Virtus Bologna – Frutti Extra Bursaspor: Peri Masalının Sonu Nasıl Bitecek?

11/May/22 10:59 Mayıs 11, 2022

Meliksah Bayrav

11/May/22 10:59

Eurohoops.net

Eurohoops Fırın, Frutti Extra Bursaspor ile Virtus Bologna arasında oynanacak olan EuroCup finalini mercek altına alıyor.

by Melikşah Bayrav/ info@eurohoops.net

7DAYS EuroCup’ta uzun yıllar unutulmayacak bir sezonun artık son aşamasına gelmiş bulunmaktayız. Aylar süren normal sezonun ardından Son 16 turuyla birlikte devreye giren tek maçlık eleme sistemi, belki de Avrupa basketbolunda yılın en dikkat çekici hikayesinin ortaya çıkmasını sağladı.

Kulüp tarihinde ikinci kez katıldığı EuroCup’ta ilk kez gruptan çıkma başarını gösteren temsilcimiz Frutti Extra Bursaspor, Son 16 turunda Zeljko Obradovic‘li Partizan’a elenmiş olsaydı bile birçoklarına göre Avrupa serüvenini başarılı bir şekilde noktalayacaktı. Buna rağmen yeşil-beyazlı ekip için olanla yetinmek söz konusu bile değildi.

Önce turnuvanın en büyük iki favorisinden biri olarak gösterilen Partizan’ı 20.000 taraftarının önünde deviren Bursaspor, sonrasında Avrupa basketbolunun köklü kulüplerinden Cedevita Olimpija’yı Slovenya’da mağlup ederek bir anda adını yarı finale yazdırdı. Bu turda da yine deplasmanda karşılaştığı MoraBanc Andorra’yı rahat şekilde geçen temsilcimiz, sezon başında muhtemelen kimsenin aklının ucundan dahi geçiremeyeceği bir başarıya imza attı.

Öte yandan EuroCup’ın en büyük iki favorisinden bir diğeri olan Virtus Bologna, geçtiğimiz yıl koç Sasha Djordjevic’le beklenen şampiyonluk gelmeyince yazın takımın başına Sergio Scariolo’yu getirdi. Bu hamlenin yanı sıra Ekpe Udoh, Nico Mannion, Isaia Cordinier, Mam Jaiteh gibi eklemelerle kadrosunu güçlendiren Virtus, yaşanan sakatlıkların da etkisiyle normal sezonda beklenen performansı tam anlamıyla sergileyemedi.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etme girişiminin ardından Rus takımlarının EuroLeague ve EuroCup’tan men edilmeleri, İtalyan temsilcisi için adeta bir fırsata dönüştü. CSKA Moskova’dan ayrılan Daniel Hackett ve Toko Shengelia gibi iki çok değerli yıldızı kadrosuna katan Bologna ekibi, normal sezonun sonlarına doğru yaklaşılırken vites arttırdı ve beklendiği üzere adını finale yazdırmayı başardı.

Virtus Bologna ile Frutti Extra Bursaspor arasında oynanacak olan final müsabakası, bambaşka hikayeleri temsil ediyor. EuroCup seviyesinin çok üzerinde bir kadroya ve bütçeye sahip olan Virtus, bir süredir hasretle arzuladığı EuroLeague bileti için kupayı dört gözle bekliyor. Öte yandan ligin en düşük bütçelerinden birine sahip olmasına rağmen rakiplerini deplasmanlarda teker teker devirip final biletini kapan Bursaspor, yazdığı peri masalını mutlu sonla noktalamak için parkede olacak.

Eurohoops Fırın, bugünkü serisinde Virtus Bologna – Frutti Extra Bursaspor finalinin saha içi şifrelerine göz atıyor.

Bir “Underdog” Hikayesi: Frutti Extra Bursaspor

Sezon başında biri çıkıp EuroCup’ın en düşük bütçeli ekiplerinden olan Frutti Extra Bursaspor’un adını finale yazdıracağını söylese muhtemelen buna kimse inanmazdı. Yine de basketbolda neyin nasıl sonuçlanacağı asla belli olmuyor, sanırım bu oyuna derin bir sevgi beslememizin de en büyük nedenlerinden biri de bu.

İşin doğrusu normal sezonun başlarındaki Bursaspor da pek bu yönde bir sinyal vermiyordu. Başarısız geçen EuroLeague serüveninin ardından geri dönen Allerik Freeman’ın topu sıkça domine ettiği bir takım olan temsilcimiz, hücumda koç Dusan Alimpijevic’in ortaya çıkardığı akıcı hücum kurgusu sayesinde durdurulması zor bir takım olsa da savunmada büyük sorunlar yaşayabilen bir ekipti.

Kadro yapısının neden olduğu savunma zaafları, temsilcimizin çoğu maçta fena hücum performansları ortaya koymamış olmasına rağmen sahadan mağlup ayrılmasına yol açıyordu. Sezonun ilk yarısı tamamlandığında B grubunun sonuncusu Promitheas Patras’ın yalnızca bir basamak üzerinde bulunan yeşil-beyazlı ekip, Son 16 için de pek iddialı bir konumda değildi.

Temsilcimiz için sezonun kırılma anı ise takımın istatistik lideri Allerik Freeman’ın CSKA Moskova’ya transferi oldu. Herhangi bir basketbol takımı için en çok sayı atan ve en çok asist yapan oyuncunun takımdan ayrılması, kadroda bariz bir güç kaybı yaşanması anlamına gelebilir. Bursaspor’da ise tersi bir etki yaşandı.

Topu sürekli elinde isteyen ve takım arkadaşlarını işin içine dahil etmeden önce kendi skorunu düşünen Freeman, bir anlamda kadronun Andrew Andrews ve Derek Needham gibi önemli skor tehditlerinin de yeteri kadar ön plana çıkmalarına engel oluyordu. ABD’li oyun kurucunun denklem dışı kalmış olması, bir anda koç Dusan Alimpijevic’in ekibini çok daha dengeli bir yapı haline dönüştürdü.

Bu durumun en çok yaradığı isim Andrew Andrews oldu. Bir önceki yıl Darüşşafaka‘da sergilediği performansla ne derece önemli bir skorer olduğunu kanıtlayan Andrews, sezonun ilk bölümünde zaman zaman parlasa da tam anlamıyla beklenen istikrarı gösterememişti. Freeman’ın ayrılığıyla birlikte ABD’li skorerin rolünün iyiden iyiye belirginleşmiş olması, koçunun ona olan güveniyle birleşince ortaya EuroCup’ın en komple hücum güçlerinden biri çıktı.

Öte yandan takıma yazın katılan genç yetenek Onuralp Bitim, sezonun ilk yarısında gösterdiği performansla yerli rotasyonunun bir numaralı parçası olmayı başarmıştı. Yine Freeman’ın yıl ortasındaki ayrılığının ardından birlikte Onuralp, rolündeki belirgin artışı oyunundaki etkileyici gelişimle taçlandırınca kadronun 3 ana parçasından biri haline geldi.

Koç Dusan Alimpijevic, kadroda bulunan oyuncuların yeteneklerini en verimli şekilde kullanabilmelerine yönelik inşa ettiği hücum kurgusuyla neredeyse elindeki tüm parçalardan olabilecek maksimum katkıyı aldı. Bu durumun en belirgin örneklerinden biri ise takımın uzunu Kevarrius Hayes oldu.

Daha önce ASVEL ile EuroLeague tecrübesi de bulunan yetenekli oyuncu, atletizmi ve savunmacılığıyla öne çıkan bir isimdi. Hayes’in sezon içerisinde koçunun de büyük yardımıyıyla oyununa perde sonrası kısa devrilme becerisini eklemesi, takımının ve kendisinin hücum verimliliğinin bir üst seviyeye çıkmasına büyük fayda sağladı. Perde sonrası kısa devrilerek top aldığı pozisyonlarda boştaki arkadaşlarını bulabilmesi, Bursaspor’un yarı saha hücumlarındaki çeşitliliğin de artmasına yol açtı.

Performans artışından bahsederken konuşmamız gereken bir diğer isim de takıma yıl ortasında katılan John Holland. Sezona Porto Riko Ligi’nde başlayan ABD’li oyuncu, Şubat ayında EuroLeague ekiplerinden UNICS Kazan ile sözleşme imzalamıştı. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etme girişiminin ardından Rus ekiplerinin EuroLeague’den men edilmeleri, temsilcimiz için bir fırsat transferi şansı doğurdu.

Kısa süren Tataristan macerasının ardından Bursaspor’a transfer Holland fazlasıyla büyük bir etki yaptı. Sezon ortasında takımdan ayrılan Allerik Freeman ve Egemen Güven’in yanı sıra Anadolu Efes‘ten kadroya katılan Tolga Geçim’in de neredeyse gelir gelmez sakatlanarak sezonu kapatmış olması, koç Dusan Alimpijevic’in elindeki opsiyonların da iyiden iyiye azalması anlamına geliyordu.

Hal böyle olunca John Holland’ın takıma uyum sürecini çabuk atlatarak bir an önce katkı vermeye başlaması fazlasıyla kritikti. Andrew Andrews, Derek Needham ve Onuralp Bitim gibi üç ana parçayı benchten getirdiği skor katkısıyla tamamlayan ABD’li skorer, temsilcimiz adına kısa sürede sezonun kahramanlarından biri olmayı başardı. Özellikle Cedevita Olimpija’ya karşı oynanan çeyrek final karşılaşmasında verdiği devre arası röportajı, sezonun unutulmaz anlarından biri olarak kalacaktır.

Tüm bu saydığımız pozitif yönlere rağmen normal sezonda B grubunu 7. sırada tamamlayan Frutti Extra Bursaspor’un finale kadar yükseleceğini tahmin edebilmek pek kolay değildi. Gruptaki son maçında taraftarı önünde Buducnost’a mağlup olan temsilcimiz, 6.lık fırsatını teperek Partizan’la eşleştiğinde çoğu kişi için ihtimal yok denilecek kadar azdı. Yine de olmaz denilen oldu ve kulüp tarihinde ikinci kez bir Avrupa kupasında yer alan Bursaspor, finale kadar yükselmeyi başardı. Şimdi ise bunu nasıl yaptıklarına bir göz atalım.

EuroCup’taki çoğu takıma göre fazlasıyla dar bir rotasyona sahip olan temsilcimiz, negatif gibi gözüken bu tabloyu pozitife çevirmeyi başardı. Kadrodaki ana parçaların neredeyse her maç 30 ve üzeri dakikalarda süre almaları, rolleri her halükarda belli olan oyuncuların hata yapsalar bile bir şekilde özgüvenlerinin zirvede kalmasına yol açtı.

Her oyuncunun belirlenmiş rol tanımlarının yanı sıra parkede de birbirlerini tamamlıyor olmaları, Bursaspor’un hücumda durdurulması çok zor bir ekip haline dönüşmesini sağlayan en önemli etkenlerden biri. Günümüz basketbolunda bir takımın parkede rakip savunmalar için yaratabildiği tehdit sayısı, o ekibin hücum tavanını belirleyen belki de bir numaralı faktör olabiliyor. Bunun belki de bir numaralı örneği olarak Ergin Ataman’ın Anadolu Efes‘ini gösterebiliriz.

Temsilcimizde hücumun üç ana silahı olan Derek Needham, Andrew Andrews ve Onuralp Bitim; sahaya getirdikleri artıların yanı sıra birbirlerini tamamlamalarıyla da fark yaratıyorlar. Bu üç değerli ismin de belirli ölçüde çembere atak, pas ve şut becerilerinin olması, rakipler için durdurulması zor bir tablo ortaya çıkarıyor.

Öte yandan ABD’li uzun Dave Dudzinski’in 4 numara pozisyonundan sahaya getirdiği keskin dış şut tehdidi, koç Dusan Alimpijevic’in planladığı ana opsiyona alan açabilmesine büyük fayda sağlıyor. Rakip savunmaların yardım getirdiği durumlarda da ceza şutlarında istikrarlı şekilde isabet bulabilen Dudzinski, tamamlayıcı rolde takımına fazlasıyla değerli bir katkı veriyor.

İşin savunma kısmı ise Bursaspor için hücum tarafında olduğu kadar parlak değil, bunun aksi yönde bir durum olması da anormal olurdu zaten. Temsilcimizin yarı finalde karşılaştığı MoraBanc Andorra, kadronun fizikli top yönlendiricisi Oriol Pauli üzerinden Derek Needham’a yapılan ataklarla maç başında farkı çift hanelere kadar çıkarmıştı.

Bu noktadan sonra aldığı molayla oyuna müdahele eden koç Dusan Alimpijevic, çembere yapılan ataklara en az 3 kişiyle yardım getirerek rakibin fizik avantajı üzerinden sayı bulmasına engel olmuştu. Bu şekilde köşelerden ve forvetten gelecek üçlükleri de riske eden başarılı çalıştırıcı, rakibin bir türlü beklediği isabetleri bulamamasıyla oyuna yaptığı dokunuştan beklediği sonucu almıştı.

Kadrosunda (pek süre almayan Ayberk Olmaz’ı saymazsak) Kevarrius Hayes dışında bir 5 numara bulunmayan Bursaspor, özellikle Hayes’in faul problemine girdiği karşılaşmalarda boyalı alan savunması ve ribaundlarda çok ciddi sorunlar yaşayabiliyor. Rakip Virtus Bologna’nın uzun rotasyonunda çok fazla etkili silahı olduğunu da düşünürsek boyalı alan savunması, temsilcimiz için belki de önlem alınması gereken bir numaralı nokta olacaktır.

EuroCup’ta Bir Yıldızlar Karması: Virtus Bologna

Avrupa basketbolunun tarihine baktığımız zaman Virtus Bologna, özellikle 1990’lardan itibaren yaptığı yatırımlarla bir döneme damgasını vurmuş bir kulüp. Ekonomik sorunların etkisiyle 2002 ila 2018 yılları arasında alışık olduğu zirveden uzak bir görüntü çizen Virtus, 2018-19 sezonunu Basketbol Şampiyonlar Ligi şampiyonu olarak tamamlayınca geri dönüş sinyallerini de vermiş oldu.

Geçtiğimiz sezon EuroCup’ın açık ara en iddialı kadrosuna sahip olmasına rağmen İtalyan temsilcisi, yarı final serisinde UNICS Kazan’a mağlup olarak hayalini kurduğu EuroLeague biletinden uzak kalmıştı. Gelen bu başarısızlığın ardından yatırımlarını iyice arttıran Bologna ekibi, yazın birbirinden değerli yıldızlarla kadrosunu güçlendirdi.

Nico Mannion, JaKarr Sampson, Kevin Hervey ve Isaia Cordinier gibi isimlerin yanı sıra ülkemizden de yakından tanıdığımız Mam Jaiteh ve Ekpe Udoh’u da kadrosuna katan Virtus, sakatlıkların da etkisiyle sezona beklediği başlangıcı yapamadı. Büyük beklentilerle kadroya katılan genç oyun kurucu Nico Mannion’ın geçirdiği bir enfeksiyon nedeniyle aşırı kilo kaybı yaşaması, Ekpe Udoh’un dizinden yaşadığı ciddi sakatlıkla birleşince İtalyan temsilcisi sıralamada istenilen konumda yer alamadı.

Sırp yıldız Milos Teodosic’in de yaşadığı sakatlık nedeniyle bir süre parkelerden uzak kalması, Virtus’un sezon ortasında B grubunda ilk 4 sıranın altına düşmesine yol açtı. Takımı yazın devralan koç Sergio Scariolo’nun kulüpteki geleceği sorgulanırken yapılan iki fırsat transferi, Bologna ekibi için sezonun gidişatını değiştirdi.

CSKA Moskova’yla olan sözleşmelerini fesheden Daniel Hackett ve Toko Shengelia, beklenmedik bir şekilde Virtus Bologna’nın yolunu tutarken bu iki hamle ligdeki dengeleri de büyük ölçüde değiştirdi. Sezonun son bölümünde arka arkaya galibiyetler alan İtalyan temsilcisi, B grubunu 4. sırada tamamlayarak Son 16 etabına formda bir giriş yaptı. Rahat geçen Son 16 etabının ardından çeyrek finalde sahasında ratiopharm Ulm’a karşı beklenenin aksine zorlanarak kazanan Virtus, yarı finalde ligin flaş ekiplerinden Valencia‘yı deplasmanda mağlup ederek final biletini kaptı.

Saha içi detaylarına geçmeden önce şunu belirtmekte fayda var: Virtus Bologna, her ne kadar EuroCup’ta mücadele ediyor olsa da kadro kalitesi olarak çoğu EuroLeague takımından bile üstün durumda. Elinde her biri çok değerli olan 12 oyuncu bulunan koç Sergio Scariolo, takımdaki her isimden verim alabilmek için rotasyonu olabildiğince geniş tutuyor.

Takımın maç başına en çok süre alan ismi olan Kyle Weems, ortalama 25 dakika sahada kalıyor. Son dönemlerde fazlasıyla dominant bir performans sergileyen ve EuroCup’ta yılın en değerli oyuncusu (MVP) ödülünün sahibi olan Mam Jaiteh ise yalnızca ortalama 21 dakika süre alıyor.

İtalyan temsilcisinin Frutti Extra Bursaspor’dan ayrıldığı bir numaralı nokta ise rotasyonlar olarak göze çarpıyor. Temsilcimizde başantrenör Dusan Alimpijevic, elindeki kısıtlı imkanlar nedeniyle ana parçalarına 30 dakika ve üzeri süre veriyor. Bologna ekibinde ise her oyuncusuna şans vermeye çalışan koç Sergio Scariolo, sürekli farklı maç içi hamleleriyle de rakip takımın aklını karıştırmaya çalışıyor.

Yazın Basketbol Süper Ligi ekiplerinden Gaziantep Basketbol’dan ayrılarak Virtus Bologna’yla sözleşme imzalayan Mam Jaiteh, normal şartlarda muhtemelen flaş transfer Ekpe Udoh’un yedeği olarak kadroda yer alacaktı. Henüz sezon başında dizinden ciddi bir sakatlık yaşayan Udoh’tan hiç katkı alınamaması, Jaiteh için kendini tüm Avrupa’ya ispatlama fırsatı anlamına geldi.

Boyalı alanda karşılaştığı rakip savunmacıları adeta domine eden Fransız uzun; şu sıralar Milos Teodosic, Daniel Hackett ve Toko Shengelia gibi yıldızların bulunduğu Virtus kadrosunun göze çarpan bir numaralı ismi konumunda. Çember çevresinde top aldığı zaman adeta durdurulamayan 27 yaşındaki oyuncu, yüzde 71 gibi etkileyici bir saha içi yüzdesiyle de yıldızlaşmayı başardı. Elbette Milos Teodosic gibi Avrupa basketbolunun efsanevi pasörlerinden biriyle takım arkadaşı olması da Jaiteh’in bu performansına büyük katkı sağlıyor.

Kadrosunda Toko Shengelia ve Mam Jaiteh gibi çok değerli iki uzun bulunan koç Scariolo, bu iki oyuncudan maksimum verimi alabilmek amacıyla yarı sahada topsuz hareketliliği fazlasıyla ön planda tutuyor. Takım halinde yalnızca yüzde 33’lük bir dış şut yüzdesine sahip olan Virtus, bu noktada yaşanması muhtemel alan açma problemlerini aşabilmek için sürekli takım halinde hareket ediyor.

Toko Shengelia, CSKA Moskova dönemlerinde her ne kadar çok değerli bir oyuncu olsa da 4 numara olarak sahada yer aldığı anlarda şutunun olmaması nedeniyle takımının hücumuna zarar verebiliyordu. Bu durumun farkında olan başantrenör Sergio Scariolo, yıldız ismi alışık olmadık bir şekilde sürekli topsuz koşu aksiyonlarında (backdoor cut) kullanıyor. Yüksek oyun zekası nedeniyle nereye ne zaman hareketlenmesi gerektiğini çok iyi bilen Shengelia, kendi skor üretmediği durumlarda bile ya farklı opsiyonlara alan açmış oluyor, ya da uygun durumdaki takım arkadaşlarına pozisyon hazırlıyor.

4 numaraların topsuz hareketliliğinden ABD’li oyuncu Kevin Hervey’le de çok sık faydalanan İspanyol çalıştırıcı, bu şekilde rakip savunmaların dengesini bozarak avantaj elde etmeyi hedefliyor. Bu noktada temsilcimiz Frutti Extra Bursaspor’un ABD’li uzunu Dave Dudzinski’nin ve oyunda olduğu bölümlerde Metin Türen’in maç içi konsantrasyonları maksimum düzeyde olmak zorunda.

Kadronun yıldız oyun kurucusu Milos Teodosic, ilerleyen yaşına ve yavaşlayan ayaklarına rağmen hala İtalyan temsilcisi için vazgeçilemez bir konumda. Kadroya bir diğer oyun kurucu Daniel Hackett’ın katılmasıyla birlikte genellikle yarı saha hücumlarında topsuz perde çıkışlarından top alan Teodosic, üçlük yüzdesi konusunda eskisi kadar istikrarlı olamasa da çembere atak ve pas tehdidiyle takımının bir numaralı top yönlendiricisi konumunda.

Takımın Mam Jaiteh’ten sonraki en skorer ismi olan Kyle Weems, ana bir rolde olmasa bile tamamlayıcı bir parça olarak koçunun vazgeçilmezlerinden biri. Maç başına 26 dakikayla kadronun en çok süre alan ismi olan ABD’li forvet, adeta bir joker görevi görüyor. Sahada genellikle planlanan ana aksiyonun tersi yönündeki zayıf tarafta konumlanan Weems, çembere topsuz koşularının yanı sıra yardım savunmalarına karşı ceza şutlarında da isabet bulabilmesiyle fazlasıyla değerli bir profil.

Uzun yıllar NBA’de yer almış deneyimli şutör Marco Belinelli, tıpkı geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu sezonda da kadronun en önemli hücum silahlarından biri. 36 yaşındaki oyuncu, her ne kadar maç başına ortalama 19 dakika sahada kalsa da topsuz perde çıkışlarında yarattığı büyük tehditle her daim dikkat edilmesi gereken bir isim. Takım arkadaşından gelen perdeyi en doğru şekilde kullanan Belinelli, üçlüklerinin yanı sıra çembere atak üzeri asistleriyle de takımının yarı saha hücumunu çeşitlendiriyor.

Öte yandan Virtus Bologna’nın sezon ortasındaki iki flaş transferinden biri olan Daniel Hackett, henüz takımda kendine uygun rolü tam anlamıyla bulabilmiş değil. Maç başına aldığı sürelerin büyük kısmında ana top yönlendirici Milos Teodosic’le aynı anda sahada kalan Hackett, savunmada önemli katkı sağlıyor olsa da hücumda aynı verimliliğe ulaşabildiğini söylemek pek kolay olmayacaktır. Bu noktada dış şutlarında yaşadığı istikrar problemleri, deneyimli oyun kurucunun hücumda çembere topsuz koşular ve eşleşme avantajına sahip olduğu rakip kısalara sırtı dönük ataklar dışında fark yaratabilmesine engel oluyor.