Anadolu Efes – Real Madrid: EuroLeague Finalinin Saha İçinde Bizi Neler Bekliyor?

21/May/22 10:11 Mayıs 21, 2022

Meliksah Bayrav

21/May/22 10:11

Eurohoops.net

Eurohoops Fırın, Anadolu Efes ile Real Madrid arasında oynanacak EuroLeague finalini mercek altına alıyor.

by Melikşah Bayrav / info@eurohoops.net

Turkish Airlines EuroLeague’de artık zaman final zamanı. Yıl boyunca kıran kırana geçen mücadeleler ortaya koyan Anadolu Efes ve Real Madrid, Final Four’da şampiyonluk kupasına erişebilmek için birbirleriyle kıyasıya rekabet edecekler.

Final Four ilk maçında temsilcimiz Anadolu Efes, Olympiakos’u Vasilije Micic’in son saniye üçlüğüyle 77-74 mağlup ederek ilk finalist olmayı başardı. Karşılaşmanın oynandığı Stark Arena’daki 12.000 Olympiakos taraftarının gürültüsüne rağmen ayakta kalmayı başaran temsilcimiz, üst üste 3. kez EuroLeague finalinde boy gösterecek.

Öte yandan Real Madrid ise Final Four’un ikinci karşılaşmasında ezeli rakibi Barcelona ile karşı karşıya geldi. İlk yarısını çift haneli farkla geride kapattığı mücadelenin ikinci devresinde 52 sayı bulan koç Pablo Laso’nun ekibi, Barcelona’yı 86-83’le geçerek final biletini kaptı.

EuroLeague’de finale çıkmayı başaran Anadolu Efes ile Real Madrid’in ilk bakışta göze çarpan bariz bir ortak noktaları var. 2021-22 sezonuna fazlasıyla iddialı bir giriş yapan iki takım da yıl içerisinde ciddi istikrar problemleriyle karşı karşıya kaldı.

Son şampiyon Anadolu Efes, kadrosunun neredeyse tamamını korumuş olmasına rağmen normal sezonun ciddi bir bölümünü ilk 8 sıranın dışında geçirdi. Lige etkili bir başlangıç yapan ve zirvenin en ciddi adaylarından biri olarak gözüken Real Madrid ise sezonun ikinci kısmında arka arkaya gelen mağlubiyetlerle sarsıldı. Normal sezonda oynadığı son 4 maçı da kaybeden İspanyol temsilcisi, liderlik yarışının çok uzağında kaldı.

Yaşanan tüm sorunlara rağmen her iki takım da reaksiyon vermeyi başardılar. Sezonun en kritik noktasında form düzeylerini zirveye çeken Real Madrid ve Anadolu Efes, EuroLeague’in en büyüğü olabilmek için maça çıkıyor.

Eurohoops Fırın, bugünkü serisinde EuroLeague şampiyonluğuna giden yolun şifrelerine göz atıyor.

Anadolu Efes: Öne Çıkan Detaylar

Artık neredeyse herkesin ezberlediği üzere Anadolu Efes, Shane Larkin ve Vasilije Micic gibi iki süper yıldızıyla Avrupa basketbolunun belki de en iyi hücum takımı. Şut atabilen, pas verebilen ve etkili şekilde çembere atak edebilen bu ikili, doğru yan parçalarla tamamlandıkları zaman durdurulması büyük ölçüde imkansız bir hale geliyorlar.

Anadolu Efes‘in EuroLeague’e damga vurduğu 4 yıllık süreçte Rodrigue Beaubois ve Krunoslav Simon ikilisi, takımın yıldız oyun kurucularını belki de olabilecek en iyi şekilde tamamlayabiliyorlardı. Halihazırda devam eden sezonun büyük bölümünü sakatlık problemleri nedeniyle kaçıran Simon ve bel sakatlığı sebebiyle bir süredir sahada kalmakta çok zorlanan Beaubois’nın yoklukları, temsilcimizin hücum gücünü bir miktar azaltmış durumda.

Playofflardaki Olimpia Milano serisinde alışılageldiğin aksine Anadolu Efes, İtalyan temsilcisinin agresif switch (perde sonrası oyuncu değişimi) savunmasına karşı çözüm üretmekte çok zorlanmıştı. Önceki yıllarda çok rahat şekilde 80’li, 90’lı sayıları bulabilen lacivert-beyazlı ekip, seri boyunca oynanan 4 karşılaşmada en fazla 77 sayıyı bulabildi.

Ligin en az sayı yiyen takımı Olimpia Milano‘ya karşı Anadolu Efes’in hücum etmekte çok zorlanması, yine de temsilcimizin seriyi 3-1’le geçerek Final Four biletini almasına engel olamadı. Normal sezonun aksine savunmada adeta bambaşka bir boyuta çıkan koç Ergin Ataman’ın ekibi, hücumda yaşanan tüm problemlere rağmen eşleşmenin zora girmemesini sağladı.

Temsilcimizin son olarak Olympiakos’a karşı oynadığı mücadelede de çok benzeri bir senaryodan bahsetmek mümkün. İlk yarıda potasında 43 sayıya izin veren Anadolu Efes, özellikle ikili oyun savunmasında ciddi sorunlar yaşamıştı. Moustapha Fall ve Hassan Martin’i boyalı alanda durdurmakta çok zorlanan temsilcimiz, Tyler Dorsey ve Sasha Vezenkov gibi yıldızların hiç devreye girememiş olmalarına rağmen potasında çok fazla kolay sayıya izin vermişti.

Anadolu Efes’i bu girdaptan çıkaran bir numaralı detay ise yine savunması olmuştu. Bryant Dunston ve Chris Singleton ikilisinin boyalı alan savunmasındaki varlıkları, Olympiakos’un ilk yarının aksine neredeyse tamamen boyalı alanın dışına püskürtmüştü. Hücumda yaşanan tüm ciddi sorunlara rağmen savunmasıyla ayakta kalan lacivert-beyazlı ekip, iyi hücum etmeden de maç kazanabileceğini bir kez daha tüm Avrupa’ya kanıtladı.

Maç boyunca 5 numaradan şut tehdidiyle sahayı açma konusunda büyük katkı veren Tibor Pleiss’tan neredeyse hiç verim alınamamış olmasına rağmen Anadolu Efes, Adrien Moerman’ın da pek ortalarda olmadığı bir günde Bryant Dunston ve Chris Singleton ikilisiyle galibiyete uzandı. Kadrodaki bu kalite ve çeşitlilik, temsilcimiz için Real Madrid karşısında da belirleyici olacak.

Kritik Noktalar

Olympiakos karşılaşması için yazdığımız maç öncesi analizinde Tibor Pleiss’tan gelecek dış şut katkısının fazlasıyla kritik olacağını, temsilcimizin Pleiss’tan üçlük isabetleri bulabildiği takdirde rakibin dev uzunu Moustapha Fall’ı boyalı alanın dışına çıkarabileceğini ve Larkin & Micic ikilisine penetre kanallarının açılabileceğini söylemiştik. Olympiakos karşısında neredeyse hiç devreye giremeyen Alman uzun, savunmadaki zaafları nedeniyle de rakip takım için açık bir hedef haline gelmişti.

Real Madrid kadrosuna baktığımızda uzunların ne derece ön planda olduğunu fark etmemek pek mümkün değil. Walter Tavares ve özellikle şu sıralar epey formda olan Vincent Poirier ikilisiyle çok az takımın sahip olduğu bir lükse sahip olan İspanyol temsilcisi, boyalı alandaki kalite üstünlüğünü birçok rakibe karşı aktif olarak kullanıyor.

Eflatun-beyazlı ekibin iki çok değerli uzuna sahip olması, Shane Larkin ve Vasilije Micic gibi etkili penetre silahlarının çembere yapacakları atakları epey zorlaştıracak. Bu noktada Tibor Pleiss’ın dış atışlarıyla rakip savunmayı boyalı alanın dışına çıkarabilmesi, temsilcimiz adına fazlasıyla kritik bir öneme sahip.

Yine de bunun gerçekleşmesi pek kolay değil. Real Madrid‘in yarı finaldeki rakibi Barcelona, şutör uzun Sertaç Şanlı‘nın dış şut tehdidi üzerinden Tavares ve Poirier ikilisini devre dışı bırakma planını devreye sokmaya çalıştı. Elbette buna hazırlıklı olan koç Pablo Laso, Sertaç’ın oyunda olduğu her dakikada onun savunma zaaflarına atak ederek adeta devre dışı kalmasını sağladı.

Olympiakos maçında da Pleiss’ın sebep olduğu savunma zaafiyetlerini düşünürsek Alman uzunun devreye girebilmesi, beklediğimizden çok daha zor bir hale gelebilir. Bu durumda Shane Larkin ve Vasilije Micic ikilisinin alacakları her türlü temasa rağmen çembere atak etmeye devam etmeleri, Anadolu Efes için fazlasıyla kritik bir nokta.

Daha önce hem Olimpia Milano serisinde, hem de Olympiakos karşılaşmasında gördüğümüz üzere özellikle Vasilije Micic’in çembere atak etmeyi bırakıp el üzeri dış şutlara yönelmesi, temsilcimizin ritim kaybı yaşamasının yanı sıra hücumda da çok daha kolay tahmin edilebilir bir hale gelmesini sağlıyor. Bu sebeple her ne olursa olsun Larkin ve Micic ikilisinin çembere atak ederek farklı opsiyonları da devreye sokmaya çalışmaları, agresif Real Madrid savunması karşısında çok belirleyici.

Son olarak ise boyalı alan savunması, lacivert-beyazlı ekip için fazlasıyla kilit bir nokta olarak öne çıkıyor. EuroLeague yarı finalinin ilk yarısında Moustapha Fall ve Hassan Martin üzerinden oynanan ikili oyunları savunmakta çok zorlanan Anadolu Efes, boyalı alanda fazlaca kolay sayıya izin vermişti.

Real Madrid karşısında da böyle bir duruma izin verilmesi, maçtaki dengelerin büyük ölçüde değişmesi anlamına gelebilir. Karşılaşma boyunca eşleşme dezavantajı yaşamamak için koç Ergin Ataman, tıpkı Olimpia Milano serisinde olduğu gibi büyük ihtimalle köşeleri riske ederek boyalı alana gömülmeyi tercih edecektir. Anadolu Efes‘in koç Pablo Laso’nun ekibini boyalı alandan püskürtebilmesi, Real Madrid’de kısaların oyunu daha fazla zorlaması anlamına da geliyor.

İspanyol temsilcisinin kısa rotasyonunda yaşadığı eksikler artık herkesin malumu. Son olarak Nigel Williams-Goss’un da sakatlanmasıyla birlikte yaşları iyice artan Sergio Llull ve Fabien Causeur ikilisinin omuzlarındaki yük iyice artmış durumda. Özellikle Barcelona maçının ilk yarısında olduğu gibi Real Madrid’in boyalı alanı kullanamayıp kısalarından da katkı alamadığı bir senaryo, maçtaki dengelerin temsilcimiz lehine dönmesine yol açacaktır.

Sergio Llull ve Fabien Causeur, yaşlarının ilerlemesi nedeniyle formlarının en üst düzeyinin uzağında olsalar da Barcelona maçında gördüğümüz üzere halen çok önemli birer tehditler. İki oyuncunun da skor tehditlerinin yanı sıra oyun zekalarının fazlasıyla yüksek olması, rakip savunmacılar için durdurulmaları epey zorlu bir hal alıyor.

Barcelona’ya karşı oynanan yarı final karşılaşmasında Fabien Causeur, üzerindeki baskılı savunmaya rağmen her seferinde bir şekilde çembere gitmenin yolunu buldu. Katalan temsilcisinin kendisine yaptığı yönlendirme savunmasına rağmen inatla uzundan perde çağırmayı sürdürerek kendisine boşluk yaratan Fransız skorer, en kritik anlarda sürekli boyalı alana penetre ederek ya skor üretti, ya da faul çıkararak takımını önde tuttu.

Bu sebeple Shane Larkin’in savunmada yapacağı topa baskı, özellikle maçın son bölümlerine yakın skorla girildiği takdirde fazlasıyla belirleyici. Böyle bir durumda Real Madrid’in eşleşme seçerek kısalarıyla Larkin’in üzerine atak etmesi pek şaşırtıcı olmaz.

Olympiakos karşısında 38 dakika boyunca sahada kalan ABD’lü süper yıldız, finalde de çok büyük ihtimalle bundan daha az süre almayacaktır. Larkin’in özellikle son bölümde bir şekilde kendini diri tutarak topa baskıyı üst seviyede tutması, sonucu belirleyen önemli faktörlerden biri olacaktır. Tıpkı Olympiakos karşısında olduğu gibi.