Jordan’dan İyi Olabilecek Bir Adamın Hazin Hikayesi: Len Bias

31/Oca/18 10:32 Nisan 25, 2020

Semih Tuna

31/Oca/18 10:32

Eurohoops.net

Michael Jordan’ın kolejdeki en büyük rakibi, belki de ondan iyi olan tek kişiydi. Hayatında bir kadehten fazla içki içmemiş Len Bias, 2.sıradan seçildikten iki gün sonra aşırı dozda kokainden hayatını kaybetti. Eurohoops Çeviri, çok erken yitip giden pırıl pırıl bir gencin hikayesini yakın arkadaşının sözleriyle anlatıyor.

By Jerry Bembry / Çeviri: Yılmazcem Özardıç

Bu yazı ilk olarak 17 Haziran 2016’da The Undefeated’da yayınlanmıştır.

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

—–

30 yıl önce son NBA Şampiyonu Boston Celtics tarafından 1986 Draftı’nda 2.sıradan seçildikten iki gün sonra Len Bias adında bir genç, aşırı dozda kokain nedeniyle hayatını kaybetti. 70’lerdeki kokain döneminden yavaş yavaş son 7 yılda ya Lakers‘lı Magic Johnson ya da Celtics‘li Larry Bird’ün Finallerde olması ve rekabetiyle çıkmaya başlayan lig, onun gelişini sabırsızlıkla bekliyordu. Chicago’lu Jordan kadar dinamik bir oyuncu olarak görülen Bias, belki de tarihin gördüğü en iyi takıma gidiyordu. Her şey idealdi. Onun ölümü ve ölüm şekli, ligde yeri yerinden oynattı.

Tüm ülke de aynı sorunlardan muzdaripti ve Amerika’yı da değiştirdi. First Lady Nancy Reagan’ın “Hayır De” sloganından sadece birkaç yıl geçmişti. Bias’ın ölümü ülke medyasını uzun süre meşgul etti ve Afrian-Amerikalı vatandaşların çoğunlukta olduğu büyük bir kokain taciri hapis davalarına yol açtı.

Maryland Üniversitesinde Bias’la birlikte oynayan Keith Gatlin, Bias kalp krizi geçirirken onunla aynı süitteydi. Ancak uyuşturucuların içildiği odada değildi. Hala daha Bias’tan gelen bazı CD’leri kamyonunda saklayan Gatlin şu sıralar Wesleyan Christian Akademisinin koçluğunu yapıyor. Harry Giles’ın çıktığı lisenin koçluğunu yapan Gatlin, arkadaşının 30.ölüm yıl dönümünde The Undefeated’a konuştu.

“Atletik sorumlumuzdan The Undefeated’ın benimle Len Bias hakkında konuşmak istediğini öğrendiğimde ‘Yine yılın bu dönemi gelmiş olmalı’ dedim. Uzun zaman önce bunun sonsuza kadar devam edeceğini kabul etmiştim. Lenny’le olan bağlantım benimle birlikte mezarıma kadar gidecek.”

“Otuz yıl. Lenny’nin ölümünden 30 yıl geçmesi gerçekten inanılmaz çünkü anılar hala çok taze. Lenny’i sadece üç yıl tanıdım ancak aramızdaki ilişki ve kısa sürede kurduğumuz bağ sanki birbirimizi hayatlarımızın başından bu yana tanıyormuşuz gibi hissettiriyordu.”

“Len Bias sadece bir takım arkadaşı değildi. O bir kardeş gibiydi. Onunla ilk kez Maryland’a gelmeden önceki üniversite ziyaretimde tanıştım ve o nadan itibaren aramız iyiydi. Anında beni sanki ailesinden biriymişim gibi hissettirdi. Sanki kendi evimdeymiş gibiydim.”

“İlk senesinde sadece 7.1 sayı ortamalayla oynayan bir oyuncuydu yani henüz büyük bir yıldız olmamıştı. Beni kampüste ilk gezdirdiği gün insanlar hayranlıktan durup ona bakmıyordu. Ancak günün sonraki saatlerinde idmana çıktığımızda yıldız potansiyelini gördüm. Her yere uçup kaçmasıyla diğer takım arkadaşlarının çoktan bildiği bir şeyi ben de fark edecektim: bu genç adam çok özel bir oyuncu olmaya doğru gidiyordu.”

“Çok iyi olacaktı çünkü Lenny çok çalışıyordu. Maçları domine etmesini sağlayacak bir şut yeteneğiyle doğmamıştı. Oyununu 2013’te Hall Of Fame’e giren Bernard King ve onun sırtı dönük topu alıp potaya yüzünü döndüğünde şutunu gönderebilmesi yeteneği üzerinden geliştirmeye çalışıyordu. Bunu da kolayca başarmıştı. Lenny bir şeyi mükemmel hale getirdiğinde herkesin kaderi onun merhametine kalmıştı.”

Jordan’dan Daha mı İyi?

“Yıllar boyunca mutlaka Len’i Michael Jordan’dan ayıran şeyin şut olduğunu ve potansiyel olarak profesyonel seviyede Micheal’dan daha iyi olmasını şutunu geliştirmesinin sağlayabileceğini çok duymuşsunuzdur.”

“Lenny’le birlikte, Michael’a karşı oynadım. Lenny inanılmaz derecede güçlü ve çılgınca atletizme sahip olan bir oyuncuydu. Jordan kadar şut da atabiliyordu ancak kolej seviyesinde bunu pek fazla göstermemişti. Ancak Michael biraz daha üst düzeydi çünkü ribauntu alıp karşı potaya atak edebiliyor, aynı şekilde oyun kurucu pozisyonundan oyunu diğer arkadaşları adına kolaylaştırabiliyordu. Başkasının yardımı olmadan verimli basketbol oynayabilme yeteneği vardı.”

“Lenny’nin ise ribauntu alıp topu elinden çıkarması ve kulvar koşması gerekiyordu. Yarı sahayı geçtiğinde topu potaya yakın bir yere atın veya postta ona verin, kalanı zaten o hallediyordu. Lenny kolejde ribauntu çekip tek başına gidemiyordu.”

“Belki de başka bir sistemde bu konuda kendini geliştirir ve gerçek pozisyonu olan 3 numarayı oynayabilirdi. Ancak Maryland’da hep kısa bir takımdık ve Lenny 2.04 olduğu için kolejde hep 4 ya da 5 oynadı. Her gece  [North Carolina’lı] Brad Daugherty, [Georgia Tech’li] John Salley ve [N.C. State’li] Chris Washburn gibi oyunculara karşı oynuyordu. Zor bir şey yapıyordu ancak gücü ve zıplama yeteneği başarılı olmasını sağlıyordu.

“Lenny ikinci yılında patlama yaptı. O andan itibaren topu sürekli elinde istiyordu. Takım arkadaşları Branch ve Coleman da skorer oyuncular olduğu için herkes ‘O Adam’ olmak istiyordu ve bu sorun yaratıyordu.”

“Ben de o anda denkleme giriyordum. Uzun süreler alan bir ilk yıl oyun kurucusu. Otobüsü sürüyor, devirmemeye çalışıyordum. Sürekli. Eğer deplasmanda aynı odada kalmıyorsak Lenny sürekli benim nerde kaldığımı bulur ve yanıma gelirdi. Gece beni arayıp lakabımla seslenirdi:

‘Smooth, napıyorsun? Yatağa gitmeden önce sorayım dedim: Yarın topu alabilir miyim?’

‘Senindir koca adam.’

‘Tamamdır, bunu duymak güzel Smooth. İyi geceler.’

Draft Öncesi

“Ben hiç sigara veya içki asla kullanmazdım ve Lenny hep ‘Hey Smooth, git Sprite veya zencefilli gazozunu al’ derdi. Lenny’i hiçbir zaman bir kadeh içkiden fazlasını içerken görmedim. Hiç kaygılanmam gereken bir durumda olduğunu da hissetmedim.”

“Bu da Draft’tan sonra olanları büyük bir şoka dönüştürüyor.”

“Draft’tan önce iyi hissediyordu. Sinirli değildi ancak kaygılı olduğunu görebiliyordum. Lenny, 1986’daki çoğu ‘En İyi’ ödülünü alan St.John’s’tan Walter Berry’den iyi mi kötü mü bu konuşuluyordu.”

“Berry iyiydi. Eski tip anlamda iyiydi. Ancak bu karşılaştırmalar Lenny’i rahatsız ediyordu. Her zaman Walter’dan konu açıldığında ‘Cidden benden iyi olduğunu mu düşünüyorsun?’ derdi. Walter’ın ondan önce seçileceğine dair dedikodular onu sinirlendiriyordu. Öyle bir raddeye gelmişti ki Draft’tan önce bir salonda birlikte oynarken maçı bir anda durdurup “Gerçekten Walter Berry’i benden önce mi seçecekler?” diye soruyordu.”

“Birçok kişi yaz okuluna kalmıştı bu yüzden Draft’ı yurtta birlikte izledik. Lenny’nin 2.sırada Celtics tarafından seçilmekten mutlu olduğundan emindim. (Berry 14.sırada Blazers tarafından seçilmişti)”

“Sonraki gece kampüse döndü ve ona sarılıp kutladım, onun adına mutlu olduğumu belirttim. Tipik Lenny hareketi olarak her şeyi önemsiz gibi lanse etmeye çalıştı. Şampiyon olmuş bir takıma gittiği ve birçok şampiyonluk kazanma şansı olduğu için mutluydu.”

“Malum geceyle alakalı en büyük yanlış anlaşılma büyük bir parti yaptığımızdı. Herkes ‘Hadi Len, kutlayalım’ diyordu ancak o uzun süredir görmediği bir arkadaşıyla yemeğe çıkacağını söyledi. Sonraki gün birlikte matematik dersimiz vardı. Bana söylediği son sözler ‘Sabah görüşürüz Smooth, kahvaltı ederiz’ olmuştu.”

“Saat 3 gibi süite bazı arkadaşların geri döndüğünü duydum. Odalarına gidip kapıyı kapadılar. Ben de arkamı dönüp uykuya daldım.”

“Lenny’i Yerde Yatarken Gördüm”

“Annem aradı, saate baktım ve 6.57 olduğunu gördüm. İyi olup olmadığımı sordu, iyiyim dedi. Kötü bir şeyler olduğuna dair bir rüya gördüğünü söyledi. Telefonu kapatıp kız kardeşimi aradı”

“Odamın kapısını açtığımda gözümden uyku akıyordu. Lenny’i yerde yatarken gördüm, insanlar etrafında endişeli şekilde ona bakıyorlardı. Bir atak geçirdiğini söylediler. Üstünde bir şey yoktu ve hareket etmiyordu. Doktor ekibi odaya geldi ve onu canlandırmayı denediler. Ben o anda ‘Aman Tanrım’ diyordum.”

“Annesini aradım ve bir sorun olduğunu söyledim. Prince George Hastanesine gitmesini söyledim. Korkmuştum ve ona yanlış yeri söylemişim. Yaşanan her şey beni çok baskı altına almıştı. Fazla geldi. Len’i Leland Memorial Hastanesine götürdüler ve biz de arabalarımızla takip ettik. Tüm takımımız oradaydı ve durum faciaydı. Bir adamı hayatının en mutlu anından, NBA’e 2.sırada seçilmişken yerde bilinçsiz şekilde yatıp yaşam mücadelesi verirken görmem arasında sadece 12 saat vardı.”

“Bekledik. Muhabirler gelmeye başlıyordu. Her geçen dakika daha kalabalık oluyordu. Herkes ağlıyordu. Baktığımda John Johnson, Dave Dickerson, Tony Massenburg gibi ilk yıl oyuncularımızı görüyordum. Zor anlar geçiriyorlardı. Büyükler için de zordu ancak gençler… İlk yıllarını yeni bitirmiş ve Lenny’i idol olarak seçmişlerdi. Kafaları karışık ve tamamen yıkılmış haldelerdi.”

“Sonra Bayan Bias çıktı. Çok güçlü bir kadın. Bana sarıldı ve ‘Onu kaybettik. Bana güçlü duracağına dair söz ver.’ dedi”

“Ağladık. Duvarlara vurup durduk. Yıkıldık. Kötü bir görüntüydü. Kendime sürekli ‘Bu kötü bir şaka olmalı’ diyordum.”

“Sonra ise ölüm nedeni açıklandı. Fazla derece kokain kullanmak. O andan itibaren bütün dünya sanki başımıza yıkıldı.”

“Lenny arabası mavi Nissan 300ZX’i yurdun yanına park etmişti. Ölümünden birkaç hafta boyunca her gün o arabanın yanından geçtim.”

“Kokain haberleri olayı kriminal bir soruşturmaya döktü. Polis arabasına ve yurduna baktı. Bir düşünün. Kolejdeki bir çocuksunuz, çok yakın bir arkadaşınız öldü ve sürekli olayın olduğu yurda gitmek ve bir de onun arabasının önünden geçmek zorundasınız. Bu benim kafayı yememe neden olmuştu.”

“Sonra hemen olay arkadaşımızın ölümünden en güçlü olanın hayatta kalmasına dönmüştü.”

“Lenny hayatını kaybetmişti. Koç, takım sorumlusu ve hukuk müşaviri işlerini. Geriye kalanlar ise bizlerdik: bir grup genç, içlerinden birinin kaybına dayanmaya çalışırken etraflarında yardımcı olacak bir büyük bulamıyordu.”

“Gittiğimiz her yerde suçlandık. Damga yedik. Herkes bize uyuşturucu bağımlısı gözüyle bakıyordu ancak olayın içinde sadece birkaç kişi vardı. Hiçbirimizin okula gitmediğini söylüyorlardı ancak birçoğumuzun dersleri çok iyiydi.”

“Lenny’nin ölümünden sonra iki hafta boyunca odamda kaldım. The Young and the Restless’ı izleyip Domino’s Pizza söyledim. Çok fazla yalan yanlış bilgi vardı. Sezon boyunca bize destek olan birçok kişi Maryland basketbol takımını üniversitenin adını lekelemekten dolayı suçluyordu.”

“Bu bize büyük acı veriyordu.”

“1986’dan bahsediyoruz, TMZ yoktu. Bugün olsa neler yaşanacağını dahi tahmin edemiyorum. Muhtemelen birileri fotoğrafları ya da hikayeyi para kazanmak için satabilirdi. Birisi olayı fabrikasyon hale getirip herkesin kafayı bulduğunu iddia edebilirdi. Sosyal medyanın şu günkü durumuna da bakarsak herkes bunu yiyebilirdi.”

“Bir sonraki yıl basketbol oynamadım ve bu beni olgunlaştırdı. Daha güçlü bir kişi oldum çünkü bizim yaşadıklarımızı yaşayıp yeterince güçlü olmasaydınız muhtemelen yok olurdunuz.”

“Ancak yine de yaşanılan her şey herkesin bizi Len’in ölümü nedeniyle suçlamasının verdiği dayanılmaz acıdan kurtarmaya yetmedi. Sanki hiçbir kampüste Lenny’nin ölümünden önce kokain veya ot kullanılmamış, sonrasında da kullanılmayacakmış gibi davranıldı.”

“Çok yankı uyandırdı. Suçlamaların dışında Lenny’nin ölümü içimizden birkaç oyuncunun NBA’de oynama şansını yok etti. Bir şansım olduğunu düşünüyordum ancak şimdi ismini vermeyeceğim bir takımın bir yöneticisi bana ‘Seni takıma katamam çünkü Len Bias’la olanlardan sonra basın açısından çok kötü olur’ demişti.”

“Takım arkadaşım Derrick Lewis’in de aynı sorunları oldu. Avrupa’da oynayabildiğimiz için şanslıydık. Ancak oraya gittiğimizde bile yaşananlar soruluyordu. Yunanistan’daki takımıma gittiğimde koçum bana ‘uyuşturucu bağımlısı mısın?’ diye sormuştu. O zaman yetişkin bir adamdım. Aramızda tartışma yaşanmıştı.”

“ESPN’in Bias’sız adındaki 30 for 30 belgeseli çıktığında bizi suçlayanların bazılarının fikirleri sonunda değişmeye başlamıştı. Herkes neler olduğunu gördü. Son zamanlarda insanlar bana gelip ‘Belgeseli izledim, size inanıyorum’ dedi.”