Tanıklar Anlatıyor: NBA Tarihinin En İyi Takım Sahibi Jerry Buss

14/Ara/22 09:47 Aralık 14, 2022

Bilal Baran Yardımcı

14/Ara/22 09:47

Eurohoops.net

Eurohoops Çeviri, NBA tarihinin en özel figürlerinden Jerry Buss’ın kurduğu 33 yıllık hanedanı başrollerinin ağzından dilimize taşıyor…

by Mike Trudell / Çeviri: Bilal Baran Yardımcı / info@eurohoops.net

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı NBA‘de yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

1979’dan vefat ettiği 2013 yılına kadar Los Angeles Lakers‘ın sahibi olan Dr. Jerry Buss, spor ve eğlence tarihindeki en büyük süreçlerden birini yönetti.

Buss’ın Lakers‘ı sadece iki kez playoff’u kaçırırken 16 kez NBA Finalleri’ne çıktı (33 yılın neredeyse yarısı) ve 10 kez şampiyon oldu.

Bütün bunların yanında ailesinde, oyuncularında, çalışanlarında ve taraftarlarında sevgi ve sadakat duygularını uyandırdı.

Bu insanlardan birçoğu Dr. Buss hakkında en sevdikleri hikayeleri paylaştılar.

Her şey Dr. Buss’ın hayalini satın almasıyla başladı

Jeanie Buss (Lakers’ın sahibi, Jerry Buss’ın kızı): 1970’li ortalarından sonlarına kadar Dr. Buss, World Team Tennis’ten Los Angeles Strings’in sahibiydi. 1978 yılında Forum’dan Sports Arena’ya taşındılar. Babam da büyük bir sporseverdi, Lakers maçlarına giderdi. Takımın sahibi Jack Kent Cooke’un Lakers maçlarına gelmediğini fark etti. Burada bir fırsat olduğunu, eğer onunla görüşebilirse Jack Kent Cooke’u hayal ettiği takımı almaya ikna edebileceğini düşündü. O zamanlar Jack Kent Cooke boşanma sürecinden geçiyordu ve farklı kanunları olan Nevada’ya taşınmıştı. Babam da sürekli Cooke ile görüşmek için oraya gitti ve Lakers’ın sürekli görünen, orada olan birinin sahibi olmasına ikna etti. Cooke’u takımı satmaya ikna etmek için iki yılını harcadı. Ben lise sona gidiyordum ve babam, bize durumu “Her Lakers maçında salonda olmayı hayal edebiliyor musunuz? Her konseri en önden izlemeyi hayal edebiliyor musunuz? Favori grubunuz neydi sizin? diye açıklardı. Forum’dan pay sahibiydik, bu yüzden birçok etkinliğe gitmiştik. Bir de o zamanlar Cooke, Washington’da bir NFL takımının da sahipliğini yapıyordu. Jerry Buss’ı Lakers, Los Angeles Kings ve Forum’un sahibi olmaya değer biri olarak görmüştü.

Jamaal Wilkes (1977-85 yılları arasında Lakers forveti): Onunla ilk kez Forum’daki Muhammad Ali’nin emeklilik töreninde tanıştım. Bay Cooke altında iki yıl oynamıştım bu yüzden farkı direkt olarak hissedebiliyordum. Dr. Buss takımı aldığı anda beni bir partiye davet etti ve “Jamaal, bilirsin ki Muhammad dağa gelmezse, dağ Muhammad’e gelir.” demişti. Bunun altında hemen göze çarpmayan bir hikaye yatıyor. Demek istediği aslında ikimizin de ulaşabileceğiydi. Sadece benim için geçerli değildi. Bu şekilde onunla olan ilişkimi rayına oturttum. Bu beni sakinleştirdi, mutlu etti çünkü Bay Cooke için oynarken çok gergindim. Dr. Buss için oynamak harikaydı.

Pat Riley (1981-90 yılları arasında Lakers Başantrenörü): Onunla ilk kez takımı Jack Kent Cooke’tan satın aldığında tanıştım. Chick Hearn ile yayın ekibinde çalışıyordum. Forum’da onunla tanıştığımızda emlak işleri hakkında konuştuğumuzu hatırlıyorum. Onun Santa Monica’daki dairelerinden birini kiraladığımı fark ettim. Bana “Evet, o benim dairem!” demişti. Ben de “Harika, belki kiram bedavaya gelir!” demiştim. Ama Lakers’ı satın aldığında sahip olduğu bu şevki, bu mutlak heyecanı ve coşkuyu hatırlıyorum. Takıma dair düşündüğü ve yapmak istediği her şeyi bilmiyorum fakat Lakers’ın sahibi olduğu için büyük heyecan duyduğunu biliyordum. Ben de bunun bir parçası olduğum için mutluydum çünkü Jack Kent Cooke her ne kadar harika bir işadamı olsa da zor bir insandı. Jerry’e göre daha çok ordu yönetme stili vardı. Jerry’nin tam tersi olduğunu söylemiyorum fakat Jack’ten çok daha eğlenceli olduğunu söyleyebilirim.

Mychal Thompson (1985-91 yılları arasında Lakers uzunu): Portland’da oynayan genç bir oyuncuydum fakat Jack Kent Cooke’u ve lig genelindeki repütasyonunu biliyordum. Sonrasında hepimiz bu Dr. Buss denen adamın Lakers’ı aldığını duyduk. İnsanlar onun değerinden fazla ödeme yaptığını düşünüyordu ve kim olduğunu merak ediyordu. Sonrasında Lakers hemen şampiyonluklar kazanmaya başladı ve “Showtime” tabiri ortaya çıktı.

Jerry West (1960-74 yılları arasında Lakers guardı, 1982-2002 yılları arasında Lakers GM’i): Takımı alması resmen bir hayalini gerçekleştirmek gibiydi. Bana hep Lakers’ı almak istediğini söylerdi. Bu şansı yakaladığında onun için o zamanlar en büyük heyecan organizasyonun büyümesini, Lakers’a yaptığı etkiyi görmekti. Takımının oynamasını istediği yönler konusunda inanılmaz bir vizyonu vardı. Harika bir takımla eğlencenin karışık olmasını istiyordu ve buna sahip olacak kadar şanslıydı.

Magic Johnson (1979-91 yılları arasında Lakers guardı): Dr. Buss ile ilk kez 1979 yılında draft edildikten sonra Los Angeles’a ikinci gelişimde tanıştım. Anlaşma tamamlandığında beraber yemek yedik ve bütün hafta sonu beraber takıldık. O, ilk kez bir takım sahibi oluyordu, ben de çaylaktım. Uyum sağlamıştık, harikaydı. Beni partilere götürdü, insanlarla tanıştırdı. Sonrasında eve döndüm ve onu sonraki görüşüm antrenman kampında oldu. Her gün antrenmanlar arasında vakit geçirirdik. Çok iyi uyuyorduk. Sahip-oyuncu ilişkisi değildi, iki adam takılıyordu sadece. Benim için bir baba figürü olmuştu. Buna ihtiyacım olduğunu, aksi halde bu şehirde kaybolacağımı biliyordu. O günden sonra sezon boyunca her hafta sonu onun evindeydim. Benim kazanma konusunda ciddi olduğumu hemen fark etmişti ve buna saygı duyuyordu. O, beni anlıyordu; ben, onu anlıyordum. Eğlenmeyi seven fakat aynı zamanda her şeyde rekabetçi olan biriydi. Kazanmak ikimiz için de çıkış noktasıydı.

Kareem Abdul-Jabbar (1975-89 yılları arasında Lakers pivotu): Bana her zaman iyi davrandı. İkimiz de madeni para koleksiyonuna sahiptik ve Dr. Buss’ın çok değerli madeni paraları vardı. Bana karşı çok arkadaş canlısıydı, kapısı her zaman açıktı. Kaybettiğimiz maçlar dışında konuşmalarımızda herhangi bir sorundan bahsedilmezdi. Muhteşem bir profesyonel ilişkimiz vardı, yıllar geçtikçe ve onu tanıdıkça arkadaş da olduk. Özellikle emekliliğimin ardından çok vakit geçirdik. İnanılmazdı.

James Worthy (1982-94 yılları arasında Lakers forveti): 1982 yılında Lakers beni draft ettiğinde Jerry West, benim gelip herkesle tanışmamı istemişti. West, havalimanından beni 944 Porsche’siyle aldı. Daha önce hiç Porsche’ye binmemiştim. O günün ilerleyen saatlerinde Dr. Buss, bütün çalışanlarıyla bir piknik düzenliyordu. Etrafında çalışan insanları tanıyordu ve onlara saygı duyuyordu fakat henüz onu görmemiştim. Sadece bu piknikten haberim vardı. Piknik sırasında dolaşırken pantolon ve eski bir spor ceketi giyen adamın yanından geçtim. Belinin altında tuttuğu bir purosu vardı. Yanından yürüyüp geçtim. Onun Dr. Buss olduğunu bilmiyordum. Güney’den gelen biri olarak sahibin takım elbise giyeceğini, gördüğüm an tanıyacağımı düşünmüştüm. Sonrasında beni geri çağırdılar ve Dr. Buss olduğunu söylediler. Çok havalı gelmişti. İlk izlenimim kesinlikle beni rahatlamıştı.

NBA’de “iş”leri değiştirmek

Jeanie Buss: Babam, işe olan bakış açısıyla NBA’deki anlayışı değiştirdi. Takımı aldığı zaman maçı izleyecek alt kat ve üst kat vardı. Emlak işlerinden gelen tecrübesini kullanarak saha kenarındaki koltukları yerleştirdi. O koltukları herhangi bir spordaki en değerli şey haline getirdi.

Forum’u aldığında ismi Forum’du. Staples Center gibi isim hakları yoktu. Salonun isim haklarını satma fırsatını ilk gören oydu. Artık Forum yerine Great Western Forum’a gidiyordunuz ve Great Western, o zamanlar Güney California’nın en büyük bankalarından biriydi. Bunu yapan ilk insanlardan biriydi, artık her yerde var. Magic Johnson

Magic Johnson: The Forum Club… Daha iyi bir gece kulübü yoktu. Yeni gelir kaynakları oluşturmuştu, bu yüzden şimdi herkesin bir kulübü var. Dr. Buss yaptı bunu. Bir keresinde herkesi şaşırtmıştık. O, Hugh Hefner’ı çağırmıştı, ben de Michael Jackson’ı davet ettim. Dr. Buss’ın yapmak istediği de buydu – Disneyland gibi büyülü bir mekan yaratmak.

“Showtime”

Organizasyon tarihine geçen oyun kurucusu direksiyondayken Dr. Buss, 12 yılda dokuz kez NBA Finalleri’ne kalan ve beş kez şampiyon olan, spor tarihinin en büyük hanedanlıklarından “Showtime”ın oluşumuna şahit oldu.

Jerry West: Dr. Buss, her türlü görüşe açıktı. Her şeyi dinlerdi. Benim onunla olan ilişkim her pozisyonun ne kadar önemli olduğunu, hepsinden neler beklemek gerektiğini ve uyumlarını açıklamaya çalışırken iyice sıkılaştı. Earvin’in yanında Kareem Abdul-Jabbar ve James Worthy gibi iki ideal oyuncumuz vardı. Mükemmel bir yapboz gibiydi. Rollerini bilen harika oyuncularımız vardı ve hiçbiri dikkat çekmeye çalışmıyordu.

Jamaal Wilkes: 1980’deki şampiyonluktan sonra resmen roket uçuşa geçmişti.

Magic Johnson: 1980 yılında ilk şampiyonluğumuzu kazandıktan sonra sarıldık ve “Buna inanabiliyor musun?” dedik. Çaylak takım sahibi, çaylak oyuncu ve başardık. İlk yılımızda! Sonrasında otele döndük ve bütün gece dans ettik. Dr. Buss da o isimlerden biriydi. Oyuncularını ve onlarla vakit geçirmeyi çok severdi. Herkesin beraber olmasını istiyordu ve bizim aramızdaydı. Bu, ikimiz için de büyük bir şeydi. NBA’de oynayabileceğimi kanıtlamak zorundayım. Onun da kanıtlayacak bir sürü şeyi vardı: Takım elbise giymediği ve kravat takmadığı için birçok insan ona bakardı, farklı bir takım sahibiydi. Lige izini hızlıca bıraktı ve sonrasında bir de şampiyon olduk. Herkes “Kim bu adam?” diyordu. Bunu beraber başarmıştık. Her şampiyonluktan sonra herkesten uzaklaşıp kutlardık. İlkinde Palm Springs’e gittik. Diğerlerinde ise Las Vegas’a gittik. İskambil oyunlarına bayılırdı. Sezon hakkında konuşurduk, sonra ise takımı nasıl daha iyi hale getirebileceğimizi konuşurduk. Dr. Buss hiçbir zaman oturup bir iki ay beklemedi. Hemen işe koyulmayı severdi. Kutlamayı yapar, geçiş törenini düzenler, parti verirdik ve sonrasında Vegas’a giderdi. Sonra bana “Bir hafta içinde Vegas’a gelmeni istiyorum.” derdi. Gittiğimiz her yerde insanlar isimlerimizi haykırırdı. Dr. Buss’ı o zamanın sahiplerinden ayıran şeylerden biri de buydu: O da bir ünlüydü. İnsanlar onu tanıyordu. Dr. Buss olmasa Jerry Jones da olmazdı. Dr. Buss, tüm sporlardaki ilk ünlü takım sahibiydi.

Kareem Abdul-Jabbar: Michigan’da oynadığımız ilk maçı hatırlıyorum, ev sahibiydik. Dr. Buss oradaydı, Earvin’in ailesi oradaydı, her şey çok özeldi. Magic’in ailesiyle o zaman tanıştım. Magic’in annesinin inancından müslümanlığa benzer diyet kısıtlamaları vardı, bu yüzden deplasmanlarda benim için yemek pişirirdi. Bunlar, takım arkadaşlarımızla ve yönetimle kurduğumuz ilişkinin özel kısımlarıydı. Takıma yeni katılan ve önemli katkı verecek birinin isteyeceği her şey vardı. Bu, sık gözlemlenen bir kesişim değildi. Dr. Buss da anın keyfini çıkarmayı iyi bilen biriydi. Onun vizyonu bu tarz şeyleri mümkün kıldı.

Pat Riley: Bana kapıyı açan isimler Jerry West ve Jerry Buss’tı fakat özellikle Dr. Buss’tı. Dr. Buss, o zamanlarda basketbol hayatımı kurtarmış ya da daha önceden bu konumda olacağımı hiç düşünmediğim bir noktadayken yeniden yönlendirmişti. Jack McKinney’in sakatlığı sebebiyle asistan koç oldum, sonrasında birden geçici bir şekilde koç oldum. Jerry Buss, muhtemelen Jerry West’e “Daha önce koçluk yapmamış birine 100 milyon dolarlık mirası emanet edeceğim.” diyordu. Jerry West ile aram iyiydi fakat onun benim koçluk için yeterli olduğumu düşündüğüne inanmıyorum. İlk yılımda tecrübesizliğime rağmen oyuncularımla birlikte şampiyon olduk, gerisi zaten efsane. Jerry West ve Jerry Buss beni yetiştirdi, bana yol gösterdi. Dr. Buss, birçok gece herkes gittikten sonra soyunma odasına gelirdi. Basketbol konuşmayı seviyordu. Onunla birlikte içer, strateji konuşur, oyun hakkında sohbet ederdik. Hayatın diğer alanlarına da girerdi ve çok zeki, çok parlaktı. Birçok alandan benim için heyecan vericiydi. Farkında olmadan hem bir koç hem de bir insan olarak hayat boyunca geçerli olacak bir eğitim alıyordum.

Jerry West: Pat ve ben çok iyi arkadaştık. Kariyerini basketbola döndürmeye çalışıyordum. O zamanlar belli sebeplerden dolayı Jerry, ikimizin ortak koç olmasını istiyordu. Üç yıldır koçtum ve yapmamam gerektiğini düşünüyordum. Benim için iyi değildi. Ben, oyunculardan çok fazla şey bekliyorum ve oyuncularla kurduğum iletişim berbat. Böyle biri değilim ve bunu yapmak istemiyorum. Bu yüzden bana ve Pat’e ortak koçluk işini sordu, ben de bir ay boyunca bunu düşüneceğimi söyledim. Basın toplantısı düzenledik ve Pat ile birlikte bir ay geçireceğimi, ardından Pat’in başantrenör olacağını söyledim. Sanırım herkes buna şaşırdı fakat onun için ve Lakers için harika oldu.

Kareem Abdul-Jabbar: Pat, işi aldığını uçaktayken öğrendi. Oyunculuktan Chick ile çalışmaya, oradan asistan koçluğa, sonra da başantrenörlüğe ne kadar sürede, iki buçuk yılda mı geldi? Ben bunu denemek bile istemezdim. Pat, harika iş çıkardı. İyi bir basketbol zekası var ve bu başarılar için yeterli iş etiğine de sahipti.

Byron Scott: 1985 yılındaki şampiyonluk öne çıkıyor çünkü Celtics‘i yenmiştik ve Dr. Buss, muhtemelen herhangi bir takıma duyabileceği en büyük gururu duyuyordu. Ofisimde oyuncuların ona şampanya döktüğü bir fotoğraf var. Onun yanında hepimiz çok konforlu hissediyorduk çünkü hepimize insanmışız gibi muamele ediyordu. Neler yaptığımızı, ailemizin nasıl olduğunu merak ediyordu. O tarz bir insandı.

Kareem Abdul-Jabbar: 1985 şampiyonluğu en çok keyif aldığım anlardan biriydi. 2. ve 6. maçlar arasında dominant oynadım ve sonunda eşiği aştık. Garden’da Celtics dışında şampiyon olan tek takımdık. Bu çok özeldi. Dr. Buss da orada bizimleydi. Kupayı hep beraber kaldırdık. Güldük eğlendik, şampanyamızı içtik ve Beyaz Saray’a gittik. Bazı kısımlar kaybolsa da bunları hatırlıyorum. Aile ortamı vardı. Jerry West çok mutluydu. O şampiyonluğu hep beraber, organizasyon olarak kazanmıştık. Bunun etkileri de Los Angeles’a kadar hissedildi.

Magic Johnson: 1985’te 5. maçtan sonra Los Angeles’tan ayrılırken oyunculara sadece birer parça kıyafet almalarını söyledim. 7. maç filan olmayacaktı. Hepimiz öyle yaptık. O uçağa bindiğimizde 6. maçta Celtics’i yeneceğimizi biliyorduk. Dr. Buss bunu söylediğinde hepimizin aklından bu geçiyordu. Sadece kendimiz için değil, herkes için oynuyorduk. Pat Riley’nin bu konuda harika bir konuşması var. Dr. Buss ile başladı ve hepimiz 1984’teki hayal kırıklığından dolayı üzgündük. Çok istiyorduk. 1985’te onlarla tekrar oynamayı, kendimize ve dünyaya onları yenebileceğimizi göstermeyi görev haline getirmiştik.

Mitch Kupchak (1981-86 yılları arasında Lakers uzunu, 2000-2017 yılları arasında Lakers GM’i): 1985’te genç olarak onunla birlikte soyunma odasında kutlama yapmak güzeldi. 25 yıl sonra da hayatımın farklı bir noktasında aynı takıma karşı tekrar kutlama yaptık. Maçtan sonra elinde kupa varken “İngilizce dilindeki en iğrenç cümlenin bitişi bu… Bir daha asla ‘Lakers asla Celtics’i yenemedi’ denmeyecek.” dedi.

Pat Riley: Bazı günler beni arar ve “Koçluk yap! Kareem olduğu için, Magic olduğu için korkma. Koçluk yap!” derdi. O günlerde oyunculara karşı sesinizi yükseltebilirdiniz ve onlar durumu anlardı. Bugün bunu yapamıyorsunuz. Karım Chris ile beraber Dr. Buss ile yemek yediğimizde Chris’e çok iyi davranmıştı. Gerçek bir aile ortamı vardı. Jeanie Buss henüz 18-19 yaşlarındaydı. Gerçek bir aileydik, takım olarak birdik ve bütün aileler kendini buna adamıştı. Oyuncuların dikkatini dağıtacak bir şey yoktu çünkü her şey Lakers ile ilgiliydi, her şey maçlara hazırlanmak ve maçlarda keyif almak içindi, Showtime, Los Angeles’ta ailecek keyif almak içindi. Sosyal medya yoktu, dikkatinizi dağıtacak bir şey yoktu. Medyayla uğraştıktan sonra hayatınıza devam ederdiniz. Baskı çoktu fakat Dr. Buss, üzerimizden o baskıyı almak için çok şey yaptı. Harika bir takımımız olduğunu biliyordu, iyiyle de kötüyle de başa çıktı. Her yıl kazanmak istiyordu fakat aynı zamanda bunun imkansız olduğunu da biliyordu. John Wooden olmadığınız sürece her yıl kazanamıyordunuz.

James Worthy: Evimde televizyondan draftı izliyordum ve kimse benim takaslanmam hakkında konuşmuyordu, ben de herhangi bir dedikodu duymamıştım. Bir anda Dallas Mavericks‘in sırası. Söylenene göre Lakers, James Worthy’i Dallas’a Roy Tarpley ve birkaç diğer oyuncu ile draft hakkı karşılığında yollayabilir.” dediler. Bundan sonra da birinin Magic Johnson ile konuştuğunu ve Johnson’ın bunu onayladığını söylediler. Duyduğum buydu. Hayretler içinde kalmıştım. İnanamıyordum. İyi oynamaya başladığımı, takıma dahil olduğumu düşünüyordum. Los Angeles Herald’da spor yazarlığı yapan Frank Grady beni yakaladı. Hala çok üzgündüm ve duygu yoğunluğum yüksekti. “Lakers organizasyonundan kimseyle konuşmadım, beni kimse aramadı, doğru mu bilmiyorum.”  dedim. O da “Sanırım doğru. Jerry West ile konuştuk.” dedi. Ben de “Biliyor musunuz, bu takımın yöneticisi kim bilmiyorum. Jerry West mi, Magic mi bilmiyorum, neler oluyorum bikmiyorum.” dedim. İnanamıyordum. En azından bir telefon araması ya da başka bir şey bekliyordum. Fakat “yönetim kim bilmiyorum” dediğimi hatırlıyorum.

Los Angeles’a geri döndüm ve Dr. Buss beni ofisine çağırdı. “Bu bir iş, bu şekilde oluyor, sana söylemek zorunda değiliz.” dedi. “En azından telefon bekliyordum.” dedim. “Üzgün olmanı anlıyorum, ben bağlamın dışında bırakıldım.” dedi. Bende etki bırakan şeylerden biri de Dr. Buss’ın iyi biri olduğu kadar iyi bir takım sahibi olmasıydı… Fakat bana baktı ve “Üzgün olmanı anlayabiliyorum, kendini ifade etme hakkın var.” dedi. Purosundan duman aldı ve “yönetim dediğin zaman… o benim.” dedi. Ondan sonra da bir şey söylemedi. Bakakaldım. Bu, benim için bir ders oldu.

Byron Scott: 1988’de ikinci kez üst üste kazanmak ve Pat Riley’nin kehanetini tamamlamak özeldi… fakat o yıl çok zordu. Forum’daki sahnede onu söylediğinde bir önceki şampiyonluğumuzu kutluyorduk fakat o ne yaptığını biliyordu. Bizim o baskı altında parlayacağımızı biliyordu. O sene fiziksel, mental ve duygusal olarak en çok zorlandığım senelerden biriydi. Her şey bittiğinde Dr. Buss ise sadece çok gururluydu. Oğlum Thomas’ı beş-altı yaşlarındayken kollarımda zıplattığımı hatırlıyorum… Çok yorgundum, zar zor taşıyabildim. O, her zaman maçlarda bençin arkasında dururdu. Basketbolu seviyordu. Dr. Buss’a şampiyonluğun takdim edildiği podyum hakkında çok şey hatırlamıyorum fakat Kareem’in Pat Riley’nin ağzına bir sonraki sene şampiyon olacağımızı söylemesin diye havlu sıkıştırdığını hatırlıyorum.

Pat Riley: Asistan koç ve başantrenör olarak çalıştığım 11 yılda takım, sekiz ya da dokuz kez NBA Finalleri’ne gitti ve beş kez şampiyon olduk, muhtemelen iki tane daha şampiyonluğumuz olmalıydı. Büyük başarı elde ettik. Takım olarak zirvemize 1987, 88 ve 89’da ulaştık. Pistons‘a üçüncü kez üst üste şampiyonluk yolunda kaybetsek de bence o sene açık ara en iyi halimizdeydik. Finallerde Magic ve Byron sakatlanana kadar yenilmeden gelmiştik. 1985’te kontratım hakkında yaptığımız görüşmeleri hatırlıyorum. O zamanlar menajerim yoktu. Kontratım gelmişti, Celtics’i Boston’da yenmiştik ve herkes mutluydu. Dr. Buss mutluydu. Ben mutluydum. Beni ofisine çağırdığını ve 10 dakika boyunca sohbet ettiğimizi, sonra da masadaki kağıdı çıkardığını hatırlıyorum. Onun üzerinde bir şey yazıyordu fakat ters çevrilmişti. Konuşmanın sonunda tersine çevirdi ve “Yapmak istediğim şu Pat: Senin işini adil bir şekilde halletmek.”. Rakamları bana doğru itti, baktım ve “Bu, adilden daha fazla Dr. Buss.” dedim. Elini sıktım ve üç yıllık yeni bir kontrat imzaladık. Hep böyleydi o. Sizi şaşırtırdı. “Hey Pat, gel konuşalım.”. Sonrasında bir bakmışım önümde hayal edemeyeceğim bir kontrat var. Öyle biriydi. Çok cömertti.

Knicks‘teki işi aldığımda Dr. Buss beni aradı ve Los Angeles’ta olup olmadığımı sordu. Eşim Chris ve benle yemek yemek istiyordu. Bu, ayrılığımdan bir sonraki yıldı ve Sunset Boulevard’da yemek yediğimizi hatırlıyorum. Bu devasa kontratı imzaladığımı hatırlıyorum. Gözlerimin içine baktı ve “Bunun ne denli bir para olduğunun farkında mısın?” dedi. New York’ta yapmaya hazır olduğum şeylerden, bana ödeyecekleri paradan ve bunu hak ettiğimden, Los Angeles’a yaptığım her şeyden gurur duyduğundan ve New York’a gidip kariyerlerimizi orada tekrar başlatacağımız için gurur duyduğundan bahsetti. Takımdan ayrı olduğum dönem boyunca şampiyon oldukları her seferde ona bir not yolladım. Los Angeles’ta çeşitli mekanlarda onunla karşılaştım ve selamlaştım. Bu şekilde iletişimde kaldık. Miami’ye geldiğimde ise benim için burada bambaşka bir dünya vardı. Birbirimize karşı samimi bir ilişkimiz ve saygımız vardı çünkü o, hayalini satın aldığında ben de oradaydım, benim de bir hayalim vardı. Onun hayali Lakers’a sahip olmaktı, benim hayalim bu işin bir parçası olmaktı. İkimiz beraber tarihe geçen bir takımın parçası olduk, sonrasında o, Shaq ve Kobe ile bir tane daha böyle takım yarattı. Beş şampiyonluk daha kazandı.

Kareem Abdul-Jabbar: Earvin HIV pozitif olduğunu açıkladığında hepimiz için zor bir gündü. Dr. Buss ve organizasyonun Earvin’e sahip çıkması beni mutlu etmişti. Earvin de durumdan en iyi şekilde çıktı. Bu çok güzel.