Saras Jasikevicius, Fenerbahçe Beko’da Şu Ana Dek Neleri Değiştirdi?

30/Ara/23 12:05 Aralık 30, 2023

Meliksah Bayrav

30/Ara/23 12:05

Eurohoops.net
Saras jasikevicius Fenerbahce Beko

Eurohoops Fırın, Fenerbahçe Beko’daki Saras Jasikevicius dokunuşlarına göz atıyor.

by Melikşah Bayrav / info@eurohoops.net

Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın! 

Fenerbahçe Beko, bundan yaklaşık iki buçuk hafta önce Dimitris Itoudis ile yollarını ayırdığında iyi durumda değildi. Tüm kulvarlarda çıktığı son dört maçı kaybeden Fenerbahçe, EuroLeague’de Playoff ve Play-In hattının dışındaydı.

Öte yandan saha içinde de işler pek parlak gitmiyordu. Özellikle deplasman maçlarının ikinci yarılarında sıkça dağılan Fenerbahçe, kadrosundaki kaliteli oyunculardan da istikrarlı katkı alamıyordu.

Bunun sonucunda ise malum son gerçekleşti ve sözleşmesinin devam etmesine rağmen koç Dimitris Itoudis ile yollar ayrıldı. Yunan çalıştırıcının yerini ise Saras Jasikevicius aldı.

Henüz takımın başına geçeli sadece iki buçuk hafta geçmiş olmasına karşın koç Jasikevicius, şu ana dek son derece pozitif bir etki yarattı. Bu süreçte tüm kulvarlarda altı maça çıkan (4 EuroLeague, 2 BSL) Fenerbahçe, bu maçların hepsini kazanmayı başardı.

Ayrıca Saras Jasikevicius’tan önce EuroLeague’de yalnızca bir deplasman galibiyeti olan Fenerbahçe Beko, bu iki buçuk haftalık dönemde oynadığı iki deplasman maçında da sahadan galip ayrıldı. Son olarak Anadolu Efes‘e konuk olan Fenerbahçe, rakibini 84-89 ile geçerek ligdeki onuncu galibiyetini elde etti.

Elbette Saras Jasikevicius takımın başına geçeli çok az bir süre oldu ve bu kadar kısa bir süreçte hemen çok kapsamlı değişiklikler görmemiz mümkün değil. Yine de Fenerbahçe taraftarını uzun vadede heyecanlandıracak belli başlı adımların atıldığını gördük.

Eurohoops Fırın, bugünkü serisinde Saras Jasikevicius’un şu ana dek Fenerbahçe Beko’ya yaptığı dokunuşlara göz atıyor.

Neler Değişti?

sarunas-jasikevicius-fenerbahce

Saha içi detaylara girişmeden önce şunu belirtmekte fayda olacağını düşünüyorum. Fenerbahçe Beko, koç Dimitris Itoudis’in son dönemlerinde çok zorlu bir fikstürden geçiyordu. Üst üste Virtus Bologna, Real Madrid, Barcelona ve Baskonia gibi çok zorlu takımlara karşı ağırlıklı olarak deplasmanda oynayan Fenerbahçe‘nin fikstürü, son gelen Barcelona yenilgisinin ardından bir nebze olsun kolaylaştı.

Yani Fenerbahçe Beko, koç değişikliğinin yaşanmadığı ve Dimitris Itoudis’in göreve devam ettiği senaryoda da üst üste galibiyetler alıp (altıda altı olmasa bile) çıkışa geçebilirdi. Yine de bu durum, Saras Jasikevicius’un takımın başına geçtikten sonra bazı şeyleri değiştirmeye çalıştığı ve bu tutumunun takımda pozitif bir etki yarattığı gerçeğini değiştirmiyor. Yazımın bu bölümünde de Fenerbahçe Beko için bu iki buçuk haftalık kısa süreçte iyiye doğru atılan adımları incelemeye çalışacağım.

Fenerbahçe Beko için Dimitris Itoudis dönemini sona erdiren en kritik olumsuzlukların başında kadroya yönelik istikrar sorunları geliyordu. Özellikle kısa rotasyonundaki yetenekli oyunculardan istikrarlı şekilde katkı alınmasını sağlayacak bir düzenin inşa edilememiş olması, Fenerbahçe’nin hücum potansiyelini epey olumsuz yönde etkiliyordu.

Koç Saras Jasikevicius’un şu ana dek Fenerbahçe Beko’ya yaptığı en önemli dokunuş ise rol dağılımı noktasında oldu. Özellikle Dimitris Itoudis döneminin sonlarında Fenerbahçe, maç içerisinde sıkça farklı beşler deniyordu. Bir maç Yam Madar ve Marko Guduric ikilisi ana plandayken öbür maçta ise bir anda Nick Calathes ve Scottie Wilbekin ikilisini (veya daha farklı kombinasyonları) görebiliyorduk. Koç Jasikevicius, geldikten sonra ilk olarak bu karmaşa ortamına müdahale etti.

Nick Calathes ve Scottie Wilbekin, şu ana kadarki Jasikevicius dönemine bariz şekilde damga vurdular. Yazın takımdan gönderilmenin eşiğine kadar gelen ve sezona da epey istikrarsız başlayan Nick Calathes, adeta bu iki buçuk haftalık dönemin yıldızı oldu. Ana oyun kuruculuk rolünü bariz şekilde geri alan Yunan oyun kurucu, saha içerisindeki organizasyonu sağlamasının yanı sıra ribaund katkısı ve savunmadaki harika eforuyla da müthiş bir çıkış yakaladı.

Bu durum, açıkçası Scottie Wilbekin’e de fazlasıyla yaradı. İlk haftalarda topu sıkça domine eden ve zaman zaman ana oyun kuruculuk rolüne de soyunan Wilbekin, artık Calathes ile yan yana oynamasının etkisiyle topu çok daha az domine ediyor ve skorer yönünü öne çıkarıyor.

Şunu çok iyi biliyoruz ki Wilbekin, topun sürekli elinde olduğu ve düzenli olarak topla karar verdiği senaryolarda istikrar sorunları yaşamaya teşne bir oyuncu. Daha topsuz bir rolde kullanıldığı, skorer yönünü öne çıkardığı ve topsuz perdeleme aksiyonları üzerinden hücumu çeşitlendirdiği durumlarda ise Wilbekin, EuroLeague’in en değerli hücumcularından bir tanesi.

Kısa rotasyonunda bu ikilinin uyum içerisinde hareket etmeleri ve dizginleri ele almaları, açıkçası Fenerbahçe Beko’yu hücumda çok daha stabil bir hale getirdi. Bu sezon özellikle kaybettiği maçlarda hücumunu çeşitlendirmekte zorlanan ve sıkça zorlama birebirlere kalan Fenerbahçe, Saras Jasikevicius döneminde yarı saha hücumlarında daha üretken gözüktü. Bu tablonun ortaya çıkmasında rol tanımlarının geçmişe göre daha net olmasının önemi bence çok büyük.

Fenerbahçe’yi hücumda daha üretken gösteren noktalardan biri de Nigel Hayes-Davis’in kullanımı oldu. Şu ana dek kariyerinin belki de en formda dönemini geçiren Nigel, sezon başında topla her zaman en doğru kararı vermiyordu. Hatta geçen sezonun büyük bölümünde alçak postta çok aktif kullanılan Nigel’ın artık boyalı alandan iyice uzaklaştığını ve oyununu sıklıkla şut üzerinden tanımladığını görüyorduk. Koç Jasikevicius’un gelişinden sonra bu konuda da belli başlı değişimler yaşandı.

Halen üçlüklerde önemli bir tehdit yaratmaya devam eden ABD’li yıldız, buna karşın artık hücumda çok daha dengeli bir görüntü çiziyor. El üzeri veya dripling üzeri üçlük denemelerini azaltan Nigel, genellikle hücumun kendisine gelmesini bekliyor ve köşe üçlükleriyle rakibin yardım savunmalarına cezayı kesmeye çalışıyor. Bu da Fenerbahçe Beko’nun yarı saha hücumlarını daha dengeli bir hale getiriyor.

Buna ek olarak artık Nigel’ın alçak postta ve boyalı alanda daha aktif kullanıldığını görüyoruz. Topu yere vurabilmesi ve atletik özellikleri sayesinde EuroLeague’in en özel 4 numaralarından biri olan ABD’li yıldız, boyalı alandaki bitirişleri ve çembere dopru yaptığı yüzü dönük ataklarla Fenerbahçe’nin hücumlarını çeşitlendiriyor. Fenerbahçe’nin özellikle koç Itoudis döneminin sonlarında sıkça zorlama birebirlere kaldığını düşünürsek topun daha sık boyalı alana inmesi ve hücumun çeşitlenmesi, son derece kritik bir öneme sahip.

Saras Jasikevicius’un Fenerbahçe’sine dair en bariz şekilde gördüğümüz detaylardan biri ise maç içi dokunuşları oldu. Dimitris Itoudis döneminde Fenerbahçe’nin maçlara sıklıkla çok iyi bir planla başladığına, sonrasında ise rakipten karşılık gelince gereken reaksiyonun verilemediğine sıkça şahitlik etmiştik. Bana kalırsa Fenerbahçe’nin sıklıkla üçüncü ve dördüncü çeyreklerde zorlanmasının ve üstünlüğü rakibe kaptırmasının başlıca nedenlerinden biri buydu.

Jasikevicius döneminde ise şu ana dek bunun tam tersi bir senaryoya tanıklık ettik. Oynadığı son üç EuroLeague maçına da (Zalgiris, ALBA Berlin, Anadolu Efes) özellikle savunmada çok kötü başlayan Fenerbahçe, ikinci yarılarda müthiş bir reaksiyon vererek galibiyete uzandı.

Fenerbahçe’nin EuroLeague’deki son üç maçına sırasıyla şöyle bir göz atalım. Zalgiris maçının ilk yarısında Fenerbahçe Beko, rakibinden tam 48 sayı yedi. İkinci yarıda ise yalnızca 30 sayıya izin veren sarı-lacivertli ekip, maçı kazanmayı başardı.

ALBA Berlin maçının ilk yarısında 47 sayı yiyen Fenerbahçe, ikinci yarıda rakibine 35 sayı şansı tanıdı ve galibiyete uzandı. Son olarak ise Anadolu Efes‘ten ilk yarıda tam 52 sayı yiyen sarı-lacivertli ekip, ikinci yarıda bu sayıyı 32’ye düşürünce bir kez daha geri dönüp maçı kazanmayı başardı.

Bu üç maçta da koç Saras Jasikevicius’tan çok bariz saha içi müdahaleleri gördük. Zalgiris maçının ilk yarısında switch yapmayan ve rakibinin ikili oyunlarını hedge ile savunmaya çalışan Fenerbahçe, bu konuda çok başarısız olunca ikinci yarıya bambaşka bir savunma kurgusuyla çıktı. İkinci yarıda tüm aksiyonlarda switch yapan sarı-lacivertli ekip, agresiflik seviyesini de arttırınca rakibini hücumda kitlemeyi başardı.

Son oynanan Anadolu Efes maçına da bir bakalım. İlk yarıda Anadolu Efes, iki şeyi çok iyi yaparak Fenerbahçe Beko’yu gerçekten savunmada zor durumlara düşürdü. Shane Larkin ve Darius Thompson’ı yarı sahada sıkça topsuz perdelemelerden çıkarıp bu şekilde topla buluşturan Efes, bu iki oyuncunun topla çembere daha rahat şekilde atak edebilmelerini sağladı. Fenerbahçe’nin birebir savunmasının da son derece etkisiz kalması, Efes’in yarı sahada rahat hücum edebilmesine yol açtı.

İkinci nokta ise ikili oyunlar oldu. Özellikle Johnathan Motley’nin oyunda olduğu bölümlerde hedge yaparak tepe baskısını arttırmaya çalışan Fenerbahçe, bunu hiç başaramadı. Motley’nin gereken agresifliği sağlayamamasının yanı sıra sürekli pozisyonunu kaybetmesi, Daniel Oturu’nun ilk yarıyı bariz şekilde domine etmesini sağladı.

İkinci yarıda ise koç Saras Jasikevicius, bu iki duruma belki de olabilecek en iyi şekilde önlem aldı. Motley’nin sürelerini tamamen kesen Jasikevicius, ikili oyun savunmasını tamamen değiştirerek uzunlarından her ikili oyun aksiyonunda drop yapmalarını, yani boyalı alana doğru devrilmelerini istedi.

Bu noktada Sertaç Şanlı, her ne kadar hücumda pek iyi bir gününde olmasa bile çok iyi bir iş çıkardı. Geriye doğru adımlarken Efes’in toplu kısalarına geçilmeyen ve ayaklarını doğru pozisyonda konumlandıran Sertaç, koçunun kendisinden talebini en iyi şekilde sahaya yansıttı. Fenerbahçe’nin tamamen drop savunmasına dönmesi ise Anadolu Efes’in hücum çeşitliliğini neredeyse tamamen bitirdi.

İlk yarının aksine boyalı alanda Daniel Oturu’yu devreye sokamayan Larkin, kendi skorunu üretmeye devam etse bile takım arkadaşlarını devreye sokamadı. Maç sonlarına doğru Calathes’in savunmadaki agresifliğini iyice arttırması ve fiziksel yorgunluğun artması, Larkin’in de devre dışı kalmasına yol açtı. Hal böyle olunca Efes, hücumda iyice çaresiz gözüktü.

Saras Jasikevicius’un önlem aldığı bir diğer nokta ise topsuz perdeleme çıkışları oldu. İlk yarıda bu aksiyonları birebir kalarak savunmaya çalışan ve çok başarısız olan Fenerbahçe, rakip oyuncuların topsuz perdeleme çıkışında pası rahat şekilde almalarının önüne geçmek için en az iki oyuncuyla savunmaya başladı. Kalan üç oyuncunun ise boyalı alanda boşlukların açılmaması için iyice içe doğru gömülmeleri, Efes’in yine uzunlarını devreye sokmasına engel oldu. Bu noktada Anadolu Efes’in dış şut yüzdesi bakımından korkunç bir gün geçirmesi de koç Jasikevicius’un bu hamlesinin sonuç vermesini sağladı.

Koç Saras Jasikevicius, işler yolunda gitmiyorken sürekli saha içi hamlelerle oyuna etki etmeye çalışıyor. Mesela yine Efes maçına dönecek olursak Fenerbahçe, Shane Larkin savunmasında çok fazla oyuncudan katkı almaya çalıştı. Nick Calathes’in yanı sıra Tarık Biberovic, Scottie Wilbekin, Nigel Hayes-Davis ve Johnathan Motley gibi oyuncuların Larkin ile eşleştiklerini gördük. Bu denemeler her zaman sonuç vermese bile Jasikevicius’un çözüm üretme konusunda kenarda çok çabaladığı bariz bir gerçek.

Öte yandan Jasikevicius, rotasyon tercihlerinde de radikal müdahalelerde bulunmaktan çekinmiyor. Son haftalarda çok formda olmasına karşın Johnathan Motley, Efes maçının ilk yarısında yaptığı hatalar nedeniyle ikinci yarı süre almadı. Tarık Biberovic ise önünde Dyshawn Pierre gibi bir ismin olmasına rağmen neredeyse ikinci yarıda çıkmadan oynadı. Pierre’in ilk yarıda etkisiz kalması, Jasikevicius’u farklı şeyler denemeye itti. Açıkçası Litvanyalı çalıştırıcı, şu ana dek kötü gidişata müdahale etmek konusunda pek tereddüt yaşamadı. Bu da günün sonunda Fenerbahçe Beko’nun yararına oldu.