EuroLeague: 2. Haftada Kaçırmamanız Gereken 3 Önemli Maç

12/Eki/22 12:13 Ekim 12, 2022

Utkan Sahin

12/Eki/22 12:13

Eurohoops.net

Turkish Airlines EuroLeague’de yeni hafta yaklaşıyor. Peki EuroLeague’de yeni haftada kaçırmamız gereken en önemli 3 maç hangileri?

By Utkan Şahin / info@eurohoops.net

Basketbolseverler için Perşembe ve Cuma gecelerinin vazgeçilmezi Turkish Airlines EuroLeague!

En yakın arkadaşınızın doğum günü de olsa, yarın mutlaka yetiştirmeniz gereken bir işiniz bile olsa bu gecelerde gözünüzü EuroLeague’den ayırmak hiç kolay değil. Mesela geçen hafta… Hangi gerilim filmi bir basketbolseveri, Barcelona-Olympiakos maçındaki kadar gerebilir ki? Hangi doğum günü, Mike James gibi süper yıldızı izlemek kadar keyifli olabilir?

Bu sebeple biz basketbolseverler için o geceler Ekim başlangıcından sezonun bitimine kadar rezerve edilmiş durumda…

Fakat bazı sorunlar var.

Gönlümüz elbette her maçı izlemek ister ama yeni sistemle birlikte EuroLeague’de her maça yetişmek kolay değil. Bazı geceler aynı anda beş veya daha fazla maç oynanıyor ve bu karmaşada insan, önemli detayları kaçırabiliyor.

Bu sebeple Eurohoops Fırın sizler için yeni bir yazı dizisi başlatmaya karar verdi. Bu yazıda ve gelecek haftalardaki yazılarımızda EuroLeague’de her hafta gözlerinizi ayırmamanız gereken 3 önemli maçı seçeceğiz.

Bu maçları da sezonun geneline etkisi ve takımların vermesi gereken sınavlara göre seçmeye çalışacağız.

Hazırsanız, işte EuroLeague’in 2. haftasında sizler için seçtiğimiz 3 maç…

1- AS Monaco – Anadolu Efes

Maçın saati: 20:00 / 13 Ekim Perşembe
İki takımın dereceleri: 1-0 / 1-0
İki takımın sıralamaları: 1. sıra / 3. sıra,

EuroLeague’de Perşembe akşamı bizleri El Clasico bekliyor ama o büyük maçı beklerken televizyon karşısına geçmeniz gereken başka bir maç daha var.

Sezona iyi başlayan iki takımın karşılaşmasında temsilcimiz Anadolu Efes, ilk hafta sonunda liderlik koltuğuna oturan AS Monaco’ya konuk olacak.

Shane Larkin sakat olmasaydı; Mike James ve Shane Larkin düellosunu izlemek için bile televizyon ekranına geçmenizi tavsiye edebilirdim ama bu şekilde bile karşılaşma çok şeyler vaat ediyor.

Geçen sezon ilk kez EuroLeague’de mücadele etmesine rağmen playoff’a kalmayı başaran AS Monaco, bu sezon için çok daha fazlasını istiyor. Muhtemelen Final Four’un en büyük adayları arasında onları saymıyoruz ama Fransız ekibi geçen seneye göre çok daha kuvvetli. Bu yaz kadrolarına Mike James’in yavaşladığı anlarda sahne alabilecek Elie Okobo ve Jordan Loyd gibi iki değerli oyuncuyu kattılar. Ayrıca forvetlere de John Brown gibi geçen sezon herkesin beğenisini toplayan bir tutkal ile Adrien Moerman gibi büyük bir tecrübe eklemesi yaptılar.

Fransız ekibi bütün bu eklemeler sonrasında daha ilk haftadan ne kadar tehlikeli bir takım olduğunu Virtus Bologna gibi hedefleri olan bir takımı deplasmanda farklı bir şekilde yenerek gösterdi. Monaco o maçta belki 40 dakika boyunca çok iyi oynamadı ama 3. çeyrekte James ile birlikte rüzgarı arkasına alınca bir anda farka koştu. Hedeflerinin büyük olduğunu göstermek için aynısını son iki yılın şampiyonu Efes karşısında da yapmaya çalışacak. Tabii Mike James’in de kişisel olarak bu tarz rekabetleri ne kadar sevdiğini de hatırlatmama gerek yok.

Temsilcimiz ise belki sonuç olarak hissetmese de sezona biraz sıkıntılı bir giriş yaptı.

Shane Larkin’in sakatlığı sebebiyle yokluğu, Will Clyburn eklemesinin takıma olan etkileri ve bazı yabancı oyuncuların henüz form tutamaması gibi nedenlerle Efes, şu an için hücumda o alışık olduğumuz akıcılığa sahip değil. Üstüne üstlük sezona harika bir giriş yapan Rodrigue Beaubois’te Kızılyıldız maçında sakatlandı ve şu an için durumu bu maç özelinde belli değil.

Sancılı da olsa Efes şu ana kadar yaşadığı problemlerin üstünden gelmeyi başardı. Özellikle savunmada zaman zaman vidaları çok sıkarak çekişmeli geçen maçlarda bir anda rakiplerini oyundan kopararak galibiyete uzandılar. Bu açıdan AS Monaco gibi hücum gücü yüksek bir takım karşısında savunmayı test etmek Efes için önemli bir sınav olacak.

Maçın kritik noktası:

Tabii ki süper yıldızlar!

Shane Larkin yok belki ama iki tarafta da maça damgasını vurabilecek çok fazla isim var. Dolayısıyla Micic, James, Clyburn, Okobo gibi yıldızların nasıl bir performans göstereceği, savunmada nasıl durdurulacağı önemli olacak. İki taraf da şanslı çünkü rakiplerinin önemli yıldızlarının karşısına koyabilecekleri iyi savunmacılar var.

Bu sebeple bu eşleşmelerde kimin üstünlük kuracağı maç için belirleyici olacak.

2- Barcelona – Real Madrid

Maçın saati: 21:30 / 13 Ekim Perşembe
İki takımın dereceleri: 0-1 / 1-0
İki takımın sıralamaları: 14. sıra / 8. sıra

EuroLeague’de haftanın maçı tabii ki El Clasico!

İspanya’nın iki ezeli rakibi, Perşembe akşamı Palau Blaugrana’da karşı karşıya gelecek ve tüm Avrupa’nın gözü bu maçta olacak.

Maç öncesi baskı faktörü kesinlikle ev sahibi tarafın üstünde!

Kurulan büyük bütçeli kadrolara rağmen Katalan ekibi, Sarunas Jasikevicius önderliğinde çok istedikleri o EuroLeague kupasına bir türlü kavuşamadı. Bu sene o kupa için Vesely, Satoransky, Kalinic, Tobey gibi çok önemli eklemeler de yaptılar ama sezon onlar için iyi başlamadı.

Birkaç hafta önce kağıt üstünde favori oldukları İspanya Süper Kupası’nda finalde Real Madrid‘e kaybettiler. Ardından hem ligde hem de EuroLeague’de sezonun ilk maçından sahadan yenilgiyle ayrıldılar. Özellikle geçen hafta Palau Blaugrana’da Olympiakos karşısında aldıkları yenilgi endişe vericiydi. Yapılan tüm transferlere rağmen yine akıcılıktan çok uzak, kötü bir basketbol oynayarak Yunan ekibine kaybettiler.

Hal böyleyken sebebi ne olursa olsun; Saras ve öğrencilerinin bir tane de ezeli rakip yenilgisi alacak kredileri yok. Belki onlar adına gelecek kötü bir sonuç koç değişikliğine yol açmaz ama başlayan homurdanmaların çok daha yüksek sesle çıkmasına sebep olur. Dolayısıyla galibiyet onlar için tek yol.

Real Madrid ise ezeli rakibine göre kötünün iyisi durumunda!

Yaz döneminde yaşanan Pablo Laso değişikliği sonrasında onlarda elbette geleceğe dair bazı şüpheler var. Bu yaz Mario Hezonja ve Dzanan Musa gibi iki önemli ekleme yaptılar ama oyun kurucu pozisyonunda tüm yük artık yaşları ilerleyen Sergio Llull ve Sergio Rodriguez’in üstünde ve bu ikili fiziksel olarak eski günlerinden çok uzakta.

Barcelona’nın aksine şu ana kadar istedikleri sonuçları almayı başardılar fakat oyun açısından pek tatmin edici değillerdi. Özellikle geçen hafta Panathinaikos karşısında rakipleri biraz yüzdeli şut sokabilse pekala sezona yenilgiyle başlayabilirlerdi.

Dolayısıyla iki takım da aslında şu anda pek iyi durum değil. Peki bu maçın kritik noktası ne?

Maçın kritik noktası:

Elbette Walter Tavares!

Dev pivot, NBA’den döndüğünden beri hem yerel ligde hem de EuroLeague’de belirleyici isim oldu. Onun pota altında yarattığı büyük etki karşısında Barcelona hep şut atan uzunlarla çare bulmaya çalıştı. Bu bazen işe yaradı, bazen de yaramadı.

Perşembe akşamı da hangi tarafın ağır basacağı çok belirleyici olacak.

Sertaç Şanlı sezona harika başladı ve kupada özellikle ilk yarı şutlarıyla Tavares’i yordu ama oyunun devamında dev pivot üstünlüğü ele geçirdi ve takımının geri dönüşünde büyük rol oynadı.

Jan Vesely henüz Barcelona’da takıma adapte olamadı. Keza Mike Tobey de kendine bir rol arıyor gibi… Hal böyleyken Saras’ın bu maçta en güvendiği isim yine Sertaç olacaktır ama sanki maçı kazanmak için şu ana kadar katkı alamadığı Vesely ve Tobey’i de denkleme sokması gerekiyor.