Fenerbahçe Beko’nun Oyun Kurucu Transferi: Markel Starks Analizi

23/Oca/22 15:13 Ocak 23, 2022

admin69

23/Oca/22 15:13

Eurohoops.net

Fenerbahçe Beko’nun yeni oyun kurucusu Markel Starks’ı Eurohoops Fırın’ın merceğinden tanıyalım!

by Semih Altınbaş / info@eurohoops.net

Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Fenerbahçe Beko 2021-22 sezonu kadro planlamaları kapsamında, bu sezona Igokea formasıyla başlayan Birleşik Amerikalı oyun kurucu Markel Starks (1.88, 1991) ile sezonun kalan bölümü için anlaşmaya vardı.

Eurohoops Fırın olarak okuyucularımız için Starks’ı teknik bazda inceledik. Öncelikle oyuncunun özgeçmişini inceleyelim.

Markel Starks kimdir?

21 Şubat 1991 tarihinde Accokeek, Maryland’de dünyaya gelen Markel Starks, kolej kariyeri boyunca (2010-2014) Georgetown forması giydi.

2014 yılında mezun olduktan sonra sırasıyla 2014-15 sezonunda FMC Frentino (İtalya-Serie A2), 2015-2016 sezonunda Cairns Taipans (Avustralya-NBL) ve Vanoli Cremona (İtalya-Serie A), 2016-17 sezonunda Fraport Skyliners (Almanya-BBL) ve Koroivos Amaliadas (Yunanistan-A1) formaları giydi.

2017-18 sezonunda yolu ülkemizden geçen ve Yalova Group Belediye Spor forması giyen Starks, 2018-19 sezonunu ise Polonya’da Stelmet Zielona Gora formasıyla geçirdi.

2019-20’de Rusya’nın Avtador Saratov takımına transfer olan Markel Starks, iki sezon boyunca bu ekibin formasını terletti. Starks, 2021-22 sezonuna ise Bosna Hersek’in Igokea takımında başlamış ve oldukça başarılı bir performans ortaya koymuştu.

Markel Starks, 2021-22 sezonunun geride kalan bölümünde Igokea ile iki farklı kulvarda mücadele etti. Adriyatik Ligi’nde 14 maça çıkan Starks, bu karşılaşmalarda 10.2 sayı (%48.6 iki sayı, %45.2 üç sayı, %88.9 serbest atış), 5.6 asist, 2.1 ribaund, 0.9 top çalma istatistikleri tutturdu. Aynı zamanda FIBA Şampiyonlar Ligi’nde de Igokea forması giyen Starks, bu organizasyonda da dokuz karşılaşmaya çıktı ve 12.7 sayı (%43.3 iki sayı, %42.9 üç sayı, %75.0 serbest atış), 6.8 asist, 1.3 ribaund, 1.8 top çalma istatistikleri yakaladı.

Kaynak: Fenerbahçe Spor Kulübü Resmi İnternet Sitesi

Artıları ve eksileri

Markel Starks bilindiği üzere Avrupa basketbolunda tecrübeli bir oyuncu ve kıtada oyunun nasıl seyir aldığını bilmesini bekleyeceğimiz bir isim. Bununla birlikte EuroLeague basketboluna aşinalık konusunda herhangi bir deneyimi söz konusu değil.

Georgetown gibi NCAA’de geleneği olan bir ekipten geliyor oluşu zaten oyuncunun statüsüyle ilgili bir şeyler anlatıyor. Bunun dışında geçirdiği en iyi sezon TBL’de Yalova Belediyespor formasıyla mücadele ettiği 2017-18 sezonu olarak görülüyor. Sayı krallığında 2. sırada olup ligin o sezon asist kralı olmuş bir oyuncu olarak kendisini uluslararası çapta mücadele eden Zielona Gora, Avtodor Saratov ve Igokea klasmanındaki ekiplere taşıdı.

Peki, 31 yaşına girmesine kısa bir süre kalmış olan Starks, EuroLeague perdesine Fenerbahçe gibi üst bir seviyeden girecek kadar iyi bir oyuncu mu?

Bu bir soru işareti olarak aklımızda kalsın, Markel Starks’ın oyununu incelemeye girişelim.

a. Hücum

Markel Starks’ın hücumu Avrupa basketbolunda alışılageldik bir oyun kurucu profilinden çok daha uzakta görünüyor. ABD’li oyuncular basketbol bağlamında farklı geleneklerden geliyor olsalar da Avrupa’da oynanan oyuna adaptasyonlarıyla sıklıkla övgü toplarlar. Kimisi de savrukluğuyla takım takım gezer, bir süre sonra da kaybolup gider.

Starks’ın kariyerindeki pik noktasıysa muhtemelen Fenerbahçe olacaktır. Zira ne Igokea’da geçirdiği sezonla, ne de daha önceden sunduğu oyuncu profiliyle EuroLeague seviyesinde izleyebileceğimiz bir Markel Starks tahayyülü oturtamamıştık.

Basketbol Şampiyonlar Ligi bu sezon çok rekabetçi bir turnuva oluyor ve Igokea’da ocak ayının ortalarına kadar bir şekilde bu rekabetin kıyısından köşesinden tutmayı başardı. Ancak bakıldığında Galatasaray‘ın normal sezon grubundan gelen Igokea’nın gerçekten kötü bir hücum takımı olduğunu öne sürmek için yeterli bir izleyicilik deneyimine sahibiz.

Şimdi akıllarda canlanan soru “Madem takım hücumda iyi değildi, Starks’ın da istatistikleri fena değil; takımı o mu buralara kadar taşıdı?” olabilir. Tam olarak böyle bir durum mevzubahis değil. Markel Starks, Igokea’nın birincil top yönlendiricisi olarak sezonu belli bir noktaya kadar taşımıştır, evet. Fakat Starks’ın da yeterince stabil bir oyuncu olmamasından ötürü topsuz oyuna mahkum edildiği fazlaca zaman oldu.

Igokea hücumunda topu taşıyan oyuncu görünümündeki Starks’ın en belirgin özelliği çok seri bir kısa olması. Çok top kaybeden bir oyuncu olmamasına rağmen top hakimiyeti her zaman çok sağlıklı olmayabiliyor. Fakat hızıyla yarı saha hücumunda fark yaratan, açık sahada ise gerçekten alanı iyi değerlendiren bir oyuncu.

Bu bağlamda Markel’in oyuna yaklaşımını ele aldığımızda Fenerbahçe’nin açık sahadaki tempolu oyunu için besleyici bir perspektifi var. Fenerbahçe’nin son kazandığı Zalgiris Kaunas maçında bu bakımdan değerli veriler sunulmuştu, Starks’ın varlığı bu verileri güçlendirebilecek bir artı olur.

Yine yarı saha oyunu dediğimiz zaman skorer bir oyuncu olarak göze çarpan Starks’ın şut ritmiyle ilgili de konuşmak lazım. Bir kere kendisi çembere atak edebilen ve bunu hızlı biçimde yapabiliyor oluşuyla fark yaratma potansiyeline sahip bir oyuncu. Bu bakımdan yaşanabilecek en büyük sıkıntı EuroLeague’de boyalı alanı iyi savunan takımlar ve kalıplı uzunlar olsa gerek. Markel’in işi bu noktada hiç kolay olmayacak.

Bunu bir nebze olsun bertaraf edebileceği bir artısı var: Orta mesafe oyunu. Aşağıda daha önceden Markel Starks’ı izlemiş bir insanı şaşırtmayacak bir grafik var. Orta mesafeden gerçekten muazzam atıyor. Bunu yaparken de driplingi yarıda kesip saçma sapan isabetler buluyor oluşu dikkatlice incelenmeli. Starks’ın oyununa dair övgüyle bahsedebileceğimiz yegâne işlerden birisi bu orta mesafesi.

Kendisine üçlük pozisyonu hazırladığı senaryolardansa daha çok topsuz oyunda ana yönlendiricinin kendisini bulmasıyla fırsatları değerlendirdiği senaryoların etkili olabileceğini ve bu noktada çok büyük bir performans beklemenin adil olmayacağını eklemek gerekir.

Bunun dışında yarı sahada top dağıtan, dolaştıran bir oyuncu rolünü üstlenebilir. Hiç değilse zaman zaman güvenilir bir el olarak guard rotasyonunda standart oluşturabilir.

Bu bakımdan tembel pasları olduğu, zaman zaman top kaybının kıyısından döndüğü fazlaca an olduğunu göz önünde bulundurmak lazım.

Uzunlarla ilişkisini yorumlamak gerekirse asist rakamlarının hep çok iyi seyrettiğini ve bu bağlamda Fenerbahçe’nin tam şu an ihtiyaç duyduğu biçimde besleyici bir görev görebileceği söylenebilir. Fakat klasik bir ikili oyun kuracak profile ne kadar sahip olduğu noktasında derin bir endişe var.

Kostas Sloukas bu noktada uç bir örnek olur, Nando De Colo’nun ana görevi ve oyun karakteristiğinin önceliklerinden birisi olmamasına rağmen oynadığı kadar dahi Pick and Roll oynayabilip oynayamayacağı konusunda endişe barındırıyor. Özellikle de sıkı savunmalara karşı…

Achille Polonara’nın klasik gölge perdeleri üzerinden Pick and Pop’larda dışarı çıkan oyuncuyu bularak bir verimlilik yaratabilir. Topun direkt olarak kendisine teslim edilmediği ve yanında bir yaratıcının daha bulunduğu bir düzlemde topsuz oyun koşularıyla ve yarım driplinglerini değerlendirecek kadar topa dokunabildiği bir planda Starks’tan verim alınabilir.

Dünyanın en sağlıklı hücumcusu değil ve EuroLeague seviyesinde ilk kez yer alacak bir oyuncu için fazla savruk. Bunların yanı sıra fiziksel olarak da hızlı olmasının haricinde bol temaslı oyunda aksayabilecek olması soru işaretleri…

Fizik demişken, bu durumun onun oyununu en çok baltaladığı alan ise savunması.

b. Savunma

Rakamlarına bakıldığında Starks top çalabilen bir oyuncu olarak görünüyor ki o kadar seri bir oyuncunun top çalma rakamlarının fena gözükmemesi için bir sebep bulamayız. Ancak Starks’tan iyi savunmacı diye bahsetmek de bir o kadar mümkün değil.

Toplu oyuncuyu savunma noktasında yaşadığı sıkıntılar çok derin. Fizikalite bakımından çok bir şey sunamıyor oluşu onu bu noktada gerçekten epey geriletiyor. Takımların onun bu eksikliğinin üzerine gitmesi de çok şaşırtıcı olmuyor.

İkili oyunlarda perdelere takılmamak adına çok ciddi bir çaba göstermiyor ve bu da muhtemelen Igokea’nın koç staffının bir yönlendirmesiyle eşleşme değişimlerine dayanan bir savunma kurgusu oluşturdu. Bu sezon Igokea izlerken Starks’ın boyalı alanda bir ters eşleşmeyle boğuştuğuna şahit olmak aslında o kadar da zor bir şey değildi.

Bu bağlamda çok kötü niyetli bir oyuncu olduğunu düşünmemekle beraber bu durumu yalnızca yetersizlik olarak değerlendirmek gerekir. Zira ters eşleşmeyle kaldığı anlarda da elinden gelen mücadeleyi veriyor olsa da diğer takım arkadaşları için bir yardım savunması yükü yaratıyordu. Bire bir savunmada bu kadar geçilmeye müsait, ikili oyunlarda da zaafiyet yaratabilecek bir oyuncu olarak onu istihdam etmek zor.

Bir öneri olarak rakibin ana top yönlendiricisiyle Starks’ı eşleştirmemek Fenerbahçe’nin hayrına olabilir. Topsuz oyunda eşleşmesini takip etmek noktasında çok uyuklamaması, hiç değilse odağının fena olmaması Sarı-Lacivertliler için transferin resmiyete döküldüğü şu aşamada bir artı olarak görülebilir.

Igokea savunmasıyla Fenerbahçe savunması arasında bir kıyasa girmek şu süreçte çok sağlıklı olmayabilir ancak Fenerbahçe’nin genel savunma kurgusunun iyi olmasından mütevellit Markel Starks’ın zaaflarının bir ölçüde örtülebileceğini söylemek gerçekçi olur. Zaten çok çok uzun sürelere hükmetmesini beklemediğimiz Starks’ın takım üzerinde çok derin yaralar açması mümkün görünmüyor.

Yalnızca ribaundlara katkı yapamadığını da ön koşul olarak belirtmek gerekir. Bunun dışında ribaundlardan ve iyi savunmaların ardından kapılan toplarla çabuk çıkan Fenerbahçe’de Starks’ın istihdamı daha verimli kurgulanabilecektir.