Pınar Karşıyaka Takım Analizi: Geçmişin Pratiği, Geleceğin Teorisi

11/Eyl/20 11:35 Eylül 11, 2020

admin69

11/Eyl/20 11:35

Eurohoops.net

Eurohoops Fırın, BSL takımlarını analiz ettiği sezon öncesi serisine Pınar Karşıyaka’yla devam ediyor.

By Semih Altınbaş / info@eurohoops.net

Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Çok bekledik. Mart ayından beri Türkiye’de ve EuroLeague’de basketbol oynanmadı. Basketboldan daha uzun süre uzak kaldığımız bir dönem olmuş muydu?

Maçlarına devam eden ligler oldu ancak yaşadığınız ülkede spor müsabakaları iptal edildiği zaman kendinizi iyi hissetmeniz ve spora doymanız pek mümkün olmuyor.

Ancak hasret sona erdi! ING Basketbol Süper Ligi 26 Eylül itibarıyla hayatlarımıza yeniden giriş yapıyor.

Bu heyecan ve coşkuyla Eurohoops Fırın olarak bir sezon öncesi klasiğimiz olan takım analizlerini yayınlamaya başladık.

İlk olarak ele aldığımız ekip Darüşşafaka Tekfen olmuştu. Bugün ise köşemizde geçen sezon gösterdikleri performansla göze çok batan İzmir ekibi Pınar Karşıyaka’yı ağırlıyoruz.

Darüşşafaka Tekfen Takım Analizi: Sahada İstikrarın Anahtarı Transferde İstikrar

Geçmişin Pratiğini Korumak mı, Geleceğin Teorisini Oluşturmak mı?

Ufuk Sarıca‘nın Karşıyaka basketbolu adına ne kadar önemli bir figür olduğunu anlatmak için kullanabileceğimiz pek çok kelime, onun Karşıyaka basketbolu adına ne kadar önemli bir figür olduğunu anlatmak için yetersiz kalacaktır. Bunu bir abartı olarak görebilirsiniz fakat Karşıyaka’yı 27 yıl sonra lig şampiyonu yapmak, üstüne üstlük bunu 2010’lu yılların süpergüçler ortamında Türkiye’de basketbolun 2 süpergücünü devirerek yapmak çok büyük iş.

Sonrasında bir şekilde yollar ayrıldı ancak her 2 taraf da hiç o günleri yeniden görebileceklerinin sinyallerini vermediler. Ufukta tekrar yolların kesişmesi vardı.

2019 yılı 2. Sarıca – Karşıyaka döneminin başlangıcına tanıklık ederken çok yerinde transferlerle Yeşil-Kırmızılılar adına olumlu bir geleceğin de temelleri atılıyordu.

Virtus Bologna’nın 2018-19 sezonunda FIBA Şampiyonlar Ligi’ni kazanan kadrosundan Tony Taylor ve Amath M’Baye’yle kadrosunu güçlendiren Kaf-Kaf, Jordan Morgan, DJ Kennedy ve Brandon Triche gibi oyuncuları da bünyesine aldı.

Bu transferleri gören herkes hemen hemen nasıl bir ekip olacaklarını kestirebiliyordu zaten. Ancak genel itibarıyla beklenenden de iyisi olduğunu söylemek de mümkündür.

Mart ayında COVID-19 salgını sebebiyle ertelenip Mayıs ayında iptal edilen sezonun ilk yarısında Karşıyaka çok uzun süre ligi lider götürdü. FIBA Europe Cup’ta ise kendisine göre çok daha zayıf takımlara karşı güle oynaya Final Four’u gördü.

Artık bunun cevabını almak için bir şansımız kalmadı ancak, yolun sonu bir Avrupa şampiyonluğu muydu? İhtimaller üzerinden konuşmak, organizasyondaki diğer takımlara saygısızlık mahiyetinde değerlendirilebilecek bir durum. Fakat Pınar Karşıyaka’nın da o turnuvanın en güçlü takımı olduğu apaçık gözler önündeydi.

Peki, İzmir ekibinde bu atmosfer yeniden nasıl oluştu? Karşıyaka’nın oyunundaki incelikler nelerdi? Neyi farklı yaptılar?

Karşıyaka zaten tribünüyle bütünleştiği zaman İzmir’de kolay kolay geçebileceğiniz bir ekip değil. Avrupa kıtasına hükmeden Anadolu Efes‘in bile orada ne kadar zor maç kazandığını gördünüz. Bu tribünle bütünleşme meselesini halletmek için de gerekli olan bazı detaylar var, saha içi detaylar…

Sarıca bu noktada marifetini gösterdi. Milli takımdaki dönemi şimdiye kadar hiç Pınar Karşıyaka dönemi gibi anılmasa da Karşıyaka’yla kurduğu o bağı çok geliştirdi, geliştiriyor.

Öncelikle çok ama çok iyi savunma yapan bir takım oluşturdu İzmir’de. Basketbolu izleyici gözüyle takip eden geniş kitleler çoğunlukla hücumları takip ederler ancak onların savunmayı izlemekle pek de işleri yoktur. Yine baktığınız zaman geniş kitleleri arkasından sürükleyen takımlar da hep çok iyi savunma kurgusuna sahip takımlar olmuştur.

Ligin belli bölümünde liderliği getiren olgu da bu kurgu oldu zaten. Büyük çoğunlukla öyleydi en azından.

Öte yandan 1-3-5 senkronizasyonu denen şeyi çok çok iyi oyunculardan harika bir harmoni oluşturarak beğenilere sundu Ufuk Sarıca ve ekibi. Geçen sezon Karşıyaka’nın en kritik oyuncuları olarak göze çarpan Tony Taylor, Amath M’Baye ve Jordan Morgan’dan bahsediyorum elbette. Bu oyuncuları bir arada izlemek çok keyifliydi. Hele ki yan parçalardan da istedikleri katkıyı alıyorlardı ise…

Bu gibi kilit işleri rayına oturtarak sezonu iyi bir noktada geçirdi Karşıyaka. Ne yazık ki, basketboldan uzak kalmak zorunda kaldık ve bu da kimsenin işine yaramadı.

Artık bu konuyu geride bırakmak ve ileriye bakmak gerekirse, şimdiden sonra Ufuk Sarıca’nın çizeceği yol ne olacak? 2019-20’nin başarılı pratiğini devam ettirmek mi, 2020-21’in yolunu kendi dinamiklerine uygun biçimde baştan çizmek mi? Yoksa her ikisinden uyumlu bir bütün oluşturmak mı?

Öncelikle transferler üzerinden gidelim…