Anadolu Efes – Barcelona İlk Maç: Dunston, Micic ve… Karakter!

18/Nis/19 13:32 Nisan 18, 2019

Utkan Sahin

18/Nis/19 13:32

Eurohoops.net

Anadolu Efes ile Barcelona Lassa playoff serisinin ilk maçında karşı karşıya geldi. Peki dün gece neler gördük? Serinin ilerleyen döneminde neler olabilir? Eurohoops Fırın yazıyor!

by Utkan Şahin / info@eurohoops.net

Fenerbahçe Beko’dan sonra Anadolu Efes de dün gece playoff serisindeki ilk maçı kazandı.

Bu çok önemliydi. Fenerbahçe‘nin tecrübesi ve şartlarını düşünürsek, Efes‘in kazanması daha da çok önemliydi. Yeni kurulan bir takımın saha avantajını ilk maçtan rakibine kaptırması, serinin bütün dengesini alt üst edebilirdi.

Geçmişe baktığımız zaman ilk maçı kazanmanın ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Bu sezona kadar 71 serinin 61’ni seride 1-0 öne geçen takımlar kazandı. Üstelik son 28 seride ise sadece 2 takım 1-0’dan ayağa kalkıp seriyi kazanabildi. Üstelik Efes‘in modern EuroLeague’deki playoff geçmişinin parlak olmaması da oyuncuların üstünde ister istemez bir baskı yaratıyordu. Bu sebepten dolayı Ergin Ataman ve öğrencilerinin dün geceki başlangıcı çok kritikti.

Peki bu galibiyetin şartları nasıl oluştu?

Bunun cevabı önemli. Sonuçta kağıt üstünde güç dengesi olarak birbirine en yakın gösterilen iki takımın serisinden bahsediyoruz.

O zaman lütfen benimle gelin ve ilk maçın hikayesine birlikte bakalım.

Akışkan Başlangıç

İki takımın da maça başladığı beşlere bakarsak sahada büyük kalıp fizikli olmaya ne kadar önem verdiklerini anlayabiliyoruz.

Barcelona maça Tomic ile Heurtel’in getirdiği dezavantajları kapatabileceklerini düşündüğü bir beşle başladı. Heurtel’in yanına Blazic ve Claver’i koyan Pesic, muhtemelen pota altındaki üstünlüğünü böyle kalıplı bir beşle baştan elde edebileceğini düşündü.

ergin Ataman ise bunu vermek istemediğini ilk beş tercihiyle gösterdi. Efes sezonun genelinin aksine çift guardla oynamak yerine Micic’in yanına James Anderson ile Krunoslav Simon‘u koydu ve Barcelona’nın uzun ve büyük kalmayı amaçlayan beşine bir önlem getirdi.

Katalanların oyunu kalıplı beşlere yıkmaya çalışması ve Efes‘in buna benzer bir şekilde cevap vermesi aslında konuk ekibin başlangıç planına uygundu. Ama sahadaki etki daha farklı oldu. İki kalıplı beş karşısında daha mobil ve hareketli olan Efes‘ti ve Micic ile Simon gibi iki yaratıcıyla sahadalardı. Barcelona ise hücumun bütün kontrolünü Heurtel’e teslim etmek zorunda kalarak başladı.

Maç oldukça tempolu bir şekilde başladı. İlk dakikadan sonra Efes‘in hücum saatini kullanma süresi aşağıya düştü ve lacivert-beyazlılar birçok hücumu 9-15 saniye arasında bitirerek tempoyu artırdı. Topla hareket edebilen tek ismi olan Barcelona’nın buna cevabı yoktu. Heurtel’in birebirde Micic’i geçtiği birkaç pozisyon dışında Barcelona üretmekte sıkıntı yaşadı. Efes topu çok iyi paylaştırıp televizyon molası gelmeden skoru 15-4’e getirerek Pesic’e molayı aldırdı.

Bu ana kadar Efes için her şey kusursuz gibiydi. Ataman’ın öğrencilerinin, bulduğu 6 saha içi isabeti 5 asist üzerindendi. Top kaybı hanesinde ise 0 yazıyordu. İç-dış dengesi de uyumluydu.

Molayla birlikte oyunun rengi değişmeye başladı. Efes, yüksek dış yüzdesi sayesinde bunun etkilerini çok hissetmedi.

Molada takımına daha fizikli olduklarını hatırlatan Pesic, pota altını kalabalıklaştırarak Efes’i dışa şuta itmeye başladı. Larkin oyuna girdiği zaman Efes’in bunu değiştirebileceğini düşünmüştüm ama o da pek aktif başlamadı. Barcelona, sonunda fiziğini kullanmaya başladı.

Moladan önce hiç hücum ribaundu olmayan Katalanlar, dönüşte 2 tane hücum ribaundu aldı. Pota altında Tomic’i daha fazla kullanmaya başladılar. Molaya kadar 2/5 saha içiyle oynayan konuk ekip, moladan 5/11 saha içiyle döndü.

Bu sebeple çeyrek sonunda fark belki 11’di ama maçın ritminin başka bir noktaya kaydığı belliydi. 2. çeyrekte elindeki rotasyonun genişliğini kullanan Pesic, kalıplı beşleri bozmadı. Hatta Hanga-Smits-Oriola beşiyle takımını daha mobil bir hale getirdi.

Barcelona, Efes’i dışarıya doğru ittikçe temsilcimizin bütün set temposu bozuldu. Ayrıca  bunda çıkan ve çıkmayan düdükler de etkili oldu.

Ancak ilk 10 dakikadaki 10 basketin 7’sini asist üzerinden bulan Efes, Micic oyuna girinceye kadar hiç asist yapamadı. Hücum ribaundlarını zorlamaya devam eden Katalanlar hücumda sıcak eli buldu ve Pangos’un arka arkaya attığı 10 sayıyla bir anda maçı ortaya getirdi.

2. çeyreğin ilk 6 dakikasının skoru 6-17’ydi. 16. dakikada gelen mola bu sefer ise Efes’in kaderini değiştirdi. O ana kadar pek ortalarda olmayan Larkin 2 asist yaptı, bir kez potaya gitti ve Efes’in en azından soyunma odasına önde girmesini sağladı.

Önde bitirse de Efes’in ilk yarıda sadece 2 serbest atış kullanması ve 16 üçlük denemesi, potadan ne kadar uzakta kalmak zorunda kaldığının bir göstergesiydi.