by Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Bir basketbol takımının kadrosunda yer alan her oyuncu takımı için bir değer taşıyor fakat bazıları diğerlerine göre çok daha önemli… Eurohoops Fırın, Doğu Konferansı’nın en önemli 15 oyuncusunu yazdı!
NBA’de normal sezonunun sonuna doğru yaklaşıyoruz. Bu dönemde şampiyonluk adayları, playoff ve lotarya takımları belirginleştikçe takımların yılın son döneminden beklentileri de farklılaşıyor.
Takas ve buy-out döneminin son kısmının iyice yaklaşmasıyla birlikte takımlar hedeflerine yoğunlaşmaya başladı. Biz de bu dönemde performansları takımların hedefleri doğrultusunda hayati önem taşıyacak oyuncuları belirliyoruz.
Atlanta Hawks: John Collins
Atlanta Hawks, yaz döneminde yaptığı eklemelerle sezona büyük beklentilerle girmişti. Ancak gerek Danilo Gallinari ve Bogdan Bogdanovic gibi eklemelerin yaşadığı sakatlık sorunları gerekse takım halinde bir türlü istikrar yakalayamamaları gibi sebeplerle bu beklentilerin şu ana kadar uzağında kaldılar. Geçtiğimiz günlerde koç Lloyd Pierce ile yollarını ayıran Hawks, sene sonuna kadar takımın başına Nate McMillan’ı getirdi.
Hawks’ın sezonunun geri kalanı için McMillan’ın nasıl bir oyun planı belirleyeceği tabii ki kritik önem taşıyor ancak Atlanta ekibini potansiyelini belirleyecek şeyin John Collins’in kaderi olduğunu söylemek gerekiyor. Özellikle geçen sezonunun takas döneminde Hawks, Collins’i kadrosuna kattıktan sonra sene sonunda kontratı bitecek oyuncunun akıbeti sürekli olarak tartışılıyor. Adı sık sık takas dedikodularında da geçen Collins, NBA’de modern uzun tanımının içini doldurabilen bir oyuncu.
Üç sayı çizgisinin gerisinden etkili olabilen, skor üretebilen ve üst seviye bir savunmacı olmasa da Trae Young’ın yanında iyi bir tamamlayıcı olan Collins, sakatlıkların iyileştiği bir senaryoda istikrarlı performans gösterebilirse Hawks’ın işleri yoluna koyması daha kolay olacaktır.
Boston Celtics: Kemba Walker
Yaz döneminde Gordon Hayward’ı kaybeden Boston Celtics‘te sezonun şu ana kadarki hikayesi kesinlikle Jaylen Brown ve Jayson Tatum’ın performansı. Kemba Walker’ın dizinden yaşadığı sakatlık sebebiyle sezonun ilk kısmını kaçırmasını iyi değerlendiren genç yıldızlar, sezonun ilk bölümünde kendilerini All-Star maçına taşıyacak performanslar sergilediler. Özellikle Jaylen Brown’ın bu dönemde yaptığı sıçrama, onun ligin önemli yıldızları arasında anılmasını sağladı.
Fakat eğer Celtics‘in playofflarda iddialı olmasını bekliyorsak, bu iki isimden çok daha fazlasına ihtiyaçları var. Celtics’in özellikle bench rotasyonunun pek bir şey vaat etmediğini söylemek gerekiyor. Rob Williams, Payton Pritchard ve Grant Williams dışında istikrarlı olarak katkı alabildiği bir bench oyuncusu bulunmayan Celtics’te ilk beş oyuncularının perofrmansları da ister istemez daha önemli hale geliyor.
Tam olarak burada da devreye Kemba Walker geliyor. Boston Celtics, 2019 yazında Walker’ı kadrosuna katarken tecrübeli oyun kurucunun takımın taşıyıcılarından birisi olmasını bekliyordu. Ancak geçen senenin son kısmından itibaren diz sakatlıklarıyla boğuşan Walker, 2020 playofflarında beklentilerin uzağında kaldı. Bu sezon forma giydiği kısımda da Walker’ın ritmini bulup istikrar yakalayamadığı ortada. Eğer sezonun son kısmında Celtics, başarılı olmayı istiyorsa Walker’ın performansını yükseltmesi gerekiyor.
Brooklyn Nets: Kevin Durant

All-Star hafta sonunu Blake Griffin’i takıma katarak bitiren Brooklyn Nets, gün geçtikçe daha da güçleniyor gibi gözüküyor. Sezonun ilk bölümünde Houston Rockets ile gerçekleştirdikleri takasta James Harden’ı kadrosuna katarak NBA tarihinin en güçlü büyük üçlülerinden birisini oluşturan Nets, sezonun geri kalanında Doğu Konferansı’nın en büyük şampiyonluk adaylarından birisi olacak.
Kadronuzda Harden, Griffin, Kyrie Irving gibi yeteneklerin yanında bir de Kevin Durant gibi bir süperstarı bulunduruyorsanız bu tabii ki çok doğal. Nets takımının ne kadar yetenekli oyunculara sahip olursa olsun Durant’in takımı olduğunu unutmamak gerekiyor. Durant; eşsiz fiziği, skor yeteneği ve saha içerisinde savunma tarafında da yapabildikleriyle Nets’in daha uyumlu bir takım haline gelebilmesi için çok kritik bir rol oynuyor.
Çünkü Durant, özellikle işlerin iyice sertleştiği playofflarda maç boyunca rakiplerinin bir kafa üzerinden istikrarlı bir şekilde şut atabilen bir oyuncu. Onu neredeyse durdurmak imkansız ki bununla birlikte yıldız oyuncunun istediği zaman rakibin en iyi hücumcusunu durdurabilecek kadar iyi bir savunmacı olduğunu da unutmamak gerekiyor. Tam olarak da bu sebepten rotasyonu dar, zaman zaman uyum sorunları yaşaması beklenen Nets için Durant’in varlığı hayati önem taşıyor. Durant’in sağlıklı kalabilmesi ve üst seviyede performans göstermesi, Nets’in şampiyonluk umutlarının bel bağladığı yer.
Charlotte Hornets: LaMelo Ball
Charlotte Hornets, Kemba Walker’ın takımdan ayrılmasından beri yeniden yapılanma sürecine girdi. Bu süre boyunca da sürekli olarak takımlarını üzerine kurabilecekleri bir oyuncu arıyorlardı. Son Draftın üçüncü sırasından seçtikleri LaMelo Ball, bu profili karşılayabilecek bir oyuncu olabilir. Sezonun ilk yarısın Hornets formasıyla gösterdiği performansla Yılın Çaylağı ödülünün en büyük favorisi haline gelen Ball, oyun kurma yetenekleri ve saha görüşü sayesinde şu anda Hornets hücumunun da en kritik dişlisi.
Henüz 19 yaşında olan oyuncunun saha içerisinde bazı kötü alışkanlıklara sahip olduğu doğru. Şut tercihlerinin sıkıntılı olması, savunmada bazen uyuyakalması Ball’un şu ana kadar en net şekilde göze çarpan eksileri. Ancak buna rağmen genç oyuncu Hornets’in en değerli parçası olduğunu daha şimdiden kanıtladı. Yavaş yavaş yarı saha hücumunda da daha etkili hale gelen Ball, şu anda çaylak sınıfında sayı – asist ve ribaunt kategorilerinde 1. sırada bulunuyor.
Şu anda 17-18’lik derecesi bulunan Hornets, Doğu Konferansı’nda 7. sırada yer alıyor ve playoff potasının de içerisinde. Ancak dürüst olmak gerekirse playoffa kalsalar bile Hornets’in bu sene bir başarı yakalayacağını söylemek çok büyük iyimserlik olur. Bu yüzden sezonun geri kalan kısmında, büyük olasılıkla önümüzdeki yıllarda da olacağı gibi Hornets’in en çok önem vereceği konu Ball’un gelişimi olacaktır.
Chicago Bulls: Lauri Markkanen

Lauri Markkanen’in NBA kariyerinin hikayesi şu ana kadar inişli çıkışlı şekilde devam ediyor. Bunun en büyük sebeplerinden bir tanesi de genç oyuncunun sık sık yaşadığı sakatlıklar. Bulls, 2017 Draftı’nın 7. sırasında Markkanen’i seçerken gayet umutluydu. Genç oyuncu ilk sezonunda hiç de fena olmayan bir performans göstermişti ancak ilerleyen yıllarda hem Chicago Bulls yönetiminin marifetiyle hem de Markkanen yaşadığı sakatlıkların etkisiyle gün geçtikçe geriye gitmeye başladı.
Ancak Markkanen, sağlıklı olduğu dönemlerde bazı geceler hala ne kadar özel bir oyuncu olduğunu gösterebiliyor. Gününde olduğu zaman daha kısa savunmacılarla eşleştiğinde onları darmadağın edebilecek yetenek ve üç sayı tehdidine sahip. Markkanen, 2020-21 sezonuna da kariyerinin en iyi basketbollarından birisini oynayarak girmişti. 2 kez 30 sayı barajını geçen Markkanen, ilk oynadığı 12 maçın 6’sında 20 sayının üzerine çıkmayı başarmıştı.
Ancak Markkanen, bu sezon yaşadığı sakatlıkarın da etkisiyle sadece 14 maçta forma giyebildi. Bu maçlarda 19.1 sayı – 6.1 ribaunt – 0.9 asist ortalamaları yakalayan Markkanen, eğer sezonun son kısmında sağlıklı olabilirse Bulls adına birçok şeyi değiştirebilir.
Cleveland Cavaliers: Darius Garland
2019 Draftı’nın 5. sırasından seçilen Darius Garland, geçen sezon gösterdiği performansla pek de beklentileri karşılayamamıştı. Geçen sezon oynadığı 59 maçın 45’inde %50 şut isabet oranının altında kalan Garland, üç sayı çizgisinin gerisinden de verimsiz bir görüntü çiziyordu.
Ancak 2020-21 sezonunun başlangıcıyla birlikte karşımızda bambaşka bir Garland görmeye başladık. Şu ana kadar oynadığı maçlarda 16.1 sayı – 2.2 ribaunt – 5.9 asist ortalaması yakalayan Garland, üç sayı çizgisinin gerisinden de %38.4 gibi gayet iyi bir yüzdeyle şut atıyor.
Sezona özellikle savunmada gösterdiği iyi performansla beklentilerin üzerinde giren Cavaliers, Ocak ayında playoff potasında kalmayı başarmıştı. Ancak özellikle son dönemde gelen kötü sonuçlarla Cleveland ekibi, 13. sıraya kadar geriledi. Ancak Doğu Konferansı’nda bulunmanın verdiği bir avantajla da play-in barajıyla aralarında sadece 1.5 maç fark var.
Eğer Cavaliers, sezonun son kısmında playoff iddiasını sürdürebilmek istiyorsa Garland’ın iyi performanslarına çok ihtiyaç duyacak.
Detroit Pistons: Jerami Grant
Detroit Pistons‘ın Genel Menajeri Troy Weaver’ın yaz döneminde yaptığı hamleler fazlaca eleştirilmişti. Weaver her ne kadar yaptığı açıklamalarda rekabetçi bir takım kurmaya çalıştıklarını dile getirse de Pistons şu anda 10-26’lık derecesiyle NBA’in en kötü ikinci derecesine sahip. Bunun pek de rekabetçi bir sonuç olduğunu söylemek mümkün değil.
Bununla birlikte Pistons, son dönemde kadrosundaki Derrick Rose ve Blake Griffin gibi önemli veteranlarla da yollarını ayırdı. Pistons’ın yeni bir yola giriyor olduğu düşüncesi, lig genelindeki takımların Wayne Ellington, Delon Wright ve Mason Plumlee gibi veteran parçalarla takas döneminde yakından ilgilenmesine de sebep oluyor.
Bu isimler dışında Pistons’ın kadrosunda uzun vadede takıma katkı verebilcek Saddiq Bey ve Isaiah Stewart gibi çaylaklar da bulunuyor ama bu isimlerin Piston organizasyonunun çehresini değiştirebilecek oyuncular olduğunu söylemek mümkün değil.
Hal böyle olunca Pistons’ın en değerli parçası olarak karşımızda Jerami Grant’ten başkası da kalmıyor. Yaz döneminde Nuggets‘tan Pistons’a katılan Grant, beklentilerin de ötesinde bir performans göstererek kariyerinin en iyi dönemini oynuyor. Şu ana kadar oynadığı maçlarda 23.4 sayı – 5.3 ribaunt – 2.9 asist ortalamaları yakalayan Grant’ten sonra en çok skor üreten 3 oyuncudan ikisi olan Derrick Rose ve Blake Griffin’in de takımdan ayrıldığını göz önünde bulundurunca Grant’in değeri daha net şekilde ortaya çıkıyor.
Indiana Pacers: Domantas Sabonis

Domantas Sabonis’in Indiana Pacers kadrosundaki en önemli oyuncu olduğunu söylemek için basketbol alimi olmaya gerek yok. Sabonis, Pacers formasıyla bu sene oynadığı 35 maçta 20.8 sayı – 11.1 ribaunt – 6.0 asist ortalamaları yakalayarak All-Star seçildi.
Özellikle sezonun ilk kısmından beri etkileyici bir performans sergilemeye devam eden Sabonis, Victor Oladipo’nun takas eddilmesi, TJ Warren’ın sakatlığı ve Oladipo takasında takıma katılan Caris LeVert’ün böbreklerinde bir kitle bulunması sebebiyle sahalardan uzak kalmasıyla birlikte çok daha ciddi bir yük taşımaya başladı.
Şu anda 16-19’luk derecesiyle Doğu Konferansı’nın 10. sırasında bulunan Pacers, play-in turunun hemen sınırında yer alıyor. Son yıllarda playofflarda sürekli olarak yer alan hatta bir önceki koçu Nate McMillan’ı playoffta başarılı sonuçlar alamadığı için gönderecen Pacers, playoff yarışını sonuna kadar devam ettirmek isteyecektir.
Bunu da Sabonis’in sene başından beri gösterdiği harika performansı devam ettirmeden yapmaları pek mümkün gözükmüyor.
Miami Heat: Tyler Herro

Tyler Herro, geçen sezon en iyimser Miami Heat taraftarlarının bile beklentilerini aşmyo başardı. Kariyerinin ilk playofflarında harika işlere imza atan genç oyuncu, Miami Heat‘in NBA Finallerine kalmasının en büyük sebeplerinden bir tanesiydi.
Bu da doğal olarak 2020-21 sezonuna girilirken Herro hakkındaki beklentilerin artmasına sebep oldu. Ancak bu sezon başından beri Herro’nun beklenen sıçramayı yaparak yıldız kategorisine geçtiğini söylemek pek de mümkün değil.
Heat’in sene başından beri gösterdiği zayıf performansın birçok sebebi var. Covid-19 salgını ve sakatlık sorunları nedeniyle bir türlü tam kadro olarak sahaya çıkamamaları bunun en büyük nedenlerinden birisi. Şu anda offensive rating sıralamasında lig genelinde 25. sırada olan Miami Heat’in kesinlikle daha fazla yardıma ihtiyacı var. Ancak Herro şu ana kadar bu yardımı sağlama konusunda pek başarılı olamadı.
Şu ana kadar oynadığı maçlarda 15.8 sayı – 5.7 ribaunt – 3.6 asist yapan Herro’nun şut yüzdeleri ve top kaybı ortalaması endişe verici seviyede. Üç sayı çizgisinin gerisinden yüzdesi %34.7’ye kadar gerileyen Herro, maç başına 2.4 top kaybı yapıyor. Eğer Heat, sezonun iki kısmında daha sağlam bir performans gösteriyorse Herro’nun da vites yükseltmesi gerekecek