NBA: Değişen “Trash Talk” ve Yeni Yıldız Atışmaları

24/Oca/22 10:02 Ocak 24, 2022

Bugra Uzar

24/Oca/22 10:02

Eurohoops.net

NBA’in en eski geleneklerinden “trash talk” modern basketbola gelinirken nasıl değişti? Eurohoops Çeviri’den!

By Tim MacMahon– Çeviri: Buğra Uzar / buzar@eurohoops.net

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı ESPN’de yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

Jimmy Butler, maç öncesi hazırlıklarını yarı sahaya doğru gitmek için böldü. Orada Utah Jazz‘ın forveti Joe Ingles duruyordu ve All-Star yıldızın yaklaşmasını bekliyordu.

Butler’ın amacı: barış.

O an sataşmalar, sert sözler ve rekabetçilik hem Butler’ı hem de Ingles’ı yıllardır motive eden şeydi. İkili arasındaki kıvılcım ise Ingles’ın kariyerinin ilk yıllarında Butler’ın yaptığı bir perdeyi aşmak isterken başlamıştı. Ingles yere serilirken o zaman Bulls forveti olan Butler ise başında dikiliyordu. Ingles’ın şansına takım arkadaşı Trevor Booker, Butler’ı oradan uzaklaştırmıştı.

Ingles o anı; “Butler gözlerini bana dikmişti ve kesinlikle benim canıma okuyacak gibi duruyordu” diye anımsıyor.

Asla yumruklaşmadılar ama o andan itibaren Butler ve Ingles yıllardır birbirlerine laf atıyorlar. Genellikle de bu sataşmalar çifte teknik fauller ve dört haneli cezalarla sonuçlanıyor.

Şu anda Miami Heat forması giyen Butler, Ingles’a o zaman maçtan sonra söylediklerini şöyle anlatıyor: “Tamam adamım, bırak bu işin peşini. Artık çok uzun süredir bu ligdeyiz. Hadi adamım. Bu teknik fauller yeter artık. Ben de param bende kalsın istiyorum sen de senin paran sende kalsın istiyorsun. Bırak şu işin peşini”.’un

Utah’ın forveti ise anında bunu kabul etti. Butler ve Ingles yumruk tokuşturdular, savaş baltalarını gömdüler ve banka hesaplarını korudular.

Ingles; “Evet bence de böyle yapalım çünkü ben de paramı elimde tutmaya çalışıyorum demiştim. O andan itibaren iyi geçiniyoruz” diyor.

Butler da buna katılıyor: “O andan itibaren aramız iyi. O iyi bir adam”.

NBA, şu anda önceki jenerasyonlara kıyasla daha arkadaşça bir lig olarak nitelendiriliyor. Oyuncular arasındaki sataşmaların dozlarının düşmesinden de bu anlaşılabiliyor.

Laf dalaşlarının krallarının 48 dakika boyunca rakiplerine sataştığı günler geride kaldı ama bu sanat hala kaybolmuş değil. Aksine daha incelikli, daha seyrek ama daha etkili hale getirdi. Bazen ağızların açılmasına bile gerek kalmıyor. Ama oyunun en iyileri hala bir fark yaratmayı başarabiliyor.

Portland Trail Blazers‘ın yıldızı Damian Lillard; “Artık Kevin Garnett ve Gary Payton tarzı laf dalaşlarını görmüyorsunuz. Artık eskisi gibi sözlü aşağılama yok” diyor.

Reggie Miller “boğulma” hareketini yapmıştı. Dikembe Mutombo ise parmağını sallıyordu. Lillard sık sık bileğine dokunarak “Dame Zamanı” hareketini yapıyor ama en çok hatırlanan hareketi ise el sallama hareketi.

Ve bu hareketin etkisi çok büyük.

Trail Blazers ile Oklahoma City Thunder arasındaki 2019 ilk tur play off serisi oldukça gergin geçiyordu ve başrollerde de Russell Westbrook’la Lillard vardı.

Lillard; “O seri muhtemelen hayatımda en çok laf dalaşı yaptığım seriydi. Maç boyu sürekli birbirimize sataşıyorduk. Her iki takımdaki herkes böyle yapıyordu. Oyuncuların arasına girmemiz gerekiyordu. Maçlardan sonra oyuncular medyaya da bir sürü şeyler söylüyordu” demişti.

O seri çok uzun sürmedi ve Lillard da uzamayacağından emin oldu. 5. maçta 50 sayı atarken son saniyede çok uzaklardan ve Paul George’un üzerinden gönderdiği basketle kendi jenerasyonunun en ikonik şutlarından birine imza atarak Thunder‘ı tatile yolladı. Daha sonra sahada yürürken arkasına baktı ve el salladı.

Lillard; “Eskiden bu ligde laf dalaşı yapanlar vardı. Şimdiki dönemde ise hareketler var” dedi.

Lillard, üçlüklerin ardından rakip benche gözlerini dikmek, Westbrook’un yaptığı bebek sallama hareketi ve Draymond Green’in basket faullerin ardından kaslarını gösterdiği hareketleri örnek veriyor.

Bu hareketler genelde dalga geçmek için oluyor. Tıpkı Lillard’la George arasındaki laf dalaşı hikayesinde olduğu gibi. Lillard, L.A. Clippers‘la 2020 fanusunda oynadıkları maçta karakterine uymayan şekilde maçın sonlarında iki serbest atış kaçırdı. Patrick Beverley ise kendi bileğine dokunarak onunla dalga geçti ve sokak kıyafetleriyle benchte dururken gülmekten yerlerde yuvarlandı.

Beverley, maçın sonunda onun el sallama hareketini taklit etmişti. George da bu makaraya katıldı ve maç bittikten sonra dahi dalga geçmeye devam ettileri.

Lillard bunu fark etmişti: “O an bunun intikamını almam gerektiğini biliyordum. 2014’te son saniye basketimle play-off’larda Patrick Beverley’i evine yolladım. Sonra aynısını George’a da yaptım. Belki de hala bu yüzden üzgünlerdir.”

Atlanta Hawks‘ın yıldızı Trae Young’ın “el sallama” anı ise 2021 play-off’larında dünyanın en ünlü basketbol salonunda gerçekleşti.

Young doğal bir şovmen ve basketbol dünyası da Hawks‘ın New York Knicks‘le oynadığı ilk tur serisinde bu haliyle tanıştı. Tıpkı yıllar önce Reggie Miller’ın yaptığı gibi Young da Madison Square Garden’daki taraftarı kışkırttı. Onlar da yaratıcı ve renkli tezahüratlar yaptılar.

Young ise son sözü söyledi. Serinin kaderini belirleyen kritik üçlüğünün ardından seyircilerin önünde eğildi. Lillard’ın kendi taraftarlarının önünde Thunder’a yaptığı el sallama hareketinin aksine Young’ın anı MSG’de yaşandı.

Young, o anları gülümseyerek anlatıyor: “O ana doğru giderken bunu yapacağımı biliyordum. Eğer onu yapacak bir fırsatım olsaydı bunu değerlendirecektim. O andan önce yapacağım şeyi biliyordum. Bu çok eğlenceli. Bu basketbol, bu şov dünyası”.

Butler bunu “eğlenmek” olarak tanımlarken Lillard ise “rakibine gününü göstermek” olarak anlatıyor. Heat‘in forveti P.J. Tucker ise dürüst olmak diyor.

Ancak NBA oyuncuları ligde bunu en iyi Draymond Green’in yaptığını söylüyor. En azından Draymond Green öyle söylüyor!

Golden State Warriors‘ın forveti Draymond Green’in bu konuda kesin bir yeteneği var. Green’in en ünlü anı ise Paul Pierce’ın kariyerinin son sezonundaki emeklilik turunda geldi. Green, Pierce’ın olduğu benche doğru bağırarak; “Sen Kobe Bryant değilsin. İnsanlar seni onu sevdikleri gibi sevmiyorlar” demişti.

Green’in ağzı hiç durmuyor. Bazen takım arkadaşlarıyla konuşuyor bazen hakemlere lobi yapıyor bazen de rakipleriyle dalaşıyor. Bazen Green hepsini karıştırarak da söylüyor. Yani bir hakeme ya da takım arkadaşına konuşurken aslında sesini rakiplerine duyurmaya çalışıyor.