NBA Finali: 2000 Sonrası En Büyük “Ya Öyle Olsaydı” Anları

2025-06-11T13:44:47+00:00 2025-06-11T13:48:19+00:00.

Berkay Terzi

11/Haz/25 13:44

Eurohoops.net

Eurohoops Çeviri, NBA Finalleri yakın tarihindeki en büyük “What-If” anlarına göz atıyor.

by Eurohoops Team / info@eurohoops.net 

Bu yazı 9 Haziran 2025 tarihinde Bleacher Report‘ta yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın! 

2025 NBA Finalleri, Oklahoma City Thunder ile Indiana Pacers arasında başladı. Pacers‘ın acayip geri dönüşü ve Haliburton’ın şutuyla biten ilk maçın ardından, önümüzde her şeyin olabileceği inanılmaz bir seri bulunuyor.

Bu finallerde neler olabilir sorusunu düşünmek yerine, geriye dönüp son 25 yıldaki NBA Finali eşleşmelerine bakalım ve bu serilerin kaderini değiştirebilecek bazı önemli “ya öyle olsaydı?” anlarını inceleyelim.

 


2000: Ya Jalen Rose Gerçekten Kobe Bryant’ı Ciddi Şekilde Sakatlasaydı?

2000 NBA Finalleri’nin 2. Maçının daha ilk çeyreğinde, Jalen Rose ve Indiana Pacers, Kobe Bryant’ı durduramayacaklarını anlamışlardı—ve zaten prime dönemindeki Shaquille O’Neal ile baş etmekte de zorlanıyorlardı.

Bu yüzden Rose, bu iki büyük tehdidin en azından birini devre dışı bırakmak için, bugün açık bir sportmenlik dışı faul (flagrant foul) olarak değerlendirilecek bir hamlede bulundu.

“Şutunu savunuyormuş gibi yaptım ve bilerek ayağının üstüne inmesini sağladım,” diye itiraf etti Rose, 2021’de ESPN’e. “Açıkçası bileğini kırmasını istemedim. Ama birkaç maç kaçırmasını da sorun etmezdim, çünkü kazanma şansımız artardı.”

Bryant, Lakers‘ın 2-0 öne geçtiği 2. Maçın geri kalanında oynamadı, ardından 3. Maçta da yoktu—ki bu maçı Pacers kazanarak umutlarını diri tuttu. Ancak Bryant, bilek burkulmasından sonra 4. Maça yetişti ve uzatma dakikalarında Shaq faul problemine girip oyun dışı kaldıktan sonra Lakers’ı galibiyete taşıyan kilit isim oldu.

Peki ya Kobe’nin sakatlığı çok daha ciddi olsaydı ve 4. Maçta veya geri kalan seride oynayamasaydı? Shaq, Lakers’ı tek başına şampiyonluğa taşıyabilir miydi? Yoksa Pacers seriyi çevirip tarihindeki ilk NBA şampiyonluğunu kazanabilir miydi?

Indiana, evinde oynadığı üç maçtan ikisini kazanmıştı—tek istisna 4. Maçtı. Dolayısıyla Bryant oynamasaydı, Pacers o maçı da alabilir ve seride büyük bir ivme yakalayabilirdi. Bryant’ın yokluğuyla Lakers finali kaybetseydi, 2000’lerin başındaki o Lakers hanedanı hiç kurulmayabilir miydi?


2005: Ya ‘Big Shot Bob’ Beşinci Maçta İsabeti Bulamasaydı?

Hangi formayı giyerse giysin, Robert Horry kariyeri boyunca “clutch” (kritik anların) oyuncusu olarak bilindi. Ancak 2005 NBA Finalleri’nin 5. Maçındaki üçlüğü, kariyerinin en büyük şutlarından biriydi.

İlk dört maç farklı galibiyetlerle geçilmiş ve seri 2-2’ye gelmişti. 5. Maç ise son saniyeye kadar kafa kafaya geçmiş ve uzatmalara gitmişti. San Antonio Spurs, Detroit Pistons karşısında uzatmada 95-93 gerideydi ve son 9.4 saniye kalmıştı. Horry, topu oyuna soktu, top köşede hemen ikili sıkıştırma gelen Manu Ginobili’ye gitti. Ginobili topu tekrar Horry’ye gönderdi. Horry tamamen boştaydı ve 5.8 saniye kala şutu gönderdi—ve sayı oldu.

Peki ya o şut girmeseydi? Belki Spurs ribaundu alıp dengeyi sağlayabilirdi, ama boyalı alanda dört Detroit oyuncusu vardı ve Ben Wallace, Tim Duncan’ı çoktan box-out etmişti. Yani Detroit’in galibiyeti alıp seride 3-2 öne geçme ihtimali çok daha yüksekti.

Detroit, seriyi 7. Maça taşıyacak şekilde San Antonio’da bir galibiyet almıştı. Eğer 3-2 öne geçselerdi, ikinci şampiyonluklarını üst üste kazanabilirler miydi? Spurs, evinde üst üste iki galibiyet alarak geri dönebilir miydi? Eğer Pistons o yılı da şampiyon bitirseydi, koç Larry Brown 2005-06 sezonunda takımda kalır mıydı? Üçleme (three-peat) için bir şansları olur muydu?

Bu soruların yanıtlarını hiçbir zaman bilemeyeceğiz—bunun başlıca nedeni de “Big Shot Bob” oldu.


2006: Ya Josh Howard 5. Maçta O Molayı Almasaydı?

Dallas Mavericks taraftarları bu seriden hâlâ birçok “ya şöyle olsaydı?” anına tutunuyor olabilir.

Ya 3. Maçın son altı dakikasında 13 sayılık farkı ellerinden kaçırmasalardı (muhtemelen şampiyon olurlardı)? Ya Jerry Stackhouse 5. Maç için cezalı duruma düşmeseydi? Ya Dwyane Wade seride bu kadar çok serbest atış kullanmasaydı (biraz abartılmış olsa da)?

Tüm bunlar haklı seçenekler olsa da, biz burada daha farklı ve özgün bir ana odaklanacağız. Uzatmaların bitimine 1.9 saniye kala, Mavs 100-99 öndeyken Wade tartışmalı bir faul aldı ve çizgiye gitti. İlk atışı sayıya çevirdi. Dallas koçu Avery Johnson, ikinci atıştan sonra oyuncularına mola alarak topu ileri taşımaları için işaret verdi.

Ancak ikinci atıştan önce, Dallas forveti Josh Howard mola işareti yaptı ve yavaşça kenara doğru yürümeye başladı. Hakemler bu sinyali mola olarak kabul etti. Bu da Mavs’in molasını tükettiği anlamına geldi ve Wade ikinci atışı sayıya çevirdikten sonra topu ileri taşıma hakları kalmadı—Wade’in o geceki 21. (rekor) serbest atışı.

Peki ya Howard sadece çizgide dursa ve hiçbir şey yapmasaydı? Wade o serbest atışı bu alternatif senaryoda isabet ettirebilir ya da kaçırabilir miydi? Eğer mola alınabilseydi, Mavs son saniyede efsanevi bir basket atarak 3-2 öne geçip şampiyonluk için Dallas’ta iki fırsat yakalayabilir miydi?


2008: Ya Paul Pierce’ın Diz Sakatlığı İlk Göründüğü Kadar Ciddi Olsaydı?

2008 NBA Finalleri’nin 1. Maçının üçüncü çeyreğinde, saatler 6:48’i gösterirken TD Banknorth Garden’da büyük bir sessizlik oluştu. Celtics’in ev sahibi yıldızı ve “Büyük Üçlü”nün lideri Paul Pierce, sağ dizini tutarak acı içinde yerde yatıyordu.

Ayağına basamıyordu ve takım arkadaşları tarafından sahadan taşındı. Tüneldeyken tekerlekli sandalyeye konularak muayene için götürüldü. Celtics taraftarları doğal olarak en kötüsünü düşündü.

Ancak maç saatine göre sadece iki dakika sonra, Pierce tünelden geri döndü—bu kez kendi başına yürüyerek ve sağ dizinde destek bandıyla. Geri dönüşü taraftarı coşturdu, ve sakatlık sonrası sahada sergilediği oyun (6’da 6 isabet) Celtics’i ezeli rakip Lakers karşısında galibiyete taşıdı.

Pierce başlangıçta bu dramatik anın tuvalete gitmek için olduğunu söyleyerek espri yapmış olsa da, daha sonra gerçek durumu açıklayarak iç yan bağlarında burkulma (MCL) yaşadığını belirtti. Peki ya o sakatlık göründüğü kadar ciddi olsaydı ve Pierce serinin geri kalanında oynayamasaydı—hatta tüm seriyi kaçırsaydı?

Pierce, Celtics’in kalbiydi ve serinin MVP’si seçildi. Yokluğunda Boston’un bu durumu aşması zor olabilirdi. Yine de Kevin Garnett, Ray Allen ve sağlam rol oyuncularıyla Celtics yine de şampiyonluk için mücadele edebilirdi.

Pierce gerçekten ciddi şekilde sakatlansaydı, Lakers büyük ihtimalle avantajı ele geçirirdi. Ancak Garnett’in dediği gibi: “Her şey mümkün!”


dwight_howard_magic

2009: Ya Dwight Howard 4. Maçın Sonunda Serbest Atışlardan Birini Soksaydı?

Belki de 2009’daki Los Angeles Lakers’ı durdurmak için Orlando Magic’in yapabileceği hiçbir şey yoktu. Belki de Lakers gerçekten daha iyiydi.

Ancak Orlando’nun iki uzatma mağlubiyeti hâlâ canlarını yakıyor olmalı—özellikle de 4. Maç. O gün, Magic maçı normal sürede kazanmanın eşiğindeydi.

Magic, bitime 11.1 saniye kala 87-84 öndeydi ve yıldız pivot Dwight Howard çizgiye geldi. O sezon faul çizgisinden %59.4 isabetle oynayan Howard’ın yapması gereken tek şey, ortalamasını yakalayarak en az birini sokmak ve maçı büyük ölçüde bitirmekti.

Ama Howard ikisini de kaçırdı ve o ana kadar üçlük çizgisinden 5’te 0 atan Derek Fisher, bitime 4.6 saniye kala skoru eşitleyen üçlüğü soktu. Lakers uzatmada işi bitirdi ve üç gün sonra Orlando’nun evinde şampiyonluğa ulaştı.

Peki ya Howard serbest atışlardan birini soksaydı ve Magic skoru koruyabilseydi? O zaman seri 2-2’ye gelir, 5. Maç Orlando’da oynanırdı. Seri eşitken, neler olabileceğini kestirmek mümkün değil.

Ancak olan oldu, Magic 4-1’lik bir “centilmen süpürmesi”yle elendi ve o günden beri bir daha NBA Finalleri’ne çıkamadı.


2010: Ya Kobe Bryant O Pası Vermeyip Ölümcül Şutu Kendi Kullansaydı?

Bu “ya şöyle olsaydı?” senaryosu, “Ya Kendrick Perkins 6. Maçta sakatlanmasaydı?” şeklinde de olabilirdi, ama Perkins’in deyimiyle, “yola devam edelim.” (Her senaryo sakatlıkla ilgili olursa bu biraz sıkıcı olurdu.)

Bu konuyu bir kenara bırakıp 2010 Finalleri’nin en çekişmeli karşılaşması olan 7. Maçın son dakikalarına geçelim. Şut saatinin bitmesine saniyeler kala, Kobe Bryant topu Ray Allen’ın sıkı savunması altında üçlük çizgisine doğru sürdü. Bryant, doğru tercihi yaparak topu boşta olan Ron Artest’e (şimdiki adıyla Metta Sandiford-Artest) verdi. Artest, Paul Pierce üzerinden şutu soktu ve bitime 1 dakika kala skoru 79-73’e getirerek Lakers’a kritik üstünlüğü sağladı.

Celtics taraftarları (ve belki bazı Lakers taraftarları da) için Artest’in bu anda o şutu sokması hâlâ gerçek dışı gelebilir. Zira o playoff serisinde üçlük yüzdesi yalnızca %29.1’di. Ama şutu sorgulamak yerine, ya Kobe o pası hiç vermeseydi? Elbette, bu doğru oyundu, ama tarihin en zorlu şut sokucularından biri olan Kobe, Celtics’i kendi bitirmeye kalksaydı ne olurdu?

Eğer o zor şutu soksaydı, halihazırda muazzam olan mirası bir seviye daha yükseğe çıkardı. Ancak kaçırsa, Celtics’e umut doğabilirdi—özellikle de Ray Allen’ın 51.3 saniye kala soktuğu üçlük gerçekte olduğu gibi gelseydi. O zaman o üçlük, Celtics’i üç sayı geriye değil, skoru eşitlemeye taşırdı. Ve sonrası tamamen belirsiz olurdu.

Ama Kobe (şaşırtıcı olmayan şekilde) doğru kararı verdi, Artest (biraz şaşırtıcı şekilde) o anın adamı oldu, ve Lakers arka arkaya ikinci kez şampiyonluk yaşadı.


2011: Ya Biri Maç Sonunda O Buzzer-Şutu Soksaydı?

2011 NBA Finalleri’nde Miami Heat ve Dallas Mavericks arasında oynanan üç maç, üç sayı farkla ya da daha az farkla sonuçlandı. Bu maçlar—2., 3. ve 4. Maçlar—için ortak bir tema vardı: Geride olan takım son hücumda skoru eşitleme ya da kazanma şansını yakaladı.

Üçünde de şutlar kaçtı.

2. Maçta, Dwyane Wade maçı kazandıracak üçlüğü pota arkasına çarptı ve seri 1-1 eşitlikle Dallas’a taşındı. 3. Maçta, Dirk Nowitzki o meşhur orta mesafe fadeaway şutlarından birini kaçırdı. 4. Maçta, Wade topu tam kontrol edemese de geri kurtardı, ama Mike Miller’ın zor üçlüğü havada kaldı.

Peki ya bu şutlardan herhangi biri sayı olsaydı? Ya bu maçlardan biri bile uzatmaya gitseydi?

Olasılıklar sonsuz. Eğer işler Miami’nin lehine gitseydi, LeBron James liderliğindeki Heat beklenenden erken zirveye çıkabilir ve belki de üç yıl üst üste şampiyon olabilirdi (zaten 2012 ve 2013’te şampiyon oldular). Bu durumda, Dirk Nowitzki kariyerinin tek yüzüğünü alamayabilirdi. O zaman o hayal kırıklığının ardından Dallas’ta kalır mıydı?

Diğer yandan, Nowitzki’nin 3. Maçta attığı son saniye şutu girip Mavs uzatmada kazansaydı, Dallas seriyi 6 yerine 5 maçta bitirebilirdi. Bu o an için pek bir şeyi değiştirmemiş gibi görünse de, takımı tarihte daha da özel bir yere koyabilirdi. Miami içinse “centilmen süpürme” durumu, daha fazla baskı yaratır ve alarm zillerini çaldırabilirdi. Hele ki Skip Bayless gibi eleştirmenler LeBron ve Heat için daha da fazla cephane bulurdu.


2013: Ya Ray Allen’ın Efsane Üçlüğünden Sonra Spurs’ün Bir Molası Kalsaydı?

6. Maç için bazı bariz “ya şöyle olsaydı?” soruları var, ama bunları tartışmaya gerek yok çünkü cevapları zaten belli: Mesela, “Kawhi Leonard bitime 19 saniye kala iki serbest atışı da soksaydı?” veya “Ray Allen son saniyede üçlüğü kaçırsaydı?”

Bu iki sorunun cevabı net: San Antonio Spurs büyük ihtimalle şampiyon olurdu.

Bunun yerine daha açık uçlu bir soruya bakalım: Ya Spurs, Allen’ın skoru eşitleyen üçlüğünden sonra bir mola hakkına sahip olsaydı? Spurs, dördüncü çeyrekte dört mola kullanarak son top için molasız kaldı. Allen’ın üçlüğünden sonra hakemler pozisyonu tekrar inceledi ve Spurs’e tam saha bir hücum çizildi. Ancak Tony Parker zorlu 12’lik atışta isabet sağlayamadı ve maç uzatmaya gitti.

Ama ya Spurs topu ileri taşıyabilseydi? Gregg Popovich kenardan bir oyun çizebilseydi? Belki sonuç yine değişmezdi, belki Miami yine inanılmaz geri dönüşünü tamamlardı. Ama belki de Spurs, seri bitiren bir şutla kendi destanını yazabilirdi.

Bu senaryo bizi 7. Maçtan mahrum bırakır mıydı? Evet. Ama Allen’ın tarihi üçlüğünü takip eden bir Spurs buzzer-beateri, 6. Maç’ı tüm zamanların en büyük maçı olarak taçlandırabilirdi—en azından Miami dışındaki herkes için.


 

2015: Ya Cavaliers 1. Maçta Son Toplardan Birini İsabetli Kullansaydı?

Bu, listedeki belki de en fazla “seriyi ve hatta ligi değiştiren” senaryo olabilir. Etkileri devasa olabilirdi.

Önce sahneyi kuralım. Maç 98-98 eşitken, Cleveland Cavaliers guardı Kyrie Irving, Golden State Warriors yıldızı Stephen Curry’nin turnikesini blokladı ve Cavaliers’a son hücum fırsatını verdi. LeBron James, Andre Iguodala’nın üzerinden zorlu bir 21’lik fadeaway şutu denedi ama kaçırdı. İman Shumpert’ın hücum ribaundundan gelen şutu da son saniyede çemberden döndü.

Uzatmalarda Warriors maça tamamen hakim oldu ve 1. Maçı kazandı. Daha da kötüsü, Kyrie Irving uzatma süresinde diz kapağını kırdı ve serinin geri kalanında oynayamadı.

Eğer James ya da Shumpert’ın şutu girseydi, Cavaliers büyük ihtimalle (özellikle Shumpert’ınki) maçı kazanacaktı. Bu da Irving’in sakatlanmasını engelleyebilir, onu serinin geri kalanı için sahada tutabilirdi.

Irving’siz bile Cleveland, 2. ve 3. maçları kazandı. Yani, eğer 1. Maç da kazanılsaydı ve Irving sağlıklı kalsaydı, Cavaliers seriyi belki de rahatça alabilirdi.

Bu durumda:

  • Warriors hanedanlığı hiç başlamayabilir miydi?
  • Cavaliers, David Blatt’i koç olarak tutar mıydı?
  • LeBron-Kyrie dönemi daha uzun mu sürerdi—ya da daha erken mi dağılırdı?
  • Kevin Durant, iki yıl sonra Golden State’e yine gider miydi?

Sorular bitmiyor. Zaten Warriors ve Cavs’in 2015-2018 arasında arka arkaya oynadığı dört final serisi boyunca sayısız “ya şöyle olsaydı?” anı oldu.


2016: Ya Draymond Green LeBron’un Kasıklarına Vurup Ceza Almasaydı?

Bu liste sıralansaydı, çoğu kişi bu senaryoyu 1 numaraya koyardı.

2016 Finalleri’nin 4. maçında, Warriors bitime üç dakikadan az bir süre kala Cavaliers’a karşı 10 sayı öndeydi ve seriyi 3-1 yapmaya hazırlanıyordu. Ardından Draymond Green yere düştü ve LeBron James onun üzerinden adeta “basarak” geçti. Green, bu hareketi saygısızlık olarak görüp ayağa kalkarken LeBron’un kasıklarına doğru elini salladı. Bu olay bir tartışmaya ve iki tarafa da teknik faul verilmesine neden oldu.

Maç sonrası NBA görüntüleri inceledi ve Green’e bu “intikam amaçlı vuruş” nedeniyle 1. derece sportmenlik dışı faul verdi. Bu, Green’in playofflardaki 4. sportmenlik dışı faulü olduğu için otomatik olarak 5. maçtan men edildi. Cavaliers o maçı 15 sayıyla kazandı. Ardından 6. Maçta evinde rahat bir galibiyet aldı ve son olarak 7. Maçta Oakland’da zorlu bir mücadeleyi kazanarak 3-1’den dönüp tarihi bir şampiyonluk elde etti.

Eğer Green sadece ayağa kalkıp sözlü olarak karşılık verseydi, sportmenlik dışı faul cezası almazdı ve 5. Maçta oynayabilirdi. Green o sezon hem savunmada hem de pas oyunlarında Warriors sisteminin bel kemiğiydi. Belki onun varlığı 5. Maçta Cavaliers’ın kıvılcım bulmasını engellerdi.

Green 2017’de şunları söylemişti:

“O maçta oynasaydım kazanırdık, tabii ki. Bu yüzden kaybetmemiz benim suçum. Kesinlikle benim hatam. Ama yaptığım şeyden pişman değilim.”

Eğer Warriors o seriyi kazansaydı, 73-9’luk normal sezon rekoru “tarihin en iyi takımı” tartışmasında tartışmasız en üst sırada yer alabilirdi. Ama o yüzük eksik kalınca, Warriors “acaba ne olurdu?” sorusuyla baş başa kalırken, James ve Cavs tarihlerindeki ilk ve tek şampiyonluğu kutluyordu.


2018: Ya J.R. Smith Süreyi Eritmek Yerine Hemen Şut Atsaydı?

Bu, listede yer alan ve süpürme ile biten tek final serisinden gelen bir senaryo. Yani sonuç çok da değişmeyebilirdi. Ama bu an o kadar unutulmaz ki, üzerine konuşmamak olmaz.

2018 Finalleri 1. Maçı, bitime 4.7 saniye kala Cleveland Cavaliers ve Golden State Warriors 107-107 berabereydi. George Hill, serbest atış çizgisine gitti. İlkini sokup skoru eşitledi, ama ikinciyi kaçırdı.

J.R. Smith ribaundu aldı… ve şut atmak yerine topu neredeyse yarı sahaya kadar sürdü. Topu tekrar George Hill’e verdiğinde ise süre çoktan tükenmişti.

LeBron James, üçlük çizgisinin hemen dışında ellerini açmış şekilde bekliyordu. Sonrasında mola istemeye çalıştı ama iş işten geçmişti. O gece James 51 sayı atmıştı—son yılların en etkileyici bireysel NBA Finalleri performanslarından biri.

Maç sonrası Smith şöyle dedi:

“Skor eşitti ve elimizde bir mola vardı. KD (Kevin Durant) hemen yanımdaydı, o yüzden biraz alan açmak istedim ki şut atabilelim. Sonra LeBron’a baktım, mola istiyor gibi görünüyordu. Ben de durdum. Ve sonra maç bitti.”

Peki ya Smith o anı farklı yönetseydi? Ya Cavs hemen mola alsaydı? Ya Hill ikinci serbest atışı soksaydı? Cleveland deplasmanda 1. Maçı çalabilir, serinin gidişatını tamamen değiştirebilirdi.

Golden State muhtemelen yine seriyi kazanırdı, ama 2016’da gördüğümüz gibi, LeBron ve Cavs’i en zorlu anlarda bile asla tamamen gözden çıkarmamak lazım.


 

2019: Ya Klay Thompson ve Kevin Durant Sakatlanmasaydı?

Warriors, NBA Finalleri’ne zaten sakatlıklarla boğuşarak girmişti. Andre Iguodala sorunluydu, Kevin Durant ise sağ baldırındaki zorlanma nedeniyle serinin ilk dört maçını kaçırdı ve ancak 5. Maçta dönebildi. Ancak işler, Final serisi sırasında daha da kötüleşti.

Klay Thompson, Warriors’ın 2. Maçı kazandığı dördüncü çeyrekte hamstring sakatlığı yaşadı ve 3. Maçı kaçırdı—Toronto Raptors bu maçı 14 sayı farkla kazandı. Durant ise 5. Maçta sahaya dönüp ilk çeyrekte 11 sayı attıktan sonra, ikinci çeyreğin hemen başında aşil tendonunu kopardı.

Peki ya bu sakatlıklar yaşanmasaydı?

  • Thompson, Durant ve Kevon Looney’nin oynamadığı 3. Maçta Klay sahada olsaydı, Warriors evinde 2-1 öne geçebilir miydi? Steph Curry, o maçta olağanüstü mücadele etmişti ama yeterli olmamıştı.
  • Durant, 5. ve 6. Maçlarda tam sağlıklı olsaydı, Warriors kendi 3-1’den dönüşünü yapabilir miydi? (Tabii o duruma düşerler miydi, o da ayrı bir soru.)
  • Eğer Durant aşil sakatlığını yaşamamış olsaydı, Warriors kariyerine devam eder miydi? Brooklyn Nets’e gitmek yerine, Golden State hanedanlığını birkaç yıl daha uzatabilir miydi?

Ve en kritik soru:
Warriors tam kadroya yakın bir şekilde sahada olsaydı (ilk dört maçta Durant yine yoktu diyelim), Toronto Raptors ilk ve tek şampiyonluğunu yine de kazanabilir miydi?


2020: Ya Bam Adebayo ve Goran Dragić Sakatlanmasaydı?

Eğer bir Final serisi “kabul edelim olduğu gibi, ama yine de bir istisna yapalım” denecekse, bu o seriydi.
COVID-19 pandemisi tüm dünyayı altüst etti. Sezonun normal şartlarda nasıl geçeceğini, Bubble (baloncuk) ortamı dışında nasıl bir sonuca varılacağını asla bilemeyeceğiz.

Ama bir şeyi de asla bilemeyeceğiz: Miami Heat tam kadroyla oynasaydı, ne olurdu?

Hem Bam Adebayo (omuz sakatlığı) hem de Goran Dragić (ayak sakatlığı) 1. Maçta sakatlandı ve 2. ile 3. Maçları kaçırdılar. Onlar yokken, Los Angeles Lakers 1. ve 2. Maçlarda çift haneli farklarla galip geldi. Ardından Jimmy Butler olağanüstü bir performans (40 sayı, 13 asist, 11 ribaund) sergileyerek Heat’i 3. Maçta zafere taşıdı.

Bam 4. Maçta döndü ama Lakers 102-96 kazanarak seriyi 3-1’e getirdi. Dragić 6. Maçta sınırlı süre (19 dakika) oynayabildi ama iş işten geçmişti.

Peki ya her şey farklı olsaydı?

  • Adebayo ve Dragić 1. Maçta sakatlanmasalardı ve tüm seride oynayabilselerdi, Miami ilk iki maçtan en az birini çalabilir miydi?
  • Butler üzerindeki yükü paylaşabilir, daha uzun süre etkili kalabilir miydi?
  • Tam kadrolu bir Miami, Lakers’ı 7. Maça zorlayabilir miydi? Ya da daha da ötesi… seriyi kazanabilir miydi?

Bu soruların cevabını hiçbir zaman tam olarak bilemeyeceğiz. Ama kesin olan şu ki, bu iki kilit oyuncunun yokluğu Heat’in kaderini ciddi şekilde etkiledi.


2021: Ya COVID Protokolleri Giannis’in 5. ve 6. Maçlarda Oynamasını Engelleseydi?

Bubble dönemi sona ermişti ama COVID-19 pandemisi hâlâ NBA’in gündemindeydi—özellikle playofflarda. Ve Milwaukee Bucks, deyim yerindeyse, büyük bir tehlikeyi ucuz atlattı.

Phoenix Suns ile serileri 2-2 eşitken, Bucks yedeklerinden Thanasis Antetokounmpo, 5. Maçtan sadece saatler önce ligin sağlık ve güvenlik protokollerine takıldı. Elbette Thanasis, takım ruhu açısından önemli olsa da sahada büyük bir rolü yoktu.

Ama esas kaygı şuydu: Thanasis COVID protokolüne alındıysa, sürekli birlikte vakit geçirdiği kardeşi Giannis de protokole takılır mıydı? Neyse ki bu korku gerçekleşmedi. Giannis 5. Maçta 32 sayı attı, ikonik bir alley-oop smacı yaptı ve 6. Maçta tam anlamıyla tarih yazdı: 50 sayı, NBA Final serisini bitiren bir performans ve “Bucks in Six” kehanetinin gerçekleşmesi.

Ama ya Giannis de protokole takılsaydı?

  • Bucks, Doğu Finali’nde olduğu gibi (Giannis dizini burktuğunda 5 ve 6. maçları kaçırmıştı) yine yıldızsız ayakta kalabilir miydi?
  • Suns, Giannis’in yokluğunu avantaja çevirip seriyi kontrol altına alabilir miydi?

Daha geniş düşünelim:

  • NBA, Giannis gibi bir süper yıldızın Final serisinde oynaması için protokollerde istisna yapar mıydı?
  • Giannis o seriyi kazanamasa, 2020 sonunda imzaladığı süper maksimum kontrata rağmen “Giannis başka bir takıma mı gider?” söylentileri patlar mıydı?

Ve en trajikomik ihtimal: Eğer Giannis o 50 sayıyı atamasaydı, Milwaukee’deki Chick-Fil-A şubesi 21 Temmuz 2021’de asla o kadar müşteri ağırlayamayacaktı.


2022: Ya Stephen Curry 4. Maçta Süpernova Moduna Geçmeseydi?

Golden State Warriors, 2022 NBA Finalleri’nde 4. Maç öncesi ciddi baskı altındaydı. Seriyi 2-1 geride götürüyorlardı ve Boston’daki bu maç neredeyse bir “ya tamam ya devam” sınavıydı.

Ama Steph Curry, bu sınavı hayatının performansıyla geçti. 43 sayı, 10 ribaund, 4 asist. 14’te 7 üçlük. Üstelik bir önceki maçta ayağını burkmuştu.
Üçüncü çeyrekte 14 sayı, son beş dakikada takımının 12 sayısından 10’unu attı. Özellikle bitime iki dakika kala attığı kritik üçlük, Warriors’ı altı sayı öne geçirdi ve maçı fiilen bitirdi.

Maç sonrası Curry şöyle dedi:

“Herkese burada olduğumuzu hatırlatmamız gerektiğini hissettik. O ister Boston seyircisi olsun, ister bizim takım… Enerjimizi bundan aldık.”

Ama ya bu enerji gelmeseydi?

  • Curry şutlarda bu kadar isabetli olmasaydı, Celtics savunması onu biraz daha sınırlayabilseydi, Warriors bu maçı kazanabilir miydi?
  • Son beş dakikada Celtics sadece 3 sayı buldu ama Curry’nin etkisi olmasaydı, bu savunma yeterli olur muydu?

Boston 3-1 öne geçerse seriyi Bay Area’da kapatabilir miydi?
Yoksa Warriors, 2016’da kendilerine yapılanı bu kez tersine çevirip 3-1’den geri döner miydi?

Her şey, o 4. Maçtaki tarihi performansa bağlıydı. Ve belki de Curry’nin kariyerini tanımlayan maç buydu.

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
EuroLeague gündemindeki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
NBA gündemindeki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!