BSL’de Sezona Bakış: Anadolu Efes

2017-06-13T15:12:24+00:00 2017-06-13T15:12:24+00:00.

Bugra Uzar

13/Haz/17 15:12

Eurohoops.net

Basketbol Süper Ligi’nde sezonun sonu yaklaşıyor. Bu sezon kimler kazandı, kimler kaybetti? Kimler beklentileri karşıladı, kimler altında kaldı? BSL’de Sezona Bakış ligin her takımını mercek altına alıyor.

by Buğra Uzar/ info@eurohoops.net

Uzun süre boyunca Türk basketbolunun lokomotifliğini yapan Anadolu Efes, beklentilerin aldığı birkaç sezonun ardından tekrar eski günlerine geri dönüşün sinyallerini verdi.

Aslında lacivert beyazlıların sezonunu ikiye ayırmak gerekiyor: O.S.Ö ve O.S.S. Yani Olympiacos serisinden önce ve Olympiacos serisinden sonra… Çünkü gerçekten bu iki dönem arasındaki fark geceyle gündüz kadar fazla.

Sezona biraz yavaş başlayan Anadolu Efes, sezonun ikinci yarısında belki de tüm Avrupa takımları arasında en formda ekiplerden birisiydi. Koç Perasovic‘in aklındaki oyunu sahaya mükemmele yakın bir şekilde yansıtan lacivert beyazlılar, EuroLeague’de de playofflara girmeyi başarmıştı.

Anadolu Efes playofflara da fırtına gibi girip Olympiacos‘un sırtını duvara dayadı ve Final Four’un kıyısına kadar geldi. Ancak daha sonra olanlar oldu ve üst üste iki maç kaybeden Efes‘in Avrupa sezonu sona erdi. Bu psikolojik darbenin takım üzerindeki etkileri ise çok büyük oldu ve sezonun geri kalanı da bir kabusa dönüştü.

Playoff serisinin ardından adeta serbest düşüşe geçen Anadolu Efes, önce playofflar için avantajını kaptırdı daha sonra da beklentilerin altında kalarak sezona yarı finalde veda etti.

Dilerseniz Anadolu Efes’in ligdeki performansına bir göz atalım.

ARTILAR

Anadolu Efes uzun süre sonra tüm basketbolseverlere keyif veren bir ekip olmayı başardı. Perasovic‘in hızlı hücumlara dayanan sistemi, lacivert beyazlıları izlemesi daha keyifli bir hale getirdi ve bu da onların daha geniş kitlelere hitap etmesini sağladı.

Anadolu Efes sadece ligin değil aynı zamanda ligin en atletik takımlarından birisiydi ve tempoyu yükseltebildiği anlarda durdurulamaz bir hal alıyorlardı. Rakiplerine karşı fiziksel olarak da büyük kalan Efes, bu özelliği sayesinde birçok rakibine üstünlük sağladı.

Yerli oyuncuların performansı da Anadolu Efes adına sezonun önemli artılarından birisiydi. Cedi Osman takımın en skoreri olurken Can Maxim Mutaf ve Doğuş Balbay da sezon boyunca önemli katkılar vermeyi başardılar. Efes’in bonservisini elinde bulundurduğu Furkan Korkmaz’ın Banvit formasıyla gösterdiği harika performans da gelecek sezon için onlara büyük bir artı olarak geri dönecek.

Koç Perasovic’in performansını da artıya yazıyorum ancak bu çok net bir artı değil. Sezonun son kısmı bu şekilde olmasaydı Hırvat koç tüm Avrupa’da belki de sezonun en iyi koçlarından birisiydi. O ana kadar takımını çok iyi kontrol eden, oyuncularının özelliklerini iyi anlayıp sistemine iyi bir şekilde adapte eden Perasovic, birçok oyuncunun kendisini bulmasını sağlamıştı. Tek tek ele aldığımızda çok istikrarasız oyunculara sahip olan Efes’in Final Four’u ufak hatalarla ve tek maçla kaçırmasındaki en büyük pay sahibi Perasovic ve onun oyun felsefesiydi. Ancak sezon sonundaki serbest düşüşe bir türlü dur diyememesi de onun performansının değerlendirilmesine çok olumsuz olarak yansıdı.

EKSİLERİ 

Anadolu Efes’in Olympiacos serisinden sonra yaşadığı psikolojik çöküş gerçekten çok büyük bir eksiydi. Birkaç oyuncunun belirli dönemlerdeki reaksiyonları dışında Anadolu Efes hep rakiplerine teslim olmuş bir görüntü çizdi ve sezon sonunda çok ağır mağlubiyetler aldı. Bu da aslında iyi sayılabilecek bir sezonun ardından lacivert beyazlıların ağzında acı bir tat bıraktı.

İstikrar birçok sezonda olduğu gibi bu sezon da Anadolu Efes’in en büyük problemi oldu. Lacivert beyazlıların performansı kimi zaman maç içerisinde bile büyük değişkenlikler gösterdi. Bu konudaki en büyük eksiyi ise takımın iki guardı Thomas Heurtel ve Jayson Granger’a yazmak gerekiyor. Bu ikili bir türlü aynı maçta iyi oynayamadılar, kimi zaman düzen dışına çıkarak kendileri bir şeyler yapmaya çalıştılar ve bu da diğer oyuncuların oyundan düşmelerine sebep oldu. Heurtel ve Granger, kontrolünü kaybeden geminin kaptanları olarak gemilerini kıyıya güvenli bir şekilde yanaştırmak yerine kayalıklara sürerek paramparça olmasına sebep oldu dersek yanılmış olmayız.

Anadolu Efes gibi büyük bir kulübün bu sezonu kupasız tamamlaması önemli bir eksi. Ligde finale bile kalamadan elenen Efes, Cumhurbaşkanlığı Kupası ve Türkiye Kupasını da finalde kaybetti. Cumhurbaşkanlığı Kupasının sezon öncesinde olduğunu düşünüp bir kenara koyabiliriz. Ancak Türkiye Kupası’nda Fenerbahçe‘yi saf dışı bıraktıktan sonra kendisinden çok daha az bütçeye sahip olan ve dar bir kadroyla mücadele eden Banvit’e kupayı kaptırmaları bir hayal kırıklığıydı.

Uzun yıllar Türk basketbolunun lokomotifi olan Anadolu Efes’in seyirci sayısındaki düşüş de kulübe bir eksi olarak yazılabilir. Lacivert beyazlıların sadık bir taraftar kitlesi var ve her maç takımlarını destekliyorlar. Ancak Anadolu Efes gibi bir takımın özellikle önem seviyesi düşük maçlarını neredeyse boş tribünlere oynaması üzücü bir durum. Taraftar desteği olmadan başarıların gelmesi daha da güçleşiyor ki bir zamanlar şampiyonluklara ambargo koyan Efes’in son yıllarda kazandığı kupa sayısının düşmesinde bunun da payı büyük. Anadolu Efes yönetiminin de bu konuda attığı olumlu adımları görmezden gelemeyiz. Salona gelen taraftarların rahat ve eğlenceli dakikalar geçirmeleri için birçok şey yapıyorlar ve özellikle Olympiacos serisinde oynanan maçlarda oynanan muhteşem atmosfer ilerisi için olumlu bir ışık.

Anadolu Efes’in Beşiktaş Sompo Japan serisinde yaşadığı malum olayı da eksiye yazmamız gerekiyor. Takımın sahadan çekilip daha sonra geri dönmesi birçok kişi tarafından tepki çekti ve Anadolu Efes’in bu sezon tekrar sağlam bir temele oturttuğu sempatik takım görüntüsüne büyük bir darbe vurdu. Buradan hakemlerin hatasız olduğu anlamı çıkmasın çünkü hakemlerin sezon içerisinde gösterdikleri performansı niteleyebilecek tek bir kelime var: Korkunç! Ancak Anadolu Efes’in o serideki problemlerinin yanında hakemlerin etkisi daha küçük bir yer kaplıyordu ve sorunu yanlış yerde yanlış şekilde aramayı seçtiler.

GELECEK SEZONDAN BEKLENTİLER

Anadolu Efes gelecek sezon için iyi bir iskelete sahip. Bu sezonun en iyi isimlerinden Bryant Dunston ve Derrick Brown‘ı henüz serbest oyuncu pazarına çıkmadan takımda tutmayı başardılar. Bu da onlar için bir avantaj çünkü eksikleri belli olan bir takıma sahipler ve bunu kapatabilirler.

Lacivert beyazlıların oyun kurucu pozisyonunda nasıl bir yol izleyeceği belki de onların kaderini belirleyecek en büyük etmen olacak. Hem Granger hem de Heurtel serbest kalıyor ve Efes belki de son iki yıldır en çok sorun yaratan bölümü değiştirme hakkına sahip. Perasovic göreve geldiğinde her iki oyuncunun da kapalı kontratları vardı. Yani Hırvat koç bu yaz kendi sistemine daha çok uyabilecek oyun kurucuları getirebilme şansına sahip. Bu da Efes’in bu sezon yaşadığı birçok sıkıntıyı gelecek sezon yaşamayabileceği anlamına geliyor. Kısacası gelecek sezon “Anadolu Efes 2.0’ı” izleyeceğiz.

Anadolu Efes için gelecek sezonki en büyük hedef bu sezon yarım bıraktıkları işi tamamlayıp EuroLeague’de Final Four’a kalmak. Tabii ki bunu yaparken ligi de boşlayamazlar. Ligde uzun süren şampiyonluk hasretini dindirmek Efes için oldukça önemli çünkü şampiyonluktan fazlasıyla uzak kaldılar.

Lacivert beyazlıların gelecek sezon ilk transferi ise Yeşilgiresun Belediyespor formasıyla sayı kralı olan Ricky Ledo oldu. Sezonu Baskonia‘da tamamlayan Amerikalı skorer, buradaki performansıyla kariyerinde bir sonraki adımı atmaya hazır olduğunu gösterdi. Ledo gibi bir skorerin kadroya dahil olması da tıkanan oyunu guardların insiyatifinden biraz olsun alacak olması sebebiyle çok önemli. Ledo’nun Perasovic’in oyun sisteminde kendisini geliştireceği ve oyununu bir üst kademeye çıkartacağı kanaatindeyim.

Son yıllarda her sezon büyük çaplı değişimlere giden Anadolu Efes’in bu yaz nispeten daha az değişime gidecek olması ve oluşturdukları iskeleti nasıl güçlendirecekleri merakla bekleniyor. Doğru hamleleri yapabilirlerse gelecek sezon bu büyük hedeflerini gerçekleştirmeleri ise işten bile değil.