Dev Maça Analiz: Nicolo Melli vs. Adrien Moerman

13/Mai/19 13:55 Mai 13, 2019

Utkan Sahin

13/Mai/19 13:55

Eurohoops.net

Eurohoops Fırın, dev maç yaklaştıkça analizlere önem vermeye başladı. Büyük yazı öncesi karşınızda pozisyon analizleri!

By Utkan Şahin / info@eurohoops.ne

Üst seviye basketbolda büyük bir maçı, eşleşmeler üzerinden değerlendirmek çok doğru değil.

Sonuçta sadece 40 dakikalık bir maçtan bahsediyoruz. Maç içerisinde her şey olabilir. Oyuncular faul problemi yaşayabilir, sakatlanabilir, başka bir pozisyonda oynamak zorunda kalabilir. Üstelik Avrupa basketbolunu biliyorsunuz. Burası yıldızların ligi değil, takım vurgusunun üstünü çizenlerin başarılı holduğu bir lig.

Bu sebeple normalde pek oyuncu karşılaştırması yapmaya pek sıcak bakmıyorum. Fakat Fenerbahçe Beko ile Anadolu Efes‚in olayı farklı!

Bu iki takım, henüz playoff gelmeden bu sezon şu ana kadar tam 6 kere karşılaştı. Üstelik bu 6 maçın 2’sinin sonucu kupayla bitti. Dolayısıyla bu maç normal bir şartla karşımıza çıkmıyor. Oyuncuların reaksiyonları, birbirlerine karşı verdiği mücadeleleri daha önce izledik ve 5 gün sonra tekrar göreceğiz. Bu sebeple de final maçına kadar bazı pozisyonların karşılaştırmalarını karşınıza getireceğiz. Amacımız hangisi üstünlük sağlar sorusuna cevap bulmak değil. Daha önce ne gördük ona bakmak.

Eurohoops Fırın, bu yazılarına ise ilk olarak her iki takım için de kritik rolleri olan aynı pozisyondaki iki isimden başlamaya karar verdi: Nicolo Melli ve Adrien Moerman!

Hazır mısınız? O zaman başlayalım!

Bu İki Oyuncu Takımları İçin Ne Kadar Önemli?

Andrea Trinchieri’nin yanında gösterdiği gelişim sonrası Avrupa’nın en önemli oyuncularından biri haline gelen Nicolo Melli, 2017 yazında büyük beklentilerle Fenerbahçe ile anlaştı.

Sonuçta Avrupa’da oyun zekası ve bilgisi bu kadar yüksek, pozisyonuna göre harika bir pasör olan modern bir 4 numara bulmak çok kolay değil. İtalyan yıldızın İstanbul’a geldiği zaman sarı-lacivertlilerin hücumunda merkez haline geleceği ve Fenerbahçe’nin hücumdaki çeşitliliğini artıracağı düşünülmüştü.

Fakat biz Melli‚yi hiç böyle görmedik. Hatta ondan beklentiler bu şekilde olduğu için maç istatistiklerine bakınca zaman zaman hayal kırıklığı yaşattığı bile söylendi. Aslında bu çok doğru değil çünkü farklı olan insanların ondan beklentisiyle, Obradovic‚in istedikleri arasındaki farktı.

Obradovic, Fenerbahçe kariyeri boyunca Melli’yi hiç Brose dönemindeki gibi kullanmadı. İtalyan yıldız, tepeden ya da kendisinin sevdiği sol yüksek posttan top dağıtan, birebir oynayan bir oyuncu olarak oynamadı. Çünkü Obradovic’in planında bu yoktu.

Vesely-Ekpe ikilisinde olduğu gibi hücumda alan paylaşımını bozmak istemeyen Sırp koç, Melli’yi hep dışarıda tuttu. Amaç hep ikili oyun sonrasında Vesely’nin içeride daha fazla alan bulmasıydı. Melli ise saha görüşüyle hep tepede ya da forvette yerleşip top dolaşımına yardımcı oldu.

Peki Melli bu takım için nasıl önemli bir hale geldi? Cevap kolay aslında: Takımın birleştirici parçası haline gelerek.

İtalyan yıldız, oyunun her iki tarafında da gerçekten çok etkileyici olan oyun zekasıyla takımı bir arada tutan o gizli parça haline geldi. Evet, hücumda belki yeterli agresifliği ondan göremediğimiz zamanlar oldu ama top dolaşımı ve alan paylaşımında büyük bir etken oldu. Savunmada ise kariyerinin üstüne çıkan bir performans sergiledi.

Fenerbahçe’nin savunmasından bahsettiğimiz zaman ilk akıllara gelen isimler Kalinic ya da Vesely oluyor. Özellikle Vesely kısaların karşısında kalabildiği için sürekli övgüleri alan kişi oluyor. Yanlış anlamayın, tabii ki bu çok önemli ve Vesely bu işte oldukça başarılı. Fakat Fenerbahçe bu kadar iyi bir savunma takımıysa bunda Melli’nin rolü çok büyük. Savunmada bütün kaymalar, bütün yardımlar domino taşı gibi ondan başlıyor. Zaten savunma verimliliklerine baktığımız zaman ana rotasyonda Vesely’den sonra en iyi isim İtalyan oyuncu…

Melli’nin oyun zekasından sürekli bahsediyorum ama bu gerçekten çok önemli. Bazı özel oyuncular oyunu okuyabilir. Melli de öyle. Oyun içerisinde dikkat edin, Fenerbahçe’nin problem yaşadığı bir alan varsa Melli, hep orayı toparlamaya çalışıyor.

 Çok olgun, fazlasıyla profesyonel biri. Bazen onunla dolaşmayı da seviyorum şimdilerde. Çünkü kendisine de söylüyorum hep, ‘Almanlardan daha Almansın’ diye. Fazlasıyla aklı başında, zeki biri Nicolo.

Bu açıklamanın sahibi Fenerbahçe Genel Menajeri Maurizo Gherardini! Bence Melli’yi açıklayan en iyi cümleler bunlar. Melli, duygularıyla yaşayan İtalyan bir oyuncudan çok aklı, mantığı öne koyan bir Alman gibi. Üstelik devamlılığı da çok fazla. Bu sezon EuroLeague’de 850 dakikanın üstünde sahada kalan tek Fenerbahçeli oyuncu o. Sarı-lacivertlilerin rotasyonu sebebiyle bunun biraz mecburiyet olduğunu düşünebilirsiniz ama bence öyle değil. Obradovic, İtalyan yıldızına çok güveniyor ve onun zekasından ve çeşitliliğinden kolay kolay vazgeçmek istemiyor.

Bu sezonun en büyük sürprizlerinden biri olan Adrien Moerman ise çok daha farklı bir oyuncu ve karakter.

Onun bu takım için önemini anlatmak çok daha kolay. Yaz döneminde çoğu kişi tarafından „kötü transfer“ olarak nitelendirilen Fransız yıldız, bir anda sezonun kahramanlarından biri oldu. Çoğu kişi bence üzülmesin çünkü Moerman-Dunston ikilisinin bu kadar uyumlu olacağını önceden kestirmek, en azından bu seviyeye kadar çıkabileceklerini düşünmek gerçekten kolay değildi.

Fakat oldu. Fransız yıldız tahminlerin çok üstünde bir performans sergiledi. Moerman, tüm sezon boyunca istikrarlı bir performansla bence ligin en iyi 4 numara performansını sergiledi. Bu sebeple de EuroLeague’in ona gelecek adına „en iyi beşte“ yer alma borcu var.

Peki nasıl oldu da ondan böyle bir performans geldi?

Moerman, bizler için tanınmadık bir is dimeğil. Onu hem Banvit hem de Darüşşafaka‚da izledik. Geçen sezon Barcelona’daki halini de gördük. Modern 4 numaranın bir tanımı olan fakat savunmada çok büyük problemleri olan bir oyuncuydu. Dışarıdan Avrupa basketbolunu hiç takip etmeyen birisini getirseniz ve Barcelona ile Efes‚teki performanslarını izletseniz, aynı oyuncu demez.

Bunun da aslında güzel bir açıklaması var. Modern basketbolda uzunların dışarıya çıkması ve dış şut atması artık şart! Bunları yapamayan bir oyuncunun bambaşka çok özel yetenekleri olması gerekir. Fakat uzunların sürekli dışarıya çıkması da aslında başka problemleri getiriyor.

Sürekli onlardan dışarıda gezmesi ve o dış şutu sokması istenilince uzunlar daha yumuşak hale geliyor ve oyunla bağlantıları kopuyor.

Biliyorum, bu sezon Moerman denilince aklınıza ikili oyun sonrası dışarı açılan ve şut atan bir görüntü geliyor. Onun en büyük yeteneği de bu fakat Barcelona bunu çok çarpık bir şekilde kullandı. Onu sürekli dışarıda tuttu. Fransız oyuncunun geçen sezon attığı bütün üçlükler asist üzerinden geldi. Bu onun topla olan ilişkisini oldukça azalttı. Üstelik potaya 4 metreden uzaklık içerisinde Moerman geçen sezon sadece 106 şut kullandı.

Efes ise onun kendi içerisinde iç-dış dengesini kurmasına yardımcı oldu. Moerman, burada dripling üstünden üçlük atmıyor ama topla ilişkisi çok daha fazla. Üstelik yine 4 metre uzaklık içerisinde kullandığı şut sayısı 226! Bu da onun oyun içerisinde ne kadar farklı kullanıldığını gösteriyor.

Oyunun içerisinde daha fazla yer alması da onu yukarı taşıyor. Savunmada eksi yazar dediğiniz Moerman, hücumda oyunun bir parçası olduğu sürece savunmada da mutlak bir konsantrasyon içerisinde oynuyor. Moerman gibi keskin özellikleri olan bir oyuncu da böyle bir konsantrasyon ile oynayınca ortaya böyle harika bir performans çıkabiliyor.