiremedi ama liderliğiyle, yeteneğiyle EuroLeague’e damgasını vurdu. Zaten iki sezonda da yılın beşine seçilmeyi başardı.

İtalya macerası sonrasında Olympiakos ve Bologna’ya giden Edney, 34 yaşında bile ligde 13 sayı ortalamaları görebilen bir yetenekti. Fiziksel dezavantajlarına rağmen o yaşında hala ligin önde gelen guardlarından olması bende her zaman ona karşı bir hayranlık uyandırmıştır.

Ayrıca tam istediğim gibi lider bir oyun kurucuydu.

Söz konusu sorumluluk almak ise asla ama asla geri adım atmazdı. Özellikle de maç sonlarında!

Onun, 2003’te Maccabi deplasmanında takımını Final Four’a götüren bu basketini hangi basketbolsever unutabilir ki?