by Melikşah Bayrav / info@eurohoops.net
Eurohoops Türkiye’yi YouTube’da takip etmek için tıklayın!
Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın!
EuroLeague’in 2025-26 sezonunda şu ana kadar 13 maçlık bir süreci geride bıraktık. Bu süreçte basketbolseverler olarak heyecan dolu karşılaşmalara, etkileyici bireysel performanslara ve kıyasıya bir rekabete tanıklık ettik.
Açıkçası şu ana dek oynanan müsabakalara baktığımızda hiçbir takım, ‘ben şampiyonluğun en büyük adayıyım’ izlenimini vermedi. Bu durum, ortaya rekabetçiliğin son derece yüksek olduğu ve her türlü sürprize açık bir lig izlememizi sağladı.
Öte yandan bu sezon her takım bazı yönlerden öne çıktı, bazı yönlerden ise bekleneni veremedi. Bu sezon ligde kusursuza yakın herhangi bir takımın olmaması, belki de şu ana dek tarihin en rekabetçi EuroLeague’lerinden birine tanıklık etmemize yol açtı.
Eurohoops, bugünkü serisinde 20 EuroLeague takımının en zayıf yönlerini karşınıza getiriyor.
Fenerbahçe Beko – Hücum Gücü

Bu yaz kadrosundan Nigel Hayes-Davis ve Marko Guduric gibi çok önemli iki yıldızı kaybeden Fenerbahçe Beko, dürüst olmak gerekirse bu iki ismin yerini doldurabilme konusunda çok iyi bir iş çıkaramadı. Hal böyle olunca temsilcimiz, EuroLeague’de yeni sezona istikrarsız bir başlangıç yaptı.
Özellikle Dubai, Valencia ve Real Madrid karşısında ağır yenilgiler alan Fenerbahçe, bu sezon için akıllarda çok fazla soru işareti uyandırdı. Buna karşın Fenerbahçe Beko için Kasım ayı öylesine pozitif geçti ki bir anda bu soru işaretlerinin büyük kısmı ortadan kalktı.
EuroLeague’de sezonun şu ana kadarki en iyi savunma takımı olan Fenerbahçe, açıkçası Kasım ayında aldığı galibiyetlerin çoğunu savunmadaki etkinliği ve agresifliği sayesinde aldı. Ne yazık ki takımın hücum gücü, şu ana dek savunma gücü kadar parlak değil.
Bu sezon EuroLeague’de maç başına yalnızca 79.6 sayı atabilen Fenerbahçe Beko, ligin en az sayı atan üçüncü takımı konumunda. Hücum reytinginde de (100 pozisyon başına bulunan sayı) durum farklı değil. Hücum reytingi yalnızca 110.3’te kalan Fenerbahçe, bu alanda da ligin en kötü üçüncü takımı.
Geçen sezon ise Fenerbahçe Beko, EuroLeague’de maç başına 83.6 sayı atarak ligin 11. sırasında yer alıyordu. Hücum reytingi ise bu sezona kıyasla 8 puan daha fazlaydı, yani 118.4’tü. Açıkçası bu tabloya baktığımızda Guduric ve Nigel’ın yokluklarının hissedildiğini daha da net görüyoruz.
Asist rakamlarına baktığımızda da negatif bir tablo görüyoruz. Bu sezon maç başına 16.9 asist yapabilen Saras Jasikevicius’un ekibi, ilk 13 maçın sonunda ligin en az asist yapan beşinci takımı.
Anadolu Efes – Uzun Rotasyonu

Ne yazık ki Anadolu Efes için şu sıralar pozitif şeylerden bahsetmek çok kolay değil. Sezon başından itibaren çok ciddi bir sakatlık krizi yaşayan temsilcimiz; Vincent Poirier, Shane Larkin, PJ Dozier, Rodrigue Beaubois ve Georgios Papagiannis gibi önemli süreler alması beklenen oyuncuları sakatlığa kurban verdi.
Hal böyle olunca Anadolu Efes için saha sonuçları gittikçe kötüye gitti. Son olarak AS Monaco deplasmanında gelen 36 sayılık mağlubiyet, çok erken bir koç değişikliğine gidilmesine ve Igor Kokoskov ile yolların ayrılmasına sebebiyet verdi.
Açıkçası Shane Larkin’in uzun süre daha sahalardan uzak olacağını düşünürsek Efes‘in hem kısa, hem forvet, hem de uzun rotasyonunda ciddi eksikleri var. Buna karşın bu eksiklerden en çok göze çarpanın uzun rotasyonu olduğunu söyleyebiliriz.
Uzun süredir takımın ana pivotu Vincent Poirier’den faydalanamayan temsilcimiz, bildiğiniz üzere Georgios Papagiannis’i de sezonun başlarında sakatlığa kurban verdi. Kai Jones’un bekleneni hiç verememesine ek olarak Brice Dessert’in henüz çok ‘ham’ bir oyuncu olması, Efes’i maçlarda çok zorluyor.
Hal böyle olunca Rolands Smits, sürelerinin çoğunu beş numaradan almak durumunda kalıyor. Ercan Osmani ise dar rotasyondan dolayı hem ligde, hem de EuroLeague’de dinlenecek vakit bulamıyor. Bu da Anadolu Efes için yorgunlukların gün geçtikçe artmasına sebebiyet veriyor.
Elbette çoğu takımın uzun aradığını düşünürsek sezonun bu aşamasında nokta atışı bir hamle yapmak hiç kolay değil. Yine de sezonun gidişatı açısından Anadolu Efes’in ciddi anlamda net bir beş numara eksikliği çektiği aşikar.
Panathinaikos – Topa Baskı

Sezona çok büyük beklentilerle başlayan Panathinaikos, şu sıralar EuroLeague’in en formda takımlarından bir tanesi. Özellikle Kenneth Faried eklemesinden sonra bambaşka bir hale bürünen Ergin Ataman’ın ekibi, ligde çıktığı son dört maçın tamamını kazanarak zirveye ortak oldu.
Buna karşın alınan üst üste galibiyetler, Panathinaikos’un kusursuz bir takım olduğu anlamına gelmiyor. Bu sezon Yunan ekibinin özellikle bir alanda zorlandığını görebiliyoruz.
Rakiplerine maç başına tam 19.2 asist izni veren Panathinaikos, bu alanda ligin en kötü beşinci takımı konumunda. Panathinaikos’un EuroLeague’deki rakipleri, maçlarda bulduğu sayıların %62.8’ini asist üzerinden buluyor. Yunan ekibi, bu istatistik kategorisinde ise ligin en kötü yedinci takımı.
Tabii ki kısa rotasyonunda Kendrick Nunn, TJ Shorts ve Kostas Sloukas gibi bire bir savunması zayıf oyuncuların varlığını düşünürsek bu tablo, pek şaşırtıcı değil. Yine de Panathinaikos’un mevcut hücum gücü, şu an için savunmadaki bazı soru işaretlerinin üstünü kapatıyor.
Hapoel Tel Aviv – Top Paylaşımı

Bu sezon Hapoel Tel Aviv’e baktığımız zaman çok ilginç bir tabloyla karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. EuroLeague’de sezona çok iyi bir başlangıç yapan Dimitris Itoudis’in ekibi, dokuz galibiyet ve dört yenilgiyle ligin en iyi üç takımından bir tanesi. Bu tablonun en büyük sebebi ise takımın hücumdaki verimliliği.
EuroLeague’de maç başına tam 90.7 sayı bulan Hapoel, ligin en skorer takımı konumunda. Üstelik 123.8’lik bir hücum reytingine (100 pozisyon başına bulunan sayı) sahip olan İsrail ekibi, bu alanda da ligin zirvesinde. Buna karşın asist rakamlarına baktığımızda çok ilginç bir tabloyla karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz.
Bu sezon maç başına sadece 16.9 asistte kalan Hapoel, ligin en az asist yapan takımlarından bir tanesi. Bulduğu 90.7 sayının sadece %51’ini asist üzerinden bulan Dimitris Itoudis’in ekibi, bu alanda ligin son sırasında yer alıyor.
Hapoel’in bire birlere bu kadar bağımlı bir takım olması, bazen başlarına dert açabiliyor. Mesela bu sezon temsilcimiz Fenerbahçe Beko’ya karşı hücumda çözüm üretemeyen İsrail ekibi, sadece 68 sayıda kalarak sezonun en kötü maçını oynadı. Geçtiğimiz hafta ise evinde Real Madrid‘e karşı sadece 74 sayı atabilen Hapoel, bir kez daha bire birlerde etkili olamayınca hücumda çok etkisiz gözüktü.
Dolayısıyla hücumdaki top paylaşımının çok sınırlı olması, Hapoel Tel Aviv’in özellikle sezonun ilerleyen bölümlerinde başını ağrıtacakmış gibi gözüküyor.
Kızılyıldız – Top Kayıpları

EuroLeague’de sezonun muhtemelen en flaş takımı konumundaki Kızılyıldız, yeni sezona muazzam bir başlangıç yaptı. Özellikle koç Sasa Obradovic‘in göreve gelişiyle birlikte müthiş bir galibiyet serisi yakalayan Sırp ekibi, oynadığı tempolu ve fiziksel basketbolla ilk 13 haftanın sonunda zirveye ortak oldu.
Tabii ki bu durum, Kızılyıldız’ın kusursuz bir takım olduğu anlamına gelmiyor. Sırp ekibi, özellikle bir istatistik kategorisinde bu sezon rakiplerine kıyasla epey zorlanıyor.
Maç başına tam 14.3 top kaybeden Kızılyıldız, EuroLeague’in bu sezon en çok top kaybı yapan üçüncü takımı konumunda. 100 hücum başına tam 19.3 kez top kaydeden Sırp ekibi, top kaybı yüzdesi istatistiğinde ise ligin en kötü ikinci takımı.
Yine de Kızılyıldız gibi tempolu ve fiziksel basketbol oynayan takımlarda bu tür top kaybı rakamları görebiliyoruz. Buna karşın topun değerini bilmemeleri, özellikle sezonun kritik bölümleri geldiğinde başlarını ağrıtabilir.
Zalgiris – Serbest Atış Yüzdesi

EuroLeague’de geçen sezon çok zayıf bir görüntü ortaya koyan Zalgiris, bu sezon yeni koçu Tomas Masiulis ile birlikte epey rekabetçi bir performans sergiliyor. Ligdeki ilk 13 maçının sekizini kazanan Kaunas temsilcisi, anlık olarak EuroLeague’in dördüncü sırasında yer alıyor.
Yine de Zalgiris’in bu sezon epey zorlandığı bir alan var. Bu sezon serbest atış çizgisinde EuroLeague’in en kötü takımlarından biri olan Litvanya ekibi, bu alanda fazlasıyla sıkıntı yaşıyor.
Bu sezon maç başına 20 kez serbest atış çizgisine gelen Zalgiris, bu alanda %74.7 gibi son derece dengesiz bir istatistiğe sahip. Kızılyıldız ve Valencia‘dan sonra ligin en kötü serbest atış atan takımı olan Litvanya temsilcisi, bu alanda iyiye gitmezse özellikle sezonun kritik anları geldiğinde ciddi sıkıntılar yaşayabilir.
AS Monaco – Üçlük Yüzdesi

Bu sezon EuroLeague’in iyi takımları arasında yer alan AS Monaco, sekiz galibiyet ve beş yenilgiyle ligin beşinci sırasında yer alıyor. Buna karşın Vassilis Spanoulis’in ekibi, bu sezon yay gerisinden ciddi anlamda zorlanıyor.
Yazın kadrosunu Nikola Mirotic gibi iddialı bir hamleyle güçlendiren Monaco, muhtemelen bu hamleyi yaparken üçlük tehdidini ciddi şekilde yukarı çekmeyi amaçlıyordu. Buna karşın şu ana dek ortaya çıkan tablo, pek beklendiği gibi olmadı.
EuroLeague’de maç başına 23.9 üçlük denemesinde bulunan Monaco, ligin en az üçlük atan takımlarından bir tanesi. Deneme sayısının azlığına rağmen Vassilis Spanoulis’in ekibi, yay gerisinden sadece %32.8 gibi epey istikrarsız bir isabet oranı tutturabildi.
Bu kötü yüzde, AS Monaco’yu EuroLeague’in üçlük yüzdesi en düşük dördüncü takımı yapıyor. Yine de iyi haber şu ki Monaco, üçlüklerde çok kötü olmasına rağmen 88.2 sayı ortalamasıyla ligin en çok sayı atan altı takımından bir tanesi.
Olympiakos – Yaratıcılık

Yazın çok uzun bir süre boyunca Vasilije Micic ile ilgilenen Olympiakos, açıkçası kısa rotasyonuna flaş bir ekleme yapma amacındaydı. Buna karşın Yunan ekibi, uzun arayışlarına rağmen hedefine ulaşamadı.
Buna ek olarak Keenan Evans’ın sahalara geri döndükten hemen sonra aşil tendonunu koparması, Olympiakos için kısa rotasyonundaki yaratıcı oyuncu eksikliğini farklı bir boyuta çıkardı.
Yıllardır adını EuroLeague Final Four’una yazdırmasına karşın Olympiakos, hep o son adımı atmakta zorlanıyor. Bu noktada Olympiakos kadrosunda kendi skorunu yaratabilen, topla adam eksiltebilen ve güvenilir bir kısanın olmaması, açıkçası takımın tavanını belirli bir noktada sınırlıyor.
Bu sezona baktığımızda da durumun çok farklı olmadığını görüyoruz. Her ne kadar bu sezon harika bir performans sergilese bile Tyler Dorsey, o ‘güvenilir kısa’ değil. Evan Fournier ise toplu oyundan ziyade topsuz oyunuyla fark yaratabilen bir oyuncu.
Halen kısa rotasyonuna bir hamle arayışında olan Olympiakos, aradığı ismi bulamadığı takdirde bu sezon bir kez daha hayal kırıklığı yaşayabilir.
Valencia – Serbest Atış Yüzdesi

Bir yıllık EuroCup arasının ardından bu sezon EuroLeague’e geri dönen Valencia, açıkçası lige renk katan takımlardan biri oldu. Koç Pedro Martinez yönetiminde çok akıcı ve tempolu bir basketbol oynayan İspanyol ekibi, aldığı sekiz galibiyet ve beş yenilgiyle rekabetçi olabileceğinin sinyallerini verdi.
Buna karşın tıpkı Zalgiris gibi Valencia da serbest atış çizgisinde bir hayli zorlanıyor. Maç başına 19.6 serbest atış denemesinde bulunan İspanyol ekibi, ligin en çok serbest atış kullanan takımlarından biri değil. Deneme sayılarının çok fazla olmamasına rağmen korkunç bir yüzdeye sahipler.
Takım olarak maç başına %72.5 ile serbest atış kullanan Valencia, bu alanda bariz şekilde EuroLeague’in en kötü takımı. Her ne kadar hücum güçleri fazlasıyla yüksek olsa da serbest atışlar, özellikle sezonun ilerleyen bölümlerinde canlarını sıkabilir.
Barcelona – Ribaundlar

EuroLeague’de yoluna sekiz galibiyet ve beş yenilgiyle devam eden Barcelona, aldığı istikrarsız sonuçların ardından koçu Joan Penarroya ile yollarını ayırdı. Penarroya’nın yerini ise kulüp efsanelerinden Xavi Pascual aldı.
Barcelona’nın bu sezon en çok sorun yaşadığı noktaların başında ise muhtemelen uzun rotasyonu geliyor. Willy Hernangomez, hücumda değerli olan bazı özelliklerine karşın savunmadaki zaafları nedeniyle sahada kalması çok zor bir oyuncu. Jan Vesely, ilerleyen yaşıyla birlikte savunmada ve ribaundlarda gün geçtikçe geriye gidiyor. Youssoupha Fall ise upuzun boyuna rağmen seviye olarak rekabetçi bir EuroLeague takımında düzenli süre alabilecek bir oyuncu değil.
Bu durum, Barça’nın ribaund rakamlarına yansımış durumda. Bu sezon EuroLeague’de maç başına sadece 21.1 savunma ribaundu alan Katalan ekibi, ligin en az savunma ribaundu alan üç takımından biri. Üstelik rakiplerine maç başına 11.3 hücum ribaundu veren Barça, bu alanda da ligin kötü takımlarından bir tanesi.
Dolayısıyla koç Xavi Pascual, muhtemelen ribaundlarda daha etkili olabilecek bir uzuna hayır demezdi.
Real Madrid – Hücum Gücü

Bu yaz çok sayıda önemli değişikliğe giden Real Madrid, takımın başına Chus Mateo yerine koç Sergio Scariolo’yu getirdi. Kadrosuna Theo Maledon, Trey Lyles, Alex Len, David Kramer ve Chuma Okeke gibi takviyeler yapan Madrid, açıkçası hücum verimliliğinde geçtiğimiz yılların epey uzağında kaldı.
Bu sezon maç başına 84.5 sayı atabilen Real Madrid, ligin en az sayı atan altıncı takımı konumunda. Madrid’in top paylaşımında da ciddi anlamda zorlandığını görebiliyoruz. EuroLeague’de maç başına 16.7 asist yapan İspanyol ekibi, ligin en az asist yapan dördüncü takımı. Üstelik bulduğu 84.5 sayının sadece %57.4’ünü asist üzerinden bulabilen Madrid, bu alanda ise ligin en kötü üçüncü takımı oldu.
Geçen sezon maç başına 18.8 asist yapan Real Madrid, bulduğu sayıların %62’sini asist üzerinden bulabiliyordu. Dolayısıyla bu alanda net bir geriye gidiş olduğu ortada. Hal böyle olunca ilk 13 haftada altı yenilgi alan Madrid, ligin 10. sırasında yer alıyor.
