Los Angeles Lakers ve Süper Yıldız Avı: Detaylarla Transfer Döneminin Hikayesi

2021-09-29T12:59:01+00:00 2021-09-29T12:59:01+00:00.

admin69

29/Eyl/21 12:59

Eurohoops.net

Los Angeles Lakers, yaz döneminde kadrosuna yaptığı eklemelerle daha şimdiden NBA tarihine geçen bir takım kurdu. Lakers’ın tarihi transfer döneminde yaşananların perde arkasını Eurohoops Çeviri huzurlarınıza taşıyor…

by Bill Oram, Shams Charania, and Sam Amick, Çeviri: Arma Kaynar/ info@eurohoops.net

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı TheAthletic’te yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

Los Angeles Lakers‘ın görkemli tarihi boyunca her zaman işe yaramış bir formülü var: Zor zamanlarda takıma yeni bir süperstar daha katmak.

Kadrosunda LeBron James ve Anthony Davis gibi yıldızları bulunduran Lakers için yaz döneminin kuşkusuz ki en büyük olayı kadroya üçüncü süperstarı dahil etmekti. Bu strateji, bundan 2 yıl önce Kawhi Leonard’ı kadroya katmak için uğraş verdikleri sırada da gerçekleştirmeye çalıştıkları bir plandı.

Bu yüzden Lakers’ın ligdeki 73. sezonu başlamadan önce takımın süperstarı LeBron ve takım yöneticileri süperstar avına çıktılar.

Phoenix Suns‘a play-off ilk turunda elenmelerinin ardından geçen 2 ay boyunca Lakers; Damian Lillard, Bradley Beal, DeMar DeRozan ve Russell Westbrook gibi yıldızlar için nabız yokladı. Bu hamleyi gerçekleştirebilmek için tek çalışan da Los Angeles yönetimi değildi. LeBron James de Brentwood’daki evinde özel bir oda kurarak burada oyuncularla yüzyüze görüşmeler gerçekleştirdi.

Lakers’ın kendi arasında gerçekleştirdiği tartışmaların ardından ellerindeki en iyi seçeneğin Russell Westbrook olduğuna karar verildi. Eski lig MVP’si Westbrook, kesinlikle Lakers’ın aradığı kalibrede bir süperyıldızdı. Oyun kurucu yetenekleriyle LeBron’un üzerinden önemli bir yük alacak olan Westbrook, aynı zamanda UCLA çıkışlı olduğu için şehrin de yabancısı değildi.

James, Davis ve o dönemde Los Angeles kadrosunda yer alan Jared Dudley ile gerçekleştirdiği toplantıların ardından Westbrook, Los Angeles’a gitme konusunda ikna olmuştu. Westbrook, yıllardır bir gün Los Angeles’a döneceğini biliyordu. Sonunda beklediği an gelmişti.

Ancak ortada bir sorun vardı. Westbrook’un Los Angeles’a dönüşünün önündeki engel Washington Wizards‘ın yıldız oyuncuyu takas etmeye sıcak bakmamasıydı. Washington ekibi, Westbrook ve Bradley Beal guard ikilisini bir arada tutmak istiyordu. Eğer takas gerçekleşmeseydi Westbrook, kontratının sonuna kadar 2 yıl daha Wizards formasını terletecekti.

“Kimse Russell Westbrook’un takımdan ayrılacağını düşünmüyordu.” diyor bir lig kaynağı.

29 Temmuz’da düzenlenen NBA Draftı’nın sabahında Westbrook takası gerçekleşecek gibi gözükmüyordu. Lakers yöneticisi Rob Pelinka’nın bu takastan vazgeçip diğer seçenekleri değerlendirmek dışında bir seçeneği kalmamıştı. Lakers, bir sigorta planı olarak Sacramento Kings‘in 28 yaşındaki şutörü Buddy Hield’ı kadrosuna katabilmek adına çalışmalar gerçekleştirmişti. Hield, Lakers’ın 3. yıldız arayışını tam anlamıyla karşılamasa da takımın şut sorununa büyük ölçüde çözüm olacaktı.

O gün bu takas için çok kritik bir an yaşandı ve Westbrook önemli bir bilgi öğrendi. Sadece Lakers’ın Wizards’ı ikna edebileceğini değil, Kyle Kuzma ve Montrezl Harrell’ın da takas edilmeye çok yakın olduğunu öğrenmişti. Olası bir Westbrook takası için bu 2 oyuncunun maaşı yeterli olacaktı.

Bir lig kaynağı, “Russ için iş o noktada bitmişti. Ne olursa olsun Lakers formasını giymek istiyordu.” ifadelerini kullanıyor.

Westbrook, haftalardır yakın çevresine artık eve dönme vaktinin geldiğini söylüyordu. Ancak bu hayal bir noktada yıldız oyuncunun ellerinden kayacak gibi oldu. 29 Temmuz sabahında Westbrook, Wizards’ın takım sahibi Ted Leonsis’ten kişisel bir istekte bulundu. Westbrook, Lakers’a gitmek istiyordu. Yıldız oyuncunun bu talebi, daha sonra zincirleme bir reaksiyon başlattı.

Bu noktada şunu da unutmamak gerekiyor. Bundan 2 yıl önce Westbrook’un Los Angeles Clippers‘a takas edilmesi gündeme gelmişti. Ancak Clippers‘ın o dönemde anlaşmak üzere olduğu yıldız Kawhi Leonard, Westbrook yerine Paul George ile birlikte oynamayı tercih etmişti.

Westbrook, Leonsis ile konuşmadan önceki haftalar boyunca da takımın diğer yıldızı Bradley Beal’ı iki oyuncunun da takasını istemesi gerektiğine ikna etmeye çalışıyordu. Beal, takas olma konusuna sıcak bakmayınca Westbrook takım arkadaşından en azından kendisinin Los Angeles’a gidebilmesine yardımcı olmasını istemiş.

NBA’de oyuncuların iyice güç kazandığı modern dönemde bile takas görüşmeleri tamamen yönetim kanadının eline bakıyor. Oyuncuların bazen istedikleri takaslar için takımların elini fazlasıyla zorladığını görüyoruz fakat bu durumu genel çerçevede çok da değiştirmiyor. Westbrook, fırsatın kaçabileceğini fark edince son kozunu oynamaya karar verdi.

İlerleyen dönemde Wizards, Westbrook’u takas etmeme konusundaki tutumunu yumuşattı ve genel menajer Tommy Sheppard, Rob Pelinka’yı arayarak tekrar takas görüşmelerini başladı. Saatler içerisinde Lakers, Hield için Kings ile gerçekleştirdikleri takas görüşmelerini rafa kaldırdı ve Russell Wetbrook takası için tetiği çekti. İki taraf da takasın sonunda yaptıkları anlaşmadan tatmin olmuştu. Wizards, Westbrook’un yüklü kontratından çıkarken kadrosuna hem uzun hem de kısa vadede esneklik sağlayan rotasyon parçaları eklemişlerdi.

Daha sonra Lakers’ın sahibi Jeanie Buss ve Leonsis, telefonda lig yönetimiyle gerçekleştirdikleri görüşmeyle takası resmiyete kavuşturdu.

Lakers sonunda 3. yıldızına kavuşmuştu ve Westbrook’un da çocukluk hayali gerçek oluyordu.

Ancak Westbrook’un bu hayali gerçekleşirken başka bir yıldızın Los Angeles hayali de suya düşüyordu…

LeBron James, Brentwood’daki evinde birçok iş görüşmesi de gerçekleştiriyordu. Serbest oyuncu pazarında da bu durum değişmedi. HBO ile The Shop isimli bir yapımda yer alan LeBron, spor ve eğlence sektöründen birçok kişiyle sohbet etme şansı yakalıyordu. Bu dönemde de evinde yaptığı özel görüşmelerde Lakers’ın yapabileceği hamleleri değerlendiriyorlardı.

Bu hamlelerden bir tanesi de Compton, Kaliforniya doğumlu DeMar DeRozan’dı. DeRozan, LeBron’un evinde yapılan birkaç toplantıya katılmasının yanı sıra telefon görüşmeleri de gerçekleştirmişti DeRozan’ın Davis ve LeBron ile gerçekleştirdiği görüşmeler gayet iyi geçmişti. Yaz döneminde serbest kalacak DeRozan, diğer iki yıldız oyuncuyla birlikte nasıl oynayabileceğine dair beyin fırtınası yapıyordu.

Kariyeri boyunca 4 kez All-Star seçilen DeRozan, son 3 sezonu San Antonio Spurs formasıyla geçirmişti. DeRozan, Lakers’ın beyin takımıyla gerçekleştirdiği toplantıların ardından Los Angeles ekibinin birinci tercihi olduğuna inanıyordu.

Geride bıraktığımız 6 sezonun hepsinde en az 21 sayı ortalaması yakalayan DeRozan, baktığınız zaman gayet mantıklı bir tercihti.

Ancak süreç devam ettikçe DeRozan’ın temsilcileri Lakers’ın yıldızları ile yönetim kanadı arasındaki iletişimin ne noktada olduğunu kestiremiyordu. Oyuncuların gerçekleştirdiği görüşmelerin yönetim kanadında onay gördüğünden emin değillerdi.

Pelinka, genellikle kadroyla alakalı karar alırken LeBron ve Davis’in fikrini aldığını söylüyor. Bu yaz da aslına bakarsanız farklı değildi. LeBron ve Davis, diğer oyuncularla gerçekleştirdikleri görüşmeleri takımdan bağımsız olarak yapmışlardı.

LeBron’un Davis takasının arkasındaki itici güç olduktan yaklaşık 2 yıl sonra benzeri bir görevi artık uzun oyuncuyla beraber üstleniyor. Takımdan ayrılan tecrübeli isim Jared Dudley’nin etkisini de bu noktada azımsamamak gerekiyor. Özellikle Dudley’nin ayrılışının ardından LeBron ve Davis’in tepkilerinden de bunu anlayabiliyoruz. Dudley, basketbolun profesyonel bir iş olan kısmını gayet iyi anlayan bir isimdi. Takıma yakın bazı kaynaklar Dudley’nin alınan kararlarda çok da etkili olmadığnı söylese de LeBron’un yakın çevresindeki güvendiği tecrübeli isimlerin fikirlerini dikkate aldığı da bilinen bir gerçek.

Bahsettiğimiz grup, ilk olarak Portland Trail Blazers‘ın yıldızı Damian Lillard ile Washington Wizards’tan ayrılabileceği dedikoduları uzun süredir konuşulan Bradley Beal’ı hedefe almıştı. Ancak bu iki yıldız için de gerçekçi bir takas senaryosunun oluşmamasının ardından Westbrook, DeRozan, Hield ve Kyle Lowry gibi daha gerçekçi hedeflere yöneldiler.

Oyuncuların gerçekleştirdiği görüşmelerde DeRozan’ın uyumu gerçekten heyecan uyandırmıştı. Lakers’ın ilk tercihi olmasa bile tecrübeli skorerin gerçekçi ihtimaller içerisindeki en iyi senaryo olduğu düşünülüyordu.

Lakers için yaz döneminde mümkün olduğu kadar fazla seçeneği açık tutmak birinci öncelikti.

Yönetim kanadına yakın kaynaklar Pelinka’nın önderliğindeki ekibin Kyle Kuzma ve Caldwell-Pope’u yollayarak DeMar DeRozan için yapılacak bir sign and trade’i ciddi olarak değerlendirdiğini bildiriyor. Ancak yine aynı kaynaklardan alınan bilgiye göre bu hamle, takım sahibi Jeannie Buss’a sunulacak kadar ilerleme de kaydetmedi.

Jeanie Buss, idari kararları almayı tamamen Pelinka’ya bıraksa da Lakers’ta önemli bir ailenin kültürünün de barındığını unutmamak gerekiyor. Westbrook hamlesi, Lakers’ın efsanevi takım sahibi Dr. Jerry Buss’ın gerçekleştireceği bir takas gibi gözüküyor.

Hield’ı kadroya katmak için Lakers’ın ödeyeceği bedel bariz olarak daha azdı. Kuzma ve Harrel’dan oluşan bir paket yeterli olabilirdi. Lakers, kariyeri boyunca %40 ile üçlük atmış bir şutörü kadrosuna katarken hem 1. tur hakkını hem de savunmanın önemli isimlerinden birisi olan Kentavious Caldwell-Pope’u da elinde tutabilirdi.

Ancak Westbrook’un Leonsis ile gerçekleştirdiği görüşmeden önce Pelinka, DeMar DeRozan için yapılacak sign and trade’e odaklansa da başka bir aksiyon alması gerekti. DeRozan planı, skorer oyuncunun Chicago Bulls‘tan 3 yıl 85 milyon dolarlık bir kontrat almasının ardından bu ihtimal masadan kalkıyordu.

Westbrook’un arzusu sonucunda Wizards’ın tekrar Lakers ile iletişime geçmesinin ardından Hield hamlesinden de vazgeçti. Hield, takım yapısına daha uygun bir oyun stiline sahip olsa da Lakers cephesi Westbrook ile birlikte playofflarda daha tehlikeli bir takım olacaklarını düşünüyordu.

Temelde Lakers, şampiyonluk için 16 maç kazanması gereken playofflarda fark yaratabileceğine inandıkları bir oyuncu ile yeteneklerini normal sezonda çok verimli kullanabilecekleri bir şutör arasında tercih yapıyordu.

Kaynaklardan elde edilen bilgilere göre Sacramento Kings yönetimi, Lakers’ın bu kararına hazırlıksız yakalanmıştı. Kings cephesi, masada Russell Westbrook takasının da olduğunu bilmiyordu bile. Bu duruma şaşıran da sadece Kings cephesi değildi. Kyle Kuzma bile geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamalarda “Şok oldum çünkü Buddy Hield takasıyla Sacramento’ya gideceğimi sanıyordum.” diyerek bu durum hakkında konuşmuştu.

Lakers, takıma 3. yıldızı da getirdikten sonra başka bir zorlukla karşı karşıya kalmıştı. Los Angeles ekibi, 3 oyuncuya toplam 121 milyon dolar ödüyordu ve bu da maaş sınırının 9 milyon dolar üstünde oldukları anlamına geliyordu. Lüks vergisi sınırının da sadece 15 milyon dolar altındaydılar. Serbest oyunculara sadece minimum kontrat teklif edebilen Lakers, yaz döneminden ligin en yüksek yaş ortalamasına sahip olan takım olarak çıktı. (30.9 yaş ortalaması) Bu sıralamada Lakers’ın arkasında yer alan Miami Heat‘ten bile ortalama 2 yıl yukarıdalar. (Heat yaş ortalaması 28.8)

Buna rağmen Pelinka liderliğindeki Lakers yönetimi, Davis ve James’in etrafına yetenekli ve şampiyonluk tecrübesine de sahip olan oyunculardan oluşan bir kadro kurmayı başardı.

Haziran ayında Anthony Davis’in Phoenix Suns karşısında sakatlığı sebebiyle oynayamadığı playoff eşleşmesinin 5. maçında sezonu noktalayan Lakers’taki bütün oyuncular aynı şeyi söylüyordu. Hepsi, sağlıklı kalabilselerdi üst üste 2. yıl şampiyonluğu kazanabileceklerine inanıyordu.

Lakers’ta geçen sezon takımın 2 yıldızı da sakatlandı ve Covid-19 vakaları da yaşandı. Şampiyonluk sezonunun ardından çok kısa bir sezon arası vermenin getirdiği yorgunluk da kadro üzerindeki etkilerini gösteriyordu. Pelinka’nın 2020 yazında yaptığı gösterişli hamleler, sezon boyunca sahaya yansımamıştı.

Dennis Schröder, Harrell, Marc Gasol ve Wesley Matthews, gösterdikleri performansla beklentilerin altında kaldılar. Schröder, sağlık protokolüne takıldığı için sezon içerisinde 2 farklı dönemde takımdan ayrı kaldı. Schröder, normal sezonun son 9 maçının 7’sini kaçırırken sezonun noktalandığı 5. maçta da hiç skor üretemedi.

Kadroya sezon ortasında eklenen Andre Drummond, sadece sahada etkili olmamakla kalmadı Lakers ile Marc Gasol arasındaki ilişkinin de gerilmesine sebep oldu. Sezon başında Lakers’tan ilk beş sözü alan Gasol, Drummond’ın arkasında yedek beklemeyi sindirememişti.

Oyuncular sezon sona erdikten sonra aynı kadroyla şampiyonluk için iddialı olabileceklerini söyleseler de Lakers’ın bir kez daha böyle bir sezon yaşama lüksü yoktu. LeBron’un 37. doğum günü yaklaşırken aynı kadroyla bir sezon daha oynamak çok cesur bir tercih olarak görüldü.

LeBron James ve Anthony Davis’in yanına Russell Westbrook’u getirdikten sonra Carmelo Anthony, Rajon Rondo, Dwight Howard ve DeAndre Jordan gibi isimleri de kadroya ekleyen Lakers, lig tarihindeki en fazla All-Star’a sahip olan kadroyu kurmuş oldu.

Bu esnada da LeBron James, tıpkı Davis takasında olduğu gibi oyuncuları ikna etme kısmında çok önemli rol oynadı. LeBron’un kaçınılmaz etkisi ve direkt tarzı, Carmelo Anthony’nin geçenlerde katıldığı podcast yayında söylediği gibi Lakers yönetiminin harekete geçmesini sağlamıştı.

LeBron James ve Russell Westbrook’un serbest oyuncu pazarı başlamadan 1 hafta önce kendisini arayarak Lakers’a katılması için ikna etmeye çalıştıklarını belirten Carmelo, ‘Daha şimdiden karar vermemi mi bekliyorsunuz?’ cevabını verse de bu isteği uzun süreli arkadaşı LeBron’dan duymanın kararında etkili olduğunu belirtiyor.

LeBron ile olan konuşmasını hatırlayan Carmelo, “GM beni aramadı, sen [LeBron] aradın. GM, sensin… beni aradığında ‘Hey şampiyon! Zamanı geldi.’ dedi ve bunu hissettim. Zamanı geldi. Farklı bir enerji, farklı bir aura var. Zamanı geldi” ifadelerini kullanıyordu.

NBA tarihinin en skorer 10. oyuncusu olan Carmelo, eski takımı New York’un ilgisine rağmen Los Angeles’a gelmeyi tercih etti. Aynı zamanda Daryl Morey ve Anthony’nin Houston Rockets‘taki birlikteliği ideal bir şekilde bitmese de Philadelphia 76ers da tecrübeli oyuncuyla ilgileniyordu.

Lakers, Carmelo hamlesinin ardından kadrosunu zenginleştirmeye devam etti. Trevor Ariza, Wayne Ellington ve Kent Bazemore gibi tecrübeli isimler, Lakers’ın şampiyonluk iddiasına sahip bir takım olduğunu düşündükleri için kadroya katılmaya karar vermişti.

Vogel’ın elinde gayet yetenekli bir kadro olacak. Takımın başında 3. sezonunu geçirecek olan koçun kontrat durumu da yaz döneminde gündeme gelen konulardan bir tanesiydi. 2019 yılında 3 yıllık bir kontrat imzalayarak takımın başına geçen Vogel, organizasyonun 17. şampiyonluğunu kazanmasında rol oynasa da yeni bir sözleşme teklifi almamıştı. Vogel’ın ikinci yılında playoffların ilk turunda Phoenix Suns’a elenmesi de bu konuda yadımcı olmamıştı. Buna rağmen Vogel’ın yönetimindeki Lakers, geride bıraktığımız sezonu da ligin en iyi savunması olarak tamamlamıştı. Bunu sezonun büyük kısmında takım savunmasının en önemli ismi Anthony Davis’ten yararlanamıyorken başardıklarını da belirtmek lazım.

Suns mağlubiyetinin ardından koç Vogel yaptığı açıklamalarda “Hayatımın sonuna kadar Lakers’ta kalmak istiyorum. Ancak bu durumu konuşmanın zamanı gelecek. Yönetim ile yapacağımız görüşmeler de aramızda kalacak.” ifadelerini kullanmıştı.

Lig genelindeki algı Pelinka’nın Vogel’a yeni bir sözleşme teklif edeceğiydi. Ancak herkes LeBron James’in bulunduğu bir takımı görev süresinin sonuna yaklaşan bir koçun ideal şekilde yönetemeyeceğinin de farkındaydı. Lakers’ın koç ekibine Miami Heat’te oynadığı dönemde LeBron’un yakın bir ilişki kurduğu koç David Fizdale’in katılması da bu söylentileri dindirmiyordu.

Vogel’ın kadrosunda 6 Hall of Fame oyuncusunun bulunduğu bir takıma görevdeki geleceği net değilken ne ölçüde otorite kurabileceği bir tartışma konusuydu.

Sonuç olarak Lakers, 6 Ağustos tarihinde koç Vogel’ın sözleşmesinin uzatıldığını açıkladı. Ancak koç ile imzalanan yeni anlaşmanın detayları paylaşılmadı.

Bazı kaynaklardan The Athletic’in elde ettiği bilgiye göre Vogel’ın sözleşmesi sadece 1 yıl uzatılmıştı.

Sözleşmenin süresi LeBron James ve Russell Westbrook’un kontratlarıyla aynı tarihte bitse de lig genelindeki bazı taraflar Vogel’a Lakers’ın ciddi bir yatırım yapmaktansa günü kurtardığını düşünüyor. Örnek olarak geçen sezonu Milwaukee Bucks ile şampiyon olarak tamamlayan koç Mike Budenholzer’ın Ağustos ayında 3 yıllık bir sözleşme alması gösteriliyor. Budenholzer’ın Bucks‘ın şampiyonluğundan önce kovulabileceği ciddi şekilde konuşuluyordu.

Los Angeles’ı çalıştırdığı 2 yıllık dönem Davis’in takıma katılmasıyla denk gelen koç Frank Vogel, Lakers’ı bir savunma canavarı haline getirdi. Ancak serbest oyuncu pazarının ilk gününde yaşananlardan sonra Lakers kadrosunda özellikle dış savunmacı olarak neredeyse hiç seçenek kalmadı.

Lakers, Westbrook takasında Caldwell-Pope ve Kuzma ile yollarını ayırmakla kalmamış Alex Caruso’yu da Chicago Bulls‘a kaybetmişti. Caruso, Chicago ekibinden 4 yıl 37 milyon dolarlık bir teklif almıştı ve Los Angeles’ın bu teklifle yarışabilme ihtimali yoktu. Lakers’ın Caruso’yu G-League’den geliştirip ligin en iyi rol oyuncularından birisi haline getirmesinin ardından kaybetmesi organizasyon içerisinde üzüntüye sebep oldu.

Pelinka, geride bıraktığımız hafta gazetecilerle gerçekleştirdiği sohbette “Alex burada harika işler yaptı. Şampiyon bir oyuncuydu ve burada gösterdiği gelişim ve verdiği katkılar sebebiyle ona her zaman minnettar kalacağız. Ancak onun seçenekleri vardı ve o başka bir takıma gitti. Biz onu takımda tutmak istiyorduk.” sözlerini söylemişti.

Yaşanan değişimler esnasında Lakers, başka bir önemli isimle daha ayrılık kararı almıştı. Lakers’ın takıma kattığı oyuncularla gerçekleştirdiği görüşmelerde de etkisi olan Dudley, takımdan ayrılıyordu.

Dudley’e bir kontrat teklif edilmedi ve bu kararın arkasında Buss’ın yönetim kanadına yaptığı baskı yer alıyordu. Buss, her kadro slotunun sahada takıma katkı sağlayabilecek oyuncularla doldurulmasını istiyordu. Özellikle Covid-19 salgının etkili olacağı bir sezonda bunun önemi kritikti. Yapılan her hamle LeBron, Davis, Westbrook çekirdeğinin etrafını mümkün olduğu kadar yetenekli oyuncuyla doldurma motivasyonu taşıyordu. Dudley, ilerleyen yaşının (36) yanı sıra Mart ayında yaşadığı sakatlık sebebiyle takıma sezonun kritik kısmında katkı da verememişti.

Kaynaklardan elde edilen bilgilere göre Lakers, Dudley’nın organizasyon içerisinde farklı bir rol almasını da teklif etmişti. Ancak Dudley, Jason Kidd’in koç ekibinde yer almak için Dallas Mavericks‘e gitmeyi tercih etti.

Dudley’nin ayrılışının ardından LeBron, yaşadığı üzüntüyü Twitter hesabından yaptığı paylaşımla belirtti:

“Bu gerçekten sizin anlayamayacağınız sebepler nedeniyle canımı acıtıyor.”

Lakers, aynı zamanda Memphis’te geçirdiği dönemde Yılın Savunmacısı ödülünü de alan 36  yaşındaki Marc Gasol ile de yollarını ayırdı. Bu hamleyle birlikte Lakers, lüks vergisinden 10 milyon dolarlık bir kısmı azaltmayı başardı. Gasol, geçen sezon takımdan gördüğü tutumdan rahatsızdı. Benche çekilen Gasol, Lakers’ın playofflarda oynadığı ilk maçta da hiç süre almamıştı. Serinin sonraki 5 maçının hepsinde oynayan Gasol, Drummond’ın benche çekilmesinin ardından 6. maça da ilk beşte başladı.

Gasol’ün yaşadığı huzursuzluk takım tarafından da gayet iyi biliniyordu. Sezon sona erdikten sonra İspanyol pivotun hakkında Lakers’a yakın bir kaynak “Ne Gasol’ün ne de Lakers’ın beraberliğini sürdürmek için bir sebebi yok.” diyordu.

Lakers, Gasol yerine kadroyu Dwight Howard ve DeAndre Jordan’ı eklemeyi tercih etti. Ancak bu iki ismin de ilk beş başlaması pek ihtimal dahilinde gözükmüyor.

Davis, 2 yıl önce New Orleans’tan takıma katıldığından beri Lakers takım olarak en iyi performansı yıldız ismin 5 numarada oynadığı dönemlerde gösteriyor. Westbrook’un da takıma katılmasıyla birlikte Davis’in 5 numaralı pozisyondan daha fazla süre almasına kesin gözüyle bakılıyor. Lakers’ın önümüzdeki sezonki ilk beşinin Westbrook – Ellington – Ariza – Lebron ve Davis’ten oluşması bekleniyor. Lakers kadrosundaki 3. sezonuna girecek olan Talen Horton-Tucker’ın da kampta göstereceği performansa göre ilk beşe yerleşebileceği gelen bilgiler arasında.

Ellington, geçen sezon oynadığı karşılaşmalarda maç başına 6 üçlük denemesinde %42.2’lik bir isabet oranı yakalamıştı. Ellington’ın yanında Ariza da 3&D olarak tanımlanan oyun tarzıyla Lakers’a esneklik sağlayacaktır.

Pelinka, geride bıraktığımız hafta Zoom üzerinden gerçekleştirdiği basın toplantısında Lakers’ın yaz döneminde önceliğinin kadroya yaratıcı oyuncu eklemek olduğunu fakat bunun yanı sıra kadronun şut potansiyelini de yükseltmek istediklerini belirtti. Başarılı yönetici, 2020 yılında Lakers’ın çok iyi kullandığı 2 pivotlu beşleri de daha sık kullanmayı hedeflediklerini belirtti.

Westbrook ve LeBron birlikteliği, oyun tarzı açısından saha içerisinde bazı soru işaretlerini beraberinde getiriyor. Lakers, LeBron’un oyun kurucu olarak tek başına çektiği yükü azaltmayı hedefliyordu. Lakers, bunu yaparak LeBron’un kariyerini uzatabilecekleri düşüncesinde. Westbrook, bu yükü azaltma konusunda mutlaka başarılı olacaktır. Ancak LeBron’un topu eline aldığı anlarda Westbrook’un yarattığı tehdidin iyice azalması da önemli bir sorun.

Yıldız oyuncuların aralarında gerçekleştirdiği özel görüşmelerde saha içinde nasıl uyum sağlayacakları üzerine de konuştuğu ve hepsinin oyun tarzlarında bazı değişiklikler yapması gerektiğini kabul ettiği belirtiliyor.

Davis, dakikalarının büyük kısmını pivot pozisyonunda oynayacağının farkında. Davis’in 5 numarada olmasıyla birlikte Lakers, Westbrook gibi çok da iyi üç sayı tehdidi olmayan bir oyun kurucuyu sahada tutarken işlerin daha pürüzsüz ilerlemesini sağlayabilecek.

Bu tarz potansiyel engellerin önüne geçebilmek için LeBron, Las Vegas’ta Lakers kadrosu için bir minikamp düzenledi. Vegas’ta günde 2 kere antrenman yapan oyuncular, kimya geliştirebilmek için beraber sık sık zaman geçirdi. 2 yıl önce LeBron, kadro arasında uyum yakalayabilmek için buna benzer bir kamp daha düzenlemişti. Lakers o sezonu Orlando’da kazandığı şampiyonlukla tamamlamıştı.

Antrenman kampına Salı günü başlayan Lakers, 3 Ekim tarihinde ilk hazırlık maçında Brooklyn Nets ile karşılaşacak. Brooklyn, geçen sezon kurduğu James Harden, Kevin Durant ve Kyrie Irving üçlüsüyle şampiyonluğun en büyük adaylarından birisi olarak görülüyor.

Lakers’ın yıldızlarla dolu yeni kadrosuyla çıkacağı ilk maçın Doğu Konferansı’nın favorisi karşısında olması da gayet mantıklı gözüküyor. Hazırlık maçı, sezon sonu için bize net bir şey söylemeyecek olsa da bu soru işaretleri 19 Ekim tarihinde başlayacak normal sezonla yavaş yavaş cevap bulacak.

Sonuç olarak Lakers, yeni üçlüsünün oyun tarzı sebebiyle oluşabilecek sıkıntılar üzerine endişelenmek yerine bu kadar yüksek profilli oyuncuların bir araya geldiğinde gerekeni yapacaklarına inanıyor.

Bu da Lakers organizasyonunun temelinde yatan inanca gayet uygun: Süper yıldızları bir araya getir, onların büyüklüğüne güven.

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!

NBA gündemindeki son gelişmeler için tıklayın!