By Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
1990’lı yıllarda NBA’de oynanan basketbolla günümüzde oynanan oyun arasında çok büyük farklılıkları hem kurallar anlamında hem de oyun tarzları anlamında dile getirmek mümkün.
90’lı yıllarda NBA, popülerlik ve globalleşme anlamında tarihinin en önemli dönemlerinden birisini yaşıyordu. NBA’in dünya çapında popüler olmasında Michael Jordan, Magic Johnson ve 1992 Dream Team gibi etkenler büyük bir rol oynamıştı.
90’lı yıllar boyunca Jordan’ın NBA üzerinde kurduğu hakimiyet, ligde ne kadar fazla yıldız ve yetenekli oyuncu olduğunun da gözlerden kaçmasına sebebiyet veriyordu. O dönemdeki yıldızlar; yeteneklerinin yanı sıra oynadıkları sert tarzla da gurur duyan oyunculardı.
2000’li yıllarda ise kuralların yavaş yavaş hücum oyuncularının lehine yumuşaması, dünyanın en yetenekli oyuncularının yeteneklerini çok daha rahat sergilemeye başlamasını beraberinde getirdi. Bu da zaman içerisinde NBA’de oynanan basketbolun değişmesine; üç sayılık atışların çok büyük önem kazanmasına ön ayak oldu.
Değişen kuralların bir diğer getirisi de oyuncu yetiştirme ve antrenman alışkanlıklarının değişmesi oldu. Bu değişikliklerle birlikte günümüzde fiziksellikten daha uzak ve yeteneklerine geçmişe göre çok daha fazla güvenen oyuncuların lige katılmasını sağladı.
2000’li yıllar ise bir anlamda bu açıdan geçiş dönemiydi. Ancak bu dönem boyunca da birçok NBA efsanesi yeteneği izleme şansına sahip olduk.
Biz de bu iki dönemin her pozisyondaki en iyi oyuncularını karşılaştırarak, bu dönemlerin karmalarının karşı karşıya geldiği bir mücadelede kimin galip geleceğini bulmaya çalıştık.
Oyun Kurucular
John Stockton

1990’lı Yıllardaki İstatistikleri: 14.9 sayı, 11.9 asist, 2.3 Top çalma, 51.6 FG%
1990’larda Oynadığı Yıllar: 1990-1999 (10 Sezon)
1990’lardaki Başarıları: 8 kez NBA All-Star, 1993 NBA All-Star Maçı MVP, 2 kez All-NBA First Team, 7 kez NBA Asist Kralı
John Stockton, bugüne kadar NBA’de boy gösteren en zeki oyunculardan bir tanesi. Savunmaları okumak konusunda adeta bir dahi olan Stockton, oynadığı pick and roller sayesinde hem geçiş hücumunda hem de yarı sahada durdurulması çok güç bir oyuncuydu.
90’lı yıllar boyunca %51.6’lık şut yüzdesiyle oynayan Stockton, aynı zamanda NBA tarihinin en etkili şutörlerinden bir tanesiydi. Bu kadar yüksek yüzdeyle oynayan Stockton, kendi şutunu yaratmakta da sıkıntı çekmeyen bir oyuncuydu.
Tarihin en iyi oyun kurucusu tartışmalarında ismi sık sık Magic Jognson, Jason Kidd ve birazdan değineceğimiz Steve Nash gibi isimlerle aynı cümlede geçen Stockton, rakip savunmaları üstüne çıkıp boştaki şutörleri ya da uzun oyuncuları bulmak konusunda ligin gördüğü en iyi oyunculardan bir tanesiydi. Kariyeri boyunca 2 kez NBA Finallerinde mücadele eden Stockton’ın en büyük şanssızlığı ise Michael Jordan ve Chicago Bulls‘un basketbolu domine ettiği döneme denk gelmesiydi.
Steve Nash

2000’li Yıllardaki İstatistikleri: 16.2 sayı, 9.1 asist, 3.2 ribaunt, 49.4 FG%, 43.6 3FG%
2000’lerde Oynadığı Yıllar: 2000-2009 (10 Sezon)
2000’lerdeki Başarıları: 2 kez NBA MVP, 6 kez NBA All-Star, 3 kez All-NBA First Team, 2008 NBA’in En İyi İkinci Beşi, 2 kez All-NBA Third Team, 3 kez NBA Asist Lideri
2000’li yıllar boyunca Steve Nash, toplam istatistik olarak Jason Kidd’in gerisinde kalmış olabilir. Ancak Nash, Phoenix Suns forması giydiği dönemde 2 kez MVP (2005 – 2006) ödülünü kazanmakla kalmadı, NBA’de oynanan basketbolun değişmesinde çok büyük rol oynadı.
Oyun zekası basketbol tarihindeki neredeyse tüm oyunculardan daha yüksek olan Nash, pick and roll hücumunda ustalaşarak ligin gördüğü en iyi saha içi generallerinden birisi haline geldi.
Phoenix’te geçirdiği yıllarda Amar’e Stoudemeri ile birlikte ligin en durdurulmaz ikililerinden birisni oluşturan Nash, üç sayı çizgisinin gerisinden %43.6 ile şut atarak döneminin en iyi şutörlerinden birisi olduğunu da gösterdi. Eğer Nash günümüzde oynasaydı, büyük olasılıkla dışarıdan kullandığı şutlarla rakiplerin canını çok daha fazla yakardı.
Nash’in şut performansı hakkında belki de en etkileyici olan şey ise 2000’li yıllar boyunca tarihin en büyük şutörlerinden birisi olarak görülen Ray Allen’dan daha verimli şekilde şut kullanmasıydı.
Sonuç:
Stockton ve Nash, basketbol tarihinin gördüğü en etkili pasörlerden ikisi olarak kabul ediliyor. Kariyerleri boyunca düzenli olarak çift haneli skor üreten bu iki isim, hiçbir zaman skorer oyuncular olarak görülmedi. Stockton, NBA tarihinin en fazla asist yapan oyuncusu olsa ve onu yakalamak çok zor olsa da Nash, bireysel yetenek anlamında bir adım daha Utah’ın efsanevi oyun kurucusunun önündeydi. Bu yüzden bu eşleşmedeki tercihimizi Steve Nash’ten yana kullanıyoruz.
Eşleşmenin galibi: Steve Nash
Şutör Guardlar
Michael Jordan

1990’lı Yıllardaki İstatistikleri: 30.8 sayı, 5.1 asist, 6.3 ribaunt, 2.3 top çalma, 50.1 FG%
1990’larda Oynadığı Yıllar: 1990-1993, 1995-1998 (Sekiz Sezon)
1990’lardaki Başarıları: 6 kez NBA Şampiyonu, 6 kez NBA Finalleri MVP’si, 4 kez NBA MVP’si, 7 kez NBA All-Star, 2 kez NBA All-Star Maçı MVP’si, 7 kez NBA Sayı Kralı, 2 kez NBA top çalma lideri, 7 kez All-NBA First Team, 7 kez NBA All-Defensive First Team
Birçokları tarafından tarihin en iyi oyuncusu olarak kabul edilen Michael Jordan, aynı zamanda 1990’lı yılların açık ara en dominant oyuncusuydu.
Kariyerinin o döneminde karşılaştığı yıldız oyuncuları göz önüne alınca, Jordan’ın sergilediği dominasyon çok daha etkileyici hale geliyor. Maç başına 30 sayı üretirken %50’nin üzerinde şut isabeti sağlamak ve bunu 8 yıl boyunca devam ettirmek akla fikre sığan bir başarı değil. Bunun benzeri bir performansı bir daha görmemiz pek de kolay değil.
Jordan’ın yanında Scottie Pippen ve Dennis Rodman gibi dönemin önemli oyuncularının olduğu doğru. Ancak eğer Jordan olmasaydı efsanevi Chicago Bulls takımı, elde ettiği başarıların hiçbirine ulaşamazdı. Jordan, bu dönem boyunca karşı karşıya geldiği her oyuncunun bileğini bükmeyi başardı ve bunu NBA’in en büyük sahnesi olan Finallerde de defalarca tekrarladı.
Jordan’ın NBA Finallerinde yendiği oyuncular arasında Magic Johnson, Clyde Drexler, Charles Barkley, Shawn Kemp, Gary Payton, Karl Malone ve John Stockton gibi isimler bulunuyor.
Jordan’ın kariyeri boyunca oynadığı hiçbir final serisini kaybetmediğini de unutmamak gerekiyor. Jordan, kariyeri boyunca daha iyi hale gelmek için yorulmak bilmeden çalıştı. Bu şekilde tarihin en iyi oyuncusu haline gelen Jordan, 1990’lı yıllarda NBA’in tek hakimiydi.
Kobe Bryant

2000’li Yıllardaki İstatistikleri: 28.2 sayı, 5.9 ribaunt, 5.2 asist, 1.7 top çalma, 45.7 FG%
2000’lerde Oynadığı Yıllar: 2000-2009 (10 Sezon)
2000’lerdeki Başarıları: 4 kez NBA Şampiyonu, 2009 NBA Finalleri MVP’si, 2008 NBA MVP’si, 10 kez NBA All-Star,3 kez NBA All-Star Maçı MVP’si, 2 kez NBA Sayı Kralı, 7 kez All-NBA First Team, 2 kezAll-NBA Second Team, 2005 All-NBA Third Team, 6 kez NBA All-Defensive First Team, 2 kez NBA All-Defensive Second Team
1990’lı yıllarda Michael Jordan ligin nasıl hakimiyse, 2000’li yıllar için bir benzerini Kobe Bryant için söyleyebniliriz.
Milenyumun ilk yıllarında tarihin gördüğü en dominant pivotlardan birisiyle üçgen hücumunda oynamanın ekmeğini yiyen Kobe Bryant, Shaquille O’Neal’ın takımdan ayrılmasının ardından 2009 ve 2010 yıllarında Lakers‘ı tekrar şampiyonluğa taşıyarak lider oyuncu olarak da yüzük kazanabileceğini gösterdi.
Kobe’nin kariyeri boyunca elde ettiği başarıların tamamen yetenekle alakalı olduğunu söylemek doğru olmaz. Mamba, bu karşılaştırmada boy ölçüştüğü Michael Jordan gibi takıntı seviyesinde bir iş ahlakına ve kazanma hırsına sahipti. NBA gördüğü en detaycı oyunculardan birisi olan Kobe, sürekli olarak oyununda eksik gördüğü alanların üzerine çalışıyordu. Bu sayede Kobe, en iyi dönemlerinde tartışmasız şekilde dünyanın en iyi basketbolcusuydu.
Sahip olduğu özgüven, bunun arkasındaki en büyük sebeplerden bir tanesiydi. Asla kritik şutları kullanmaktan çekinmeyen Kobe, hiçbir zaman geriye adım atmadı. Kobe, bu sayede 2000’li yılların en iyi oyuncusu haline gelmeyi başardı.
Sonuç:
2000’li yılların sonuna geldiğimizde Jordan ve Bryant, basketbol tarihinin gördüğü en komple oyuncular olarak kabul ediliyordu. Aralarında adeta bir abi – kardeş ilişkisi bulunan bu ikili, saha içindeki benzer ve heyecan verici oyun tarzları sayesinde NBA’in dünya çapında bir basketbol ligi olmasını sağladı. Bu iki yıldızın formlarının zirvesindeyken karşı karşıya geldiğini görmek her basketbolseverin en büyük hayallerinden birisi olabilir. Bu ikili bize çok keyifli bir eşleşme vaat etse de tarih kitapları kazanın kim olacağını bize net şekilde gösteriyor…
Eşleşmenin galibi: Michael Jordan
Kısa Forvetler
Scottie Pippen

1990’lı Yıllardaki İstatistikleri: 19.2 sayı, 7.2 ribaunt, 5.9 asist, 2.2 top çalma, 48.1 FG%
1990’larda Oynadığı Yıllar: 1990-1999 (10 Sezon)
1990’lardaki Başarıları: 6 kez NBA Şampiyonu, 7 kez NBA All-Star, 1994 NBA All-Star Maçı MVP’si, 3 kez NBA All-First Team, 8 kez NBA All-Defensive First Team
Bazıları Scottie Pippen’ı genellikle Michael Jordan’ın yancısı olarak sahip olduğu başarıları elde ettiğini düşünüyor. Ancak bunun gerçek olduğunu söylemek pek de mümkün değil.
1990’lı yıllarda Pippen’ın ortaya koyduğu üretime baktığınız zaman onun ne kadar komple bir oyuncu olduğunu net şekilde görebiliyorsunuz. Pippen’ın sahanın savunma tarafında ne kadar önemli bir faktör olduğunu anlatmaya gerek yok. Kariyeri boyunca hiçbir zaman Yılın Savunmacısı ödülünü kazanmasa da Pippen, sürekli olarak rakip takımların en yetenekli oyuncusunu savunuyordu.
Eğer Pippen olmasaydı, Jordan’ın etkileyici CV’si daha zayıf bir görüntüye sahip olabilirdi. Pippen’ın rakip savunmalar üzerinde oluşturduğu baskı, Jordan’ın hücumlarda üzerinden önemli bir yükü alıyordu. Pippen, kariyeri boyunca Bulls‘un 1990’lı yıllar boyunca sergilediği dominasyon için hak ettiği kadar değeri hiçbir zaman görmedi.
Pippen, Bulls‘un altın yıllarında rakiplerini domine ettiği dönem boyunca yaptıklarıyla Jordan’dan sonraki en büyük mimardı.
LeBron James

2000’li Yıllardaki İstatistikleri: 27.5 sayı, 7.0 ribaunt, 6.7 asist, 1.8 top çalma, 47.1 FG%
2000’lerde Oynadığı Yıllar: 2004-2009 (Altı sezon)
2000’lerdeki Başarıları: 2009 NBA MVP’si, 5 kez NBA All-Star, 2 kez NBA All-Star Maçı MVP’si, 2004 Yılın Çaylağı, 2008 NBA Sayı Kralı, 3 kez All-NBA First Team, 2 kez All-NBA Second Team, 2009 NBA All-Defensive First Team, 2004 All-NBA Rookie First Team
LeBron James, 2000’li yıllar boyunca sadece 6 sezon oynadı. Ancak bu 6 sezon boyunca ilerleyen yıllarda ne kadar durdurulmaz ve dominant bir oyuncu olacağını net şekilde gösterdi.
Bu dönem boyunca LeBron yüzük kazanamasa da NBA’de geçirdiği ilk sezonlarda kazanabileceği neredeyse bütün bireysel ödüllerin sahibi oldu. 2004 yılında kazandığı Yılın Çaylağı ödülünden 2008 yılındaki Sayı Krallığı ve 2009’daki MVP ödülüne kadar LeBron, lig tarihinin gördüğü en iyi oyunculardan birisi olacağını herkese ilan etti.
2007 yılında zayıf Cavaliers kadrosunu NBA Finallerine taşıyan LeBron, Cleveland’da geçirdiği dönem boyunca hiçbir sezona şampiyonluğun en büyük favorisi olarak görülen kadrolarda yer almadı.
Sonuç:
Scottie Pippen, tarihin en iyi takımı olarak kabul edilen Chicago Bulls‘un değiştirilmez bir parçasıydı. Ancak LeBron James, 2000’li yıllarda sadece 6 sezon oynamasına rağmen tarihin en iyi basketbolcusu tartışmasına girmesini sağlayacak kariyerinin ilk adımlarını bu dönemde atmıştı. LeBron’un çok yönlü oyunu, takımı için her şeyi yapabilmesi ve elde ettiği bireysel başarılar, onun 2000 yıllarındaki üretimini Scottie Pippen’ın bir adım önüne geçiriyor.
Eşleşmenin galibi: LeBron James
Uzun Forvetler
Karl Malone

1990’lı Yıllardaki İstatistikleri: 27.2 sayı, 10.7 ribaunt, 3.7 asist, 53.1 FG%
1990’larda Oynadığı Yıllar: 1990-1999 (10 Sezon)
1990’lardaki Başarıları: 2 kez NBA MVP’si, 9 kez NBA All-Star, 10 kez All-NBA First Team, 3 kez NBA All-Defensive First Team, 1993 NBA All-Star Maçı MVP’si
Karl Malone’un NBA kariyeri boyunca 20 sayı ortalamasının altında kaldığı sadece 2 sezon var. Biris Malone’un çaylak sezonu, diğeri ise Los Angeles Lakers formasıyla kariyerini geçirdiği son sene. Bu seviyedeki istikrar ve devamlılık, Malone’un 1990’lı yılların en dominant oyuncularından birisi olduğunu gözler önüne seriyor.
1990’lı yıllar boyunca Malone’un yer aldığı Utah Jazz kadrosu, hiçbir sene playoffların dışında kalmadı ve 1997 ile 1998 senelerinde arka arkaya iki sene Chicago Bulls ile NBA Finallerinde karşılaştılar. Jazz, bu iki eşleşmeyi de Jordan’ın Bulls‘una kaybetse de Malone bu 10 yıllık süre boyunca ne kadar dominant bir isim olduğunu kanıtladı.
Malone kariyeri boyunca Batı Konferansı’nda David Robinson, Hakeem Olajuwon ve Charles Barkley gibi döneminin en iyi uzunlarıyla kapışıyordu. Bu da elde ettiği istatistiklerin daha da etkileyici hale gelmesini sağlıyor. Postacı, kariyeri boyunca hiçbir zaman şampiyonluk kazanamasa da oynadığı pozisyonun en iyi oyuncularından birisi olarak tarih kitaplarındaki yerini aldı.
Tim Duncan

2000’lerdeki İstatisitkleri: 21.4 sayı, 11.7 ribaunt, 3.3 asist, 2.3 blok, 50.4 FG%
2000’lerde Oynadığı Yıllar: 2000-2009 (10 Sezon)
2000’lerdeki Başarıları: 3 kez NBA Şampiyonu, 2 kez NBA Finaller MVP’si, 2 kez NBA MVP’si, 10 kez NBA All-Star, 7 kez All-NBA First Team, 3 kez All-NBA Second Team, 7 kez NBA All-Defensive First Team, 3 kez NBA All-Defensive Second Team, 2000 NBA All-Star Maçı MVP’si
Tim Duncan’ın bu seçim için Kevin Garnett ve Dirk Nowitzki gibi iki efsane rakibi vardı. Ancak 2000’li yıllar boyunca 3 şampiyonluk kazanan ve düzenli olarak double-double ortalaması tutturan Duncan’ı seçmemek tarihin en iyi uzun forvetine haksızlık olurdu.
NBA’de atletizm ve fizikselliğin hüküm sürdüğü yıllarda Duncan, fundamental bilgisinin ne kadar değerli olduğunu herkesin aklına bir kez daha soktu. Harika bir post oyununa sahip olan Duncan, panyayı kullanarak atılan şutlarda basketbol tarihinin en etkili isimlerinden birisiydi. Dunca, sakinliği ve profesyonelliği sayesinde 2000’li yılların Kobe Bryant ile birlikte en büyük hakimiydi.
Duncan’ın kariyeri boyunca Gregg Popovich için oynamak ve lige geldiği andan itibaren David Robinson gibi tecrübeli bir uzunun kanatları altında yer almak gibi avantajları vardı. Ancak 1999 NBA Finallerinde bile performansıyla Robinson’ı gölgesinde bırakan Duncan’ın ne kadar özel bir oyuncu olduğunu anlatmaya gerek yok.
Duncan hiçbir zaman NBA’in en kuvvetli, en büyük ya da en atletik oyuncusu olmadı. Ancak herkesten daha fazla çalışıp oyunu daha iyi anlayarak başarılara ulaşmasını bildi. Bu onun 2000’li yıllardaki en özel yeteneklerden birisi olmasını sağladı.
Sonuç:
Karl Malone ve Tim Duncan, kendi jenerasyonlarının en önemli uzun forvetleri olarak kabul ediliyordu. Ancak sadece basketbol tarihinin değil, San Antonio Spurs formasıyla profesyonel spor tarihinin en önemli hanedanlıklarından birisinin yüzü olan Duncan, saha içi ve saha dışındaki karakteriyle tarihin en özel sporcularından birisi haline geldi. Duncan’ın çok da gösterişli bir oyun tarzına sahip olmaması sebebiyle tarihin en iyi 10 oyuncusu gibi tartışmalarda adının çok az geçmesi ise Duncan’dan çok basketbolseverlerin günahı…
Eşleşmenin galibi: Tim Duncan
Pivotlar
Hakeem Olajuwon

1990’lı Yıllardaki İstatistikleri: 23.9 sayı, 11.6 ribaunt, 3.5 blok, 51.3 FG%
1990’larda Oynadığı Yıllar: 1990-1999 (10 Sezon)
1990’lardaki Başarıları: 2 kez NBA şampiyonu, 2 kez NBA Finalleri MVP’si, 1994 NBA MVP’si, 7 kez NBA All-Star, 3 kez All-NBA First Team, 3 kez NBA All-Defensive First Team
2000’li yıllar boyunca her yaz döneminde LeBron James, Kobe Bryant, Amar’e Stoudemire, Dwight Howard gibi yıldızların Hakeem Olajuwon’dan post oyunlarını geliştirmek için ders almasının önemli bir sebebi vardı. Bu da Olajuwon’un tarihin gördüğü belki de en büyük post-up silahı olmasıydı.
Olajuwon, sadece postta dominant bir oyuncu olmakla kalmayıp yüzü dönük oyunda ve orta mesafe şutlarında da gayet etkili olabiliyordu. Adıyla özdeşleşen Dream Shake hareketi sayesinde savunmacılarını düzenli olarak çaresiz bırakan Olajuwon, 1995 ve 1996 yıllarında Patrick Ewing’in New York Knicks‘i ve Shaquille O’Neal’ın Orlando Magic‘ini devirerek 2 şampiyonluk kazandı.
Olajuwon’un tarihin en iyi pivotlarından birisi olarak kabul edilmesinin arkasındaki sebep sadece işin hücum tarafında yaptıkları değil. Olajuwon aynı zamanda herhangi bir yıldızı oyun dışı bırakabilecek yetenekte bir savunmacıydı. Bu zaten bu 10 yıllık dönem boyunca sahip olduğu 3.5 blok ortalamasından da belli. Olajuwon’ın kariyeri boyunca sadece 2 şampiyonluk kazanabilmesinin sebebi ise kariyerinin neredeyse tamamını Boston Celtics, Los Angeles Lakers, Detroit Pistons ve Chicago Bulls gibi hanedanlıkların gölgesinde geçirmesinden kaynaklanıyor.