by Gerald Narciso, Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 16 Haziran 2020 tarihinde BleacherReport’ta yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Ne olursa olsun onlar da NBA kardeşliğinin bir parçası. Onlar da üzerinde Jerry West’in silüetinin olduğu formayı kısa süreliğine de olsa giydiler.
Bazıları neredeyse 10 saniyeden daha kısa oynadı, bazıları maçın yarısından fazla sahada bulundu. Bazıları sayı atmayı başardı, bazılarının kariyeri sayısız şekilde sona erdi. Biri Dr. J ve Charles Barkley ile aynı sahada oynama şansını yakalarken diğeri Tim Duncan’a kısa süreliğine de olsa takım arkadaşım deme fırsatına sahipti.
NBA’de bugüne kadar toplam 4400 oyuncu forma giydi. Bu oyunculardan 66 tanesi, sadece bir karşılaşmada forma giyme şansı yakaladı. Bu da göz önünde bulundurulunca NBA’in bazen tesadüfi şekilde dolan ancak özel bir kulüp olduğunu tekrar anlıyoruz.
Her sene takımların doldurması gereken 450 oyunculuk bir kadroları oluyor. Takımdan kesilen oyuncular, takaslar, G-League’de oynayanlar, lige yeni katılan çaylaklar gibi birçok farklı faktörü göz önünde bulundurunca ligde kalıcı olmak, lige girmekten daha zor hale geliyor.
2012 yılında eski NBA oyuncusu Chris Herren, kaleme aldığı otobiyografisinde “NBA adeta bir atlı karınca gibi. Bir tur binersiniz, bir tur inersiniz.” ifadelerini kullanmıştı. “Lige girebilmek ile girememek arasında gerçekten çok ince bir çizgi var.”
Her oyuncunun kendisine has bir hikayesi oluyor. Herren, diğer oyuncular kıyasla nispeten kısa bir NBA kariyerine sahipti. Herren, 2000’lerin başında iki farklı sezonda toplam 70 maçta forma giydi. Bir kontrast oluşturması için örnek vermemiz gerekirse Vince Carter, Covid-19 pandemisi yüzünden son sezonu yarıda kalmadan önce 22 sezon boyunca toplam 1541 maçta oynamıştı.
Carter’ın NBA’e girdiği 1998 Draftında ikinci turun sonlarına doğru seçilen bir diğer isim de Tyson Wheeler’dı. Wheeler, lokavt sezonunda sadece 1 maçta Denver Nuggets formasını giymişti. 1.78 boyundaki yetenekli oyuncu, Rhode Island çıkışlıydı ve daha önce kolejde Cuttino Mobley ile beraber oynamıştı.
Wheeler gibi NBA kariyeri çeşitli sebeplerle kariyeri çok kısa süren oyuncuların karşısına illa çok büyük engeller çıkması gerekmiyor. Bulundukları takımın durumu, zamanlama, kadro yoğunluğu, sakatlıklar ya da sadece kötü şans bile NBA kariyerlerinin ne kadar uzun süreceğini çok farklı şekilde etkileyebiliyor.
Bu yazıyı yazarken NBA’de sadece bir maç oynamış oyuncuları aramak gerçekten çok zordu. NBA kariyeri sadece bir maç süren çoğu oyuncu listelenmemişti. Bu isimlerin büyük kısmı gözardı edilirken bazıları doğal olarak hayatlarının o dönemini tekrar konuşmak istemiyordu. Bunun bir başarısızlık olduğunu düşünüyorlardı.
Yazı için iletişime geçtiğimiz eski oyunculardan bir tanesi “Böyle bir yazıya dahil edilmek istemiyorum. Şu anda basketboldan bağımsız bir işte çalışıyorum, hayatımın o kısmını geride bıraktım.” sözlerini söyledi.
Kariyerleri onların gözünde başarısızlık olsa bile onlar yine de NBA tarihinde yer almayı başarmış isimler. Sokakta gezen sıradan insanlardan sadece 1 maç fazla da olsa daha fazla NBA deneyimleri var. Sonsuza kadar onlarla yaşayacak ve ileride çocuklarına anlatacakları deneyimler sahipler. Yıldız oyuncularla birlikte ve onlara karşı oynadıklarını söyleyebilirler.
Çünkü onların bu tecrübelerini geriye almanın hiçbir ihtimali yok.
Tyson Wheeler: 8 Şubat 1999, Denver Nuggets vs Houston Rockets, Compaq Center (Houston, Texas)
Tyson Wheeler, Denver Nuggets ile geçirdiği 1.5 aylık dönemin detaylarının biraz kasvetli olduğunu kabul ediyor.
O dönemin üzerinden 21 yıl geçtiği düşünülünce bu gayet doğal. 44 yaşındaki Wheeler, formasını giyip benchte oturduğu 8 maçı ya da oyuna girdiği karşılaşmanın normal sezon mu yoksa hazırlık maçı mı olduğunu zorlukla hatırlıyor.

Ancak Wheeler, Houston’da oynadıkları maçın son çeyreğinde Rockets’ın Nuggets’a büyük bir fark attıktan sonra dördüncü çeyreğin son anlarında koçu Mike D’Antoni’nin benche doğru onun adını haykırdığı anı hala unutmuyor.
Wheeler, o anı hatırladığında gülerek “Oyuna girmek için gerçekten hazır değildim. Benchte rahat rahat oturuyordum ve oynamayı beklemiyordum. Üstümden eşofmanlarımı çıkardığım anda inanılmaz gergindim.” sözlerini söylüyor.
Bir önceki yaz Toronto Raptors tarafından 47. sırada seçilen Wheeler, Kanada’ya gidip memleketi Connecticut’tan arkadaşı olan Marcus Camby ile beraber oynama konusunda heyecanlıydı. Camby, draftta Wheeler’ı seçmeleri için Raptors yönetimine baskı yapmıştı. Kadrosunda Tracy McGrady ve Vince Carter gibi isimleri bulunduran Toronto Raptors’ın yedek oyun kurucu mevkisinde eksiği vardı.
Wheeler, Kanada macerasına başlamadan önce “Bunun benim için muhteşem bir fırsat olduğunu düşünüyordum.” diyor.
Wheeler, Toronto’daki günlerinde bir türlü istediği fırsatı bulamadı. Lokavt yüzünden Yaz Ligi ya da antrenman kampları düzenlenmemişti. Bu da Wheeler’ın Raptors koçlarıyla bir ilişki kurmasını engelledi. Lokavt sona erdiğinde Wheeler, Chauncey Billups ile birlikte Denver Nuggets’a takas edilmişti bile.
Takasa maaşları denkleştirmek için dahil edilen Wheeler, hemen kendisini zor bir pozisyonda buldu. Nuggets’ın kadrosunda üç tane kendisini kanıtlamış oyun kurucu vardı: Billups, Nick Van Exel ve Cory Alexander. Ancak Wheeler’ın geçirdiği iyi kamp dönemi ve sahip olduğu yüksek iş etiği Nuggets yönetiminin dikkatini çekmeyi başarmıştı. O dönemde NBA’de koç olarak ilk sezonunu geçiren D’Antoni, Wheeler’a gidip takımda yer alacağını “Aslında seni bugün takımdan kesmeyi planlıyorduk. Ancak kamp boyunca çok iyi performans gösterdin bu yüzden seni daha uzun süre kadroda tutmak istiyoruz. Senin bu kadar iyi olmanı beklemiyorduk.” diyerek haber veriyordu.
Daha önce Rhode Island’da bazı yıldızlarla oynasa da Wheeler, NBA’de geçirdiği dönemde bazı yıldızlar karşısında adeta hayranlar gibi hissetmiş. Hayatı boyunca Los Angeles Lakers’ı tutan Wheeler, Kobe Bryant ve Shaquille O’Neal ile karşılaştıkları maçta onları benchten heyecanla izlemiş. Utah’ta oynadıkları bir hazırlık maçından saatler önce şut idmanı yaparken sahanın öbür tarafına geçip Karl Malone ile şut atmaya çalışarak NBA’in yazılı olmayan kurallarından birisini de çiğnemiş.
“John Lucas (Nuggets’ın asistan koçu) bana ‘Tyson, hemen buraya dön. Karl ile birlikte şut atamazsın! Deli misin?’ diye bağırmaya başlamıştı” diyerek o günü hatırlıyor Wheeler.
Rockets karşısında maçın bitmesine 03:08 dakika kala oyuna giren Wheeler sahaya adımını attığında Houston’ın yıldız isimleri Charles Barkley, Scottie Pippen ve Hakeem Olajuwon benchte oturuyorlardı. Oyuna girdikten kısa bir süre sonra faul çizgisine giden Wheeler, şutları kullanmak için hazırlanırken karnında adeta kelebekler uçuştuğunu hatırlıyor.
“İlk serbest atışımda neredeyse panyayı kırıyordum.” diyerek o günkü gerginliğini dile getiriyor Wheeler. O esnada Rockets forması giyen kolejdeki takım arkadaşı Cuttino Mobley, Wheeler’ın yanına gelerek “Sakin ol dostum. Rahatla.” demiş. Wheeler, ikinci faul atışını sayıya çevirdikten sonra rahatladığını ve antrenmanda onun başarılı olmasını sağlayan şeyleri yapmaya başladığını söylüyor.
Maçın bitimine 01:15 kala Wheeler, hemen Houston benchinin önünde üç sayı çizgisinin gerisinde kendisini bomboş buldu.
“Ben de şutu attım. Ancak o dönemde şut atarken bugün çocukların şut atarken ‘Kobe’ diye bağırdığı gibi ben de ‘Wheeler’ diye bağırıyordum. Kullandığım şut basket oldu. Savunmaya dönerken Rockets benchine baktığımda Charles Barkley, Scottie Pippen ve Hakeem Olajuwon’un benchte güldüğünü görebiliyordum.”
Bu basketle beraber Wheeler, NBA kariyerinin tek basketine imza atmış ve 3 dakika forma giydiği karşılaşmayı 4 sayı – 2 asist ile tamamlamıştı.
“Connecticut’tan çıkan ve liseden sonra oynayacak bir kolej takımını zar zor bulan 1.78 boyundaki bir çocuğun bu noktaya geldiğine inanamıyordum. Sürekli olarak çalışmam gerekmişti, günde 7-8 saat sahada antrenman yapıyordum ve hayalim sonunda gerçekleşmişti.” diyor Wheeler.
Bu maçtan bir sonraki gün Wheeler’ın hayatında çok daha önemli bir gelişme yaşanmıştı. Houston’dan Denver’a döndüğünde kaldıkları otelin lobisinde onu bekleyen bir faks vardı. Wheeler’ın kızı Tiara, Connecticut’ta dünyaya gelmişti. Wheeler, hemen uçağa atlayıp kızı ve kızının annesinin yanına gitmek için Connecticut’a dönmüştü.
Daha sonra takımın yanına döndükten sonra Wheeler, altı maçta daha formalarını giydi ancak bu karşılaşmaların hiçbirinde oyuna girmedi. 19 Şubat 1999 tarihinde de kadrodan kesildi. İlerleyen yıllarda Wheeler, Yaz Ligi ve antrenman kamplarında başka takımlarla fırsat yakaladı ancak Wheeler ligde kalıcı olamadı.
“Bir rekabetçi olarak tabii ki bir şansım daha olmasını istiyordum. Çünkü NBA’de oynayabileceğimi düşünüyordum.” diyor 2010 yılında kolejde koçluk yapmaya başlayan Wheeler. “Ancak buna çok fazla da takılmadım. Bazen başınıza gelen şeyi kabul etmeniz gerekiyor. Okyanus ötesinde CBA ve ABA’de gayet iyi bir kariyere sahiptim. Bu yüzden çok da üzgün değilim.”
Şu anda Wheeler, NBA’de geçirdiği günler hakkında koçluk yaptığı UMass’e oyuncu getirmeye çalıştığı anlar dışında çok az konuşuyor. “Çocuklara kendinizi kanıtlamak için en yüksek seviyeye gitmenizin şart olmadığını anlatmaya çalışıyorum.” Wheeler’ın elinde Denver Nuggets kariyerine dair fazla bir hatıra yok. Takımdan kesildikten sonra formasını bile almayan Wheeler, “İsteseydim de bana formayı vereceklerini sanmıyorum.” diyor. Ancak Wheeler, o maçın kaydına ulaşmak istediğini de dile getiriyor.
“Bir yerlerde maç kaydının olması gerektiğini biliyorum. Ancak o kayda hiç ulaşamasam hala hatıralarım benimle.”
Antonio Anderson: 3 Mart 2010, Oklahoma City Thunder vs Denver Nuggets, Pepsi Center (Denver, Colorado)

Kolej basketbolu tarihinin en çok maç kazanan oyuncularından birisi olan Antonio Anderson, menajerinden bir telefon aldığında 2010 yılının Şubat ayıydı: “Sanırım Oklahoma City seni kadrosuna alacak.”
1.98 boyundaki Anderson, savunma odaklı ve guard ile forvet pozisyonlarını oynayabilen bir oyuncuydu. O dönemde Rio Grande Valley Vipers takımı ile G-League’de önemli işler yapan Anderson, sadece bir ay önce G-League’de Ayın Oyuncusu seçilmişti. Sadece bir önceki sezon da Anderson, Memphis formasıyla geçirdiği dört yıllık kolej kariyerine toplam 137 galibiyet ve 2008 yılında oynadığı final maçının hatırasıyla nokta koyuyordu.
Sahip olduğu kazanma deneyimi ve çok yönlü yetenek pakedine rağmen NBA takımları, 2009 Draftında Anderson’ı seçmeye yaklaşmadı. Bu esnada Anderson’ın Memphis’teki takım arkadaşı Tyreke Evand, dördüncü sırada Memphis Grizzlies tarafından takas edilmişti.
“Takımlar bazen oyuncuları sahip oldukları istatistiklere göre draft edebiliyorlar.” diyor 34 yaşındaki Anderson. “Ancak ben takıma nasıl katkılar verebileceğimi biliyordum. Bu yüzden draft edilmemiş olmak benim için büyük bir yıkım değildi. Daha sıkı çalışmam için beni motive etmişti.”
Anderson da o günden itibaren çok daha sıkı çalışmaya başladı.
Yaz Ligi ve antrenman kampı için Charlotte Bobcats kadrosuna katılan Anderson, sezonun başlamasından hemen önce serbest bırakıldı. Daha sonra Rio Valley formasıyla 16.2 sayı – 6.1 asist – 4.1 ribaund ortalamaları yakalayan Anderson’ın menajeri Justin Zanik (Şu anda Utah Jazz’in genel menajeri) bir hafta sonra oyuncusunu aradı ve Thunder’ın Matt Harpring’i serbest bırakarak kadrosunda boşluk açtığını dile getirdi.
“Antrenman için Vipers’ın tesislerine gittiğimde koçum bana bir kağıt verdi ve ‘Uçağın bu gece kalkacak. Evine git ve eşyalarını topla’ dedi” şeklinde o günü hatırlıyor şu anda mezun olduğu Lynn Vocational Technical Institute’de koçluk yapan Anderson. “Gerçekten çok heyecanlanmıştım. Ailemi ve arkadaşlarımı aradım. Rüyam sonunda gerçek oluyordu ve elimden geleni yapmak için hazırdım.”
Anderson, 22 Şubat tarihinde Thunder ile 10 günlük bir kontrat imzaladıktan kısa bir süre sonra bu fırsatın belirli kısıtlamalarla birlikte eline geçtiğinin farkına varmıştı.
“Oklahoma’ya gittiğimde koç Scott Brooks, büyük olasılıkla forma şansı bulamayacağımı ancak antrenmanlarda benim gelişimimi takip etmek istediğini söyledi.” diyor Anderson. “O dönemde James Harden, Kevin Durant ve Russell Wesbtrook ile birlikte birçok maç kazanıyorlardı.”
Anderson, her antrenmana erken gelip tesislerden herkesten sonra ayrılıyordu. Antrenmanlardaki yoğunluk seviyesini arttırmaya çalışan Anderson, bir yandan da setleri öğrenip takım arkadaşlarına pozisyonlar hazırlamaya çalışıyordu. Westbrook, Durant ve Harden’ın iş ahlakından fazlasıyla etkilenmişti ve onların yaptıklarını örnek almaya çalışıyordu. O dönemde yavaş yavaş süperstarlık merdivenlerini tırmanan Harden, Durant ve Wesbtrook; basketbol maçlarından Anderson’ı tanıyorlardı ve onu açık kollarla karşılamışlardı. Anderson, takım arkadaşlarıyla birlikte Harden veya Durant’in evine gidip takıldıklarını keyifle hatırlıyor.
“Birbirlerine çok yakın bir oyuncu grubuydu bu yüzden sürekli beraber zaman geçiriyorlardı.” diyor Anderson ve bu durumu kolejdeki takımların ortamına benzetiyordu. Ancak Kolej ve G-League’e kıyasla oyuncuların hayat standartları çok daha yüksekti.
“G-League NBA’den çok daha farklı ve zorlayıcıydı. Tarifeli uçuşlar ya da otobüslerle seyahat ediyorduk. Otellerde takım arkadaşlarımızla aynı odada kalıyorduk.” diyor Anderson. “Ancak NBA’de durum çok daha farklıydı. Seyahatlerimizi özel uçaklarla yapıyorduk. Uçaklarda bize istediğimiz yemek servis ediliyordu. En iyi otel odalarınd tek başımıza kalıyorduk. Arada çok büyük bir fark vardı.”
Anderson, 10 günlük kontratı boyunca sadece bir kez formasını giyerek sahaya çıkmıştı ancak o karşılaşmada da San Antonio Spurs karşısında hiç süre almamıştı. 10 günlük kontratının son gününde Thunder, Denver deplasmanındaydı ve koç Brooks Anderson’a yine formasını giyeceğini söylemişti.
Üçüncü çeyreğin sonlarına doğru Carmelo, muhteşem performansıyla Nuggets’ın farkı 25 sayıya kadar çıkarmasını sağlamıştı ve koç Brooks da teslim bayrağını çekeren benchteki oyuncularını sahaya sürmeye başlamıştı. Bu esnada Anderson, Nenad Krstic yerine oyuna girdi.
“Koç adımı söylediğinde sonunda kendimi gösterebileceğim ve NBA seviyesinde olduğumu herkese kanıtlayabileceğim bir fırsat yakaladığım için heyecanlanmıştım.” diyor Anderson. “Hayatım boyunca basketbol oynadım, o yüzden sahaya çıktığımda kendimi iyi hissediyordum.”
Anderson, üçüncü çeyreğin bitimine 02:37 kala oyuna girdi ve maçın sonuna kadar sahada kaldı. Anderson, J.R. Smith’i savunduğunu ve birkaç kez de Carmelo ile eşleştiğini hatırlıyor. Harden, Serge Ibaka ve Eric Maynor ile birlikte sahada kaldığını söyleyen Anderson, setleri oynatmaya odaklandığını “Maç kasetlerini izlerken gerçekten dikkat ettiğimi ve hücum ile savunmada nelere dikkat etmem gerektiğinin farkında olduğumu göstermek istiyordum.” diyerek dile getiriyor.
Dördüncü çeyrek başladıktan sadece bir dakika sonra Anderson, Maynor’dan aldığı pasta şutunu kullanarak ilk sayılarını kaydediyordu.
“O basketin videosunu bulmam gerekiyor” diyor Anderson…
Thunder o gece maçı 29 sayı farkla kaybetse de maçın ardından Anderson birçok tebrik mesajı ve ses kaydı almış.
Bu maçtan hemen bir gün sonra Thunder genel menajeri Sam Presti, Anderson’a bir tane daha 10 günlük kontrat verdi. Anderson, üç maçta daha Thunder’ın formasını giydi ancak bu mücadelelerde hiç süre alamadı. İkinci 10 günlük kontratı sona erdikten sonra ise Anderson, Thunder tarafından serbest bırakıldı. İlerleyen dönemlerde Anderson, Nuggets formasıyla Yaz Liginde yer aldı ve Pistons’ın antrenman kampına da katılma şansı yakaladı. Ancak NBA’de bir daha hiçbir karşılaşmada forma giyemedi.
Anderson, 2013 yılında lise takımlarına koçluk yapmadan önce birkaç yıl daha G-League’de oynadı ve uluslararası seviyede başka liglerde de forma giydi.
“Kariyerimin tamamını bir NBA kontratı kovalayarak geçirmek istemediğimi biliyordum. Bunu başarabilmek için birkaç şansım oldu ama işler istediğim gibi gitmedi.” diyor koçluk yapmaya devam eden Anderson. “Elimden gelen her şeyi yaptım ve bunu yaparken de yıllar boyunca çok büyük keyif aldım. Artık hayatıma devam edip diğerlerine basketbolu öğretmemin vakti geldi.”
Anderson’ın oynadığı tek maçta giydiği mavi Thunder forması hala evinin duvarında çerçeveli şekilde asılı duruyor. NBA döneminden sahip olduğu diğer formalar ve antrenman ürünleri ise çekmecesine kaldırmış. Anderson’ın şu anda koçluk yaptığı oyuncuları ona sık sık NBA deneyimi hakkında sorular soruyorlar. Bu sorular genellikle KD, Russ ve Sakalın iş ahlakı ile karakterleri hakkında oluyor. Anderson, ligde çok uzun süre geçirmese de sahip olduğu fırsatın ne kadar önemli olduğunun farkında.
“Birisinin karşısına böyle bir fırsat çıkması bile çok nadir gerçekleşen bir olay.” diyor Anderson. “Özellikle draft edilmeyen ve kariyerlerine G-League’de başlayan isimler için bu daha da nadir. Bazı oyuncular lige çağırılıyor, bazıları çağırılmıyor. NBA’de bir maç oynamak bile benim için bir lütuftu.”
Renaldo Major: 17 Şubat 2007, Golden State Warriors vs Los Angeles Clippers, Staples Center, (Los Angeles, California)

“Mike gibi olmak istiyordum”
ESPN’in hazırladığı The Last Dance belgeselinin beşinci ve altıncı bölümlerini izlemeden saatler önce Chicago’nun güney kısmında büyüyen Renaldo Major, en büyük idollerinden birisi olan Michael Jordan’ı düşünüyordu.
“Benim büyüdüğüm evde Bulls’un maçlarını takip etmek en sevdiğiniz grubun konserini yılda 82 kez izlemeye benziyordu.” diyor Major. “Salonda en az 20 kişi oturur ve Jordan’ı televizyonda gördüğümüz neredeyse her an avazımızın çıktığı kadar bağırırdık. O dönemlerde ailemin en çok eğlendiği anlar bunlardı.”
Major, babasıyla Chicago Bulls kadrosu hakkında uzun sohbetler ettiklerini ve en sevdiği takımı hiç canlı izleyememiş olmanın hayal kırıklığını hala hatırlıyor. 1998 yılında Major’ın annesi Doğu Konferansı Finalleri altıncı maçına bir radyo programından bilet kazanmış, ancak maça giderken arabalarının benzini bittiği için maçı izleyememişler.
“Otoban’ın kenarında mahsur kalmıştık ve ben 16 yaşında olmama rağmen bebek gibi ağlıyordum.” diyor şu anda 38 yaşında olan Major.
Michael Jordan’ı canlı izleme şansını kaçırdıktan 9 yıl sonra Major, kendisini Staples Center’ın parkelerinde Baron Davis ve Monta Ellis ile birlikte Golden State Warriors formasını giyerken bulmuş. Major, o formayı sırtına geçirebilmek için dişi ve tırnağıyla savaşmış ve benzerine kolay kolay rastlayamayacağınız bir basketbol yolculuğuna imza atmıştı.
İnişli çıkışlı bir kolej kariyerinin ardından Major, 2004 yılında Fresno State’te saha dışı bazı sorunlar yalamış ve takımdan atılmıştı. 2.00 metre boyundaki guard/forvet, NBA tarafından da sıcak bakılan bir yetenek değildi. Major, ülkenin dört bir yanında daha düşük seviyedeki profesyonel liglerin seçmelerine girebilmek için kendi cebinden düzenli olarak para harcıyordu ancak bir türlü istediği geri dönüşü alamıyordu.
Çocukken keyifle izlediği NBA’in parlak ışıkları, Major için kilometrelerce uzakta gibiydi. North Carolina’da Avrupalı scoutlar için bir deneme antrenmanına çıkmasından hemen önceki gece de büyük olasılıkla aynı şekilde hissediyordu.
“Seçmelerin yapılacağı şehre çok erken gitmiştim ve otele verebileceğim param da yoktu. Bu yüzden gece McDonald’s’ta uyumak zorunda kalmıştım.” diyor Major. “Daha sonra dükkanın müdürünün beni uyandırdığını ve ‘Bayım, dükkandan çıkmanız gerekiyor. Diğer müşteriler sizden korkuyor, sizin evsiz olduğunuzu düşünüyorlar.’ dediğini hatırlıyorum.”
Aynı yazın sonunda hevesini kaybeden ve parasız kalan Major, bir Chevrolet fabrikasında çalışmaya başladığı esnada Continental Basketball Association isimli ligde koçluk yapan Duane Ticknor’dan bir telefon almıştı. Koç Ticknor, Major’ın Fresne State’teki günlerinden bazı maç kasetlerini izlemişti ve iki yönlü oyunundan etkilenmişti.
Major, birkaç draft seçimi ile Gary Steelheads kadrosunda yer alabilmek için mücadele ediyordu. Daha sonraki dönemlerde Major, birkaç alt seviye profesyonel ligde daha forma şansı yakaladı ve 2006 sonbaharında D-League takımlarından Dakota Wizards’ın kadrosunda yer aldı.
Major, Wizards formasıyla geçirdiği dönem boyunca 18.2 sayı – 5.4 ribaund – 2.6 asist – 1.5 top çalma ortalamaları yakalayarak G-League’in All-Star maçında yer almaya hak kazandı ve bu karşılaşmada gösterdiği çok yönlü performans ile NBA gözlemcilerinin de dikkatini çekmeyi başardı.
G-League’de All-Star haftasının son günü olan 17 Ocak tarihinde Golden State Warriors, sekiz oyuncunun dahil olduğu dev bir takasla Stephen Jackson ve Al Harrington’ı Bay Area’ya getirmişti. Hemen o geceki maçta kadroyu dolduracak kadar oyuncuya sahip olmayan Warriors, kısa süreliğine görev alacak bir kanat oyuncusu arayışındaydı.
“Dürüst olmak gerekirse galiba bayılmıştım.” diyor Major, lig yöneticisinden Warriors’ın onu kadrosuna katmak istediğini öğrendiği an ile ilgili. “Dizlerimin üstüne çöktüm ve 20 dakika boyunca Tanrı’ya teşekkür ettim. Daha sonra da babamı aradım.”
Bir sonraki sabah Major, Los Angeles’a giden ilk uçağa atladı. Los Angeles trafiğinde Warriors’ın yöneticileri ile buluşan Major, takımın kaldığı otele girdiği anı anlatırken “Adeta bir saraya gelmişim gibi hissediyordum.” diyor. Otelde Baron Davis ve takımın yeni eklemeleri Jackson ile tanışan Major, tecrübeli oyuncunun kendisine çok iyi davrandığını söylüyor.
Major, o gece Staples Center’a ulaştığında uzun yolculuk sebebiyle yorgundu ve kendisini biraz da gergin hissediyordu.
“Soyunma odasına girip herkes formalarını giymeye başladığı anda gerçekten ne yaşadığımı anlamıştım. Baron Davis ve Monta Ellis’in formalarını giyişini izlerken ‘Gerçekten başardım’ diye düşünüyordum.” diyor Major.
Clippers’ın formasını terleten Elton Brand ve Sam Cassell, maçın öncesinde Major’ı tebrik etmişler. İlk çeyreğin ortalarına doğru koç Don Nelson, Matt Barnes yerine Major’ı oyuna soktuğunda ise üzerindeki gerginlik yavaş yavaş kaybolmuş.
“Sadece sahaya çıktım ve hayatımdaki en keyifli anları geçirdim.” diyor Major.
Warriors kadrosunda takasın ardından sadece 7 oyuncu bulunduğu için Major gayet uzun süre sahada kalabildi. Major genellikle orta mesafe şutları kullanıyordu. Attığı şutlar girmese de genellikle hücumun akışı içerisinde bu şutları kullanıyordu. Major, kısa NBA kariyerinin ilk sayılarını ikinci çeyrekte Patrick O’Bryant’tan aldığı pasın ardından vurduğu çift el smaç ile bulmuştu. Hatta o smaç, o geceki SportsCenter’da da yer almıştı.
“Sam Cassell’in üzeriden smacı vurmuştum. Cassell bana bakıp ‘Kariyerindeki ilk sayıları benim üzerimden smaç basarak mı atacaksın delikanlı?’ diye bağırıyordu” diyor Major gülerek.
Kullandığı ilk 4 şutu kaçırdıktan sonra ikinci çeyreğin ortalarında ilk şut isabetini de bulan Major’ın bu isabetinden sonra Warriors benchi adeta kutlama yerine dönmüştü. O gece toplam 27 dakika süre alan Major, 10’da 2 şut isabetiyle 5 sayı – 2 ribaund – 2 top çalma ile oynamıştı.
“İyi bir maç çıkarmamıştım ama babam benimle gurur duyuyordu.” diyor, bu karşılaşmadan yaklaşık bir yıl sonra babasını kaybeden Major. “Yaşadığımız her şeyden sonra soyadımızı bir NBA formasının arkasında görmek umarım onu huzura kavuşturmuştur.”
Major, 10 günlük kontratı esnasında oynanan diğer dört karşılaşmada forma giymedi ve sözleşmesi sona erdikten sonra da takımdan kesildi. Warriors’ın antrenman tesislerini havaalanına gitmek için terketmeden önce takımın malzemecisi, Major’a maçta giydiği formayı vermeyi teklif etmiş.
Ancak Major, “Hayır istemiyorum. Formamı böyle kazanmak istemiyorum. NBA’e kalıcı olarak döndüğümde formamı alacağım” cevabını vermiş.
Major daha sonra Dakota Wizards’a geri döndü, o yılın devamında ise Warriors sekizinci sıradan playoff’lara girerek birinci sıradaki Dallas Mavericks’i eleyerek NBA tarihinin en büyük sürprizlerinden birisine imza attı.
Bir sonraki sonbaharda Major, Nuggets’ın kadrosunda yer almak için bir fırsat yakalamıştı ancak kontrat imzalamadan önce girdiği sağlık kontrollerinde kalbinde bir probleme rastlandı. Bunun ardından kalp ameliyatı geçiren Major, daha sonra iyileşip basketbol kariyerine yaklaşık olarak 10 yıl daha devam etse de bir daha NBA’e geri dönemedi.
Geçtiğimiz yıl emekli olan Major, şu anda Bakersfield-California’da yaşıyor. Küçük çocuklara basketbol dersleri veren Major, sahip olduğu bilgileri ve tecrübeleri gelecek nesillere aktarmak istiyor.
Basketbol oyunu Major’ın zengin, ünlü ya da bir Chicago Bulls oyuncusu olmasını sağlamadı. Ancak McDonald’s’ta uyumak zorunda kalan bir ismin NBA hayalini gerçekleştirdiğini görmenin ne kadar önemli bir tecrübe olduğu da ortada.
“Oynadığım tek NBA maçı, hayatımı o kadar olumlu etkiledi ki hem basketbol sahasında hem de hayatta daha iyi birisi olmamı sağladı. Çünkü beni izleyen birilerinin beni rol model olarak gördüğünü biliyordum. Fresno State’teyken ailem ve arkadaşlarım için ne kadar rol modeli olabildiğimi bilmiyorum. O dönemde bencil birisiydim. Ama ilerleyen yıllarda kendime gelme fırsatını yakaladım.”
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
EuroLeague gündemindeki son gelişmeler için tıklayın!