BSL’de Sezona Bakış: Pınar Karşıyaka

2017-06-14T02:03:20+00:00 2017-06-14T12:43:44+00:00.

Utkan Sahin

14/Haz/17 02:03

Eurohoops.net

Basketbol Süper Ligi’nde sezonun sonu yaklaşıyor. Bu sezon kimler kazandı, kimler kaybetti? Kimler beklentileri karşıladı, kimler altında kaldı? BSL’de Sezona Bakış ligin her takımını mercek altına alıyor.

by Utkan Şahin / info@eurohoops.net

Bir ligin kalitesini sadece büyük bütçeli takımlar belirlemez. Bir ligin kaliteli olması için Pınar Karşıyaka gibi takımlara da ihtiyaç olur. Bu yüzden de Karşıyaka gibi takımların yükselişi ya da inişi ülke basketbolunu direkt bir şekilde etkiler.

Karşıyaka çok uzun süredir bu ligde mücadele ediyor. İyi günleri de oldu, beklentilerin çok altında kaldığı günler de… Bu doğal bir süreç. Ancak başarılı oldukları zaman da başarılı olamadıkları zaman da kültürlerine bağlı oldu. Uzun yıllar boyunca oluşturdukları kültürü yaşattıkları ve yaşatmadıkları zaman…

Yakın geçmişte Karşıyaka kendi geçmişinden gelen kültürünün ne olduğunu bizlere gösterdi.

Kupalar elbette önemlidir ama Karşıyaka taraftarının takımını desteklemesi için her zaman başka bir dayanak noktası olmuştur. Bütün basketbol kültürlerini kurdukları bir dayanak noktası… Ülkemizde genellikle kültür kelimesi içi boş anlamlar için kullanılır ama bu  Karşıyaka için geçerli değil. Orada yaşayan ya da orada taraftarın arasında maç izleme şansı bulan herkes Karşıyaka’nın kültürünü anlar.

Ufuk Sarıca‘nın başta olduğu dört yıllık süreçte üç kupa kazandılar ama her şeyden önemlisi bu kupaları kendi kültürleriyle kazandılar. Ancak her süreç biter ve bütün bu süreçlerin dip noktası olur. Ufuk Sarıca ile büyük mutluluklar yaşadılar ama kendilerini sıfırlamaları gerekiyordu.

Bazen sıfırlamak için önce hata yapmanız gerekir. Sürekli başarılı olamazsınız, sürekli mutlu olamazsınız. Bizim spor kültürümüz bunu kabul etmek istemese de bu böyle. Karşıyaka dört yıllık harika bir süreç geçirdi. Nasıl başarılı olacağını gördü ama şimdi döngüyü tamamlaması için neyi unutursa başarısız olduğunu görmesi gerekiyordu.

Tam da öyle oldu…

PLANSIZLIK

Karşıyaka dört yıllık süreçte planlı bir dönemden geçti. Yaşadıkları başarıları bir günde kazanmadılar. İlmik ilmik dokuyarak kazandılar. Önce agresifliği sahaya yansıtan bir basketbol planı koyarak taraftarlarını arkalarına çektiler… Sonra da kritik noktalarda hata yaparak büyüdüler. Daha sonrasında koçundan taraftarına kadar her yıl kendilerini daha fazla geliştirerek zafere doğru yürüdüler. En önemlisi de bütün bunları planlı bir şekilde yaptılar.

Agresif olmak önemlidir ama bunu başarıya çevirmeniz için saha içerisinde bir plana ihtiyacınız olur. Karşıyaka’nın da bir plana ihtiyacı vardı. Agresiflik ve plan kendi yiyen bir yılan gibidir. Karşıyaka opsiyonu bol olmasına rağmen kendi skor opsiyonlarını sınırlayan bir takım oldu. Planlarının sadece belirli oyuncular üzerinden dönmesi de hem onları doğru basketboldan hem de takım olmaktan uzaklaştırdı. Bunu başaramadıkları zamanda en büyük güçlerini kaybettiler: Hem basketbol, hem de kültürleri açısından.

İzmir ekibi, en temelde taraftarlarının güvenini kazanamadı. Çünkü taraftar sahada görmek istedikleri mücadeleyi ve basketbolu görmedi. Bazen büyük maçlar kazandılar ama sezonun genelinde sertlikten, mücadele etmekten çok uzakta kaldılar. Kendi taraftarını inandıramayan bir takımın başarılı olması beklenemezdi. Öyle de oldu. Sekiz yıl sonra playoff dışında kaldılar.

GELİŞİME AÇIK OLAMAMA

Karşıyaka sadece Türkiye için değil, Avrupa için de önemli bir basketbol okulu. Uzun yıllar boyunca burada gelişen birçok oyuncu Avrupa’da önemli kariyerlere sahip oldu. Şampiyonluğa ulaşan son Karşıyaka kadrosunda olduğu gibi. Bu sene ise İzmir ekibi oyuncuları parlatma konusundaki başarısını sahaya koyamadı… Hem de ellerinde gelişime açık olan birçok oyuncunun olmasına rağmen…

Mesela Mateusz Ponitka… Polonyalı forvet, bir sene önce EuroCup’ta yılın parlayan yıldızı seçilerek Karşıyaka geldi. Birçoklarının EuroLeague’de oynamasını beklemesine rağmen. Ancak saha içindeki plansızlık, bu gelişim konusunda da Karşıyaka’nın ilerlemesine engel oldu. Mateusz Ponitka belki değerini kaybettirecek bir sezon geçirmedi ama bir adım ileriye attığı bir sezon da geçiremedi. Karşıyaka’nın sahaya koyduğu basketbol planının sıradan olması bu adımın atılamamasının nedeni oldu. Bir başka örnek ise istatistik olarak parlak bir sezon geçiren DaJuan Summers’tı. Avrupa kariyeri sallantı da geçen Amerikalı istatistik olarak iyi bir sezon geçirse de sezonun genelinde neden yeteneklerine rağmen Avrupa’da üst seviyede yer alamayacağını gösterdi.

Bütün bu oyunculardan ayrılan tek oyuncu ise Muhammed Baygül oldu.

Karşıyaka oyuncularını yukarıya çekememesinin sıkıntısını bütün bir sezon yaşadı ancak bu problem onlar için daha büyük bir kayıp olabilir.

Karşıyaka’nın bu konudaki başarısızlığı belki gözünüze çok önemli olarak gelmeyebilir ancak bu başarısızlık kulübün vizyonuna vurulan bir darbe. Karşıyaka yıllarca bu konudaki başarısı yüzünden bir adım ileri atmak isteyen oyuncuların tercih sebebi oldu. Bu konudaki prestij kaybı Karşıyaka’nın vizyonuna direkt bir şekilde etki etmesi anlamına geliyor.

AGRESİFLİK 

Karşıyaka, taraftarının yapısıyla şekillenen bir takım. Taraftarının yapısı da agresif olmaktan geçiyor. Bu sadece Ufuk Sarıca döneminde kurulan bir bağ değil. Çok öncesinden beri Karşıyaka taraftarının sahada görmek istediği önemli şeylerden biri agresif olmak. Bu sezonki Karşıyaka ise bunu oturtamadı. Taraftarıyla havaya girilen zamanlar oldu ama sahada bu şekilde anılan bir takım olamadılar.

Bunun iki sebebi var: Birincisi yukarıda da bahsettiğim gibi plansızlıktan kaynaklanıyor. Karşıyaka doğru bir basketbol planı koyamadığı için agresif olmayı da beceremedi. Zaten eğer doğru bir basketbol planınız yoksa agresif olmanızın kuru gürültüden başka bir anlamı yok.

İkinci sebebi ise oyuncu seçimleri. Karşıyaka kurduğu kadroyla doğru uyumu yakalayamadı. Avrupa basketbolunda yetenek seviyesi düştüğünden beri en önemli başarı kaynaklarından biri takım içi uyum oldu. Karşıyaka doğru karakterde oyuncu seçimleri yapamadığı için bunu oluşturamadı. Basketbol kültürleri onları ayakta tutmaya çalışsa da bu uyumun olmaması Karşıyaka takımının zaman zaman büyük düşüşler yaşamasına sebep oldu.

Bu büyük düşüşlerin sebebi de oyuncuların profillerinden kaynaklıydı. Zaten farklı oyuncu profillerine sahiplerdi, coaching olarak da bunun üzerinde durulmaması Karşıyaka’yı çok daha uyumsuz bir hale getirdi. Bir kere maç ya da pozisyon seçmeye başlarsanız, başarılı olma ihtimaliniz ortadan kalkar. Karşıyaka sezon içerisinde bunu gelenek haline getirdi. Bu da onları başarısızlığa götürdü.

GELECEK SEZON NE OLACAK?

Karşıyaka’nın taraftarıyla, kültürüyle sağladığı hava bile takımının belli bir seviyede kalmasını sağlayabiliyor. Başarısız geçen sezon da bile İzmir ekibi bazı kırılma anlarını doğru oynayabilse bir Şampiyonlar Ligi Final Four’u ya da bir Türkiye Kupası finali oynayabilirdi. Bu yüzden yeni sezonu değerlendirirken Karşıyaka için önemli olan doğruları tekrardan hatırlamak. Çünkü zaten onları mutlu eden bir planları var.

Kabul etmek gerekiyor ki işler geçen sezondan daha zor olacak. Bütçenin geçtiğimiz sezona göre biraz daha düşmesi bekleniyor ve bu düşüş Karşıyaka’nın yabancı seçimi konusunda elini zorlaştıracak. Ancak aslında bu zorluklar Karşıyaka’nın karanlıktan ışığa geçerken daha doğru bir yol bulmasını da sağlayabilir.

Elbette İzmir ekibi yabancı oyuncuların kadroda yer aldığı yarışmacı bir kadro kurmaya çalışacak. Doğru olan da bu. Ancak bunu yaparken ellerindeki genç Türk yetenekleri düşünmeleri Karşıyaka için daha güvenli bir gelecek anlamına gelebilir. Basketbol takımın saha içerisindeki planlarında yer alabilecek Alp Karahan ve Egemen Güven gibi önemli potansiyel içeren Türk oyuncuları var. Karşıyaka’nın gelecek sezon amaçlarından biri de bu oyuncuları ve daha fazlasını kadro içerisinde doğru bir şekilde kullanmaya çalışmak olmalı.

Kullanmak ile doğru kullanmak arasında bir fark var. Bu yüzden öncelikle Karşıyaka’nın bu bilinçle bir koç seçimi yapması gerekiyor.

Genç yerliler dışında ise dediğim gibi Karşıyaka’nın yarışmacı olmama şansı yok. Bu ligde her zaman hedefleri ne olursa olsun yarışmacı olarak var oldular. Bundan sonra da bu şekilde yer almaları gerekiyor. Sadece bunu yaparken kendi kültür ve vizyonlarını öncelik haline getirmeleri gerekiyor. Yetenek tavanından daha çok taraftarlarına uyacak, arkalarına alacak bir kadroya ihtiyaçları var.

Eğer bunu başarırlarsa sonuçlardan bağımsız bir şekilde her halükarda iyi bir sezon geçireceklerdir.