EuroLeague’de Sezonun Hayal Kırıklığı Yaratan 10 Transferi

22/May/23 08:19 Mayıs 22, 2023

Utkan Sahin

22/May/23 08:19

Eurohoops.net

Turkish Airlines EuroLeague’de sezon geride kaldı. Peki geride kalan sezonun en kötü 10 transferi hangisiydi?

By Utkan Şahin / info@eurohoops.net

Yaz döneminde koçlar ve genel menajerler, bir takımın kadrosunu kurarken bir hayalin üzerinden ilerler.

Yapılan her hamle kafalarındaki o hayalin, planın izlerini taşır. Elbette iyi bir yönetici, her hamlesinin olumlu veya olumsuz yönlerini hesaba katar ve bunun üzerinden ilerlemeye çalışır fakat akıllardaki ilk düşünce, her şeyin doğru gittiği haldir.

Bu yüzden kağıt üstünde kadro oluşturmak her zaman kolaydır. Çünkü aslında basketbol basit bir oyun ve doğru bileşenleri oluşturursanız başarılı olma ihtimaliniz hep var. Fakat kağıt üstünde… Gerçekte hayat böyle değil. Her şeyi iyi planlasanız bile bazen bir şeyler oturmaz. Oyuncu takıma adapte olamaz, kötü bir sezon geçirir ya da başka türlü problemler karşınıza çıkar.

Şampiyon olan takımların da dahil olmak üzere her yönetici, sezon içerisinde yaptığı bazı transferlerden pişman olur.

Eurohoops Fırın, yeni yazısında bu pişmanlıkları karşınıza getirmeye karar verdi ve Turkish Airlines EuroLeague’de sezonun en çok hayal kırıklığı yaratan 10 transferini belirledi. Bize sorarsanız bu transferlerin bazılarının kötü çıkacağı en başından belliydi, bazıları bizi de şaşırttı. Fakat hepsinin sonucunu aynı yere noktaya çıktı.

Neyse, lafı daha fazla uzatmadan karşınızda bu sezon EuroLeague’de en çok hayal kırıklığı yaratan 10 transfer:

Max Heidegger (Bitci Baskonia)

Max-Heidegger-Baskonia

İstatistikleri: 12 maç 2.5 sayı, 0.3 ribaund, 2.0 asist, 2.1 PIR

Taraftarlar bazen sezon ortası transferlerinden çok şey umuyor ama sahada karşılığı beklentilerle aynı olmuyor.

Sezon boyunca playoff yarışı veren Baskonia, Pierrie Henry’i doping soruşturması yüzünden kaybetmesinin ardından bizim için tanıdık bir isme gitti ve Merkezefendi Belediye Denizli Basket’te harika bir sezon geçiren Max Heidegger’i kadrosuna kattı.

Açıkçası Amerikalı guard, sezonun ilk yarısında sadece Türkiye’nin değil, Avrupa’nın da en formda oyuncularından biriydi ve yüksek tempoyla oynamayı seven Baskonia onun basketbol stiline de uygundu.

Fakat bu birliktelik en azından ilk sezonunda bekleneni veremedi.

Kariyerinde ilk kez EuroLeague’de mücadele eden Heidegger, açıkçası bu seviyeye pek uyum sağlayamadı ve 12 maçta 2.5 sayı ortalaması tutturabildi. Denizli’de durdurulamayan bir skorerken EuroLeague’de 12 maçta sadece 8 saha içi isabet bulabildi ve Baskonia da playoff’a kalamadı.

Baskonia’nın tarihinde bir oyuncuya buy-out ödediğini çok fazla görmemişizdir. Heidegger için 120 bin euro ödemeyi göze aldılar ama sonuç bekledikleri gibi çıkmadı.

Amerikalı guardın Baskonia’yla bir yıl daha sözleşmesi var. Bu sebepten bu transferi doğru yola çıkartmak için bir şansı daha olacak veya bu transfer, başkan José Antonio Querejeta’nın kariyerinde ender kazıklanmalardan biri olarak akıllarda kalacak.

Austin Hollins (Maccabi Playtika Tel Aviv)

İstatistikleri: 19 maç 1.8 sayı, 1.3 ribaund, 0.3 asist, 0.9 PIR

Bazen işlerin yolunda gitmeyeceği en başından belli oluyor.

Daha sezonun ilk haftalarında İsrail basınında koç Oded Kattash’ın Austin Hollins’ten memnun olmadığına dair birçok haberi görmüştük. Hatta o haberlerde Maccabi‘nin onun yerine bir hamle yapmak istediği de belirtilmişti. O transfer olmadı ve tecrübeli oyuncu takımda kaldı ama zaten sakat doğan bu ilişki, düzelmedi.

Kattash, Hollins’e hiç güvenmezken Amerikalı oyuncu da bulduğu az sayıda fırsat da kendini göstermeyi başaramadı.

Oysa ki Zenit döneminde Hollins, topu domine eden skorerlerin yanında verimli olabileceğini göstermişti ama İsrail’de hiç kendini bulamadı ve 1.8 sayı ortalamasıyla kariyerinin en kötü performanslarından birini sergiledi.

Kötü ilişki, sadece Maccabi için değil, her iki taraf için de hüsran oldu çünkü böylesine bir performanstan sonra 31 yaşındaki Hollins’in bir EuroLeague takımından kontrat bulması zor gözüküyor.

Iffe Lundeberg (Virtus Bologna)

İstatistikleri: 29 maç 8.0 sayı, 2.2 ribaund, 2.0 asist, 8.3 PIR

Daha önce EuroLeague’de kendini kanıtlamış bir oyuncunun NBA’den geri dönmesi EuroLeague’de herkesi heyecanlandırır.

Lundeberg’de aynısı oldu.

Danimarkalı skorerin kısa NBA deneyiminden sonra geri döneceği belli olunca birçok EuroLeague takımının taraftarı onun hayalini kurdu. Hatta Türkiye’den de Fenerbahçe‘yle ismi birçok kez anıldı.

En sonunda bu hayal Virtus Bologna taraftarı için gerçek oldu. Muhtemelen ateşli İtalyan taraftarları, Lundeberg’in yıllar sonra EuroLeague’e geri dönen takımlarını taşımasını bekliyordu ama bu hayalleri gerçekleşmedi.

Belki Lundeberg çok çok kötü oynamadı ama kendisinden beklenen o seviyeyi atlayamadı.

CSKA Moskova’dayken Lundeberg, takımının lideri değildi ama o pırıltıyı taşıyordu. Açıkçası Virtus’a gidince benim beklentim o pırıltıyı daha da kuvvetlendirmesiydi fakat yapamadı.

Virtus Bologna kurulan iddialı kadroya rağmen playoff potasının uzağında kalırken Lundeberg de vasat bir performans sergiledi. Özellikle %29.7 üçlük yüzdesiyle oynamasını herhalde kimse beklemiyordu.

Maalesef Lundeberg kendisinden beklenen o seviye geçişini yapamadı ve bu da Bologna taraftarı için hüsranı getirdi.

Kevin Pangos (EA7 Armani Milano)

kevin-pangos-olimpia-milano-fc-barcelona-euroleague

İstatistikleri: 16 maç 8.9 sayı, 2.3 ribaund, 3.4 asist, 7.7 PIR

Hazır İtalya’daki hüsrandan bahsederken hemen Milano‘ya geçelim.

Ettore Messina ve öğrencileri, öylesine hayal kırıklığıyla dolu bir sezon geçirdi ki, herhalde Shabazz Napier dışında bu listeye geri kalan yeni transfer olmuş bütün Milano oyuncularını koyabilirdim.

Sonuçta Final Four ve hatta şampiyonluk için kurulmuş bir kadro, üst üste 9 maç kaybederek playoff’un yakınından bile geçen bir sezon yaşayamadı. Hayliyle böylesine bir takımın oyuncularına karşı eleştiri yapmak çok kolay.

Ben ise bütün o oyuncular adına takımın lideri olması beklenen ismi seçtim: Kevin Pangos! 

Milano döneminin başından beri Ettore Messina, güvenebileceği o oyun kurucuyu arıyor. Efsane koç, bu yolda takımı Sergio Rodriguez, Malcolm Delaney gibi kariyerleri isimlere güvense de farklı farklı sebeplerden bu isimlerden alamadı.

Yaz döneminde Milano, CSKA Moskova’dan Pangos’u kapınca herhalde herkes Messina’nın sonunda aradığını bulduğunu düşündü ama bu beklentiler de boş çıktı.

Kanadalı yıldız guard, en basitinden sakatlıklardan başını kaldıramadı ve sezonun yarısından fazlasını kaçırdı. Yetmedi, sahada olduğu maçlarda da açıkçası Zenit’teki takımı sürükleyen oyuncu rolünü hiç bulamadı. Pangos’un 16 maçın sadece 7’sinde çift hanelere çıkabilmesi sanırım performansına dair birçok şeyi bize anlatıyor.

Messina ile Pangos’un ilk sezonu hayal kırıklığı oldu. İkinci sezonda bu hikayeden daha farklı bir şey çıkar mı birlikte göreceğiz.