by Melikşah Bayrav / info@eurohoops.net
17 Şubat 2025 tarihinde The Athletic’te yayınlanan bu yazı, uyarlanarak Türkçe’ye çevrilmiştir
Bundan yaklaşık iki hafta önce Luka Doncic, şok edici bir takasın ardından Los Angeles Lakers‘ın yolunu tuttu. Bu takas, NBA takipçileri dışında ismi pek bilinmeyen bir yöneticinin isminin bir anda epey popüler bir hale gelmesine yol açtı.
Dallas Mavericks Genel Menajeri Nico Harrison’ın Luka Doncic’i henüz 25 yaşındayken NBA’in en popüler takımlarından birine göndermesi, daha şimdiden lig tarihinin en eşi benzeri görülmemiş olayları arasındaki yerini aldı. Öte yandan bu takasa gelen tepkiler de son derece büyük oldu.
Bazı Dallas taraftarları, takımın maçlarını oynadığı salonun önüne ‘tabut’ koydular. Ciddi sayıda taraftar kombinesini iptal etti, ayrıca Dallas Mavericks‘in sosyal medya hesaplarında da ciddi bir takipçi kaybı yaşandı.
Öte yandan bu takasa dair Dallas Mavericks’in yeni sahibi Miriam Adelson’ın konu aldığı birçok çeşitli komplo teorisi ortaya atıldı. Hatta bu komplo teorileri öyle bir boyuta vardı ki NBA Komisyoneri Adam Silver bile All-Star öncesinde düzenlediği basın toplantısında bu konuya değindi.
Yine de Genel Menajer Nico Harrison, her daim tepkilerin bir numaralı odak noktası oldu. Peki ya bu adam kim ve niye böyle bir şey yapmış olabilir?
İlk olarak Doncic’in takaslanması, iş sonuçlanana kadar gerçekten çok iyi saklandı. Öyle ki işin bittiği kesinleşene kadar Dallas ve Lakers yönetimleri dışında kimsenin konudan haberi yoktu. Hatta yeniden yapılanma süreci kapsamında bu takasın bir parçası olan Utah Jazz bile neredeyse takas tamamlanana kadar Doncic’in Lakers’a takaslandığından haberdar değildi.
Öte yandan Nico Harrison, hayatı boyunca sır tutma konusunda çok başarılı bir insan oldu. Bundan yaklaşık 30 sene önce Harrison, bizzat öz annesine hayatıyla alakalı çok önemli bir gelişmeyi paylaşmamıştı. Bunu yapmamıştı çünkü en azından bir süreliğine kimseye söylememesi gerekiyordu.
1992 senesinde savunma öncelikli bir üç numara olan Nico Harrison, West Point’ten Montana State Üniversitesi’ne transfer olmuştu. Buradaki ilk senesinin sonlarına doğru Harrison, önemli bir konu hakkında koçu Mick Durham ile konuşmak durumundaydı.
Harrison’ın ailesi, maddi açıdan oğullarını farklı bir şehirde okutacak durumda değildi. Dolayısıyla Harrison’ın okulda kalabilmek adına bursa ihtiyacı vardı. Nico Harrison’ın koçuna sorduğu soru ise burs alıp alamayacağıydı.
Koçunun bu soruya cevabı ise ‘olur ama daha önümüzdeki sömestire çok var, bu yüzden işi henüz resmiyete kavuşturamayız. Dolayısıyla bu cevabı bir süreliğine kendine sakla’ oldu.
Bu görüşmeden sadece iki hafta sonra Harrison’ın annesi, koç Mick Durham’ı aradı. Durham’a ‘oğullarını bir sene daha şehir dışında okutamayacaklarını, bu yüzden burs alıp alamayacağını’ sordu. Harrison kendine söyleneni yapmış ve ağzını kapalı tutmuştu.
52 yaşındaki Nico Harrison’ın kariyer yükselişini yakından takip edenler, Harrison’ın çok disiplinli bir insan olduğunu, vücuduna çok önem verdiğini, duygularından kolay kolay etkilenmediğini ve ağzının son derece sıkı olduğunu söylüyorlar. Sadece bilmesi gereken insanlar Harrison’da olan bilgilere hakim olabiliyorlar.
Öte yandan Nico Harrison’ın bu takası neden yaptığına dair bazı detaylar ortaya çıkmaya başladı. Bazı haberlere göre Harrison, Doncic’in fiziksel durumundan ve saha dışı alışkanlıklarından pek memnun değildi. Dolayısıyla Doncic’e göre çok daha iyi bir savunmacı olan Anthony Davis ile şanslarının daha yüksek olacağını düşündü.
Elbette bu sebepler, basketbolseverlerin bu takasa bakışlarının değişmesi konusunda pek etkili olmadı.
Dallas Mavericks‘teki dört yıllık görev süresinde Nico Harrison, büyük kararlar almakta hiç tereddüt yaşamadı. Bundan iki yıl önce Kyrie Irving, kariyerinin en iyi dönemlerinden uzak gözüküyordu. Buna karşın Harrison, önemli bir takasla Kyrie’yi Dallas kadrosuna kattı.
Bu yazı için The Athletic’e konuşmayı reddeden Nico Harrison, o dönem düzenlediği bir basın toplantısında Kyrie takasını ‘ben hiçbir risk görmüyorum, gerçekten bu takasta hiçbir risk görmüyorum’ sözleriyle açıklamıştı.
Bundan yaklaşık 23 sene önce Harrison, spor ayakkabı endüstrisine girmek isteyen bir ilaç satış temsilcisiydi. Portland Uluslarası Havaalanı’nda 2002 All-Star için Philadelphia’ya uçmaya hazırlanan Harrison, o sırada Nike için çalışan Ralph Greene Jr’ı fark etti.
Bu iki adam, birbirlerinin ismini duymaları dışında daha önce hiç tanışmamışlardı. Harrison, Nike’ın merkezi olan Beaverton’ın yakınlarında bir şehirde büyümüştü. Kolej döneminin ardından ise Belçika ve Japonya gibi yerlerde oynadığı kısa bir profesyonel basketbol kariyeri olmuştu.
Ralph Greene ise o sıralar Nike’da Global Pazarlama Direktörü olarak çalışıyordu.
Havaalanı’nda Greene’i fark eden Harrison, yanına yaklaşıp ‘hey, sen Nike’da mı çalışıyorsun?’ diye sordu.
Greene’den ‘evet’ cevabını alan Harrison, ardından ne iş yaptığını sordu. Greene’in basketbol alanında çalıştığını öğrendikten sonraki sözleri ise ‘ben de bu işi yapmak istiyorum’ oldu.
Bunun yanı sıra Greene’in de tanıdığı bir Nike çalışanından bahseden Harrison, muhabbete girmek ve Greene’in sıkı ağzını açmak için doğru cümleleri kurmuştu. Bu sayede Greene’in üzerinde iyi bir izlenim bırakan Harrison, buna ek olarak numarasını da almıştı.
Bu yazı için The Athletic’e konuşan Ralph Greene, o anlara dair ‘aslında böyle şeyler yaşandıktan sonra o kişinin ismini bir daha duymazsınız. Nico’da ise durum bu şekilde olmadı. Çok sağlam ve derli toplu bir insandı, en sevdiğim özellikleri hep bu ikisi oldu.” şeklinde konuştu.
Ertesi NBA sezonu başlamadan önce Nike, Nico Harrison’ı işe aldı. Böylelikle Portland Havaalanı’nda beklenmedik şekilde Ralph Greene’e denk gelmesi, Harrison’ın basketbol dünyasına geri dönebilmesini sağladı.
Nike’ın oyuncu temsilcileri, ‘The Seals’ lakabıyla anılırlar. Bu lakap, Elit Donanma Özel Operasyonlar Birimi’ne yönelik bir referanstır. Nike’taki ordu terminolojisi ise yalnızca bununla sınırlı kalmaz. Ekibin başı olarak bilinen ve Kobe Bryant ve LeBron James ile anlaşmasıyla ünlenen Lynn Merritt, ekibi tarafından ‘General’ lakabıyla anılır.
Nico Harrison’ın da dahil olduğu The Seals ekibi, işlerini sessiz şekilde yürütmeleriyle ünlendiler. Oyuncu temsilcileri, basketbol yıldızları ve Nike markası arasında bir köprü görevi görür.
Nico Harrison ise yıllarca Nike ile Kobe Bryant arasındaki iletişimde aracı olarak rol aldı. Buna ek olarak Anthony Davis ve Kyrie Irving gibi yıldızlarla da beraber çalıştı. Ayrıca Nike’ın Ja Morant, Devin Booker ve Jayson Tatum gibi isimlerle anlaşma sağlamasında da önemli rol oynadı.
Buna karşın Harrison, zamanında Steph Curry’i Nike’da tutma konusunda başarısız oldu. Bunun sonucunda Under Armour firması ile anlaşan Curry, markanın gün geçtikçe popülerleşmesinde büyük pay sahibi oldu.
Öte yandan Nico Harrison’ın Nike gemisine atlamaya ikna ettiği bir kişi daha vardı. Harrison, Luka Doncic’in Nike ile anlaşmasında rol alan kişilerden biriydi. Daha sonrasında ise Doncic, Nike’ın sahibi olduğu Jordan markasıyla sözleşme imzaladı. Harrison bu süreçte de rol oynadı.
Nike döneminde Nico Harrison ile beraber çalışan bir kişi ise Harrison’ın çalışma tarzına dair The Athletic’e şunları söyledi:
“Harrison, Nike’da çalıştığı süreç boyunca gizlilik ilkesini esas aldı. Planının bir parçası olmanıza ihtiyaç duyana kadar planını size asla söylemezdi. ”
LA Lakers‘ın Genel Menajeri, Basketbol Operasyonları Başkan Yardımcısı ve Kobe Bryant’ın eski menajeri Rob Pelinka ise Nico Harrison’ın güvenini Doncic takasından çok önce kazanmıştı. Harrison’ın Kobe’nin Nike temsilcisi olduğu dönemlerde bu üçlü, beraber farklı ülkelere seyahat ediyorlardı.
Harrison, Luka Doncic’i takaslamayı düşündüğü sıralarda bunu NBA’in geri kalanının bilmesini istemiyordu. Dolayısıyla Harrison, bu düşüncesini ilk olarak ağzını kapalı tutacağından emin olduğu bir arkadaşına, yani Rob Pelinka’ya sundu.
Bu ikili, 7 Ocak 2025 tarihinde Dallas’ta bulunan bir kahve dükkanında bir araya geldiler.
Harrison, bu düşüncesinin duyulmasının takım içerisinde ‘korkunç’ bir hava yaratacağından endişeleniyordu. Hoşnutsuz bir yıldız oyuncu, bu sene Jimmy Butler ile Miami Heat örneğinde de gördüğümüz üzere ciddi şekilde baş ağrısına yol açabilirdi.
The Athletic kaynaklarının edindiği bilgiye göre Harrison, Doncic’i bir yıldız karşılığında takaslayabileceğini ‘Lakers dışında en az bir takımla daha’ paylaştı. Buna karşın Harrison’ın ciddi şekilde takas görüşmeleri yürüttüğü tek takım Lakers oldu.
Öte yandan takasın ardından düzenlenen basın toplantısında Nico Harrison, anlaşma tamamlanana kadar sessiz kaldığı için arkadaşı Rob Pelinka’yı övdü. Yine de şu bir gerçek ki sessizlik, süreç boyunca Lakers’ın başına gelebilecek en iyi şeydi. Neden sessiz kalıp işi rahatça bitirebilmek varken bu durumu birileriyle paylaşıp Doncic için farklı tekliflerin gelmesine yol açsınlar ki?
Takas tamamlandıktan sonra diğer NBA takımlarının GM’leri, özel görüşmelerinde Doncic için ‘Lakers’tan daha iyi teklifler verebileceklerini’ konuştular. Hatta Lakers’ın Anthony Davis dışında herhangi bir önemli oyuncusunu yollamadan bu takası tamamlayabilmesinden dolayı öfkelilerdi.
Normalde Doncic gibi üst düzey bir yıldızın adı takas marketine düştüğü zaman durum bu şekilde ilerlemez. Birçok farklı takım, böyle bir ismi kadrosuna katabilmek için önemli tekliflerle devreye girer. Doncic özelinde ise durum bu şekilde olmadı.
Nike’ta Nico Harrison ile yakın çalışan Jian Allen, Harrison’ın karar verme sürecindeki tavırlarına yönelik The Athletic’e şunları söyledi:
“Gerçekten büyük bir amaca hizmet ettiğine inandığı zaman cesur kararlar almaktan çekinmeyen biri. Buna rağmen Nico, risk hesaplama konusunda şu ana kadar gördüğüm en titiz insanlardan bir tanesi. Nico’nın yaptığı işlerde gelişigüzel hiçbir şey olmaz.”
