NBA: 30 Takımın 2020’den Beri Yaptığı En Büyük Hatalar

25/Tem/25 12:55 Temmuz 25, 2025

Meliksah Bayrav

25/Tem/25 12:55

Eurohoops.net
Source: https://www.nbcnews.com/news/sports/luka-doncic-73-points-dallas-mavericks-rcna135985 

Eurohoops Çeviri, NBA takımlarının son beş senedeki en büyük hatalarına bakış atıyor.

by Eurohoops Team / info@eurohoops.net 

Eurohoops Türkiye’yi YouTube’da takip etmek için tıklayın!

Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın! 

22 Temmuz 2025 tarihinde ESPN’de yayınlanan bu yazı, uyarlanarak Türkçe’ye çevrilmiştir.

NBA, flaş hamlelerle ünlenmiş bir lig. Takımlar, şampiyonluk için mücadele edebilmek adına takasları, transferleri ve draft seçimlerini doğru yapmak zorundadır ve taraftar ilgisi çoğu zaman bu hamlelere, maçların kendisinden bile daha fazladır.

Bu hamlelerden bazıları ise olağanüstü başarılar getirir. Bunun için de iki NBA şampiyonuna bakmanız yeterli. Oklahoma City Thunder ve Boston Celtics; Shai Gilgeous-Alexander, Alex Caruso, Derrick White, Jrue Holiday, Al Horford, Kristaps Porzingis gibi oyuncuları ve Jalen Williams, Jayson Tatum ve Jaylen Brown’a dönüşen draft haklarını takasla elde ettiler. Diğer son şampiyonlar ise MVP oyuncularını 41. (Nikola Jokic) ve 15. (Giannis Antetokounmpo) sıradan seçtiler.

Öte yandan, bazı transfer hamleleri tam anlamıyla fiyaskoyla sonuçlanır. İşte biz de o kötü hamleleri mercek altına aldık.

NFL, MLB ve Premier League takımları için aynı çalışmayı yapmış ESPN’deki meslektaşlarımızın izinden giderek, 2020’li yıllarda şu ana kadar her NBA takımının yaptığı en kötü kararı öne çıkarıyor ve bu kararları en az zararlı olandan en zararlı olana doğru sıralıyoruz.

Burada önemli bir not: Bu hamleleri geriye dönüp bakarak, yani sonuçlarına göre değerlendiriyoruz. Bu yüzden zamanında mantıklı görünen hamleler de bu listeye dahil olabilir.

Hadi bu beş yıl içerisinde NBA takımlarının yaptığı en hatalı hamlelere birlikte bakalım.

Kademe 5: Ufak Çaplı Hatalar

isaiah-hartenstein-oklahoma-city-thunder

Cleveland Cavaliers – Isaiah Hartenstein’ı takımda tutmamak: 

Cleveland Cavaliers, LeBron James’in ikinci ayrılığının ardından yeniden bir şampiyonluk adayı oluşturma sürecinde bu on yılda pek fazla hata yapmadı. On yılın en üst sırasındaki draft hakkıyla Evan Mobley’i seçtiler (ve diğer birinci tur seçimlerinin çoğunu Donovan Mitchell için takasladılar), güçlü bir çekirdek kadro kurdular ve bu çekirdeği uzun vadeli sözleşmelerle takımda tuttular. Kulübün son büyük hatası, John Beilein’i koç olarak işe almak olmuştu, ama bu 2019 yılındaydı.

Daha küçük çapta bakıldığında ise, Cleveland’ın 2021 yılında Isaiah Hartenstein’a yeterlilik teklifi (qualifying offer) sunmamasından dolayı pişmanlık duyduğu kesin. O noktada zaten bir “gezgin oyuncu” olarak görülen Hartenstein, Houston Rockets tarafından serbest bırakılmış ve Denver Nuggets tarafından JaVale McGee karşılığında takaslanmıştı — bu da oldukça ironik çünkü Denver sonraki beş yılını Jokic’e uygun bir yedek pivot arayarak geçirdi.

Hartenstein, Cleveland’daki kısa süreli performansında potansiyelini gözler önüne serdi: 16 maçta 36 dakikaya oranla 17 sayı, 12 ribaund ve 5 asist ortalaması yakaladı. Ancak Cavaliers, Mobley’i draft ettikten sonra Hartenstein’a ihtiyaç duymadıklarını düşündü — ta ki onun bu potansiyelini LA Clippers, New York Knicks ve Oklahoma City Thunder formalarıyla sahaya yansıtıp, bir NBA şampiyonu için kritik bir katkı oyuncusuna dönüşmesini izleyene kadar.

Indiana Pacers: 2020’de Nate Bjorkgren’i takımın başına getirmek:

NBA tarihinde çok az koçluk dönemi, Nate Bjorkgren’in Indiana’daki görev süresi kadar hızlı ve kötü sonuçlanmıştır. Eski bir G League koçu ve NBA asistanı olan Bjorkgren — 2019’da Toronto Raptors ile şampiyonluk yaşamıştı — Indiana’nın tecrübeli oyuncularıyla çatışmaya girdi ve soyunma odasındaki kontrolü kaybetti. Pacers’ın başında geçirdiği tek sezonda, takım altı yıl aradan sonra ilk kez playoff’ları kaçırdı.

Bu hata, yalnızca 29. sırada yer alıyor çünkü sonuçta Pacers için olumlu bir gelişmeye kapı araladı. Bjorkgren yalnızca bir sezonun ardından görevden alındığı için, Pacers 2021 yılında yeni bir koç getirme şansına sahip oldu — tam da Rick Carlisle’ın Dallas Mavericks’ten ayrıldığı ve Indiana’ya geri dönmeye hazır olduğu dönemde.

New York Knicks: Evan Fournier’e 4 yıl için 73 milyon dolar vermek

New York Knicks, Evan Fournier’i, son iki sezonda maç başına 18 sayı ortalaması yakalayıp üçlüklerinin %40’ını isabetle atmasının etkisiyle bir “sign-and-trade” (imzala ve takas et) anlaşmasıyla kadrosuna kattı. Ancak New York’taki ilk sezonunda 80 maçta maç başına 14 sayı gibi makul bir ortalama yakalamasına rağmen, Fournier’in oyunu sonraki yıllarda adeta çöktü.

İkinci sezonunda sadece 27 maçta forma giydi ve maç başına 6 sayı ortalaması tutturabildi, playoff sürecini ise sakatlığı nedeniyle kaçırdı. Üçüncü sezonunda ise yalnızca üç maçta oynayıp maç başına 4 sayı ortalaması yakalayabildi; sezon ortasında Detroit’e takaslandı.

Knicks, Fournier ile dört yıllık bir sözleşme imzalamıştı. Buna karşın Fournier, sadece üç sezon içinde NBA’den tamamen çıktı ve Avrupa’da oynamaya başladı.

Portland: Jerami Grant’e 5 yıl için 160 milyon dolar vermek

Portland Trail Blazers ve Jerami Grant, 2023 yazında yeni bir kontrat üzerinde anlaşmalarından sadece bir gün sonra, Damian Lillard’ın takas talebinde bulunduğu haberi patlak verdi. Bu gelişmeyle birlikte, başlangıçta mantıklı görünen pahalı ve uzun vadeli sözleşme bir anda tamamen yersiz hale geldi çünkü tecrübeli forvet artık yeniden yapılanmaya giden bir kadroya uymuyordu.

İki yıl sonra, Grant’in performansı ciddi şekilde düşüşe geçti — geçtiğimiz sezon kariyerinin en kötü oranıyla %37 isabetle şut attı — ve Portland’ın kanat rotasyonunda Deni Avdija ve Toumani Camara gibi çok daha genç oyuncuların gerisinde kaldı.

Grant’in kontratı şu ana kadar Blazers’ın diğer hamlelerini engellemedi — ancak takım yükselişe geçerken, Jrue Holiday’nin yüklü kontratı da hesaba katıldığında ve Grant’in önümüzdeki üç sezon boyunca 102.6 milyon dolar daha alacağı düşünüldüğünde, bu sözleşme yakında kadro yapılanmasında ciddi bir engel haline gelebilir.

Utah Jazz: 2023 yazında Lauri Markkanen’i takaslamamak:

Donovan Mitchell ve Rudy Gobert takaslarının ardından yeniden yapılanmaya giden Utah Jazz, üç yıl sonra hâlâ Batı Konferansı’nın açık ara en zayıf kadrosuna sahip takımı konumunda. Takımın bu kadar uzun sürecek bir planı varken, şu anda 28 yaşında olan Lauri Markkanen’in hâlâ Utah için anlamlı bir parça olup olmadığı belirsiz.

Asıl sorun ise Markkanen’in takas değeri, iki yıl önce — yıldızlaştığı ve En Çok Gelişme Gösteren Oyuncu (MIP) ödülünü kazandığı dönemde — şu an olduğundan çok daha yüksekti. O dönem büyük bir çıkış yapmışken, şimdi hem yeni ve büyük bir kontrat imzaladı hem de kısa süren All-Star seviyesinden geriye düştü. Markkanen, 2022-23 sezonunda maç başına 26 sayı ve %50 isabet oranıyla oynarken, geçtiğimiz sezon bu rakamlar 19 sayı ve %42 isabete geriledi.

Charlotte Hornets: Gordon Hayward’a 4 yıl için 120 milyon dolar vermek:

Charlotte Hornets, genellikle serbest oyuncu döneminde büyük harcamalar yapmasa da, 2020 yılında gerçekleştirdikleri bir “sign-and-trade” hamlesiyle önemli bir adım attılar. Bu on yılın altı yaz döneminde, takımlar arasında transfer olup Hayward’dan daha fazla para kazanan yalnızca iki serbest oyuncu oldu: Paul George (Philadelphia’ya) ve Fred VanVleet (Houston’a).

Ancak Hayward’ın sağlığı giderek bozuldukça, beklentilerin çok altında kaldı. Tecrübeli forvet oyuncusu, Charlotte kadrosundayken takımın maçlarının yalnızca %59’unda forma giyebildi ve performansı her sezon düşüş gösterdi. Hornets, Hayward kadrodayken hiç playoff yapamadı ve bu süreçte oynanan iki play-in maçında da Hayward sakatlığı nedeniyle forma giyemedi.

Sonunda Charlotte, Hayward’ı sözleşmesinin son yılında takasladı ve karşılığında başı Tre Mann ve ikinci tur draft haklarının çektiği bir paket aldı.

LA Clippers: Beş senedir rol oyuncusu geliştirememek:

Eğer bu değerlendirmeye bir yıl daha erken başlasaydık, LA Clippers muhtemelen listenin en üst sıralarında yer alırdı — çünkü 2019’daki büyük Oklahoma City Thunder takasıyla Shai Gilgeous-Alexander ve bir yığın draft hakkını göndermişlerdi. Ancak 2020’li yıllara bakıldığında, Clippers yönetiminin tekil olarak öne çıkan büyük bir hatası yok.

Bunun yerine, takımın hatası daha genel bir soruna dayanıyor: Kawhi Leonard ve Paul George’u destekleyecek genç kanat oyuncularını geliştirememek. (Pivot pozisyonunda işler daha iyi gitti; Ivica Zubac ve bir sezonluk Isaiah Hartenstein performansı buna örnek.) James Harden’ın takıma katılmasına kadar, Clippers’ın bu on yıldaki playoff başlangıç beşlerindeki arka alan oyuncuları Reggie Jackson, Patrick Beverley, Landry Shamet, Russell Westbrook ve Eric Gordon gibi isimlerden oluşuyordu — bunlar da açıkçası şampiyonluk hedefleyen bir takımın lider gardları sayılmaz.

Elbette Clippers, Oklahoma City ile yapılan 2019 takası nedeniyle bu on yılda kayda değer bir draft hakkına sahip değildi. Ancak ellerine geçen iki geç birinci tur hakkıyla da (Keon Johnson ve Kobe Brown) isabetli seçimler yapamadılar. Ayrıca, düşük profilli ancak potansiyelli bir kanat oyuncusu da keşfedemediler. En yakın örnek, 2019’da ikinci turdan seçilen Terance Mann’dı. Kariyerinin başlarında umut verici sinyaller vermesine rağmen, bu yılın başlarında — kısmen kontratı nedeniyle — birkaç ay içinde iki kez takaslandı.

Kademe 4: Draft Felaketleri

Oklahoma City Thunder: Draft’tan sonra (2020,21) dört rotasyon oyuncusunu takaslamak:

En iyi genel menajerler bile bazen kötü takaslar yapar. Şampiyonluk adayı bir kadronun ve potansiyel bir hanedanın usta mimarı olan Sam Presti için de durum böyle. Her ne kadar genel anlamda etkileyici bir kadro inşa etmiş olsa da, takaslar konusunda zaman zaman hataya düşebiliyor.

Presti’nin insani zaaflarını gözler önüne seren üç draft takası bu durumu özetliyor. 2020 yılında, 25 ve 28 numaralı seçim haklarını 17. sıra için takasladı — bu hamleyle geleceğin ilk beş oyuncuları Immanuel Quickley ve Jaden McDaniels’ı elinden çıkarıp, Oklahoma City’e Aleksej Pokusevski’yi getirdi.

2021’de, 36. sıradan 32’ye yükselerek Jeremiah Robinson-Earl’u seçti; oysa o sırada yedek oyun kurucu olarak hâlâ NBA’de katkı veren Miles McBride gibi bir ismi seçme fırsatı vardı.

En kötüsü: yine 2021’de 16. sıradan seçtiği Alperen Şengün’ü — Pokusevski’nin aksine beklentileri karşılayan Avrupalı bir uzun — Houston Rockets’a iki gelecekteki draft hakkı karşılığında gönderdi. Bu hakları ise bir yıl sonra Ousmane Dieng’i almak için kullandı.

Özetle, Presti bir All-Star pivotu (Şengün), bir All-Defensive kanat oyuncusunu (McDaniels) ve iki kaliteli gardı (Quickley, McBride) takas edip karşılığında Pokusevski, Robinson-Earl ve Dieng’i aldı. İlk iki oyuncu artık Thunder kadrosunda bile değil, Dieng ise derin rotasyonda yer alan bir yedek.

Yine de, Presti aynı zamanda bir MVP’yi (Shai Gilgeous-Alexander) takasla kadroya kattı ve Chet Holmgren ile Jalen Williams’ı aynı gece draft ederek NBA’in en iyi takımlarından birini oluşturdu. Büyük başarılar, tüm hataları gölgede bırakabiliyor.

Houston Rockets: Evan Mobley yerine Jalen Green’i seçmek

Green, bu kategoride bahsedilen diğer hatalı seçimlerden daha iyi bir oyuncu. Ancak onun seçilmesinin fırsat maliyeti de daha yüksekti; çünkü Rockets, 2021 NBA Draftı’nda 2. sıradan Jalen Green’i seçtikten hemen sonra 3. sıradan Evan Mobley seçildi.

Bu karar, sonunda Rockets’ın lehine sonuçlanabilir. Zira Green, bu yaz Houston’ın Kevin Durant’i kadroya katmak için yaptığı takasın merkezindeki isimdi. Ayrıca, Rockets 2021 Draftı’nda daha sonra Alperen Şengün’ü seçerek başka bir All-Star potansiyeline sahip uzun oyuncuyu da kadrosuna kattı. Eğer Durant–Şengün uzun rotasyonu, Rockets’ı gelecek sezon NBA Finalleri’ne taşırsa, 2021 Draftı bir “kaçırılmış fırsat” olarak değil, takımın yeniden yapılanmasında kritik bir dönüm noktası olarak anılacak.

Yine de şu an için, Green yerine Mobley seçilmiş olsaydı Rockets nasıl bir takım olurdu diye düşünmemek elde değil — özellikle de başantrenör Ime Udoka yönetiminde savunma kimliğiyle öne çıkan bir takım yapısı göz önüne alındığında. Üstelik Mobley, şu anda ligin En İyi Savunmacısı (Defensive Player of the Year) unvanına sahip. Belki sadece Amen Thompson hariç tutulursa, Mobley Rockets’ın elindeki tüm genç yapı taşlarından daha yüksek bir potansiyele sahip.

Boston Celtics: 2020’de Desmond Bane’i takaslamak

Bu hamle, yapıldığı dönemde makul bir karardı: Celtics‘in kadrosunda bir genç oyuncuya daha yer yoktu ve Desmond Bane’in draft haklarını takas ederek maaş boşluğu açtılar. Kimse, 30. sıradan seçilen bir oyuncunun bir gün dört birinci tur draft hakkı karşılığında takas edilecek seviyeye geleceğini tahmin etmiyordu.

Ama Bane gerçekten o seviyeye ulaştı — ve Boston, son beş yıl içinde onu kadrosunda fazlasıyla kullanabilirdi. Kendi pozisyonu için sağlam bir savunmacı olan ve kariyeri boyunca %41 üçlük isabetiyle oynayan Bane, Celtics’in sistemine mükemmel uyum sağlayacak bir oyuncuydu.

Orlando Magic: Jett Howard’ı Draft etmek

Kariyerinin ikinci sezonunda, 11. sıradan seçilen Jett Howard maç başına yalnızca 3.8 sayı ortalamasıyla oynuyor ve üçlüklerinde sadece %29 isabet oranına sahip. İki playoff serisinde toplamda yalnızca 14 dakika süre aldı.

Howard’ın seçimi, Orlando Magic açısından üç temel nedenden dolayı tam bir fiyasko oldu:
Birincisi, o dönemde bile bu seçim erken ve riskli olarak değerlendiriliyordu (Howard, ESPN’in son mock draft’ında 20. sıradaydı) ve bu risk şu ana kadar kesinlikle karşılığını vermedi.

İkincisi, Howard’ın gelişiminin duraksaması, özellikle Orlando için büyük bir sorun; çünkü takım onun gelmesinden bir sezon önce üçlük yüzdesinde NBA’de 25. sıradaydı, çaylak sezonunda 24. sıraya çıktı ve geçen sezon lig sonuncusu, yani 30. sıraya geriledi. Howard’ın bu uzun süredir devam eden dış şut sorununu çözebileceği düşünülüyordu — ama bir katkı sağlayamadı.

Üçüncüsü ise, Howard’ın hemen ardından seçilen oyuncular arasında Dereck Lively II (12), Gradey Dick (13), Jordan Hawkins (14) ve Brandin Podziemski (19) gibi isimler var — bu oyuncuların tamamı NBA’de şu ana kadar Howard’dan çok daha fazla katkı verdi.

San Antonio Spurs: 2021’de Joshua Primo’yu seçmek

San Antonio Spurs, 2021 NBA Draftı’nda 12. sıradan Josh Primo’yu seçti. Primo, Spurs formasıyla maç başına 5.9 sayı ortalaması tutturduktan sonra, Ekim 2022’de bir kadın Spurs çalışanına karşı ‘teşhir’ iddialarının ardından takımdan gönderildi.

Spurs’un bu on yıldaki diğer lotarya seçimleri ise çeşitli seviyelerde başarılı oldu: Devin Vassell (11. sıra), Jeremy Sochan (9), Victor Wembanyama (1) ve Stephon Castle (4). 2025 Draft’ından seçilen Dylan Harper (2) ve Carter Bryant’ın (14) nasıl bir performans göstereceği ise henüz bilinmiyor.

Ancak Primo seçimi, birçok açıdan başarısızlıkla sonuçlandı. Hem saha içinde beklenen gelişimi gösteremedi, hem de saha dışındaki davranışları nedeniyle kulüple ilişiği kesildi. Dahası, Primo’nun hemen ardından seçilen kanat oyuncuları arasında Moses Moody (14), Corey Kispert (15), Trey Murphy III (17) ve Jalen Johnson (20) gibi NBA’de ciddi katkılar veren isimler yer alıyor. Bu da seçimin ne kadar yanlış olduğunu daha da netleştiriyor.

Washington Wizards: 2022’de Johnny Davis’i seçmek

2020 ile 2023 arasında seçilen lotarya oyuncuları arasında, kariyer artı-eksi istatistiği açısından en kötü performans Johnny Davis’e ait. 2022 Draftı’nda 10. sıradan seçilen Davis, bu istatistiğe göre Washington Wizards’ı 100 pozisyonda tam 6.2 sayı daha kötü hale getiriyor — bu, fazlasıyla çarpıcı bir negatif etki.

Diğer istatistikleri de pek iç açıcı değil: maç başına 3.5 sayı, 0.6 asist ve 11.4 dakika ile oynayan Davis, %40 saha içi, %27 üçlük ve %56 serbest atış isabeti gibi zayıf şut yüzdelerine sahip. Her piyango seçimi yıldız olmayabilir, ama çok azı Davis kadar dramatik biçimde başarısız olur.

Bu seçimi daha da kötü kılan şey ise, Wizards’ın Davis’i seçerken kimleri kaçırdığı. 2022 Draftı’nda Davis’ten sadece iki sıra sonra seçilen gard Jalen Williams, şu anda ligin en parlak genç oyuncularından biri konumunda. Bu da Washington için bu tercihi hem saha içi katkı hem de geleceğe yatırım açısından çok daha ağır bir hata haline getiriyor.

Golden State Warriors: 2. sıradan James Wiseman’ı seçmek

Kevin Durant’in Brooklyn’e gitmesinin ve Klay Thompson ile Stephen Curry’nin sakatlandığı o boş geçen sezonun ardından, Warriors 2. sıradan seçim hakkı elde ederek nadir bir fırsat yakalamıştı: Hem Curry’yi yeniden finallere taşıyacak, hem de onun düşüşe geçeceği döneme hazırlık sağlayacak genç bir yıldız adayını takıma katmak.

İlk kısım en azından Wiseman sayesinde değil, Wiseman’a rağmen tuttu. Warriors, genç pivotun hiçbir maçta oynamadığı 2021-22 sezonunda şampiyon oldu; çünkü Wiseman o sezonu menisküs yırtığı nedeniyle tamamen kaçırdı. Zaten ham ve tecrübesiz olan Wiseman, savunmada da büyük açık veriyordu ve sakatlıkları, Warriors’ın kendine has sistemini öğrenmesini neredeyse imkânsız hale getirdi. Ertesi sezon, Golden State onu undrafted (draft edilmemiş) olan ama Steve Kerr’ün güvenini kazanabilecek nitelikte bir oyuncu olan Gary Payton II karşılığında takas etti.

Warriors açısından bakıldığında, 2020 draftı COVID-19 pandemisinin etkisiyle olağan dışı bir süreçti. Ancak Golden State, geleceğini şekillendirmek için sahip olduğu en iyi draft hakkıyla James Wiseman’ı seçerek, 3. sıradan seçilen LaMelo Ball ve 12. sıradan seçilen Tyrese Haliburton gibi isimleri pas geçti. Nitekim Haliburton, bir röportajında Warriors’ın daha düşük bir sıradan seçimi olsaydı kendisini alacaklarına inandığını da belirtmişti.

Altı yıl sonra, Warriors hâlâ Curry’nin zirve halinden birkaç yıl daha verim almaya çalışıyor, çünkü artık ortada bir “veliaht planı” yok. Wiseman seçimi, Curry sonrası döneme geçiş için büyük bir fırsatın kaçmasına yol açtı.

Kademe 3: Çeşitli Orta Çapta Hatalar

Minnesota Timberwolves: 2020’deki D’Angelo Russell takası

Timberwolves’un D’Angelo Russell takası, uzun vadede kısmen işe yaradı sayılabilir; çünkü Minnesota, Russell’ı daha sonra Mike Conley ve Nickeil Alexander-Walker karşılığında takas etti ve bu hamle, onları arka arkaya Batı Konferansı finallerine taşıyan yolda önemli bir adım oldu. Ancak bu katkıyı sağlamak için bu kadar pahalı bir bedel ödemek zorunda mıydılar, bu tartışılır.

Çünkü Timberwolves, Russell’ı Andrew Wiggins ve bir gelecek birinci tur draft hakkı karşılığında kadrosuna katmıştı. Wiggins, 2021-22 sezonunda şampiyon olan Golden State Warriors’ın açık ara en iyi ikinci oyuncusu haline geldi. Üstelik o takasta verilen draft hakkı da 7. sıraya denk geldi ve Jonathan Kuminga olarak hayat buldu — şu an Warriors’ın genç çekirdeğinin en parlak üyelerinden biri.

Öte yandan, Russell’ın Minnesota’daki performansı hiçbir zaman beklentileri karşılamadı — Karl-Anthony Towns ile olan yakın arkadaşlığına rağmen. Timberwolves, sonunda gerçekten playoff’larda kazanmak istiyorlarsa oyun kurucu pozisyonunda daha iyi bir seçeneğe ihtiyaçları olduğunu fark etti. Nitekim Russell’ın Minnesota formasıyla çıktığı tek playoff serisinde, maç başına sadece 12 sayı ortalaması ve %33 şut isabetiyle oynaması bu kararı haklı çıkardı.

Denver Nuggets: Şampiyonluktan sonra takas yapmamak

Denver Nuggets, 2023’te kazandıkları şampiyonluk ile bu ay Michael Porter Jr.’ı Cam Johnson karşılığında takas ettikleri döneme kadar geçen sürede, hiçbir NBA oyuncusunu takas yoluyla kadrosuna katmadı. (Yalnızca draft haklarını içeren birkaç takas yaptılar.)

Bu eylemsizlik, büyük ölçüde mali nedenlerle alınmış bir karardı ve sonunda genel menajer Calvin Booth’un işinden olmasına yol açtı. Bu süreçte Nuggets, takımdan ayrılan tecrübeli oyuncuların yerini ya kadro içinden doldurmaya çalıştı ya da Dario Saric, Justin Holiday ve Russell Westbrook gibi serbest oyuncu pazarının “indirimli” seçeneklerine yöneldi.

Ancak bu oyuncular ya çok genç ya da çok yaşlıydı — ve Nikola Jokic’e yeniden NBA Finalleri’ne ulaşmak için gereken desteği veremediler.

2022-23 playoff’larında Nuggets’ın ilk beşi +9.4 net rating (sahadayken rakibe karşı fark) üretmişti; bu oran 2024-25 playoff’larında daha da iyileşerek +11.3 seviyesine çıktı.

Ancak sorun şuydu, 2022-23’te Bruce Brown Jr. ve Jeff Green gibi bench oyuncularının katkısıyla diğer tüm Nuggets beşleri rakiplerini toplamda 98 sayı farkla geçmişti. 2024-25’te ise, ilk beş dışındaki Denver kadroları rakiplerinden toplam 142 sayı fark yedi — yani tam anlamıyla çöküş yaşandı.

Bu tablo, Nuggets’ın kadro derinliğini ihmal etmesinin, ne kadar yetenekli bir yıldız çekirdeğe sahip olsalar da, şampiyonluk yolunda ne kadar belirleyici bir eksiklik yarattığını açıkça gösteriyor.

Lakers: Şampiyonluk kadrosundaki 3&d (üçlük atıp savunma yapan) oyuncuları kaybetmek

Los Angeles Lakers, 2020 şampiyonluğunu basit bir formülle kazandı: LeBron James + Anthony Davis + 3-and-D rol oyuncuları = başarı. Ancak “bozuk değilse kurcalama” kuralını unuttular ve yeniden şampiyonluk arayışına girerken 3-and-D kanatları oyun kurucularla değiştirme yoluna gittiler.

Şampiyonluktan kısa süre sonra, Danny Green ve bir birinci tur draft hakkını (sonradan Jaden McDaniels oldu), Dennis Schröder karşılığında takas ettiler. Bir yıl sonra, Alex Caruso’ya serbest oyuncu döneminde yetersiz bir teklif sundular, bu da onun Chicago Bulls ile imzalamasına yol açtı. Son darbe ise kötü sonuçlanan büyük takasla geldi: Kyle Kuzma ve Kentavious Caldwell-Pope, kariyerinin düşüş dönemindeki Russell Westbrook için gönderildi.

Bu hamlelerin her biri bir öncekinden daha kötüydü. Özellikle Westbrook, LeBron odaklı Lakers sistemine hiç uymadı. Lakers, Westbrook’un takıma katıldığı ilk sezonda playoff’u kaçırdı ve onu ikinci sezonun ortasında, bir gelecekteki birinci tur hakkıyla birlikte takasladı.

Ancak asıl önemli olan, bu yanlış strateji değişikliğinin genel etkisi: Lakers, 2020’de dört playoff serisi kazandı; o zamandan bu yana geçen beş sezonda toplam sadece iki playoff serisi kazanabildiler. Bu da kadro inşasında yapılan hataların doğrudan sahaya yansıyan sonuçlarını açıkça ortaya koyuyor.

Detroit Pistons: 2023’te takımın başına Monty Williams’ı getirmek

Monty Williams, Phoenix Suns ile geçirdiği dört sezonda NBA Finalleri’ne ulaştı, Yılın Koçu ödülünü kazandı ve maçlarının %63’ünü kazanarak saygın bir koç profili çizdi. NBA camiasında uzun süredir saygı gören bir isimdi.

Ancak Detroit Pistons’taki dönemi tam bir fiyaskoya dönüştü. Suns’ın ikinci turda elenmesinin ardından görevine son verilmesinden kısa süre sonra, Pistons kendisini NBA tarihinin en büyük koçluk sözleşmesiyle (6 yıl, 78.5 milyon dolar) takımın başına getirdi.

Ancak Williams, elindeki oyuncu grubunun güçlü ve zayıf yönlerini anlamakta zorlandı. Rotasyon tercihleri sık sık kafa karıştırıcıydı. Oyuncularını kamuoyu önünde sert şekilde eleştirdi. İkili uzun rotasyonlarını ısrarla kullanarak takımın saha içi alan paylaşımını (spacing) felç etti. En dikkat çekici kararlardan biri de, potansiyel vaat eden ikinci yıl oyuncusu Jaden Ivey yerine, büyük ölçüde hayal kırıklığına dönüşen Killian Hayes’i ilk beş başlatmasıydı.

Detroit gibi genç ve gelişime açık bir kadro için, bu kadar yüksek maaşla getirilen bir koçtan beklenen vizyon ve yönlendiricilik maalesef görülemedi. Sonuç olarak, Pistons’ın zaten zor olan yeniden yapılanma süreci daha da karmaşık bir hâl aldı.

Kademe 2: Çok Para, Az Karşılık

Rozier-Heat-Miami

Miami Heat: Terry Rozier takası

Yıldız peşinde koşma konusundaki ününe rağmen, Heat başkanı Pat Riley düşüncesizce takas yapan biri değildir. Genellikle sadece oyunun gidişatını değiştirecek türden hamlelerde düğmeye basar. Nitekim son 15 yılda Miami, birinci tur draft hakkı vererek sadece beş oyuncuyu kadrosuna kattı: LeBron James, Chris Bosh, Goran Dragic, Jimmy Butler … ve Terry Rozier.

İlk dört isim Miami’de All-Star oldu ve takımı NBA Finalleri’ne taşıyan çekirdeğin parçasıydı. Rozier ise tam tersine, maç başına yalnızca 12.5 sayı, %40 şut isabetiyle oynadı, hiçbir Playoff maçında forma giymedi, koç Erik Spoelstra’nın rotasyonunun dışına düştü ve dahası, ciddi bir bahis soruşturmasına adı karıştı.

İşin daha da kötü tarafı, Rozier takası Jimmy Butler’a yeni bir yıldız eşlikçi kazandırmak için yapılan son büyük hamleydi. Ancak bu da sonuç vermedi ve Butler sonunda Miami’den ayrılmak istediğini açıkladı.
Şu anda Heat, tekrar rekabetçi hale gelmek için net bir yol haritasından yoksun; üstelik Rozier takası için Hornets’a hâlâ bir gelecekteki birinci tur draft hakkı borçlular.

Bu tablo, Riley’nin uzun süredir süregelen istikrarlı stratejisine aykırı nadir hamlelerden birinin, nasıl büyük bir geri teptiğini ortaya koyuyor.

Toronto Raptors: Rol oyuncuları için 1. tur haklarını harcamak

Son dört takas döneminin her birinde Raptors, birinci tur draft hakkını elden çıkardı — üstelik bu dört sezonun üçünde playoff yapamamış, diğerindeyse saha avantajına sahip olmamışlardı. İşte o yıllardaki takaslarla alınan oyuncular:

  • 2022: Thaddeus Young
    (Gönderilen draft hakkı No. 20 oldu → Malaki Branham)

  • 2023: Jakob Poeltl
    (Gönderilen draft hakkı No. 8 oldu → Rob Dillingham)

  • 2024: Ochai Agbaji ve Kelly Olynyk
    (Gönderilen draft hakkı No. 29 oldu → Isaiah Collier)

  • 2025: Brandon Ingram
    (Draft hakkı 2026’da Pacers’a ait olacak)

Bu draft haklarıyla alınan oyuncular şu ana kadar “kaçırılmaması gereken” süper yıldızlara dönüşmemiş olabilir, ancak Toronto’nun ödediği fırsat maliyeti son derece yüksek. Dahası, Raptors’ın kadrosuna kattığı bu oyuncular takımı üst seviyeye taşıyamadı.

Örneğin, Young sadece 2020’den beri gerçekleşen tek playoff macerasında forma giydi ve o dönemde maç başına 3.3 sayı, 14.5 dakika gibi oldukça sınırlı katkılar sundu.

Raptors yönetimi, kısa vadeli hedeflere odaklanarak geleceğini defalarca feda etti, ancak bu hamlelerin hiçbiri onları gerçek bir yarışmacıya dönüştüremedi.

Sixers: Paul George ve Joel Embiid’e toplam 399 milyon dolar vermek

2020’li yıllarda Philadelphia 76ers‘ın tekrarlayan playoff başarısızlıklarını tek bir hamleye bağlamak zor, zira sorunlar zincirleme:

  • Ben Simmons beklentileri karşılayamadı,

  • Joel Embiid sık sık sakatlandı,

  • Takım iki farklı yıl ikinci turda 7. maç kaybetti.

Yine de, en azından on yılın ilk yarısında takım düzenli olarak playoff yapıyor ve Doğu’nun üst sıralarında yer alıyordu. Ancak 2024-25 sezonunda işler tamamen çöktü:

  • 76ers, 24 galibiyet – 58 mağlubiyet ile “The Process” döneminden bu yana en kötü sezonunu yaşadı.

  • Bu düşüşün başlıca sebebi, 2024 yazındaki “kazanan” hamleler olarak görülen hamleler oldu.

Yaz 2024’te Ne Oldu?

  • Paul George: 34 yaşındaki yıldız, Clippers‘tan dört yıl ve $211.6 milyon karşılığında takıma eklendi.

  • Joel Embiid: Hâlihazırda iki yılı ve bir opsiyonu kalmışken, üç yıl ve $187.6 milyon karşılığında sözleşme yenilendi.

Ama:

  • George, son 10 yılın en kötü sezonunu geçirdi.

  • Embiid, sadece 19 maç oynadı ve performansı dengesizdi.

  • İki yıldız da 2025-26 sezonu başını kaçırabilir, çünkü hâlâ sakatlık sorunları yaşıyorlar.

Sonuç

Philadelphia, yaşlanan ve sakatlık riski yüksek iki yıldızına $400 milyonun üzerinde yatırım yaptı — ve henüz bunun karşılığında hiçbir şey alamadı. Artık takımın geleceği, 2001’den beri ulaşamadıkları konferans finali hayalinden bile daha uzak görünüyor.

Chicago Bulls: Nikola Vucevic takası

Chicago Bulls’un bu on yıldaki en büyük hatası, tekil bir hamleden çok genel bir stratejik hata olabilir: Gerçek bir şampiyonluk umudu olmadan sürekli lig ortasında kalmayı hedeflemek, yani “tanking” (bilinçli olarak kötüleşip yüksek draft hakkı kazanma) ve yeniden yapılanma döngüsüne girmemek.

Ancak bu durağanlığın başlangıcı, başkan Artūras Karnišovas’ın göreve geldikten sonraki ilk büyük hamlesi olan Nikola Vucevic takasıyla başladı.

Bu takasla:

  • Wendell Carter Jr. ve

  • iki adet geleceğe yönelik birinci tur draft hakkı (ikisi de lotarya sıralarında çıktı)
    Orlando’ya gönderildi. Karşılığında Bulls, Vucevic’i aldı.

Sorun Neydi?

  • Vucevic, iyi bir oyuncu — iki kez All-Star olmuş, takas edildiği dönemde kariyer sezonunu yaşıyordu.

  • Ancak savunma zaafları nedeniyle, Vucevic’in merkezinde olduğu bir takımın tavanı sınırlı.

  • Nitekim Vucevic, DeMar DeRozan ve Zach LaVine üçlüsüyle Bulls sadece bir playoff galibiyeti elde edebildi.

Öte yandan Orlando:

  • İlk ek draft hakkıyla Franz Wagner’i seçti — ki bu oyuncu, Jimmy Butler’dan bu yana Chicago’nun sahip olabileceği en iyi genç yetenek olabilirdi.

  • İkinci hakkı ise Jett Howard’a kullandı (bu da daha önce Magic için başarısız bir seçim olarak değerlendirildi).

Sonuç:

Vucevic takası, Bulls’un yüksek tavanlı bir gelecek yerine kısa vadeli ve düşük hedefli bir yola girmesinin simgesi hâline geldi. Takım hâlâ ne bir yeniden yapılanma sürecinde, ne de yarışmacı bir vaziyette.

Memphis Grizzlies: Marcus Smart takası

Memphis Grizzlies, art arda gelen 50+ galibiyetli sezonlar ve Batı Konferansı’nda elde edilen 2. sıralardan sonra, şampiyonluk yarışında son adımı atmak için Marcus Smart’ı hedef aldı. Celtics’te NBA Finalleri görmüş ve Yılın Savunmacısı ödülü kazanmış olan Smart, Ja Morant ile beraber savunma odaklı ve sert bir arka alan oluşturacaktı. Ancak bu hamlenin bedeli çok ağırdı:

  • İki birinci tur draft hakkı

  • Ligin en iyi yedek oyun kurucularından biri olan Tyus Jones

Ne Yanlış Gitti?

Ancak takımın geri kalanı sakatlıklar ve cezalarla sarsılırken, Smart beklenen katkıyı veremedi:

  • Memphis formasıyla sadece 39 maçta oynadı.

  • 1.5 sezon içinde etkisiz kaldı, ve sonunda 2025 takas döneminde, kontratını gönderebilmek için üçüncü bir birinci tur draft hakkı daha harcamak zorunda kaldılar.

İşin istatistiksel tarafı da aynı derecede sert:

  • VORP (Value Over Replacement Player) verisine göre Smart, Grizzlies formasıyla lig ortalaması düzeyinde bir oyuncudan bile daha fazla değer katmadı — yani “sıfır” değer üretti.

Marcus Smart hamlesi, Grizzlies’in potansiyel bir contender’dan tekrar yapılanma aşamasına geçişini hızlandırdı. Bu takas, üç birinci tur hakkı ve değerli bir oyun kurucunun kaybıyla sonuçlanırken, sahada neredeyse hiçbir karşılık alınamayan pahalı bir fiyasko olarak tarihe geçti.

Atlanta Hawks ve New Orleans Pelicans: Dejounte Murray takası (2022, 2024)

İlk olarak şunu belirtmek gerekir: Dejounte Murray’nin kariyerinde bu on yılın en kötü iki takasının merkezinde yer alması onun suçu değil. Kendisi bir kez All-Star olmuş, All-Defensive (en iyi savunma takımı) onuruna layık görülmüş değerli bir oyuncu.

1. Atlanta Hawks – San Antonio Spurs Takası (2022)

Hawks, 2021’deki sürpriz Konferans Finali çıkışını yeniden yaşamak ve Trae Young’a uygun bir arka alan partneribulmak için Dejounte Murray’yi Spurs’ten aldı. Ancak bu hamlenin bedeli yüksekti:

  • 3 gelecek birinci tur draft hakkı

  • 1 pick swap (seçim sırası takası)

Bu seçimlerden biri (Charlotte üzerinden gelen) geçersiz sayıldı, ancak:

  • Spurs, bu takasla geçen ay yapılan 2025 Draftı’nda 14. sıradan Carter Bryant’ı seçti.

  • Üstelik halen 2026 ve 2027’deki Hawks seçim haklarını elinde tutuyor.

Ancak bu yatırım Atlanta’ya başarı getirmedi:

  • Murray’nin yer aldığı iki sezonda Hawks hiçbirinde .500’ün üzerine çıkamadı.

  • Murray ve Young’ın birlikte sahada olduğu kadrolar her iki sezonda da rakiplerinden fazla sayı yedi.


2. New Orleans Pelicans – Atlanta Hawks Takası (2024)

Atlanta, yaptığı ilk hatayı telafi etme fırsatını Pelicans sayesinde yakaladı. 2024’te New Orleans, Murray’yi almak için şunları verdi:

  • Dyson Daniels

  • İki birinci tur draft hakkı
    (Bunlardan biri Kristaps Porzingis takasında kullanıldı, diğeri 2027’de Atlanta’ya gelecek.)

Bu takas, zaman geçtikçe New Orleans için daha da kötü görünmeye başladı:

  • Murray, New Orleans’taki ilk sezonunda sadece 31 maç oynayabildi ve Aşil tendonunu yırttı.

  • Dyson Daniels, Murray’den yedi yaş daha genç olmasına rağmen, o sezon:

    • En Çok Gelişme Gösteren Oyuncu ödülünü kazandı

    • Yılın En İyi Savunmacısı oylamasında ikinci oldu

Üstüne üstlük, Pelicans bu değişime iki draft hakkı da ekledi — bu da takası daha da feci hale getirdi.


Sonuç:

  • Murray bireysel olarak suçlu değil; ancak iki farklı takım onun için çok fazla şey feda etti ve karşılığında istediği başarıyı bulamadı.

  • Spurs ve Hawks, bu takas zincirinden daha güçlü ayrılan taraflar oldu.

  • Pelicans ve Hawks’ın hatalı yönetim tercihleri ise, NBA’de bir oyuncunun değeri kadar zamanlamasının da kritik olduğunu bir kez daha gösterdi.

Tags NBA